
Cinsel Sağlık Kontrolü Yaptırdınız mı?
Yazar: Ayşegül Uyanık Örnekal
Tekeşli, çokeşli, vajinismus hastası, nemfomanisi olan, fantezi tutkunları, tutkulu yakınlaşmalar yaşayanlar, partnerlerini yatakta coşturmak için afrodizyaklara başvuranlar… Şimdiye kadar cinsel yaşamın keyif veren ya da sorun çıkaran yönlerini ele aldık. Ancak cinsel sağlığa pek değinmedik. Oysa cinsellik, insanlığın en temel ihtiyaçlarından biridir. Elbette bunu sağlıklı bir biçimde yaşamak kaydıyla! Zevk alma ve üreme amacı güden bu eylem, insan bedenine ve ruhuna şifa vermekle kalmayıp, neslin devamında da büyük bir önem taşımaktadır. Fakat, insanın en temel yaşam haklarından biri olmasına rağmen, bazı hatalar riskleri beraberinde getiriyor. Bunların başında cinsel yolla bulaşan hastalıklar geliyor… Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Cinsel Sağlık Uzmanı Op. Dr. Selcen Bahadır, bu hastalıkların günlük yaşamı olumsuz etkileyen vajinal akıntı ve kaşıntı, pelvik bölgede ağrı, idrar yaparken yanma, adet düzensizliği ile kozmetik sorunlardan kısırlık, kadın genital yolu kanserleri, karaciğer hastalıkları, siroz ve AIDS gibi uzun vadeli sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor.
ENFEKSİYONEL
Kadın genital yolu enfeksiyonları dendiğinde en sık rastlananlar bakteriyel vajinozis, mantar, trikomanas, klamidyal ve gonore enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyonların bir kısmı cinsel yolla bulaşırken, bir kısmı da kadının kendi florasından kaynaklanmaktadır. Polikliniğe başvuran hastalarda yapılan jinekolojik muayene ve gerekirse alınan kültür örnekleriyle enfeksiyonun nedeni belirlenebiliyor. Ancak gerekli tedaviye zamanında başlanmazsa, bu enfeksiyonlar kadın iç genital organlarında hasara yol açarak kısırlık, tüplerde yapışıklık, dış gebelik ve ağrı kesicilere cevap vermeyen kronik ağrılara neden olabiliyor. Op. Dr. Bahadır, bu hastalıklardan korunmanın en önemli yolunun güvenli cinsel yaşam olduğunu vurgularken, cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyan partnerle ilişkiye girmemek, partner sayısını sınırlandırmak ve her ilişki için prezervatif kullanılmasının önemine dikkat çekiyor.
HPV (HUMAN PAPILLOMA VIRUS)
Cinsel yolla bulaşan ve jinekolojik şikayetler arasında en sık karşılaşılan enfeksiyon kaynaklarından biri Human Papilloma Virus (HPV) dir. Hastalar, dış ve iç genital bölgede siğil olarak adlandırılan lezyonlarla doktora başvuruyor. Bu lezyonlar bazen kişi tarafından fark edilebilirken, bazen de muayenede tespit ediliyor. Tedavisi, siğil dondurma ve yakma işlemleri gibi basit müdahalelerle, poliklinik koşullarında gerçekleştirilebiliyor. Bu virüs, kadın genital yolu kanserlerine de zemin hazırlayabiliyor. Özellikle yüksek riskli HPV enfeksiyonları ile oluşan rahim ağzı (serviks) kanseri, gelişmekte olan ülkelerde sıkça görülüyor ve en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kadın sağlığını tehdit ediyor. Kanser öncesi anormal hücrelerin varlığının teşhisini sağlayan “smear testi”, rutin jinekolojik muayenenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Acısız ve basit bir şekilde alınan örnekle yapılan bu test, genital yol kanserlerinin erken tanısı açısından büyük önem taşımaktadır. Op. Dr. Bahadır, yeni yayınlar eşliğinde smear taramasına 21 yaşından itibaren başlanması gerektiğini belirtmekte, “Bu taramanın 21-29 yaş arasında üç yılda bir yapılması yeterlidir. 30-65 yaş arasında ise tek başına yapılmışsa üç yıl, HPV testiyle birlikte de beş yıllık tarama programı yeterli olmaktadır. Öte yandan, günümüzde sık yapılmakta olan taramanın kansere karşı korunma olasılığını artırmadığı görüşü de yaygındır” demektir. Serviks kanseri, özellikle yüksek riskli ve inatçı HPV enfeksiyonu durumunda gelişiyor. Çoğu belirti vermediği gibi, kansere dönüşmemektedir. Kanserle ilgili olan iki tür HPV ise HPV 16 ve HPV 18 olarak belirtilmektedir. Bunun dışında, virüsün bulaşma olasılığını artırdığı için erken yaşta cinsel hayata başlayan, birden fazla seks partneri olan, bağışıklık sistemini zayıflatan durumlar yaşayan ve sigara içen kadınların bu taramalara önem vermesi gerekiyor. PAP smear ve HPV testlerinden elde edilen sonuçlar, kanser öncesi anormal hücre değişikliklerinin tespit edilip, henüz kanser oluşmadan gerekli biyopsi ve operasyonların planlanmasına yardımcı olabiliyor. “Unutmayalım ki gerekli check-up taramalarını yaptırmamış kadınlarda kansere daha fazla rastlanıyor” diyen Op. Dr. Bahadır, devam ediyor: “Rahim ağzı kanseri aşısı olarak bilinen HPV aşılarının, kanseri önlemedeki etkinliği görülmüştür. Bu aşıların, tercih edilebileceği dönem ilk cinsel ilişki yaşı öncesinde veya 9-26 yaş aralığındaki tüm kadınlara üç doz halinde yapılması önerilmektedir.”
UÇUK VİRÜSÜ
Kadınlarda genital bölgede, içi su dolu kabarcıklar şeklinde, ağrılı lezyonlarla kendini gösteren HSV Tip 2 yani uçuk virüsüne sıkça rastlanmaktadır. Bu virüs, vücuda alındıktan sonra tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabilir. Cinsel yolla bulaşan etkenlerden biri olan uçuk virüsü, hem kozmetik hem de ağrı nedeniyle birçok soruna neden olabiliyor.
HEPATİT
Hepatit B ve C virüsleri, kan ve vücut salgıları yoluyla geçen hastalıklar olduğundan cinsel yolla da bulaşabilir. Uzun süre sessiz seyredebilse de ilerleyen dönemlerde sarılık, siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi problemlere yol açabilir. Hepatit B için koruyucu aşı mevcutken, Hepatit C için böyle bir durum söz konusu değildir.
AIDS
Aynı Hepatit gibi AIDS hastalığı da kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşmaktadır. HIV adlı virüsün neden olduğu hastalık, bağışıklık sistemini çökertip, kişiyi tüm enfeksiyonlara açık hale getirmektedir. Bu tablo, hastanın yaşamını kaybetmesiyle son bulmaktadır.
NEDEN JİNEKOLOJİK MUAYENE YAPTIRMALI
Kadın sağlığı açısından jinekolojik muayene büyük bir önem taşımaktadır. Fakat, çoğu kişi bu kontrollerden kaygı duyuyor hatta kaçınıyor. Oysa her kadının hiçbir şikayeti olmasa bile yılda bir kez, rutin olarak jinekolojik muayeneden geçmesi gerekmektedir. Düzenli kontrolün aynı doktor tarafından yapılması, hastadaki değişimlerin fark edilmesi açısından önemlidir. Op. Dr. Selcen Bahadır, bu sayede doktorun hastasının yaşına uygun rahim ağzı kanseri taramalarını planlayabileceğini, aşı programını uygulayabileceğini ve enfeksiyon gelişiminin henüz şikayete yol açmadan izlenebileceğini belirtiyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Op. Dr. Selcen Bahadır, bazı durumlarda kadınların rutin dışı muayene yaptırmaları gerektiğini vurgulayarak, “Adet dışı düzensizlikler, menopoz sonrası veya cinsel ilişkinin ardından görülen kanamalar, adet döneminin gün ve miktar olarak normalin üzerine çıkması, sürekli gelen pembemsi sulu akıntılar, vajinadan gelen kötü kokulu, sarı-yeşil veya gri renkli akıntılar, vajinal kaşıntı, idrar yaparken yanma veya kesik kesik gelmesi durumunda, karın alt kadrandaki ağrılı ve beraberinde ateş, halsizlik, bulantı, kusma gibi belirtiler, dış genital organlarda fark edilen, ele gelen değişiklikler ve cinsel ilişki sırasında ağrı olması gibi hallerde bir uzmana başvurmak gerekmektedir. Bu bulgular, bir enfeksiyon belirtisi olabileceği gibi, erken önlem alındığında kolayca tedavi edilebilir. Ancak geç kalındığında kısırlık, karın içi yapışıklık, rahim ağzı ve kadın genital yol kanserleri, dış gebelik, karaciğer hasarı, siroz gibi yaşamı tehdit eden sonuçlara yol açabilir” diyor.
* Formsante dergisinden alınmıştır.