Libidonuz Hakkında Bilmeniz Gereken 6 Önemli Bilgi
Bu yazı, Insider ile Maria Sophocles arasında gerçekleştirilen bir röportajdan derlenmiştir ve Sophocles’ın perspektifinden aktarılmaktadır.
25 yılı aşkın süredir jinekolog olarak görev yapıyorum ve birçok hastamla, cinsel isteklerinin her zaman yüksek olmadığına dair konuşmalar yaptım. Bazı kadınlar, düşük libidolarının kendileri için bir sorun oluşturmadığını, ancak bu durumun partnerleriyle sorunlara yol açtığını belirtiyor; kimileri ise arzularını kaybettikleri için özlem duyuyor.
Maalesef, düşük cinsel arzu çok yaygın bir durumdur. Menopoz öncesi kadınların %25’ten fazlası, düşük cinsel isteğe sahiptir. Menopoz dönemindeki kadınlarda bu oran %50’ye kadar çıkar. Eğer düşük bir cinsel arzuya sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Ancak libidonuzu artırmak için atabileceğiniz adımlar var. İşte tüm kadınların kadın libidosuyla ilgili bilmesi gereken altı bilgi:
Libidonun dalgalanması doğaldır
Pek çok kadın, libidosunun tutarsız olmasından ötürü hayal kırıklığına uğruyor. Filmlerde ve sosyal medya platformlarında her zaman yüksek cinsel isteğe sahip olmaları gerektiğini düşünüyorlar. Bu ise gerçekçi değil. Hepimiz, yorulan ve yükümlülükleri olan bireyleriz, ruh halimizinin değişmesi son derece normal. Ayrıca, libidonuzun dalgalanmasının biyolojik sebepleri de bulunmaktadır.
Bunu kabul edip, hislerinizi serbest bırakırsanız, her gün cinsel istek duymak üzerine hissettiğiniz baskıyı azaltabilirsiniz.
Östrojen cinsel isteği artırabilir
Hormonlar ve libido arasındaki bağlantıyı ne kadar iyi anlar ve kavrarsanız, arzu düzeyinizdeki değişimleri de o kadar iyi anlamış olursunuz. Örneğin, adet döngüsünün ilk yarısında artan östrojen, cinsel isteğin artmasına katkıda bulunabilir. Özellikle estradiol, libidoyu artırma noktasında son derece etkilidir ve düşük cinsel istekleri tedavi etmek için kullanılmaktadır.
Yumurtlama döneminde östrojen seviyeleri arttıkça, kendinizi daha tutkulu hissedebilirsiniz. Bunun biyolojik bir temeli bulunmaktadır; zira vücudunuzun dölleyecek bir yumurtası varken cinsel çekim duyulması mantıklıdır.
Progesteron uyku düzenini artırır, cinsel isteği azaltır
Yumurtlamadan sonra (ve menopoz döneminde) östrojen seviyeleriniz düşer. Düşen östrojen, daha az romantik hissetmenize neden olabilir.
Aynı zamanda libido üzerinde olumsuz etkisi olan bir diğer hormon da progesterondur. Progesteron, adet döngüsünün ikinci yarısında artar. Bu hormon, sağlıklı uykuya katkı sağlayan GABA (Gama-Aminobütirik Asit) adlı nörotransmitteri serbest bırakan bir hormondur. Hayatı uyku odaklı geçirirken, cinsellik konusunda daha az hevesli hale geliriz.
Duygularınız ve geçmiş deneyimleriniz de önemlidir
Bu ilginçtir, ama hastalarım bana geldiklerinde genelde “Hormonlarım cinsel arzumu etkiliyor” demiyorlar. Bunun yerine, düşük cinsel arzunun ilişkilerine olan etkileri üzerinde duruyorlar. Bu nedenle, onlarla konuşurken davranışsal bir yaklaşım benimsemekteyim.
Öncelikle, onların cinsel isteğini neyin engelleyebileceğini düşünmelerini istiyorum. Kendileriyle barışık mı? Partnerlerinden sıkıldılar mı? İlişkilerinden çıkmak istiyorlar mı? Yoksa bebek sahibi olma fikrine alışmaya mı çalışıyorlar?
Daha sonra, onlara yakınlık ve cinsel deneyimleri hakkında geçmişlerini soruyorum. Cinselliği, zevk verici bir şey olarak mı yoksa bir zorunluluk olarak mı yaşıyorlar? Önceden hiç cinsel arzu hissettiler mi? Bu sorular üzerinde çalışmak zorlayıcı olabilir, ancak bir danışman veya cinsel terapist ile konuşmak faydalı olabilir.
Erotik kitaplar cinsel hayatınızı canlandırabilir
Bibliyoterapi ya da erotik kitaplar, birçok kadın için cinsel isteği artırabilir. Bu tür içerikler okuyan, duyan veya gören kadınlar, bu hisleri beyinlerinde depolar ve cinsel ilişkiye olan ilgileri artar.
Bunun için, sahilde bir aşk romanı ya da erotik bir hikaye alarak okuyabilirsiniz. Aynı şekilde, erotik içerikli filmler veya diziler de faydalı olabilir.
Yavaşça başlayın
Pek çok kadın partnerinin yalnızca penetrasyon içeren bir cinsel ilişki istediğinde bunu rahatsız edici buluyor. Bu yüzden, hastalarıma bir öneride bulunuyorum: Yavaş bir başlangıç yapın. Çocuklar yattıktan sonra kanepeye sarılın ya da birlikte oyun oynayın. Bağlantı kurmak için en az yarım saat harcayın (ve hayır, çocukları, faturaları veya vergileri konuşmak sayılmaz).
Aynı gün ya da başka bir zaman devam etmeyi düşündüğünüzde, yine benzer şekilde başlayın. Sadece öpüşün ve birbirinize dokunun, ama hemen cinsel ilişkiye geçmeyin.
Cinsel arzuyu etkileyen birçok faktör mevcuttur. Bu yalnızca hormonlar veya partnerinizle olan ilişki değil; hayatınızdaki karmaşık bir dizi durumun bir bileşimi. En önemlisi ise, kendinize sağlıklı, yavaş bir şekilde gelişen bir cinsellik yaşamayı isteme özgürlüğü vermektir.