Aşk ve İlişkiler

Kendini Önemli Hissetme Yanılsaması | Sağlık

Giriş: 24 Haziran 2025 Salı

Bu hafta, hem çift hem de bireysel seanslarda sıkça karşılaştığımız bir konuyu ele almak istiyorum: Değerli hissetme, değersizlik hissi, aşırı değer verme ve karşı tarafın beklentilerini karşılayamama gibi durumlar, insan ilişkilerindeki en yaygın sorunlardan bazılarıdır.

İnsan yaşamının ilk günlerinden itibaren şekillenen bir his var: “değerli olma duygusu”. Bu, anlaşılacağı üzere, insanın değerli hissedebilmesi için ilk yıllarında çevresinden destek alması gerektiğini belirtir. Başlangıçta bireysel bir beslenme ile ortaya çıkan bu his, yeterince gelişip sağlam bir temel kazandığında çevresine de yansımaya başlayabilir, yani karşılıklı bir etkileşim gerçekleşebilir.

Örnek vermek gerekirse; yeni doğmuş bir bebeğe ihtiyaçlarının mümkün olan en hızlı şekilde ve sevgiyle yanıt verildiğinde, kendini iyi hisseder. Yüzüne titizlikle bakıldığını idrak eder ve kendisine sürekli ilgi gösterildiğini anlayarak o ortamda her zaman “ilgi ve dikkat” bulacağını bilir. Bu bilginin ne anlama geldiğinden habersiz olsa da, o hisse aşinadır.

Bu hissi iyi tanıyan çocuk, biraz büyüdükten sonra, çevresindeki ilişkilerde basit çıkarımlar yapabilir. Yakın hissettiği insanlara benzer bir yaklaşım sergileyebilir. İlk başlarda bu durum bir taklit gibi gözükse de, zamanla bağlantı kurduğu insanları bu yaklaşım ile nasıl mutlu edebildiğini görecek ve bu da “değer verme” davranışının gelişimine yol açacaktır. Böylece bu davranışın bilinçli bir şekilde uygulanmasına ve dolaylı bir mutluluk hissi deneyimlemesine vesile olur.

Kısacası, doğduğu andan itibaren ihtiyaçlarına, duygularına, düşüncelerine ve kendi özgün benliğine derin bir ilgi, dikkat ve özen gösterilen birey, bunun nasıl yapıldığını ve insana kendini nasıl hissettirdiğini öğrenir. Sağlıklı ve sevgi temelli ilişkilerin en doğal hali olarak bu yaklaşımı benimser. Burada, “değer vermek” ile manipüle etme amacı güden aşırı özverili davranışların çok farklı olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Değer verme, karşıdaki kişiyi gözlemleyerek, iyi tanıyarak ve saygı duyarak uygulanan bir yaklaşımdır. O kişiye belli bir mesafeden dikkat ettiğinizi, onun özgün özelliklerini gördüğünüzü ve sınırlarına saygı duyduğunuzu iletir. Aksine, “sahte değer verme” hızlı bir samimiyete dayanan, talep etmeden birçok jestin neredeyse zorla sunulduğu ve kişi üzerinde “manevi borç” hissi oluşturan bir tutumdur. Dışarıdan çok değerliymiş gibi görünse de, hızı ve fazlalığı sebebiyle rahatsızlığın kaynağı olur; bu yaklaşım karşı tarafta asla “değerli olma” hissi yaratmaz. Aksine, uzun vadede bunaltıcı hale gelir ve birey, kendi istekleri dışında yönlendirilmekten dolayı rahatsızlık hisseder. Bu nedenle, bir süre sonra “sözde değer veren” taraf, verdiği emeklerin karşılık bulmadığından ve sürekli nankörlük gördüğünden şikayet eder. Sonuç olarak, sağlıksız bir temel üzerine inşa edilen ilişki, aşırı vermeye meyilli tarafın küsmeleriyle ya da ilişkiyi bitirmesiyle sonlanır.

Gerçek bir değer vermenin ve değer görmenin temelinde, özgün benliğin algılanması, ilgi ve dikkat, ihtiyaçların anlaşılması ve saygıyla yaklaşılması vardır. Bu doğal akışın yaşandığı tüm ilişkilerde insanlar kendilerini tamamlanmış, anlaşılan ve güvende hissetmiş olurlar. İlişkilerinizin gerçekten değer gördüğünüz ve mutluluk verebildiğiniz bir ortamda olmasını diliyorum…