Aşk ve İlişkiler

Yatak Odasında Özgüveninizi Artırın!

Yazı: Elif Gürsoy

Cinsellikle ilgili yaşanan travmalardan vücut imajına, tanıyamama sorunlarından stresli iş yaşamına kadar birçok neden yatak odasındaki deneyimleri derinden etkiliyor. Jinekoloji Uzmanı ve Cinsel Terapist Dr. Dilek Öcal, bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Cinsel ilişki, bireylerin biyolojik, fizyolojik ve sosyal boyutlarıyla yaşadığı bir birlikteliktir. Özgüven ise bebeklik ve çocukluk dönemlerinde hayatımızın pek çok alanında düşüncelerimizi, duygularımızı, seçimlerimizi ve davranışlarımızı etkileyen önemli bir unsurdur. Kişinin kendisini yeterli, değerli ve sevilebilir hissetmesi olumlu duygular geliştirmesiyle ilişkilidir. Bu bireyler, hem kendileriyle hem de çevreleriyle sevgi ve güven temeline dayalı ilişkiler kurmakta başarılıdır. Kendini sevmekte, tanımakta zorluk çeken ve olumsuz düşüncelere sahip özgüvensiz kimseler ise cinsel yaşamlarında yeterince tatmin hissi yaşamaktan uzak kalmaktadır.” Cinsel yaşamda özgüven eksikliğini gidermeye yönelik sorularımızı Dr. Öcal yanıtladı.

Hangi koşullar yatağa özgüvensiz bir şekilde girmeye neden olur?
Cinsellik hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak ve doğru olduğu sanılan birçok yanlış bilgi, kişilerin yatağa özgüvensiz bir şekilde girmesine neden olabilir. Kendini ve partnerini yeterince tanımayan, ihtiyaçlarını sormaktan çekinen veya kendi taleplerini ifade edemeyen bireyler, cinsel tatmin sağlayamadıkları gibi partnerlerine de gerekli hazzı veremiyor. Performans kaygısı, anı yaşayamayarak sonuca odaklanma, duygusal yetersizlik, güven eksikliği ve vücut algısı gibi nedenler de cinsel hazzı olumsuz etkiliyor. Daha önce yaşanan olumsuz cinsel deneyimler veya destekten uzak, aşağılayıcı veya şiddet içeren partner davranışları, cinsel tatminin önündeki en büyük engeller arasında yer alıyor.

Modern, teknolojik ve yoğun iş temposunun hangi etkileri yatakta özgüvensiz ve isteksiz olmaya yol açıyor?
Uzun çalışma saatleri, yoğun trafik nedeniyle erken uyanma ve geç saatlerde eve dönme gibi durumlar, yorgunluk, stres ve uykusuzluk, bireylerin cinsel yaşamını olumsuz bir biçimde etkileyebilir. Sanal iletişim ortamları ruhsal tatmin sağlamıyor. Çiftler, bu koşullar altında birbirlerine daha az zaman ayırmakta ve cinsel yaşamlarını kısıtlı zaman dilimlerine sıkıştırmaya çalışmaktadır. Sıklıkla cinsel ilişkiden vazgeçiyorlar. Stres, cinsel zevki deneyimlemenin önündeki en büyük engeldir; çünkü cinsel uyarım ve orgazma kadar geçen süreçte zihnin rahat ve dingin olması gerekir. Uyumlu ve hazza dayalı bir cinsel ilişki, çiftleri daha da yakınlaştırır.

Toplumsal etkilere bakıldığında özgüven sorununu daha çok kadınlar mı yaşıyor?
Özgüven kavramı hem kadınlar hem de erkekler için geçerli bir durumdur. Ancak cinsellikle ilgili baktığımızda, toplum genelinde kadınlarda özgüven eksikliği erkeklerden daha yaygındır. Ataerkil toplumlarda kadınların cinselliği sıkı denetim altında tutulur. Kız çocukları, onur ve bekaret kavramları ile erken yaşta tanışarak bu değerleri koruma yükümlülüğü taşımaktadır. Karşı cinsle olan ilişkilerinde sık sık kaygı ve utanç hissetmekte; cinsel arzuları baskılanarak, cinselliği sorun kaynağı haline getirmektedir. Cinsel ilgi ve ilişkilerinde suçluluk ve utanç hissettiği için mutlu bir cinsel birliktelik yaşayamazken, sadece eşine cevap veren, sıkça cinsel şiddete maruz kalan ve namus cinayetlerine kurban giden yine kadındır.

İletişimde kullanılması gereken dil ve beden dili nasıl olmalı?
Etkili bir iletişim, birinin anlatmak istedikleri ile karşı tarafın anladığı şeyin örtüşmesiyle sağlanır. Sağlıklı iletişimin temel unsuru empati ile başlar. Bireyler, kendilerini anlayan kişilere yakınlık hisseder. Suçlayıcı ve yargılayıcı ifadeler yerine, kendi duygularını paylaşmak, karşı tarafın savunmaya geçmesini engelleyerek anlayış geliştirilmesini sağlar. İmalı konuşmalar yerine, açık ve net bir şekilde “Ben dili” kullanmak, beden dili ve ses tonuyla uyum içinde olmak, tartışma konusunu sağlıklı bir iletişim haline dönüştürüyor. İlişkilerinde duygularını ifade eden, tutkulu ve iletişimde açık çiftler, yatak odasında daha mutlu oluyor. Duygusal yakınlık kadar fiziksel yakınlık da önemlidir; dokunma, öpüşme ve masaj gibi eylemler tatmini arttırır.

Peki, cinsel isteksizlik söz konusuysa! Öncelikle özgüven mi güçlendirilmelidir yoksa isteği arttırmak mı önceliklidir?
Cinsel istek birçok durumdan etkilenebilir. Önceden cinsel isteksizliğin nedenlerini tespit etmek ve buna yönelik çalışmak önemlidir. Hormonal veya genel sağlık sorunları varsa, gerekli tıbbi tedavi yapılmalıdır. Eşle sorun varsa, çift terapisi alınmalıdır. Cinsel bilgi ve tecrübe eksikliği, hem cinsel isteksizlik hem de özgüven eksikliğine neden olacaktır; bu nedenle cinsel terapi almak faydalıdır. Hayata dair sorunlar, maddi sıkıntılar ya da ailevi sağlık problemleri de cinsel isteksizliği etkileyebilir. Özgüven eksikliği ilişki kurma yeteneğini engelleyecek düzeydeyse, psikoterapi desteği gereklidir. Eğer kişi bedeniyle ilgili olumsuz bir algıya sahipse, psikolojik desteği estetik operasyonlar takip edebilir.

Özel anlarda daha özgüvenli hissetmek için neler yapılmalı?
Bireylerin özgüven hisleri değişkendir. Düşük olduğu alanlarda bazı değişiklikler yaparak, çaba göstererek daha özgüvenli hale gelmek mümkündür. Bakımlı ve temiz olmak, ağız ve diş sağlığına özen göstermek, genital temizliğe dikkat etmek önemlidir. Şık ve çekici iç çamaşırları tercih edilebilir. Cinsel bilgi ve beceri artırılabilir. Öncesinde cinsellik hakkında açık açık konuşmak faydalıdır. Spor yapmak ve dengeli beslenmek, fiziksel görüntü kaygılarını azaltabilir. Rahatlama ve gevşeme sağlamak için meditasyon ve gevşeme egzersizleri yapılabilir. Hoşgörülü, sabırlı, tutkulu, esnek ve keşiflere açık olmak da yardımcı olacaktır.

Özgüveni yüksek bir cinsel yaşamda iletişimin rolü nedir?
Eşler arası iletişim, her türlü şekil ve yolla, sözlü veya sözsüz duygu, düşünce ve bilgi paylaşımını kapsar. Özgüvenli bireyler, cinsellik de dahil olmak üzere, arzu ve isteklerini rahatlıkla ifade edebilir. Kendilerine nasıl davranılmasını istediklerini, nelerden hoşlandıklarını açıkça söyleyebilirler. Sorunlarını dile getirmekten çekinmezler. Ancak özgüven eksikliği yaşayan kişiler, cinsellik üzerine konuşmaktan kaçınır ya da kendilerini rahat hissetmez. Bu da iletişim eksikliğine ve çözülemeyen sorunlara yol açar; bu durum, cinsel isteksizliğe neden olduğu gibi, ilişkinin temel taşlarından birini de zayıflatır. Çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına sebep olur.

* Formsante dergisinden alınmıştır.