GeziYemek

40 Yıllık Anılarla Türk Kahvesinin Yolculuğu

Eşsiz aroması ve kendine çeken kokusuyla, tüm dünyada ün kazanmış olan Türk kahvesi, pek çok kişinin vazgeçilmezi. Osmanlı döneminden günümüze dek ulaşan Türk kahvesi, kendine has pişirme ve servis tarzlarıyla diğer kahve türlerinden belirgin şekilde ayrılıyor.

Dost sohbetlerinin ve kız isteme merasimlerinin vazgeçilmezi olan Türk kahvesinin kökeni 14. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk olarak Habeşistan ve Yemen’de ortaya çıkan Türk kahvesi, Türkiye’ye ise bu olaydan iki yüzyıl sonra girmiş.

Bu yazıyı okuduktan sonra Türk kahvesi içme isteği duyarsanız, Türkiye’nin En İyi Kahvehaneleri makalemize göz atmalısınız.

Türk kahvesinin tarihi, Yemen’e vali olarak atanan Özdemir Paşa’nın kahveyi İstanbul’a getirmesiyle başlamış. Kahveyi çok seven ve enerji verici bir içecek olarak gören Paşa, beraberinde kahve ustaları getirmiş ve bu ustalar, saray çalışanlarına kahvenin çekilmesi ve pişirilmesi konusunda eğitim vermiş.

Hürrem Sultan’ın kahvenin acısını dengelemek amacıyla kahveyi su ve lokumla birlikte içmeye başlamasıyla bu sunum tarzı yaygınlaşmış.

Kısa sürede saray halkı kahvenin tadına alıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın da büyük bir hayranlıkla içtiği kahve, sultanların misafirlerine ikram ettiği özel bir içecek haline geldi. Hatta sarayda kahve hazırlamak için 40 kişilik bir ekip kuruldu ve cariyeler en iyi kahve yapma konusunda yarışır hale geldi.

Türk Kahvesi Nasıl Hazırlanır ve Nasıl Sunulur?

Geleneksel pişirme yöntemi kömür, kül ve kum üzerinde yavaşça yapılan Türk kahvesi, günümüzde her türlü ateş kaynağı üzerinde de pratik bir şekilde hazırlanabilir. İstediğiniz gibi pişirebilirsiniz ancak geleneksel yöntemle hazırlamak isterseniz, cezvenizin bakır olması gerekmektedir.

Her fincan için 1 tatlı kaşığı kahve, soğuk su ve arzu edilen ölçüde şeker eklenerek, kısık ateşte karıştırmadan pişirilmesi bazı ipuçları arasında yer alır. Ağır ağır pişen kahve, köpürmeye başladığında ateş kesilir, kaynaması beklenmez.

40 yıl hatırı olduğu söylenen Türk kahvesi, pişirme ve sunum açısından diğer kahvelerden farklılık gösterir. 75 mililitrelik küçük fincanlarda, bir bardak su ve lokum eşliğinde servis edilir.

Genellikle yemek sonrası tüketilir. Hatta ‘kahvaltı’ teriminin kökeninin ‘kahve altı’ olduğu ve kahve içmeden önce tüketilen yiyecekleri ifade ettiği efsaneler arasındadır.

Neden 40 Yıl Hatrı Var?

Bir efsaneye göre, yaşlı bir adam bir kahveciyi ıssız bir yere götürür. Kahveci, başına ne geleceğinden dolayı oldukça endişelidir. Ancak yaşlı adam, “Korkma, sana zarar vermeyeceğim. 40 yıl önce bana kahve ikram etmiştin, hatırlıyor musun? Ben o geminin kaptanıyım,” der. Kahveciye yaptığı iyiliği unutmayarak, bu hikaye sayesinde ‘kahvenin 40 yıl hatırı vardır’ sözü dilden dile yayılmıştır.