Nişan bozulduğunda takılar kimin olur?
Bu yazı, Avukat Yıldız Argün tarafından kaleme alınmıştır.
Nişanlılık, evlilik yolunda önemli bir aşama olsa da her zaman evlilikle sonuçlanmaz. Peki, nişan bozulduğunda taraflar arasında verilen hediyeler ve yapılan harcamalar ne olmalıdır?
Türk Medeni Kanunu’nun 120. maddesine göre, “Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğunda veya bozulma, nişan taraflarından birine yüklenebilecek bir sebepten kaynaklanıyorsa; kusurlu taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde evlenme amacıyla gerçekleştirdiği harcamalar ve üstlendiği maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu kural, nişan giderleri için de geçerlidir.” Tazminat talep etme hakkı yalnızca nişanlıya değil, aynı zamanda onun anne ve babasına veya benzer şekilde davranan kişilere de tanınmıştır. Ancak bu kişilerin talepleri, sadece yaptıkları nişanla ilgili harcamalarla sınırlı olabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 121. maddesinde ise, “Nişanın bozulması nedeniyle kişilik hakkı ihlal edilen taraf, kusurlu diğer taraftan manevi tazminat talep edebilir.” Manevi tazminat, maddi tazminattan farklı olarak yalnızca nişanlılara tanınmış bir haktır. Nişan bozulmasının sonucunda kişilik hakları zedelenen taraf, kusurlu diğer nişanlıdan manevi tazminat talep edebilir. Ancak anne, baba veya onlara benzer kişiler manevi tazminat isteyemez. Maddi tazminat ile manevi tazminat birbirinden farklıdır; manevi tazminat, kişinin yaşamış olduğu duygusal zararı telafi etmeye yöneliktir. Manevi tazminat ödemesi gereken tarafın kusurlu olması gerekir. Manevi tazminat talep eden nişanlının kusursuz olması şartı aranmaz; kusurun diğer nişanlıdan daha az olması yeterlidir.
Kanuna göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenle sona ererse, nişanlılar veya aileleri tarafından verilen “alışılmışın dışındaki hediyeler” geri alınabilir. Bu düzenlemede hediyenin değeri önem taşır.
“Alışılmışın dışındaki hediyeler”, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre yüksek değer taşıyan eşyalardır. Örnek vermek gerekirse, değerli mücevherler, otomobiller ve gayrimenkuller bu kapsama girebilir. Öte yandan, örf ve adet gereği verilen, tarafların mali durumu ile uyumlu hediyeler geri istenemez. Misal olarak, nişan pastası, çiçek veya makul bir değer aralığındaki bir yüzük bu bağlamda değerlendirilmez. Hediyenin “alışılmış” ya da “alışılmışın dışında” olup olmadığını hâkim, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, örf ve adete, hediyenin değerine ve günün koşullarına göre değerlendirir.
Nişanlılığın sona ermesinden kaynaklanan dava hakları “bir yıl” içinde kullanılmalıdır. Yani, hediyelerin geri alınması ya da tazminat talepleri, nişanın bozulmasından itibaren bir yıl içinde dava konusu yapılmazsa zaman aşımına uğrar.
Hediyelerin geri alınmasını yalnızca nişanlılar değil, onların ana-babaları veya benzeri kişileri de isteyebilir. Ancak bu hak sadece “alışılmışın dışındaki” hediyelerle sınırlıdır. Ailelerin birbirine sunduğu, örf gereği verilen hediyeler geri alınamaz.
Nişanın bozulması yalnızca duygusal sonuçlar ortaya koymaz, aynı zamanda hukuki sonuçlar da doğurabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, tarafların mağdur olmaması için hem tazminat hem de hediye iadesi hakları düzenlenmiştir. Ancak bu hakların kullanılabilmesi için bir yıllık zaman aşımına dikkat edilmesi gerekir.
Nişanın sona ermesiyle ilgili uyuşmazlıklarda her olayın kendine özgü koşulları bulundugundan, en doğru adımı atabilmek için bir hukukçudan danışmanlık alınması önerilir.
