Aşk ve İlişkiler

Sevgililer Günü hediyeleri, yüzyıllar boyunca nasıl evrildi?

Öncelikle 14. yüzyılda yaşamış şair, devlet memuru ve meraklı Avrupalı gezgin Geoffrey Chaucer’a bir göz atmalıyız. Chaucer’in 1380’lerde kaleme aldığı The Parliament of Fowls adlı şiiri, 14 Şubat’ı aşk ile ilgili bir gün olarak ilk kez anan eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu gün, aynı zamanda birkaç gizemli erken Roma şehidi Aziz Valentine’ın bayram günüydü; ancak Chaucer, bu tarihi insanların sevgililerini seçebilecekleri bir gün olarak tanımlamıştır. Onu söylemek, uygulamaktan daha kolay olduğunu biliyordu.

DUYGUSAL ÖNEMİ

Bugün olduğu gibi, Chaucer’in döneminde de hediye vermek oldukça simgesel bir ritüel haline gelmiş olabilir ve bu, niyet ve bağlılığı temsil edebilirdi. Eski ve Orta İngilizcede “evlilik”, bir taahhüt garantisi olarak verilen herhangi bir sembolde ifade ediliyordu. 13. yüzyıla kadar “düğün” kelimesinin evlilik töreni anlamına gelmediği ortaya çıkmıştır. Aynı dönemde evliliğin Hristiyanlaştırılarak kırılmaz bir bağlılık (Kilise’nin kutsal bir ritüeli) haline geldiği görülmüştür. Yeni aşk gelenekleri, şarkılarda, öykülerde ve diğer sanat formlarında gelişmiştir. Bu gelenekler, daha geniş bir kültürel duygu anlayışını da etkilemiştir: Aşk mektupları yazılmış, büyük ve anlamlı hediye sembolleri sunulmuştur.

Yüzükler, broşlar, kemerler, eldivenler, atkılar ya da diğer özelleştirilebilir tekstil ürünleri, taraklar, aynalar, cüzdanlar, kutular ve kaplar gibi hediyeler sunulmuştur.

Hikayelerde hediyelere mistik güçler atfedilmiştir. 13. yüzyılda tarihçi Rudolf von Ems, Musa’nın, Etiyopyalı prensesi Tharbis’le evliyken iki yüzük yaptırdığını kaydetmiştir. Bu yüzükler, Tharbis’in onu unutmasına neden olacak, onun hatırasını zihinlerinde daima canlı tutacak şekilde tasarım edilmiştir.

AŞK HEDİYELERİ VERMEK…

Chaucer gibi, 20. yüzyıl Alman psikoloğu Erich Fromm da insanların sevme sanatını öğrenebileceğine inanıyordu. Fromm, sevginin yalnızca maddi eşyalarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kişinin neşesini, ilgisini, anlayışını, bilgisini, mizahını ve üzüntüsünü verme eylemi olduğunu düşünüyordu. Bu hediyeler, biraz zaman ve pratik gerektirse de tarihten bugüne daha basit fikirler bulunmaktadır. Üretilen tebrik kartları, Sanayi Devrimi’nden bu yana yaygın hale gelmiş ve geleneksel olan çiçekler, mücevherler, özel giysiler ve çikolata ile birlikte bu özel günde sunulabilir hale gelmiştir.

Elbette, Angelina Jolie ve Billy Bob Thornton’un birbirlerine kanla kaplı gümüş kolyeler hediye etmeleri gibi Sevgililer Günü hediyelerinin daha sıra dışı örnekleri de bulunmaktadır. Sanatçı Dora Maar, kötü şöhretli sevgilisi Pablo Picasso’nun bir tabloyu ruby bir yüzükle takas etmesi üzerine öyle bir üzüntü yaşamıştır ki, yüzüğü derhal Seine Nehri’ne atmıştır. Picasso, çok geçmeden ona Maar’ın portresini içeren başka bir tabloyu hediye etmiştir.

Güzel bir aşk sembolü, onu vermeye ilham veren duygulardan çok daha uzun süre dayanabilir: bir kitabın sayfaları arasına yerleştirilmiş bir çiçek, bir kutunun içinde kalmış bir biblo, zamanla solan bir sevgi kartı veya sizi geçmişe götüren hüzünlü bir melodi…