Flört Dinamikleri: Ne İstediğine Karar Veremeyen Erkekler
Hepimiz bir yerlerde “Ne istediğini kestiremeyen” biriyle karşılaşmışızdır, değil mi? O tip, bir gün seni en özel kişi olarak ilan ederken, ertesi gün “Ben aslında ilişkilerde oldukça serbestim” diyen tipe dönüşüyor. Her yerde bu insanlar mevcut. İlk buluşmada “Sen doğrudan farklısın” derken, ikinci buluşmada üç saat boyunca “Bu aralar ilişkilere pek odaklanamıyorum” diye bir monolog dinliyorsunuz. Peki, ne yapıyoruz? Hiçbir şey. Sadece gözlerimizi devirmeye devam ediyoruz.
Erkekler neden belirsiz davranır?
Bu yazı, ne istediğini bilmeyen erkeklerin dünyasına dair ufak bir rehber niteliğinde.
Çelişki sanatı: “Sana hayranım ama ilişkiye hazır değilim.”
Bir erkek size hem onunla olmak istediğini hem de ilişki için hazır olmadığını söylüyorsa, bilin ki bu, “Ben aslında Netflix’ten ayrılmak istemiyorum ama arada romantik mesaj yazacak birine de ihtiyacım var” demenin süslü bir yolu. Sizinle sinemaya gitmek ister ama filmin ortasında “Biz nereye yöneliyoruz?” diye sorar. Cevap açıktır: Siz sinemadan eve dönerken, o kendi karmaşasına yöneliyor.
Flört istasyonu: “Beni neden anlayamıyorsun?”
Bu kişi flört döneminde hayatınıza en eğlenceli mesajları gönderebilir. Her şey oldukça neşeli ve güzel görünür. Ama bir gün aniden “Peki, bu ilişki nereye gidiyor?” diye sorduğunuzda, o gözlerini kısarak derin bir nefes alır ve “Ama biz çok iyi bir ekibiz.” cevabını alırsınız. İyi ama biz takım oyunu oynamıyoruz, doğruluk istiyoruz.
Buluşma mı, muamma mı?
İlk buluşmaların hüsranı da cabasıdır. İlk on dakikada “Ben aşırı net bir insanım” diye açılan konuşma, 20 dakika sonra “Ama ben bazen aşırı kararsız olabiliyorum” anlamına gelir. Zaman ilerledikçe, karşınızdaki kişinin net olmadığını, tam bir yapboz haline geldiğini anlayacaksınız! Ama eksik parça var ve tam resmi göremiyorsunuz.
Kaçış planı: “Şimdi gerçekten yoğunum.”
“Yoğun” kelimesi, onların ilişki cümlelerinde bir joker gibi işler. İş yerinde toplantıları olabilir, hafta sonlarında arkadaşlarına ayırması gereken zamanlar vardır, köpeği hastadır… Liste sonsuz. Ama her plan yapmaya çalıştığınızda, mutlaka başka bir “acilen halletmem gereken iş” çıkar.
Kaybolan sinyaller
Mesajlaşma hızına dikkat ettiniz mi? İlk hafta adeta miller gibi hızlılar. Sabah “Günaydın” mesajı gelir, öğlen “Nasılsın?” diye sormadan edemezler, akşam “Uyudun mu?” ile günlerini sonlandırırlar. Ama aniden bir sessizlik gelir ve üç gün boyunca sesleri çıkmaz. Arayıp sorduğunuzda “Kendi içime döndüm biraz” der.
Özet: “Aslında seni kaybetmek istemiyorum.”
En sonunda sizi tamamen kaybetmek üzerelerken birdenbire aydınlanma yaşarlar. “Seninle iletişimimi kesmek istemiyorum” mesajları gelir; fakat genellikle bu onların “Oyun devam etmeli” isteğidir. Değerli beyefendiler, aşk bir oyun değil, bir maraton. Ve siz hâlâ ayakkabınızın bağcıklarını bağlamakla meşgulsünüz.
En yaygın ifade: “Seni üzmek istemem.”
Sadece bir şeylerin ters gittiğini hissettiğinizde bu replik ortaya çıkar. Fakat gerçek şu: Sizi üzmek istemezler ama asla netlik vermek istemezler. Adeta Schrödinger’in sevgilisi; hem var hem yok.
Ne istediğini bilemeyen erkeklerle başa çıkmak, hayatınıza ekstra bir iş yükü eklemek gibidir. Ama unutmayalım ki; biz, yetişkin bir insanın ruh halini çözümlemekle yükümlü değiliz. Asıl kendimize sormamız gereken soru: “Gerçekten bu karmaşanın bir parçası olmak istiyor muyum?”
İlişkilerde netlik bir lüks değil, bir zorunluluktur. Eğer bu gereksinim karşılanmıyorsa, belki de kafa karışıklığı olmayan biriyle yürümeye başlama zamanı gelmiştir.
Kapak: Pexels