
Tamamlanmamış Şeyler Var
Yazı: Burçak Şener
‘YARIM KALAN İLİŞKİ’ DENİLDİĞİNDE HEMEN ROMANTİK BİR SEZEN AKSU ŞARKISI HATIRLANIYOR: “Aramızda yarım kalan bir şeyler var Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim.” İşte bu özlem, yıllar boyunca sürüp gidebiliyor. Bittiği düşünülen bir ilişki, hafızada tamamlanmadığı için yıllar sonra bile ‘acaba’sıyla yaşamaya devam ediyor. Psikolojik açıdan incelendiğinde, yarım kalmış ve bitirilmemiş her şey insanı sürekli o durumu düşünmeye yönlendiriyor. Çoğumuzun hayatında, ‘Acaba devam etseydi nasıl olurdu?’ diye düşündüğümüz aşklar olmuştur. Yarım bıraktığımız filmler ya da muhteşem bir yemeğin ortasında gelen bir telefonla masadan kalkmak da buna örneklerdir; o yemeğin tadı damağımızda kalmıştır… İşte, bu ‘doyuma ulaşamamış’ olayların bir ismi var psikolojide: Zeigarnik Etkisi. Bu ilginç psikolojik fenomenin çarpıcı bir ortaya çıkış hikayesi bulunuyor. 1920’lerde bir grup psikolog Berlin’de bir restorana gidiyor. Kalabalık grup garsona siparişlerini veriyor. Tüm siparişleri tek bir garson alıyor ve hiçbirini not etmiyor. Grup yemeğini yedikten sonra restorandan çıkıyor. Daha sonra, gruptaki psikologlardan Bluma Zeigarnik geri dönerek garsona bu kadar siparişi nasıl aklında tuttuğunu soruyor. Ancak garson, siparişi hatırlamayı bir kenara bırakın, bu grubu bile hatırlamıyor. Bluma Zeigarnik’e siparişleri aklında tuttuğunu ancak teslim eder etmez unuttuğunu söylüyor. Olayın sonucunda Zeigarnik ve ekibi, bitirilmemiş ve yarım kalmış olayların insan zihninde nasıl sürekli tekrara düştüğünü keşfediyorlar. Çevremde yıllar önce ayrı kalan eski sevgilisini hala unutamayan arkadaşlarım var. Kimi farklı şehirlerde yaşamak zorunda, kimisi basit kavgalar, kimisi ailesinin zoruyla ayrılmış… Onları hatırlamalarının nedeni gerçek aşk mı yoksa Zeigarnik Etkisi’nin etkileri mi tam olarak bilinemese de, bir gerçek var ki yarım kalan her şeyin sonu hep merak ediliyor. Bu psikolojik fenomene göre, hedefe ulaşmamış durumların zihni meşgul etmeye devam etmesi. Düşüncede yarım kalan ve sonlandırılmamış her konu, kişiyi diğer alanlarda da etkiliyor. Bu durumda, kişi bıkkınlık, isteksizlik, yorgunluk, huzursuzluk, erteleme ve anlamsızlık gibi ruh hali yaşamaya başlıyor. İnsan beyni, sonuca varılmamış durumları, başarıya ulaşmış olaylara göre daha net hatırlıyor. Yarım kalan hikayeler, kişiye mutlaka bir sonuç yazma ihtiyacı hissettiriyor. Zihniniz sürekli olarak alternatif sonlarla dolup taşar; eğer ayrılmasaydınız, muhtemelen en güzel peri masalı sonları sizi bekliyor. Algınız bu finale odaklıdır. Yarım kalan aşkınızın dramatik ve romantik olma sebebi işte bu. Fakat, geçmiş ilişkinize saplantılı oldukça yeni ve sağlıklı bir ilişki kurma ihtimaliniz neredeyse sıfırdır. Aklınızdaki o unutamadığınız eski ilişkiniz, belki de yaşanacak en güzel deneyimden sizi alıkoyar. Kendinizi sürekli karşılaştırmalar içinde bıkkınlık çıkmazına sokarsınız. Bu ‘yerine sevemem’ durumu sizi mutsuz bir birey haline getirir. Bilinçli Ritmik Yaşam Uzmanı Tuncay Vural, “Bu etki altında olan birey, birçok şeyi anlamsız görür. Hedef belirleyemez, net bir amaç oluşturamaz, sosyal çevreden uzak durur. Kendi dünyası içinde huzur ve mutluluk arar. Özellikle özel ilişkilerde karşılaştırma, tatminsizlik ve suçlama gibi sorunlar yaşar. Özetle, huzursuz ve mutsuz bir hal içinde düşünce üretemez” diyerek durumu derinden yaşayanların kendileriyle yüzleşmelerine bir ışık tutuyor.
UNUT GİTSİN
Bu etki çok uzun süre devam edebilir. Ancak ‘dur’ demek tamamen sizin elinizde. Sağlıklı temellerle yeni bir ilişkiye başlayabilmek için artık bir hayaletle yaşamayı bırakmanız gerekir. Vural, yarım kalmış ilişkilere takılıp kalanlar için şu önerilerde bulunuyor: “Bu durumu yaşam tarzı haline getiren kişiler, başka bir alternatifin olmadığını düşünür. Fakat bu durumun değişebileceğini kabul ederse, 3-4 ay içinde durumun üstesinden gelebilir. Öncelikle, bunun bir hastalık değil, yanlış bir düşünce sisteminin sonucu olduğunu anlamak gerekiyor. Kişi, düşüncelerinin akışını anladığında ve nasıl yönetileceğini bildiğinde, bu tür durumlarla başa çıkmayı öğrenir. Olayları etkileri altında kalmadan çözümleyebilir.” Kısacası, yapmanız gereken, yaşanmamış olan sonuç hakkındaki düşüncenizi değiştirmenizdir. Birlikte olsaydınız, her şey kötü olabilirdi!
‘Yarım kaldı’ düşüncesine sahipseniz, uygulamanız gerekenleri sıralayalım.
YAP!
- Geçmiş anılarınızla vedalaşarak zihninizi temizleyin.
- Kendinize samimi bir yüzleşme yapın, suçlamak yerine gerçeği kabul edin.
- Yeni hedefler ve net amaçlar belirleyin.
- Eğer ilişkiniz söz konusuysa, tanıdığınız ‘yeni kişiyi’ eski ilişkinizle karşılaştırmayı bırakın.
YAPMA!
- Sürekli ‘Ya devam etseydi, nasıl olurdu?’ diye düşünmeyin.
- Devam etseydi her şeyin iyi olacağına odaklanmayın. Hayır, olmayacaktı!
- Huzursuz ve yorgun bir ruh hali içinde kalmayın.
- Sosyal ortamlardan uzaklaşmayın.