Aile ve Çocuk

Çocuğum tek başına oyun oynamayı sevmiyor | Anne

“Çocuğum oyuncaklarıyla oynamıyor” ya da “Oyun oynamayı bilmiyor”

Çocuğuyla birlikte olmaktan mutluluk duyan ebeveynlerin bazen üzerinde yükü taşıyan pek çok sorumluluğu olabiliyor. “Çocuğum oyun oynarken sürekli yanımda olmasını istiyor” diyen aileler için bu durum eğlenceli bir hal almak yerine sıkıntıya dönüşebilir. Evden çalışan ebeveynler, çocuklarının bağımsız bir şekilde oyun oynayabilmesini sağlamak adına çaba harcıyor. Acaba bir çocuk gerçekten oyun oynamayı bilmiyor olabilir mi?

Aile bireylerinin birbirleriyle vakit geçirmesi, çocuğun sosyal-duygusal gelişimi açısından son derece önemlidir. Ancak uzmanlar, bağımsız oyun oynamanın çocukların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde edinecekleri yeteneklerin temelini oluşturduğunu vurguluyor. Bir çocuğun yalnız başına oyun oynayabilme yeteneği, ebeveynlerin kendi işlerine veya kişisel zamana ayırma imkanı yaratır.

Öncelikle güven ihtiyacı!

Çocuğunuzun kendi başına oyun oynaması için acele içinde olmanız oldukça normaldir. Ancak çocukların önce temel güven duygusuna ihtiyaç duyduğunu unutmamalısınız. Güven duygusunu oluşturmanın en iyi yollarından biri, çocuğunuz ile sık sık fiziksel temas kurmaktır. Eğer son günlerde çocuğunuzun bağımsız oynamasını isterken birçok gerginlik yaşadıysanız, bu durumu onarmak için birkaç gün geçirmelisiniz. Güven ilişkisini kurduktan sonra ilerlemek daha kolay olacaktır. Birlikte oynadığınız oyunlarda çocuğunuza gösterdiğiniz dikkat, onun güven duygusunu pekiştirmek için kritik bir unsurdur. Eğer “oynuyormuş gibi” yapıp telefonunuza ya da açık televizyona bakıyorsanız, çocuğunuzun bunu hissedeceğinden emin olun. Onunla gerçekten bütünleşerek oyuna katılın, ne yapıyorsa o an onunla olmaya çalışın. Kısa süreli de olsa kaliteli zaman geçirmek, çocuğunuz için tatmin edici olacaktır. Bu zamanları artırmak, onun bağımsız oyun oynayabilme yeteneğini geliştirecektir. Özellikle 0-2 yaş aralığında, oyunu yarıda kesip çocuğunuzdan ayrılmanız, onun bağlanma ilişkisini olumsuz etkileyebilir.

Doyurucu ve kaliteli zaman geçirin

Çocuğunuz ile bir arada olduğunuz sürelerde tatminkar bir birliktelik sunduğunuzdan emin olduktan sonra zaman planlamasına geçebilirsiniz. Bu, bir alarm ya da zamanlayıcı kullanarak yapılabilir. Özellikle evden çalışma koşullarındaki ebeveynler için en büyük zorluklardan biri, çocukların ebeveynlerine sürekli ulaşabilir olmalarıdır. Bu noktada sınırlar koymak ve bu birlikte geçirilen zamanları tam bir dikkat ve ilgi ile değerlendirmek çocuk için faydalıdır; ayrıca sınırlar sayesinde güvenli bir ortam da oluşturulmuş olur. Bu uygulamaya geçmek için çocuğunuzla oyun zamanını belirlemekle başlayın. “Öğle yemeği biter bitmez” ya da “Akreple yelkovan buraya geldiğinde” gibi, yaşına uygun bir zaman dilimi belirleyin. Bu zaman geldiğinde, belirlediğiniz saate sadık kalarak telefon ve diğer dikkat dağıtıcı öğeleri uzaklaştırın. Bir alarm ayarlayın ve belirttiğiniz süre boyunca serbestçe oyun oynayın. Bu süre 15-20 dakika arasında olabilir. Belirlenen sürenin bitimine yaklaşık 5 dakika kala, “5 dakika sonra zil çalacak ve içeri gitmem gerekecek” diyerek ayrılacağınızı önceden belirtin. Alarm çaldığında ise “İşe dönme zamanı / Yemek zamanı yaklaşıyor, masayı kurmam gerekiyor / Çamaşır yıkamaya gitmem lazım” şeklinde kısa ve net ifadelerle bilgi vererek çocuğunuzla kısa bir fiziksel temas kurarak yanından ayrılın. Kontrolün sizde olduğunu ancak kendi oyun alanında özgür olduğunu hissettirin.

Lider değil, eşlikçi olun

Oynayacağınız oyun mutlaka yapılandırılmış olmasın. Oyunun eğlenceli yapısını kabullenin ve çocuğunuzun oyunu yönetmesine alan tanıyın. Oyuna gözlemci ve eşlikçi olarak katılın. Bu sayede çocuğunuzun enerjisini dışa vurmasına, duygularını ifade etmesine olanak tanımış olursunuz. Bir sonraki oyun zamanınızda “Sen orada oynarken ben de şu kitabı okuyacağım” diyerek yanına oturun. Bir anaokulu öğretmeninin serbest oyun zamanında sınıfta kendi işine odaklandığını düşünün. Gözlemci olun fakat -güvenliğini tehdit etmeyen bir durum olmadıkça- müdahale etmemeye özen gösterin. Eğer yanınıza gelmesini istiyorsa ve ısrar ediyorsa kısa bir süre yanına giderek oyuna dahil olun, ardından yine kendi işinize dönebilirsiniz. Eğer hala ısrar ediyorsa, evdeki stres faktörlerini göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmalısınız. Çocuklar, yetişkinlere olan ihtiyaçlarını farklı şekillerde ifade edebilirler. Huzursuz bir ev ortamı veya bir taşınma gibi değişiklikler, çocuğunuzun sizinle daha fazla zaman geçirmek istemesini tetikleyebilir. Bu tür olağanüstü durumları göz önünde bulundurun.

Cazip başlangıçlar oluşturun

Bazı ebeveynler çocuklarının yalnız oynaması sorunundan şikayet ederken, bazıları çocuklarının neredeyse oyun oynamayı “bilmediğini” ifade ederler. Böyle bir durumda ortamı tekrar gözden geçirmek gerekebilir. Çocuğunuzun oyuncaklarla olan ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi gerekli olabilir. Oyuncaklar, onun keşfedeceği ve hayatına katabileceği unsurlar olmaktan çıkmış olabilir. Eğer ortam karmaşık veya fazla sayıda oyuncak varsa ve çocuk bunlarla bile oynamıyorsa, sadeleşme zamanı gelmiş demektir. Uzun bir süre unutulmuş oyuncakları yavaş yavaş gün yüzüne çıkarın. Tüm oyuncakları gözden geçirerek her birini farklı kategorilerde kutularda saklayın; az sayıda oyuncak ise ortada bulunsun. Ayrıca, farklı temalardaki “istasyonlar” oluşturarak oyun kurmasını teşvik edin. Bebeklerle çay saati ya da kamyonlarla inşaat oyunu gibi oyunlar için hazırlık yapın, ama bunları tamamlamadan bırakın. Bir yapboza başlayın ve “Bunu sen tamamlayabilir misin? Ben mutfağa gitmem gerekiyor” diyerek ona küçük görevler verin. Yetişkin olarak sizin de dikkat etmeniz gereken görevler olduğunu açıklayın. Yanından çok hızlı bir şekilde ayrılmayın. 1-2 dakikanızı birlikte geçirerek “Parçaları araman çok hoşuma gitti” gibi cümlelerle onu teşvik edin. “Çocuğum oyuncaklarla oynamıyor” diyen ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir diğer nokta ise telefon, tablet ve televizyon kullanımına dikkat etmektir. Ebeveynler öncelikle kendileri örnek olmalı ve vakitlerini nasıl geçirdiklerini değerlendirmelidir. Çocuğunuzu oyuncaklara yönlendirmek istiyorsanız, yapabileceğiniz en etkili şey, oyuncakların yanına gidip oynamaya başlamaktır! Çocuğunuzun hemen yanınıza gelip size katıldığını göreceksiniz.

Duyulara hitap eden oyunlardan faydalanın

Boyalar, kil, boncuklar ve su gibi dokunsal materyaller çocuğunuzu rahatlatır ve uzun süre oyun oynamasını sağlar. Bu tür malzemelerle oynayabilmesi için uygun ve güvenli bir ortam hazırlarsanız, çocuğunuz uzun süre kendi başına oyun oynayabilir. Ortam hazırlarken yaratıcılığınızı kullanın; küvetin içine bir battaniye sererek, bir şişme oyun havuzu ya da büyük tepsilerle oynayabilirsiniz. Oyun sona erdikten sonra ortamın temizlenmesinin de bu sürecin bir parçası haline gelmesini sağlayın. Böylece oyunu, sorumluluk ve beceri kazanmanın yanı sıra, keyifli bir deneyim haline getirmiş olursunuz. Tıpkı okuldaki gibi! Çocuğunuz bu tür materyallerle oynamadan önce yukarıda bahsedilen prensipleri uygulayın. Oyun kurulduktan sonra kısa bir süre yanında kalın. Eğer sık sık yanınıza gelmesini istiyorsa, bazen yaptıklarını göstermek adına yanınıza geldiğinde “Bu oyun yerinden kalkmadan oynanıyor, bittiğinde sürprizini görmek için sabırsızlanıyorum” diyebilirsiniz.

Bağımsız oyun oynamanın yaşı nedir?

Bebekler için 0-6 aylık dönemde 5-10 dakika, 18 aylık döneme kadar ise 10-20 dakika olacak şekilde bağımsız oyun deneyimlerini kademeli olarak uygulayabilirsiniz. Çocuğunuzu yalnız oyun oynamaya bırakırken güvenlik önlemlerini göz ardı etmeyin!