Aşk ve İlişkiler

Yatak Odanızdan Taşınması Gereken Eşyalar

Yazı: Burçak Şener

Yatak odası, herkes için dünyanın en güzel köşesidir. Dinlendiğimiz, düşündüğümüz, uyuduğumuz ve en özel anlarımızı geçirdiğimiz yerdir. Ancak bazen bu odaya fazla anlam yüklediğimizin farkında mıyız? Gün içinde, o yoğun koşturmaca içerisinde hepimizi güldüren ortak bir arzumuz var: akşam olunca yatağa uzanıp biraz keyif yapmak! Fakat bu keyfin, kimi zaman odamızı paylaştığımız partnerimizi rahatsız edebileceğinin ve ilişkiye olumsuz etkileri olabileceğinin farkında mısınız? Eskiden işten çıkıp eve geldiğimizde stres kapıyı dışarıda bırakırdı. Ancak şimdi 7/24 sürekli bir uyaranlar seli içindeyiz. Telefonlarımız, çalışma araçlarımız ve atıştırmalıklarımız yatak odasında bizi ve zihnimizi rahatsız edecek şekilde hazır bekliyor. Sonuçta ne oluyor? Beyin dinlenme moduna geçemiyor. Oysa cinsel hislerin uyanabilmesi için dinlenme, rahatlama ve eğlenme durumuna geçmek oldukça önemlidir. Bu moda geçemediğimizde ve uyarılara maruz kaldıkça cinsel hayatımız da bundan olumsuz etkileniyor. Cinsel Tıp ve Çift Sağlığı Uzmanı Dr. Ece Hattat İşeri, yatak odasında kaotik bir ortama dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Eğer yatak odasını çalışma, yemek yeme, internet ve televizyon gibi farklı aktiviteler için kullanıyorsanız, dinlenme moduna geçmeniz zor olacaktır. Ancak bu konuya dikkat etmelisiniz, çünkü içgüdüsel hislerin ortaya çıkması için zihninizi sakinleştirmeniz gerekmektedir!

Fazlalıkları atın!
Yatak odasında karmaşa yaratmak, cinsel hayatımıza büyük bir darbe vurabilir. Peki, yatak odası gerçekten erotik bir yer olmalı mı? Bu soruyu yeni evlenen birçok çift odalarını dekore ederken tartışıyor. Kırmızı tonları, romantik mum detayları, king size yataklar… Aslında bu konunun sade bir yanıtı var: size keyif veren ve rahatsız edilmeyeceğiniz bir mekan, cinsel hislerinizi tetikler. Seks düşünmek ve buna hazırlık yapmak daha kolay hale gelir. Dr. İşeri, cinsel enerjiyi artırmak için yatağa mümkünse uykunuz gelmeden gitmenin faydalı olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bir çalışmada, kadınların çoğunun yatmaya bir saat kala büyük bir koşturmaca içinde olduğu görüldü. Kadınlar, ev işleri, televizyon, internet ve aile aktiviteleri gibi birçok işi uyku öncesindeki bir saate sıkıştırıyor. Dolayısıyla çoğu kişi yatağa yattığında hemen uykuya dalmayı arzuluyor. Bu durum, seks için gereken zihinsel ve bedensel enerjiyi düşürüyor. Eğer amacınız eşinizle cinsel olarak yakınlaşmaksa, yatağa yorgun bir halde gitmektense, en azından yatmadan önceki bir saati kendinize ayırarak dinlenmelisiniz. Yatak odası, eşinizle duygusal ve fiziksel olarak yakınlaşmanızı sağlayan bir alan olmalıdır. Bazen spontane sekse vakit kalmadığında, seksi planlamak, özel geceler hazırlamak ya da arada sırada cinsel rutini değiştirmek faydalı olacaktır. Hele ki küçük çocuklarınız varsa, kendiniz ve eşiniz için bu özel alanı oluşturup devam ettirmek önemlidir.

Yatağın karmaşık tavrı
Seks, bir ilişkinin en temel dinamiklerinden biri olduğuna göre, yatak odasındaki yanlış tutumları gözden geçirmek gerekir. Bu hatalı hareketleri sıraladığımızda, neredeyse hepsinin yatak odasında yapıldığını görüyoruz.
• Yatak odasına teknoloji sokmak, hatta teknolojiyle partnerinizden daha yakın bir ilişki kurmak
• Kişisel eşyaların odanın büyük bir bölümünü kaplayarak karmaşık ve bunaltıcı bir ortam yaratması
• Yatağı çalışma masası gibi kullanarak, laptop, kağıt-kalem ve stres üçlüsünün atmosferi gergin hale getirmesi
• Yatakta atıştırıldığında, kırıntıların ve tabakların libidonuzu aniden düşürmesi
• Günün yorgunluğuyla ilgili şikayet ederken, stresin yatak odasını ele geçirmesi

Seks modunu düşüren bu hareketlerin fizyolojik etkileri de zamanla görünmeye başlar. Dr. İşeri’den aldığımız bilgilere göre, kadınlarda cinsel isteksizlik, uyarılma ve orgazm sorunları, erkeklerde ise libido kaybı, performans ve boşalma problemleri gözlemlenmektedir. Zihninizdeki karışıklık, zamanla cinsel hayatınıza bu etkileri yansıtmaya başlar.

KARGAŞAYLA FLÖRT
Olumsuz yatak odası alışkanlıkları nedeniyle zayıflayan cinsel yaşamla ilgili çözüm önerileri aradığımızda, Dr. İşeri cinselliğin bir çiftin fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak en yakın olduğu nokta olduğunu vurguluyor. Bu nedenle yatak odasına yüklenen karmaşık anlamları sadeleştirerek, günün stresine odaklanmak yerine, duygusal iletişimi güçlendirici konuşmalar yapılmasını öneriyor. Önerilerinden biri, eşinize günde altı kez sadece 30 saniyelik sarılmaların bile bağlılık hormonunu artırabileceği. Bu tür davranışlar cinsel isteği ve uyarılmayı artırabilir. Ayrıca, ‘olsun bitsin’ yaklaşımına dikkat etmek önemli. Seks rutine döndüğünde, hızlıca gerçekleştirilen bir aktivite haline geliyor ve bu da zevki azaltıyor. Daha yavaş bir uyarılma, yavaş hareketler ve zevki artırıcı teknikler uygulanması öneriliyor. Cinselliğin olumlu hislerle tamamlanması çok önemlidir. Çünkü cinsel isteğin çoğu motivasyonel unsurlara dayanıyor ve sex olumsuz bir şekilde bittiğinde bir sonraki deneme için motivasyon kalmıyor.

Oda içerisinde ve aklımızda nasıl sadeleşeceğimizle ilgili ilk adım, yatak odasına sokacağımız her türlü kişisel zevk ve çalışmamızı yeniden gözden geçirmek olmalıdır. Partnerimizi rahatsız eden, cinsel hayatımızı ve ikili paylaşımımızı olumsuz etkileyen her şey dışarda kalmalı! İçeride kalanlara yeniden bakıldığında, örneğin ‘king size’ yataklara dikkat etmek gerekiyor. Bu yataklar, iletişimi kopardığı için fantezi alanı yaratma bakımından cazip gelse de yapılan araştırmalar, dokunma ve temasın azalmasına yol açtığını gösteriyor. Diğer bir önemli nokta ise, yatak odasında derin ve önemli konuları tartışmamak gerektiğidir. Yatak odası, dinlenmek ve rahatlamak için yeridir; ağır tazikli konuşmalar bu alanda cinselliği olumsuz etkileyen bir faktöre dönüşmemelidir.