
İlişkide beklentilerin karşılanmaması nasıl giderilir?
Partnerinizin sizi yeterince tanımadığını mı düşünüyorsunuz? Beklentilerinizin karşılanmaması sizi üzüyor mu? Aşk ilişkileri üzerine yayımları ile tanınan psikoterapist Esther Perel, bu beklentilerin gerçeği yansıtmadığını belirtse de, “Umudunuzu kaybetmeyin” diyerek de ekliyor.
Karşı cinsten beklentiler, erkeklerin kadınlardan ya da kadınların erkeklerden beklentileri üzerine sıkça tartışmalar yaşanıyor. Modern aşk ilişkilerinde tarafların birbirinden beklentileri, mutlu bir ilişki için temel bir unsurdur. Ancak Perel, bu anlayışı sorguluyor ve beklentilerin gerçekçi olmaması durumunun ilişki sorunlarını tetikleyebileceğini savunuyor. Bahsettiği “4 miti” aşabilmek, ilişkilerde netlik ve cesaret kazandırıyor; bu da, hayal edilenden fazlasını elde etme şansını artırıyor.
Dünya genelinde “Erotik zekâ” ve ikili ilişkiler alanında önemli bir otorite olarak kabul edilen çift terapisti Esther Perel, özellikle uzun süreli ilişkilerde arzuyu ve tutkuyu sürdürme konusundaki görüşleriyle dikkat çekiyor. Perel, Türkçe’ye “Tutsak Cinsellik: Erotik Zihnin Kilidini Açmak” olarak çevrilen eserinin yanı sıra, ABD’de yayımlanan diğer kitapları ve TED konuşmalarıyla da tanınan bir uzman. “Erotizm sadece cinsellik değildir; bizi canlı hissettiren canlılık, merak ve doğallıktan ibarettir.” gibi açıklamaları ile bireylerin ilişkilerde kendilerini keşfetmelerine yardımcı oluyor.
İlişkilerle ilgili yol gösterici eserlerin yazarı Esther Perel, önerilerini Instagram hesabında da sıkça paylaşıyor. Beklentilerle ilgili sıklıkla vurgularda bulunan Perel, aşk ve partner ilişkilerine dair bazı yanlış anlamalara dikkat çekiyor. “Gerçekçi beklentileriniz varsa, istediğinizin ötesine geçme şansına sahip olursunuz.” diyerek, ilişkilerde hayal kırıklığına uğramamanın basit formülünü sunuyor.
Mit 1: “Partnerime her şeyi anlatmalıyım”
Duygularımızı paylaşmak, yakınlığın bir göstergesi olarak görülebilir. Sorunları paylaşmayı ve iç dökmeyi ikili ilişkide doğal bir hak olarak algılayabiliriz. Ancak, eşimize veya sevgilimize iç dünyamızı tamamen açmak her zaman en doğru hareket olmayabilir. Sorunları paylaşmanın, karşı tarafın çözüm bulması gerektiği algısını yaratabileceği gibi, iletişimde aksaklıklara da yol açabilir. Bu sebeplerden dolayı, ilişkideki bazı dengeler de bozulabilir. Esther Perel konuya dair şöyle diyor;
“Bazı insanlar samimiyetin, herkes hakkında her şeyi bilmek anlamına geldiğini düşünebilir. Ancak bir birey, tüm sorunlarımızın ortağı olamaz. Belirli konuların arkadaşlar, terapistler veya kardeşler ile paylaşılması daha uygundur.”
Mit 2: “Beni tanısaydın, bunu bilirdin…”
Bazen biz hiçbir şey söylemeden ne istediğimizin tahmin edilmesini bekleriz. Bu özellikle, partnerimizden bunu beklediğimizde gerginliğe neden olabilir. İyi bir ilişkinin temel kuralı, açık ve net iletişimdir. Bu yalnızca eş veya sevgili ilişkisi için değil, tüm insan ilişkilerinde geçerlidir. Yetişkin birey, ihtiyaçlarını karşılamakla kendisi sorumludur. Esther Perel bunu şöyle ifade ediyor;
“Partnerimizin bizi tanıması gerektiğine ve neye ihtiyaç duyduğumuzu veya ne hissettiğimizi ona söylemememiz gerektiğine inanıyoruz. Ancak ne istediğimizi ifade edebilmemiz önemlidir. Partnerlerimiz bizlerin bir uzantısı değildir.”
Mit 3: “Partnerim, anne-babamın veremediği her şeyi sunmalıdır”
Bazı beklentilerimizin ikili ilişkilerde olması son derece tabii bir durumdur. Ancak bunların eş veya sevgilinin sorumluluğunda olup olmadığını sorgulamak önemlidir. Bir ilişki kurmaya başladığımızda, mutlu olmak için çok sayıda beklenti içine gireriz. Bu beklentilerin çoğunun geçmişte yeterince yaşamadığımız şeylerden kaynaklandığını fark etmek önemli bir keşif olabilir. İlişki uzmanı psikoterapist Esther Perel bu konuda şöyle vurguluyor;
“O özel kişi, bize bir çok şey verebilir. Bizi yoksun olduğumuz sevgi ile besleyebilir. Hiç tanışmadığımız güven duygusunu sağlayabilir. Ama çocuklukta yoksun kaldığımız şeyleri telafi etmek için bize borçlu değildir. Bu, sadece sunduğu bir hediye olabilir; sorumluluk değil.”
Mit 4: “O değişirse her şey daha iyi olacak”
İlişkimizde sorunlar yaşadığımızda, karşı taraftan birçok şeyin değişmesini beklemeye başlarız. Bazı davranışların değişmesini istemek makul bir tutumdur. Ancak, bu davranışların arkasındaki bireysel nedenler değişmediği sürece, o kişinin değişmesini beklemek gerçekçi olmayacaktır. İlişkinin iki taraflı bir yolculuk olduğunu hatırlamak gerekir. İlişkinin dinamiklerinde bir değişim beklemek ve beklentileri gözden geçirmek daha gerçekçi olacaktır. Bu da iki taraflı bir sorumluluk gerektirir. Değişim umudu, ancak bu şekilde kendini gösterebilir. Esther Perel konuyla ilgili şöyle açıklamada bulunuyor;
“Partnerinizin değişmesini beklemek, çok uzun bir süre beklemek anlamına gelebilir. Bu tür mutlak düşünceler kesinlikle geri tepebilir ve her iki tarafı da defansif bir pozisyona sürükleyebilir. Düğümü çözmenin yolu ise; partnerinizi değiştirmeye çalışmak yerine, ilişkinizi değiştirmeye odaklanmaktır. Bu, ikinizi de kapsar.”
Yazı: Senem Tahmaz
Kaynak: https://www.instagram.com/p/CUsz4pCLmUw/