Aşk ve İlişkiler

Kadınlar, erkeklerden daha duygusal değildir!

Eğer bir kadınsanız, davranışlarınızı tanımlamak için ‘duygusal’ teriminin sıkça kullanıldığını duymuş olmanız muhtemeldir. Diğer yaygın nitelikler arasında ‘mantıksız’, ‘aşırı dramatik’ ve ‘hassas’ da yer alabilir.

Oysa benzer şekilde tepki veren bir erkeğin davranışı genellikle ‘yerinde bir yorum’ ya da ‘değerli bir katkı’ olarak algılanır. Bu tür ifadeler, erkeklerin soğukkanlı, kadınların ise duygularına kapılan ve kontrol sağlamakta güçlük çeken varlıklar olduğuna dair kalıcı stereotipleri pekiştirir.

Bu zararlı ve yaygın klişe, kadınların kişisel ilişkilerinde, iş hayatında ve toplumda nasıl algılandıklarına olumsuz bir etki yapabilir. Sonuç olarak, kadınlar sıklıkla davranışlarını doğal olmayan şekillerde kısıtlamak zorunda hissedebilir.

Bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekse de, mevcut bulgular cinsiyete dayalı duygusal farklılıkların bir efsane olduğunu destekliyor.

2021 yılında gerçekleştirilen bir çalışmada, 142 erkek ve kadının duygusal durumları incelendi. Çalışmanın sonucunda, erkek katılımcıların duygularının kadınlarınki kadar dalgalanma gösterdiği gözlemlendi.

Bu bulgular, erkekler ve kadınlar arasındaki duygusal farklılıkların algılanışına dair yaygın görüşlerden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Doç. Dr. Catherine McKinley, “Ataerkil toplumsal yapıya dayanan geleneksel cinsiyet rolleri, erkekleri ‘duygusuz’ ve kadınları ‘duygusal’ olarak tanımlar. Ataerkillik, erkekleri kadınlardan üstün gösterdiği için kadınlıkla ilişkilendirilen özellikleri değersizleştirir ve yok sayar. Kadınların ve erkeklerin kalıplaşmış cinsiyet rollerine doğuştan yerleştirilmesi, yanlış cinsiyet miti ve klişeleri besler” şeklinde açıklıyor.

McKinley, kadınların daha duygusal olduğuna dair inancı “tamamen yanlış” olarak değerlendirmekte ve “her insan, farkında olsun ya da olmasın, her zaman duygulara sahiptir” demektedir.

İlginizi çekebilir: Kadınlar ve erkekler olaylara farklı bakıyor

Bazı bireylerin diğerlerinden daha duygusal olduğu düşüncesi, herkes için ciddi zararlar yaratabilir. Travma terapisti Dr. Liz Coleclough: “Hiç kimse bu kalıplara tam olarak uymaz. Herkesin duyguları vardır ve bağlantıya ihtiyaç duyar. Ancak geleneksel cinsiyet kalıplarının dışında davranan veya kimlik sergileyen bireyler, reddedilme, dışlanma ve hatta tehlikeyle karşılaşabilir” diyor.

Bir birey bu kalıplara uymaya çalıştığında, kendini geliştirme ve ifade etme kapasitesi kısıtlanmaktadır. Coleclough’a göre bu durum, kadınların güç ve fırsatlara erişimini engellerken, erkeklerin de duygularını sağlıklı şekilde ifade etmesini ve derin bağlar kurmasını zorlaştırır.

Erkekler haricindeki herkes için bu durumun, dünyada hâkim olan ataerkil sistemler tarafından daha da pekiştirildiği ifade edilmektedir. Kadınların ‘duygusal’ olması genellikle kabul görse de — bu, yalnızca uygun bir biçimde ve ölçülü olarak duygularını ifade etmeleri koşuluyla geçerli olmaktadır. Ağlamak hoş karşılanırken, öfke göstermeye pek olumlu bakılmamaktadır.

Her cinsiyetin hangi duyguları göstermesinin ‘uygun’ olduğuna dair bu anlayış, şiddeti de artırabilir.

Ulusal Aile İçi Şiddet Koalisyonu’na göre, her üç kadından biri hayatı boyunca bir partnerinden şiddet görmektedir. Coleclough: “Kadınların güçsüz, erkeklerin ise güçlü olarak tanımlandığı bir dünyada, bu tür şiddetin bu kadar yaygın olması şaşırtıcı değil” ifadelerini kullanmıştır.

Kaynak: Sarah Fielding. “Hayır, Kadınlar Erkeklerden Daha Duygusal Değil”. Şuradan alındı: https://www.verywellmind.com/women-are-not-more-emotional-than-men-study-finds-5207762. (21.08.2025).