Aşk ve İlişkiler

Gitmeli mi, kalmalı mı?


Erkeği konuşturmak için…
Bir erkeği anlamak, kendinizi ve duygularınızı tanımaktan geçer. Kendinizi anladığınızda karşınızdakini de daha net çözebilirsiniz. Karşınızdaki erkeği tanımak için ona ‘doğru soruları’ sormak önemlidir. “Niye böyle yapıyorsun?” (davranışını sorgulama), “Sen niye böyle bir insansın?” (yargılama, suçlama), “Bu konuda değişemez misin?” (değişim beklentisi, kabul koşulu) gibi bir yaklaşım kesinlikle yanlıştır. Oysa erkeğe duygularını sorduğunuzda ve ona anlamaya çalıştığınızda, onun açılmasını sağlayarak ne düşündüğünü çok daha iyi anlayabilirsiniz.

İstilacı olmayın!
Kadının önce kendini hayatının merkezine alması gerekiyor. Aynı zamanda sevgilisinin ihtiyaçlarını, hassasiyetlerini ve alışkanlıklarını da göz önünde bulundurması gerekir. Baytar, “Kadının fazla değer vermesi erkeği kaçırmaz. Ama erkeği ilişkide kendisinden daha değerli hale getirmesi, dengenin bozulmasına yol açabilir. Bir de erkeğe değer veriyorum derken fazla baskı kurmak durumu söz konusu. Erkeği kaybetme korkusu taşımak ve onun hayatını tamamen kaplama isteği, erkeği kaçırabilir. İstilacı kadın sonuçta kaybetme riski taşır” şeklinde uyarıyor.

Nedir bu erkeklerin derdi?
Erkeklerin kadından ne beklediği kişilik yapısına ve kültürden kültüre değişse de, temel olarak anlaşılmak, kabul görmek, değerli hissetmek ve koşulsuz sevilmek istiyorlar. Bunun yanı sıra ilgi, anlayış, huzur ve cinsel tatmin arayışındalar.

Ah o bilinç dışı! Her şeyin sorumlusu o!
“Bilinç altımız ve duygusal ihtiyaçlarımız sıklıkla hayatımızı ve seçimlerimizi etkiliyor. Öfke ve tehdit, genelde sevgi ihtiyacı, korku ve çaresizlikten doğar. Erkeğin çatıştığı veya kaçındığı kişi siz olmayabilirsiniz. Belki de çocukluğunda annesinin yarattığı sorunlardan kaçıyor; siz anneye benzeyen tutumlar sergilediğinizde sizden de uzaklaşıp kendini kapatıyor. Ama neden böyle yaptığını bilmediğiniz için söylenebilir ve gereksiz alınganlıklar yapabilirsiniz. Aslında siz de belki çocukluk döneminde eksik kalmış bir sevgi ihtiyacının peşindesinizdir. Farkında olmadan siz de sevgilinizi istila etmeye çalışabilirsiniz” diyen Baytar, ilişki kurma şekillerimizin kuşaktan kuşağa aktarılacağını vurguluyor. Ama insanlar bunun farkında değillerdir! 3 yaşına kadar yaşadıklarımızı hatırlamayız; ancak belleğimiz o duyguları kaydeder. Beynin hatırlamak istemediği bu duygular, yaşamımızı, ruh sağlığımızı, beden sağlığımızı ve ilişkilerimizi etkilemeye devam eder. Öncelikle bu davranışların altında yatan duygunun anlaşılması gerekir. Psikoterapi bu aşamada devreye girer ve kişinin kendi duygularını tanımasına olanak tanır. Terapi, aynada kendinize bakmak gibidir. Kişilerin farkında olmadığı duyguları kendilerine gösterir ve bakış açınızı değiştirir. Terapi süresince insanlar kendilerini daha iyi tanır ve güçlenirler” diyerek terapinin önemini vurguluyor.

İlişki yıpranmadan adım atın!
İlişkilerde sorunlar çıksa bile bunları çözebilme yeteneğinizin artması önemlidir. Birçok ilişkide sorunların büyük çoğunluğu yanlış anlamalardan kaynaklanır. Bir diğer sebep, beklenti ve isteklerin yerine getirilmemesi sonucunda oluşan kızgınlık ve öfkedir. Çoğunlukla istismar ve şiddetin altında da iletişimsizlik yatmaktadır. İki taraf da ilişkiyi yürütmeye gönüllüyse ve sorunları kendi başlarına çözemiyorlarsa, en kısa sürede profesyonel yardım alma kararı almalılardır. Çünkü ilişki yıpranmadan çözüm aramak en sağlıklısıdır.

Çatışmanın çözüme katkı sağlaması için bunlara dikkat!
• Sevgilinizin düşüncesine saygı göstermek, istediğini yapmak anlamına gelmez. Birbirinizin iletişim dillerini iyi tanımalısınız. Bu çatışmayı normal düzeyde tutar.

• Konuşmalarda bir taraf sürekli kaybettiğini hissediyorsa, bu durum uzmanla görüşülmesi gerektiğini gösterir.

• Karşınızdaki kişi ‘sağırlaşmışsa’, konuşsa bile aslında iletişim kuramıyorsanız endişelenmelisiniz.

• Görüşmelerin sonunda çift aynı fikirde olmasa bile birbirinin düşünce ve duygularını anlıyorsa, ilişki gelişiyor demektir; bu durumda endişelenmeye gerek yoktur.

İlişkinizi kurtarmak için neler yapabilirsiniz?

• Sorun varsa sessiz kalmayın ve mutlaka çözüm arayın.

• En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir! Yeter ki o karar, düşündüğünüz ve içtenlikle verdiğiniz bir karar olsun.

• Kim çözüm arıyorsa o harekete geçmelidir. Öncelikle değişime kendinizden başlamanız faydalı olacaktır. Konuyla ilgili kitap okumak da yararlı olabilir.

• İletişim tarzınızı gözden geçirin.

• Emir veren, sorgulayıcı, cezalandırıcı, tehditkar, baştan savan tutum ve ifadeleriniz varsa bunları değiştirmeye çalışın. İletişim becerilerinizi güçlendirin. Unutmayın, sağlıklı bir ilişkinin temelinde sağlıklı iletişim becerileri yatar.

• Siz olumlu yönde değişirseniz sevgiliniz de zamanla değişebilir. Çünkü insanlar yapısı gereği iyiyi taklit edebilme yeteneğine sahiptir.

• Terapi her durumda işe yarar. Bir uzmandan yardım almayı deneyin.

İDEAL BİRLİKTELİK İÇİN ÖNERİLER
Birlikte ‘yaşamayı’ deneyin!
Farkında mısınız, ilişkilerinde fark yaratan çiftler “birlikte yaşamak” ince çizgisini hayatlarına ustalıkla yerleştirmiştir. Her anlarını paylaşmıyor, her şeyi birlikte yapmıyor, fakat birbirlerinin özel zamanlarına saygı gösterdikleri gibi kendi ritüellerini de oluşturmayı ihmal etmiyorlar. Önemli olan bu dengeyi bulmak ve ilişkide bu uyumu yakalamaktır. Örneğin; maçlarını kaçırmak istemiyor mu? Bunun için dırdır etmek yerine onu olduğu gibi kabul etmek, ilişkiyi yorulmaktan kurtaracak en basit yoldur. Ya da doğum gününüzde aldığı çiçeği iki günde susuzluktan öldürmemek, bu ilişkiyi önemsediğinizi gösteren bir davranış olabilir.

‘Sen dili’ değil ‘ben dili’
Ne zaman, nasıl konuştuğunuz da oldukça önemlidir! Bu sorunun yanıtını bilirseniz, ne zaman susmanız gerektiğini de öğrenirsiniz. Genellikle konuşmaktan çok, doğru zamanda ve karşı tarafı suçlamadan konuşmak; iletişim engelleri oluşturacak beden dilinden ve ifadelerden kaçınmak gerekir. Yani ‘sen dili’ yerine ‘ben dili’ kullanmalısınız. “Sen beni çok üzdün” yerine, “Ben bu durumu yaşadığım için çok üzüldüm“ demelisiniz. Bu yaklaşım karşı tarafı daha iyi hissettirir ve savunmaya geçmek yerine çözüme odaklanması için onu harekete geçirebilir. Deneyin, pişman olmayacaksınız!

Mola verin
Susmak ‘küsmek’ anlamına gelecekse; bunun yerine ‘mümkünse’ sakin kalmaya çalışarak konuşmayı deneyin. Çünkü susmak bazen pasif-agresif bir baskı yöntemine dönüşebilir. Bazen uzaklaşmak ve kısa bir mola vermek de gerektiğinde iyi bir çözüm olabilir. Molanın ardından kin beslemeden iletişim kurmak faydalı olacaktır.

Sandviç taktiği
Sandviç usulü iletişim kurmayı deneyin! Sevgilinizin güzel özelliklerini öne çıkararak önce olumlu bir cümleyle başlayın, ardından sorunu gündeme getirip yine güzel bir cümleyle sonlandırın. Böyle bir yaklaşım, dinleme motivasyonunu artıracaktır.

Yazı: Elif Girgin

İLİŞKİDE ÇATIŞMA VARSA… 

Sorun=Fırsat
“İlişki canlıysa çatışmalar da kaçınılmazdır. İlişkide yaşanan çatışmalar ‘yetişkin yetişkin’ anlayışıyla yürütülmeli ve çözümü birlikte bulunmalı; bu da ilişkiyi dinamik tutar. Çoğu zaman ilişkilerdeki sorunlar fırsat olarak değerlendirilmelidir. Önemli olan kişilerin bu sorunu ve fırsatı kabul etmeleridir. Ve evet, kadınlar genelde daha fazla konuşur. Erkekler ise kaçınabilir. Oysa sağlıklı bir ilişki için iletişim şarttır” diyor Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar, ‘kadın neden konuşur, erkek neden susar’ üzerinden sorunlu ilişkiler ve sorunların nasıl fırsata dönüştürülebileceği üzerine açıklamalar yapıyor.

En önemlisi konuşmak
“Bazen bir arada olmak, doyurucu ve mutlu bir ilişkiyi ifade etmez. Çiftlerden biri diğerini incitmekten çekindiği için ‘susarak’ ihtiyaç ve isteklerini bastırabiliyor. Ortada bir sorun varsa ve bu konuşulmuyorsa; çiftlerden birinin veya her ikisinin de mutlu ve tatmin edici bir ilişki yaşamak için çaba sarf etmediği düşünülebilir. Bu tarz durumlarda ilişkinin kalitesi de düşmektedir. Eğer mutlu hissetmiyorsanız, ilişkinizden beklentinizi kaybetmeye başladıysanız ve uzun vadede çözüm bulamıyorsanız, o zaman ilişki elinizden kayıp gidebilir” diyor Baytar ve devam ediyor: “Birlikte olup da çatışmamak mümkün değil. Para paylaşımı, duygusal ihtiyaçlar, ev işlerinin paylaşımı, zamanın paylaşımı, çocuk yetiştirme tutumları gibi konuları konuşup çözüme kavuşturmalıyız; yoksa aynı evde bile olsak birbirimize yabancılaşırız!” diyor ve ekliyor: “Çatışma varsa, mutsuz olduğunuz durumların değişmesi için mücadele ettiğiniz anlamına gelir. Ancak çatışmayı çözme yönteminiz, ilişki kalitesi bakımından oldukça önemlidir. İletişim becerinizi geliştirerek ortamı olumlu hale getirmeniz, ilişkinizin kalitesini artıracaktır. Sonunda her zaman aynı fikirde olmasanız da ‘sence öyle, bence böyle’ diyebilmek bile ilişkide bir ilerleme kaydettiğiniz anlamına gelir. İhtiyaç ve taleplerinizi net bir şekilde ifade etmek sağlıklı bir yaklaşımdır.”

Sevgi emek ister!
‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ın unutulmaz finalinde ne diyordu? ‘Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti.’ Evet, sevgi emek ister ve ilişkiler, verilen emekle kök salabilir. Ancak verilen emek de bir denge gerektirir. Bir rahatsızlık varsa, bunu konuşmak çok önemlidir. Her tartışmanın sonunda fikir birliği sağlanamayabilir, bu da doğaldır. Önemli olan ortak bir noktada buluşabilmektir aslında. Bu, düşünce ve duyguların açığa çıkmasını sağlar. Böylece ilişki bir kazanım elde eder. Tabii ki konuşmanın amacı ve biçimi de sonucu etkiler. Ancak konuşmazsanız, cevapları bilmediğiniz için ilişkide tükenmişlik hissedebilirsiniz.

Önce gözlemleyin!
“Kadınlarla erkeklerin algıları farklı olabiliyor. Karşınızdaki kişinin durumları ve duyguları nasıl algıladığını gözlemleyerek işe başlamalısınız. Sorun varsa, en sağlıklı yol bunu konuşmaktır. Sürekli bir tarafın susması, ilişkide yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Mutlu olduğunuzda mutluluğunuzu paylaşmak ilişkiye değer katar; aynı şekilde mutsuz olduğunuzda da bunu ifade etmelisiniz,” diyor Burçin Demirkan Baytar.

Sessizlik ilişkiyi tüketiyor!
İlişkilerde ‘farkındalık’ hayati öneme sahiptir. Çünkü ‘farkında olmak’ değişimi başlatır. Denemek ise değişimin gerçekleşmesini sağlar. Susmak, ‘kendinden ödün vererek’ barışık kalmak, yeni çatışmaların temelini atabilir. Bu zamanla öfke patlamaları ve şiddetli kavgalar doğurabilir. Bu süreçte birbirini kırmamak için susan çift, aynı zamanda ilişkiye yabancılaşmaya başlar ve ilişki zoraki bir birlikteliğe dönüşebilir. Böylece sessizlik, ilişkiyi tüketeceği gibi ilişkide zaten tükenmişliğin bir belirtisi olarak da ortaya çıkabilir…

Mutlu değilsiniz, peki mutsuz olmadığınıza emin misiniz?
Mutsuz olmamak, mutlu olmak anlamına gelmez! Rahatsızlık hissettiğiniz durumların getirdiği düşünceleri görmezden gelirseniz, duygularınız olumsuz etkilenir. Bu durum aslında ilişkiyi tüketir. İlişkide çatışmaların çözüme katkı sağlayabileceğini belirten Baytar, “Mutsuz olmamak adına susarsanız; düşüncelerinizi ve duygularınızı yok sayarsınız. Eğer farklı düşüncelere sahipseniz, bunları uygun bir şekilde dile getirmelisiniz,” diyor.

İlişki varsa çatışma da var
Baytar, “Kültürel farklılıklar, alışkanlıklar ve iletişim dillerindeki algı farklılıkları çatışmaya yol açabilir. Ancak önemli olan, çatışmanın yapıcı olması ve çatışmayı çözme biçiminizdir. Açık ve kararlı olmak başka bir şey, kırıcı ve yıkıcı olmak ise bambaşka… İlişkide esneklik, çözüme ulaşmak için kıymetli bir sosyal beceridir. Bununla birlikte, bazen kadının susması ve kendi isteklerini yok sayması, kendisine ve ilişkiye zarar verebilir. Bazı durumlarda ise erkekler susarak kadının sakinleşmesini bekleyebilir. Ve o esnada kadın, erkeğe kendini anlatamadığı için daha çok öfkelenir ve daha fazla konuşur. Bu noktada her iki tarafın da birbirinin iletişim dilini iyi bilmesi son derece önemlidir,” diyor.

Kararlı ve kontrollü olun
İlişki sağlıklıysa, birbirini besleyen ve geliştiren bir süreçtir. Sorun ortaya çıktığında saygı sınırlarını aşmadan, karşı tarafı suçlamadan ve kendi hayatınıza sahip çıkarak, aslında ilişkinize de sahip çıkıyorsunuz. Böylece hem kendi hem de ilişkinizin çözüm bulma becerisini geliştirebilirsiniz. İşte bu durumda sorun, fırsata dönüşebilir. Fırsatları görmek, içsel gücünüz ve çevreye verdiğiniz mesaj ile ilişkilidir. Bu noktada kontrollü olmak, kararlı, kesin ve aynı zamanda sevgi dolu bir tutum sergilemek son derece önemlidir.

Kadın neden susar?
“Susmanın birçok nedeni olabilir. İlişkiyi kafasında bitirmek bu nedenlerden biridir. Eğer ‘öğrenilmiş çaresizlik’ hissediyorsanız, susarsınız. Yani, çözüm üretmeyi denersiniz ama her seferinde hayal kırıklığı yaşarsınız. Sanki görünmeyen bir duvara çarpmışsınız gibi hissedersiniz. Oysa her zaman bir çözüm vardır. Ve cevaplar aslında sizde gizlidir. Kullanılan yöntemler yanlış olabilir. Tekrar denemek için bir yol olduğunu bilmelisiniz. Aksi halde ya ilişkiyi sonlandırırsınız ya da katlanıp susmak zorunda kalırsınız ve mutsuz bir ilişki yaşarsınız. Eğer bildiğiniz yöntemlerle sorunları çözemiyorsanız, profesyonel yardım almak çok önemlidir. Duygu ve düşüncelerinizi inkâr etmeye başladıktan sonra, varlığınızı bile yok saymaya başlarsınız. Bu nedenle katlanmak zorunda kalırsınız ya da belki de hala sizi besleyen bazı duygular vardır. Yani, belki de sizi destekleyen o duygudan vazgeçmeye hazır değilsinizdir. Bazen bulunduğunuz kişi, eşiniz ya da sevgiliniz olmaktan çıkabilir; artık sizin için başka biridir. Bu sebeple ilişkiye tutunmaya devam edebilir ve susabilirsiniz. Ancak böyle bir ilişki artık bir çiftin ilişkisi olarak kalmamaktadır,” diyor Baytar, sorunların yaşamınızı yeniden düzenlemek ve kendi ihtiyaçlarınıza kulak vermek için bir fırsat sunduğunu ifade ediyor.

Ne zaman susmalı?
• Öfkeniz mantığınızın önüne geçmişse, sakinleşmek ve sonra konuşmak daha doğru olacaktır.

• Bir taraf öfkeliyse diğeri sakin kalmaya ve dinlemeye özen göstermelidir.

• Beden diliniz ile dinlendiğinizi hissettirmelisiniz. Alaycı, öfkeli, yargılayıcı, aşağılayıcı olmayan ifadeler kullanmalısınız. “Seni anlıyorum. Seninle aynı fikirde değilim; ancak ortak bir çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum” gibi yanıtlarla sürece katılmalısınız.

• Siz konuşmak isteseniz de, partneriniz henüz hazır olmayabilir. Eğer partneriniz başka bir şeyle ilgileniyorsa, konuşmak için doğru an olmayabilir. Doğru zamanı bekleyin.

• Karşı taraf tehdit ettiğinde, tehditle karşılık vermemelisiniz. Eğer yapıcı bir iletişim kurulamıyorsa ve konuşma işin güç gösterisine dönüşüyorsa, o zaman susmak daha uygun olacaktır.

İlk adımı kadın atıyor
Kadınlar genellikle duygularını ifade etme konusunda erkeklerden daha başarılıdır. Beraber olduğu erkeği seven ve kendi kimliğini kaybetmeyen kadın; ilişkisini kurtarmak için çatışmaya girer, konuşur ve çözüm arar. Profesyonel yardım alma konusunda da genellikle ilk adımı atan taraf kadınlardır. Peki, erkekler bu durumda ne hisseder? Duygularını ifade etme konusunda başarılı olamayan erkekler, genellikle öfke patlaması yaşar ve durumu güç gösterisiyle bastırmaya çalışır. Ancak sakin ve uygun bir ortamda duygularını ifade eden bir erkek kendini daha iyi hisseder ve bu durum ilişkilerini besler.