Mersin’de Keşfedilecek 31 Harika Nokta
Akdeniz’in göz alıcı kıyısında, sıcak güneşi ve derin mavi deniziyle sizi karşılayan Mersin, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir hazine! Bu şehir, tarihi dokusuyla, zengin mutfağıyla ve doğanın cömertçe sunduğu güzellikleriyle macera tutkunları ve huzur arayanlar için gerçek bir cennet. Mersin gezilecek yerler listesi o kadar çeşitli ki, her köşesinde sizi şaşırtacak bir keşif sizi bekliyor. Antik kalıntılar, etkileyici kanyonlar, parlayan plajlar… Mersin, keşfetme arzusunu ateşle körükleyen, farklı bir Akdeniz deneyimi sunuyor! Hazırsanız, hedefinizi Mersin yapın ve bu eşsiz şehri adım adım keşfetmeye başlayın!
Mersin Gezilecek Yerler Haritası
Mersin’de Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Mersin, Akdeniz’in sıcak rüzgarlarıyla dolup taşan, tarihi ve doğal güzellikleriyle sizi büyüleyen eşsiz bir şehir! Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Mersin, geniş bir alana yayılmış ve her biri kendine özgü cazibeleri olan 13 ilçeye sahip. Silifke’nin tarih kokan sokaklarından Tarsus’un antik dokusuna kadar, Mersin’in her köşesinde geçmişin izleri modern yaşamla iç içe geçmiş. Ayrıca, şehir sadece tarihiyle değil, aynı zamanda leziz mutfağı, sıcak insanları ve masmavi kıyılarıyla da Akdeniz’in en gözde destinasyonlarından biri. Burada her adımda hem geçmişin hem de doğanın çekiciliğine kapılacaksınız!
Mersin gezilecek yerler denilince aklınıza sadece tarihi kalıntılar gelmesin. Toros Dağları’nın eteklerinden kıyı şeridindeki görkemli plajlara kadar uzanan bu şehirde, doğanın tüm cömertliğine tanıklık edeceksiniz. Kızkalesi’nden Cennet-Cehennem obruklarına, Tarsus Şelalesi’nden Ayaş Antik Kenti’ne kadar her köşede keşfedilecek bir şey var. Üstelik Mersin’in uzun uzadıya sahil şeridi, denizle buluşmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası sunuyor. Mersin, her ziyaretçisini büyülemeye hazır!
Mersin Gezilecek Yerler
- Mersin Marina
- Mersin Arkeoloji Müzesi
- Atatürk Parkı
- Mersin Deniz Müzesi
- Atatürk Evi Müzesi
- Soli Pompeiopolis Antik Kenti
- Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
- Kızkalesi
- Cennet-Cehennem Obrukları
- Kanlıdivane Antik Kenti
- Limonlu Çayı
- Adamkayalar
- Elaiussa Sebaste Antik Kenti
- Silifke Kalesi
- Uzuncaburç Antik Kenti
- Yapraklı Koyu
- Narlıkuyu
- Taşucu Plajı
- Susanoğlu Plajı
- Astım Mağarası
- Mamure Kalesi
- Anemurium Antik Kenti
- Aynalıgöl Mağarası (Gilindire Mağarası)
- Yerköprü Şelalesi
- Tarsus Şelalesi
- Kleopatra Kapısı
- Ashab-ı Kehf Mağarası
- St. Paul Kuyusu
- Nusret Mayın Gemisi Müzesi
- Gözne Yaylası
- Çamlıyayla (Namrun Yaylası)
Mersin Marina
Mersin’e hoş geldiniz! ☀️ Size muhteşem bir rota oluşturduğum için heyecanlıyım. Öncelikle şehrin merkezinde birkaç yere götüreceğim sizi. Ardından Mersin çevresinde turlar yapacağız. Şelaleler, mağaralar, antik kentler ve muhteşem koylar bizi bekliyor. Hazırsanız, ilk durak Mersin Marina.
Modern Mersin’i keşfetmek isteyenler için mükemmel bir başlangıç olan marina, sadece yatlarla dolu değil, ayrıca güzel yürüyüşler yapıp harika restoranlarda lezzetli yemekler yiyebileceğiniz hareketli bir atmosfere sahip. Burada bulunan kafelerde kahvenizi yudumlayarak yatları izlemek başlı başına bir keyif. Mersin Marina, hem şık hem de eğlenceli atmosferiyle Mersin’de gezilecek yerler listenizde kesinlikle olmalı.
Mersin Arkeoloji Müzesi
Mersin Arkeoloji Müzesi, tarihi sevenler için bir zaman yolculuğu sunuyor! Bu müze, Mersin’in binlerce yıllık geçmişine büyüleyici bir serüven yaşamanızı sağlıyor. Hititler’den Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu toprakların gizemli hikayeleri, müzenin her köşesinde sizi bekliyor.
2017 yılında açılan bu modern müze, geniş sergi salonları ile etkileyici bir deneyim sunuyor. Endişelenmeyin; klasik bir müze turunun ötesinde, interaktif ekranlar ve görsel sunumlar sayesinde tarihin sırlarını eğlenceli bir şekilde keşfedeceksiniz.
Atatürk Parkı
Mersin’de gezilecek yerler arasında bulunan Atatürk Parkı, kent içerisinde bir kaçış noktası. 1960 yılında kurulan bu park, rengarenk çiçekleri ve göletleriyle oldukça hoş bir atmosfer sunuyor. Eğer kuşları seviyorsanız, parkın sakinleri olan güvercinlere yem vermeyi unutmayın. Özellikle akşam saatlerinde park, Mersinli ailelerin ve gençlerin buluşma yeri haline geliyor. Sıcak yaz akşamlarında ağaçların altında serinlemek için harika bir nokta!
Mersin Deniz Müzesi
Mersin Deniz Müzesi, Akdeniz’in derin mavi sularını ve denizciliğin zengin tarihini keşfetmek isteyenler için mükemmel bir adres. 2012 yılında kapılarını açan bu müze, deniz ile iç içe geçmiş Mersin’in kültürel kimliğini yansıtan pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Müze içerisinde, tarih boyunca Mersin limanında kullanılmış olan tekneler, denizcilik ekipmanları ve bünyesinde bulunan ilginç deniz canlıları sergileniyor. Ayrıca çocuklar için düzenlenen interaktif faaliyetler, aileler için burayı vazgeçilmez kılıyor.
Atatürk Evi Müzesi
Mustafa Kemal Atatürk’ün Mersin ziyaretinde konakladığı bu tarihi ev, 1912 yılında inşa edilmiş. Müze, sadece Atatürk’ün yaşamındaki önemli anılara değil, aynı zamanda o dönemin sosyal yaşamına dair birçok detaya ev sahipliği yapıyor. Mutlaka uğramanızı öneririm.
Soli Pompeiopolis Antik Kenti
Soli Pompeiopolis Antik Kenti, Mersin’in zengin tarihine açılan bir kapı niteliğinde! M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan köklü geçmişiyle, antik dünyanın izlerini takip etmek isteyenler için adeta bir açık hava müzesi. Antik tiyatrosu, agora kalıntıları ve görkemli sütunlarıyla geçmişin canlı olduğuna dair bir kanıt sunuyor.
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi, 1882 yılında inşa edilmiştir. Gotik mimarisiyle göz alıcı bir yapıya sahip. İçeri girdiğinizde, yüksek tavanlar ve renkli vitray pencereler ile karşılaşıyorsunuz. Aziz Antuan Kilisesi, tarihsel ve ruhsal bir yolculuk yaparken, aynı zamanda Mersin’in çok kültürlülüğünü de keşfetmenizi sağlıyor.
Kızkalesi
Şimdi Mersin çevresinde gezilecek yerler için yola koyulabiliriz, arabaya binin. 😊 Kızkalesi, Mersin’in en muhteşem plajlarından biri. Denizin ortasında yer alan tarihi kale, etkileyici görünümüyle ve masalsı atmosferiyle göz kamaştırıyor. Kızkalesi, ayrıca keyifli bir tatil bölgesi de sunuyor. Butik oteller, pansiyonlar, kafeler ve restoranlar, hoş bir sahil ile Mersin tatilcilerinin gözdesi.
Kızkalesi’nin hikayesi ise dilden dile dolaşmaktadır. Bir kral, çok sevdiği tek kızının geleceği hakkında bir falcıya danışır ve falcı onun yılan tarafından sokulup öleceğini söyler. Kral, bu kehafeti duyunca, kızını korumak için denizin ortasında bir kale inşa ettirir. Böylece onun güvenliğini sağladığını düşünür.
Fakat bir gün, kralın kızı için sevdiği bir sepet üzüm gönderilir. Ancak bu sepetin içinde, görünmez bir tehlike bulunur: bir yılan. Prenses, üzümün tadını denemek için sepete uzandığında, yılan aniden ortaya çıkar ve onu sokar. Bu trajik hikaye, Kızkalesi’ni ziyaret ettiğinizde kalenin mistik atmosferine ayrı bir anlam katıyor.
Cennet-Cehennem Obrukları
Cennet-Cehennem Obrukları, Mersin’de sizi bekleyen doğal harikalar. Silifke’nin 25 km doğusunda yer alan bu muazzam çöküntüler, yer altı sularının kireç tabakalarını aşındırması sonucu oluşmuştur. İki obruk, derinlikleri ve mistik hikayeleri ile ziyaretçilerini büyülemekte.
Cennet Obruğu, elips şeklinde olup 70 metre derinliğindedir. İçindeki küçük kilise ve 450 basamakla inilen mağara, keşfetmek için harika bir nokta! Cehennem Obruğu ise daha derin, tam 128 metre! Kenarları içbükey olan bu çukur, adeta yer altı labirenti gibidir.
Mitolojide de yer bulan bu alan, Tanrı Zeus’un Titanlar’a karşı kazandığı zaferin ardından, intikam peşindeki Typhon’un geçici olarak hapsolduğu yerdir. Doğa ve tarihin buluştuğu bu harika noktalar, her adımda yeni bir gizem saklamaktadır. Cennet-Cehennem Obrukları, sadece bir doğa gezisi değil, aynı zamanda efsanelerle dolu bir yolculuk!
Kanlıdivane Antik Kenti
Kanlıdivane Antik Kenti, Mersin’in 50 km batısında, Erdemli’nin Ayaş Beldesi yakınlarında bulunan tarihi bir hazine! Yemişkumu Mahallesi’nden kuzeye giden 3 km’lik yolla ulaşabileceğiniz bu mistik yer, çevresindeki devasa obrukla büyüleyici bir görüntü sunuyor. 12.000 m² alana yayılan bu obruk, 142 metre uzunluğunda ve 50 metre derinliğinde, doğanın bir sanatı gibi!
Helenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar (M.Ö. 2 – M.S. 7. yüzyıllar) kesintisiz bir yerleşim alanı olarak varlığına devam etmiştir. Poligonal yapılı sur duvarları burada bir kale yerleşimi olduğunu göstermektedir. Ayrıca, bitki temizliği sonrasında ortaya çıkan zeytin işleme atölyeleri ve çok sayıda sarnıç, buranın ticari ve tarımsal önemini ortaya koyuyor. Kanlıdivane, tarih meraklıları için büyüleyici bir keşif rotası sunarken, gizemli bağlantılarıyla hayal gücünüze ilham verecek!
Limonlu Çayı
Erdemli’nin Limonlu Mahallesi’nde bulunan bu çay, temiz suyu ve doğal güzellikleri ile doğaseverleri kendine hayran bırakıyor. Hem serinletici hem de huzur verici atmosferi ile burası şehirden kaçmak için birebir! Mersin’de gezilecek doğal yerler arasında öne çıkan bu nokta piknik için mükemmel bir alan sunuyor.
Çayın çevresindeki restoranlarda taze balık ve yöresel lezzetler tadabilir, doğal güzelliklerle dolu manzara eşliğinde keyif yapabilirsiniz. Ayrıca çayın boyunca bulunan gizli köy evleri ve keşfe çıkarılmayı bekleyen patikalar, macera arayanlar için harika birer rota. Limonlu Çayı, Mersin’in doğasıyla buluşabilecek, sakinliğin ve keyifli anların tadını çıkaracağınız bir kaçış noktası!
Adamkayalar
Adamkayalar, tam anlamıyla bir tarih hazinesi! Erdemli ilçesinin Toroslar eteklerinde bulunan bu alan, 2. yüzyıla tarihlenen devasa insan figürleriyle doludur. Kayalara işlenmiş bu heykeller, antik dönemin izlerini taşıyarak geçmiş ile bugünü bağlayan bir köprü kuruyor. 19 figürden oluşan bu antik alanda her biri farklı bir hikaye anlatıyor! 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde, Olba Antik Devleti’nin kralları ve kraliçelerini anmak amacıyla yapılmıştır.
Burada 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk, bir dağ keçisi ve bir kartal figürü yer alıyor. Her sahne, asker vedası, ayin ve ölü ziyafeti gibi olayları betimleyerek dönemin yaşam tarzına ışık tutuyor. Öne çıkan bir figürde, sol elindeki testiden bir sıvıyı kâseye dökme sahnesi, antik ölü defin geleneklerine dair önemli ipuçlarını sunuyor. Bu etkileyici kalıntıları mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Elaiussa Sebaste Antik Kenti
Gördüğünüz gibi Mersin’de neye elinizi atsanız, nereye ayak bassanız tarih fışkırıyor. İşte burada bir antik kent daha! Silifke’nin 15 km batısında bulunan Elaiussa Sebaste Antik Kenti, M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren yaşamış bir medeniyetin izlerini taşıyor. Deniz kenarındaki konumu sayesinde, hem ticaret hem de kültürel etkileşim açısından önemli bir merkez haline gelmiş. Antik tiyatro, tapınaklar ve sarnıçlar, Elaiussa Sebaste’nin tarihine dair pek çok hikaye barındırıyor.
Silifke Kalesi
Silifke şehir merkezinin hemen üzerinde, 300 metre yükseklikteki bir kayalık üzerine inşa edilmiş bu kale, hem eşsiz bir manzaraya hem de etkileyici bir geçmişe sahip. İlk olarak Roma döneminde inşa edildiği düşünülen kalenin, daha sonra Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de önemli bir rol oynadığı biliniyor.
Zirveye ulaştığınızda, Silifke’nin muhteşem dağ manzarası ve Akdeniz’in büyüleyici maviliği sizi karşılıyor. Kalıntılar arasında dolaşırken, tarih boyunca bu yapının savunma amaçlı nasıl kullanıldığını hayal etmek sizi geçmişe götürecek.
Uzuncaburç Antik Kenti
Silifke ilçesine bağlı bu etkileyici antik kent, hem muhteşem manzaraları hem de tarihi kalıntıları ile göz dolduruyor. M.S. 1. yüzyılda kurulduğu bilinen Uzuncaburç, Roma döneminin önemli yerleşimlerinden biri olarak nitelendiriliyor ve burada yer alan Zeus Tapınağı, bölgenin dini yaşamına dair önemli bilgiler sunuyor.
Yapraklı Koy
Mersin’deki sıcağın tadını çıkarttıktan sonra, antik kentlerden uzaklaşıp plajlara, koylara göz atmak isteyenlere güzel haberim var. ‘Oh, dünyada güzellik varmış’ dedirtecek muhteşem yerler sıra bekliyor. Bu doğal cennet, masmavi denizi ve yemyeşil doğasıyla sizi büyüleyecek.
Yapraklı Koy’a giriş ücreti yoktur. Plajda, VIP şezlong hizmetleri sayesinde güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca, deniz sonrası dinlenmek için özenle tasarlanmış piknik masaları sizi bekliyor; arkadaşlarınızla hoş sohbet ederken keyifli saatler geçirebilirsiniz. Duş, tuvalet, soyunma kabini gibi olanakların yanında yeme içme için de bir tesis bulunmaktadır. Mersin’de gezilecek koylar listenize Yapraklı Koy’u mutlaka ekleyin.
Narlıkuyu
Mersin’in en popüler köylerinden biri olan Narlıkuyu, hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginlikleriyle sizi bekliyor! Silifke’nin hemen yanı başında yer alan bu sevimli belde, deniz ve güneşin tadını çıkarabileceğiniz nefis plajlara sahip. Narlıkuyu Plajı’nın turkuaz suları sizi çağırıyor. 💙 Ayrıca, buranın en ilgi çekici noktalarından biri, antik dönem kalıntılarıyla ünlü olan Narlıkuyu Kalesi. Kaleden muhteşem manzaralar eşliğinde fotoğraflar çekmeyi unutmayın!
Taşucu İncekum Plajı
Taşucu, Mersin’in harika plajları ile ünlü bir ilçesidir. Bunlardan biri de İncekum Plajı. Adıyla müsemma incecik kumları ve masmavi sularıyla derhal bir tatil cenneti sunuyor; iyi bir dinlenme alanı arayanlar için ideal bir durak. Hem yerel halkın hem de deniz tutkunlarının gözdesi olan plaj, sığ denizi sayesinde her yaş grubundan insan için uygun bir alan oluşturuyor. Deniz seviyesi, yüzmeyi bilmeyenler için bile oldukça güvenli, bu da burada geçirilen zamanın zevkini katlıyor.
İncekum Plajı’nda giriş ücretsizdir, ancak şezlong ve şemsiye gibi hizmetler ücretli olarak sunulmaktadır. Plajın sakin atmosferi, temizliği ve doğal güzelliği öylesine etkileyici ki buradaki birçok kişi memnuniyetle ayrılmaktadır. Tatil rotanıza mutlaka eklemeniz gereken bu plaj, Mersin’de deniz ve güneşin tadını çıkarabileceğiniz bir cennet!
Susanoğlu Plajı
Susanoğlu Plajı, Mersin’de gezilecek sahiller arasında gerçek bir yıldız konumunda! Silifke ilçesine bağlı bu plaj, geniş kum sahili ve berrak deniziyle hem yerli hem de yabancı turistlerin vazgeçilmez durağı. Deniz suyu oldukça sığ ve dalgasız olduğundan, özellikle aileler ve çocuklar için harika bir tercih sunuyor. Kumsalın ince yapısı ve denizin tertemiz görünümü, bir kez denize girdiğinizde, tekrar tekrar suya girmeyi isteyeceksiniz.
Plajın etrafında kafe ve restoran seçenekleri de bolca mevcut; yani deniz sonrası keyifli bir yemek için çok uzağa gitmenize gerek kalmayacak! Ücretsiz giriş olanağı ile Susanoğlu, Mersin’de yazın tadını çıkarabileceğiniz en eğlenceli sahillerden biri olarak öne çıkıyor.
Astım Mağarası
Cennet-Cehennem obruklarına oldukça yakın bir konumda bulunan bu mağara, Mersin gezilecek yerler listenizde olması gereken bir yer. İçeri adım attığınız anda, etrafınızı saran serin hava ve sarkıtların büyüleyici atmosferi ile bambaşka bir dünyaya geçiyorsunuz. Astım hastalarına iyi geldiği için bu isimle anılan mağaranın havası o kadar temiz ve ferah ki, astımınız olmasa da nefes almakta zorlanmayacaksınız! Merdivenlerle inilen derinlikleri ve farklı şekillerde oluşmuş sarkıt-dikitleriyle tam bir görsel şölen sunan Astım Mağarası, macera severler ve doğa tutkunlarını büyüleyecektir.
Mamure Kalesi
Mamure Kalesi, Mersin’in Anamur ilçesinde, Akdeniz’in masmavi sularına bakan göz alıcı bir yapı! 23 kuleyle süslenmiş bu devasa kalenin, tarihi dokusu ile sizi geçmişe götürmesi kaçınılmaz. Bir yanınızda muhteşem deniz manzarası, diğer yanda kalenin içindeyken hissettiğiniz tarihin esintisi… Gerçek anlamda bir zaman yolculuğu! Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar… hepsi bu kalenin duvarına pek çok iz bırakmıştır.
Anemurium Antik Kenti
Anadolu’nun güney noktası olan Anamur Burnu’nun doğu yamaçlarında yer alan Anemurium Antik Kenti, tarihi sırlarla doludur. Kuruluş hakkında kesin bilgiler olmasa da, yazılı kaynaklar kentin M.Ö. 4. yüzyılda temellerinin atıldığını göstermektedir. Rüzgarlı diyar anlamına gelen Anemurium, M.S. 1. yüzyılda çevresine inşa edilen surlarla koruma altına alınmış ve zamanla önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.
Kent, İngiliz Albay Francis Beaufort’un 19. yüzyıldaki Akdeniz keşifleri sırasında yeniden keşfedilmiştir. Ancak Anemurium’un tüm dünyaya tanıtılmasında en büyük katkıyı 1960’larda Toronto Üniversitesi’nden Elisabeth Alfoldi Rosenbaum’un yüzey araştırmaları ve ardından Kanada British Columbia Üniversitesi’nden Prof. James Russell’ın kazı ve restorasyon çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalar 1998’de sona erse de, ortaya çıkan yapılar, kentin muhteşem geçmişini günümüzde de gözler önüne seriyor.
Anemurium’da gezip görebileceğiniz yapılar arasında, devasa surlar, üç hamam kompleksi, yarım kalmış bir tiyatro ve 900 kişilik oturma kapasitesine sahip odeon (konser salonu) gibi ilginç yapılar bulunmaktadır. Romalılar, kentin Kıbrıs’a yakınlığı nedeniyle Anemurium’u önemli bir ara istasyon olarak kullanmış. Zamanla Sasaniler, İsaurialılar ve Araplar’ın egemenliğine giren şehir, 12. yüzyılda Türk hakimiyeti ile tanışmıştır.
Aynalıgöl Mağarası (Gilindire Mağarası)
Bu, Mersin gezilecek yerler listemizdeki en favori noktalardan biri. Aydıncık’ın 7,5 kilometre güneydoğusunda, Sancak Burnu ve Kurtini Deresi arasında gizlenmiş muazzam bir doğa harikası: Gilindire Mağarası, ya da bilinen diğer adıyla Aynalıgöl Mağarası. Akdeniz’in masmavi sularına bakan bu olağanüstü mağaraya hem karadan hem de denizden ulaşılabilmekte. 351 metre uzunluğunda ve yatay olarak gelişmiş bir yapıya sahip olan Gilindire Mağarası, içeri adım attığınızda kendinizi sanki bambaşka bir dünyada buluyorsunuz.
Mağaranın içi tamamen damlataş oluşumları ile doludur; dev sarkıtlar, dikitler ve sütunlar her köşeyi doğanın bir sanatıymış gibi dönüştürmektedir. Ama asıl büyüleyici manzara mağaranın sonunda sizi bekliyor: Kristal berraklığında dev bir göl. Bu gölün çevresinde şekillenen sarkıtlar, dikitler, perde damlataşları ve mağara iğneleri eşsiz bir atmosfer yaratıyor. Gölün yüzeyi, mağaranın içindeki ruhsal güzelliği yansıtarak bir ayna gibi parlıyor.
Yerköprü Şelalesi
Yerköprü Şelalesi, Türkiye’nin doğal harikalarından biridir ve 2011 yılında Tabiat Anıtı ilan edilmiştir. Mut ilçesine yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta bulunan bu etkileyici şelale, 110 milyon yıl önceki Kretase Dönemi’ne ait kalker kayalarının hareketleri ile oluşmuştur. Dar bir su akıntısından doğan şelale, yaklaşık 30 metre yükseklikten dökülerek, altında 200 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde ve derinliği 15 metreyi bulan bir göl oluşturuyor.
Şelalenin çevresindeki doğa, tam anlamıyla büyüleyici. Doğal oluşumlarla süslü su tüneli, zengin bitki örtüsü ile çevrili ve yürüyüş yapmak isteyen doğa tutkunları için adeta bir cennet. Yerköprü Şelalesi, bir köprü işlevi gören bir mağaranın üzerine dökülen suyun, Gezende Barajı’ndan gelen akıntılarla birleşmesi sonucu oluşuyor. Bu nadir birleşme noktası, ziyaretçilere serin bir hava ve huzurlu bir doğa manzarası sunuyor. Hem görsel hem de ruhsal bir terapi etkisi yaratan Yerköprü Şelalesi, Mersin’de görmeniz gereken eşsiz güzelliklerden biridir.
Tarsus Şelalesi
Tarsus’ta gezilecek yerler arasında yer alan Tarsus Şelalesi, hem tarihi kalıntıları hem de doğal güzellikleri ile keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Zamanla erozyona uğrayan antik mezarlar, geçmişin izlerini taşıyarak bu muhteşem doğa manzarasına eşlik ediyor. Doğa yürüyüşü yapmak, serin suların sesi eşliğinde dinlenmek ve tarihle iç içe bir gün geçirmek için ideal bir yer!
Bu tarih dolu bölge, Bizans İmparatoru Justinyen döneminde inşa edilen su kanallarını ile dikkat çekiyor. Antik Roma döneminde meydan olarak kullanılan bu alana, zamanla etkileyici bir kutsal su kaynağı haline dönüşmüştür. Yaklaşık 15 metre yükseklikten akan su, özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle coşarak doğanın harika bir gösterisini sergiliyor.
Kleopatra Kapısı
Tarsus’un tarihine açılan kapılardan biri olan Kleopatra Kapısı, kent merkezinde, Mersin Caddesi üzerinde karşınıza çıkıyor ve geçmişin izlerini taşımaya devam ediyor. Antik Tarsus’un ayakta kalan tek kapısı olarak bilinen bu yapı, Bizans ve Abbasi dönemlerinde mimari özelliklerini yansıtıyor. Kesme taşlar ve horasan harcı kullanılarak inşa edilen kapının yüksekliği 8.50 metre, genişliği ise 5.60 metredir. Dış surların içinde önemli bir yer tutan Kleopatra Kapısı, tarihsel savaş anlarında güvenliği sağlamak amacıyla kapatılırmış.
Kapının ilginç ve dikkat çekici geçmişi sayısız hikayeyle doludur. Julius Caesar’ın suikastından sonra, Romalı General Marcus Antonius’un Kleopatra ile buluşmak üzere Tarsus’a geldiği söylenmektedir. Bu buluşma, Tarsus’un bir dönem dünyanın önemli merkezlerinden birine dönüşmesine neden olmuştur. Ziyaretçilere sunulan bilgiler arasında, Kleopatra ve Marcus Antonius’un aşkının büyüsü ve Tarsus halkının bu tarihi olayla yaşadığı heyecan yer alıyor.
Ashab-ı Kehf Mağarası
Tarsus’un kuzeyindeki Dedeler Köyü’nde yer alan Eshab-ı Kehf Mağarası, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için kutsal kabul edilen önemli bir ziyaret noktasıdır. Encülüs Dağı’nın eteklerinde bulunan bu mağara, Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen yedi gencin, zalim bir hükümdardan kaçıp 309 yıl süren bir derin uykuya daldıkları yer olarak biliniyor. Yemliha ile Mekselina ve arkadaşlarının yaşadığı bu mucizevi olay, mağaranın mistik atmosferini daha da güçlendiriyor. Günümüzde mağaraya 15 basamaklı bir merdivenle inilmektedir, ziyaretçiler hem tarihi hem de manevi bir serüvene çıkıyor.
Mağaranın hemen üzerinde, 1873 yılında yapılmış bir cami bulunmakta ve burası yılın her döneminde yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. “Mağara Dostları” anlamına gelen Eshab-ı Kehf, Tarsus’ta gezilecek yerler arasında mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Hem tarih hem de inanç turizmi açısından büyük öneme sahip olan bu mağara, Tarsus’un mistik geçmişine tanıklık etmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunuyor.
St. Paul Kuyusu
Tarsus’un tarihi ve dini mirasının önemli duraklarından biri olan St. Paul Kuyusu, Hristiyanlığın büyük elçilerinden Aziz Paul’un doğduğu ve yaşadığı yer olarak kabul edilen avluda bulunmaktadır. 18 metre derinliğindeki bu kuyu, Aziz Paul’un yaşamıyla ilişkilendirilmiş ve çevresindeki kalıntılar uzun yıllardır kutsal bir ziyaret noktası olarak anılmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan restorasyon ve çevre düzenlemeleri ile bölge inanç turizmi açısından oldukça önem kazanmıştır. Hristiyanlar, bu kutsal alanı hac yolculuğu için ziyaret etmektedir ve kuyunun suyunun şifalı olduğuna inanıyorlar.
Yapılan kazılar sonucunda Aziz Paul’un yaşadığı döneme kadar ilerlendiğinde birçok kültürel kalıntı açığa çıkarılmış ve üzeri camla kaplanarak korunmuştur. Bu tarihi mekân, yerli ve yabancı turistleri cezbetmekte; kutsal sudan içenler hem tarihi bir deneyim yaşamakta hem de manevi bir huzur bulmaktadır.
Nusret Mayın Gemisi Müzesi
Çanakkale Zaferi’nin simgesi haline gelen Nusret Mayın Gemisi, Tarsus’ta kendi adını taşıyan parkta ziyaretçilerini bekliyor. Savaşın kaderini değiştiren bu tarihi gemi, sadece bir sergi nesnesi değil, aynı zamanda o dönemin ruhunu yaşatan bir anıt özelliği de taşımaktadır. Parkta Seyit Onbaşı’nın heykeli, Çanakkale Şehitlerine ithafen yapılmış kitabeler ve balmumu heykellerle, ziyaretçilere savaşın atmosferi etkileyici bir biçimde yansıtılmaktadır. 1911 yılında Almanya’da inşa edilen gemi, Osmanlı Donanması’na katılarak 1914’te Çanakkale’ye gönderilmiş ve burada büyük bir zaferin mimarı olmuştur.
1955’te görevini tamamladıktan sonra bir kuru yük gemisi olarak kullanılmıştır. Nusret, 1990’da Mersin açıklarında batarak kaybolmuştur. Ancak gönüllülerin çabalarıyla 1999’da su yüzüne çıkarılmış ve Tarsus Belediyesi’nin çalışmaları ile restore edilerek 2003’te sergilenmeye başlanmıştır. Tarsus’ta gezilecek yerler arasında bulunan bu park, Çanakkale ruhunu yaşamak isteyenler için önemli bir duraktır.
Gözne Yaylası
Mersin’in sıcağından kaçıp doğayla buluşmak isteyenler için ideal bir rota olan Gözne Yaylası, şehir merkezine sadece 27 km uzaklıkta, 1200 metre yükseklikte huzur dolu bir yerdir. Çam, ardıç ve meşe ağaçları ile çevrili bu serin yayla, elma, kiraz ve vişne bahçeleri ile ünlüdür. Yaz aylarında bu yaylanın nüfusu birkaç kat artmaktadır, zira Mersin ateş gibi olurken, bununla baş edemeyenler soluğu bu yaylalarda alıyor.
Gözne Yaylası, doğanın içinde huzurlu bir zaman geçirmek isteyenler için Mersin’de kafa dinlenecek yerler arasında başı çekmektedir. Çevredeki kır lokantalarında yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilir, geleneksel güreş şenliklerine katılabilir ya da Gözne Kalesi ve çevresindeki düzenlenmiş piknik alanlarında doğayla iç içe bir gün geçirebilirsiniz.
Çamlıyayla (Namrun Yaylası)
Mersin’den yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta yer alan Çamlıyayla, Külpet Dağı’nın eteğinde, 1430 metre yükseklik ile doğaseverler için adeta bir cennettir. Geniş bir alan kaplayan bu yayla, temiz havası, serin iklimi ve göz alıcı doğasıyla huzur arayanların vazgeçilmez noktalarından biridir. Tarihi Namrun Kalesi’nin gölgesinde bulunan yayla, aynı zamanda yaban hayatı açısından da oldukça zengin. Bölgede, yaban keçilerinin korunduğu Cehennemderesi ve çevresi, doğa meraklıları için keşfedilmesi gereken alanlardan biridir.
Çamlıyayla, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, trekking rotaları ve spor aktiviteleriyle de dikkat çekiyor. Yaylaya 4 kilometre mesafedeki Sebil Beldesi ve Cehennemderesi Kanyonu, yürüyüşçüler için mükemmel bir rota sunuyor, ayrıca Cehennemderesi’nde olta balıkçılığı da oldukça popülerdir. Kamp planı olanların, çadır ve temel ihtiyaç malzemelerini getirmeyi unutmaması gereken bu doğa harikası, Namrun Kalesi ve Papazın Bahçesi gibi tarihi ve doğal güzellikleriyle hoş bir kaçamak noktasıdır.