Aşk ve İlişkiler

Ex’e Karşı NEXT

Yazı: Nilgün Yıldız

‘Ah, nerede o eski aşklar?’ diye diye bu günlere ulaştık. Değer vermediğimiz insanlara belki de ‘son şansım’ diyerek bağlanmaktan, nikah masasına yürürken her şeye ‘evet’ demekten kurtulmak için bir son şans! Siz de bizim gibi düşünmüyor musunuz? Şimdi durup geçmiş ilişkilerinizi gözden geçirin. Karşınızda ne gibi bir manzara var? Eğer sorunun cevabı; ‘aynı’ insanlar, ‘aynı’ sorunlar, ‘aynı’ sonlar değilse biz gerçekten şaşırırız. Kadınlar olarak acı çekmeyi mi tercih ediyoruz yoksa acıyı mı mıknatıs gibi çekiyoruz bilemiyoruz ama geçmiş aşkların gelecekteki ilişkilerimizi nasıl etkilediğini düşünmeye başlayınca aklımda beliren ilk soru, ‘Geçmişte yaşadıklarımız geleceğimize nasıl yansıyor?’ oluyor. Evlilik ve Boşanma Terapisti Uzman Psikolog Gamze Eser, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Geçmişteki ilişkilerden bize kalan en olumsuz miras önyargıların sabitlenmesi ve güven kaybıdır. Önceki ilişkide yaşanan aldatmalar, sebepsiz terk edilmeler, cinsel problemler, aile içindeki sorunlar yeni ilişkilere başlarken kafada soru işaretleri bırakıyor ve tüm bunlar yeni bir ilişki için temkinli olma önyargısını oluşturuyor. En büyük zorluk, önceki ilişkideki olumsuz deneyimlerin tekrar yaşanacağı düşüncesini aşmak. Aslında bu düşünceyi geride bırakarak yeni ilişkimize bir şans vermek gerekiyor. Aksi halde aynı döngü devam edebilir ve kişi yine aynı tarz ilişkileri kendine çekmeye devam eder.” Geçmiş ilişkilerde yaşanan kötü cinsel deneyimler de yeni ilişkilere taşınabiliyor. Özellikle cinsellik söz konusu olduğunda, ruhen birbirini besleyen çiftler bile sorun yaşayabiliyor. Bizler deneyimlerimizle kişiliğimizi geliştiren varlıklarız. Yaşadığımız her durum bir iz bırakıyor ve geleceğimizi şekillendiriyor. Ancak bazı izler yalnızca zarar verici nitelikte olabilir. Olumsuz deneyimlerden ders almak önemli. Bu tip deneyimlerin travmaya dönüşmesi ise tehlikeli. Yaşam kaliteniz etkilenmeye başladıysa, geçmişi silmek için daha fazla çaba sarf etmeniz gerekecek. Psikolog Gamze Eser, bu tür durumlarda NLP ve hipnoterapinin etkili çözümler sunduğunu belirtiyor. Bu tekniklerle eski kayıtlar silinip yerine olumlu kayıtlar yerleştirilerek travmanın etkisi ortadan kaldırılabiliyor.

Bugün farklı bir insanız!

Psikolog Gamze Eser’e göre geçmişteki kötü deneyimleri unutmamız zor olabilir ama bunlardan daha az etkilenebiliriz. Çünkü büyüyoruz, gelişiyoruz ve öğreniyoruz. Geçmişte olan bir durum o anki bakış açımızı etkilemiş olabilir, ama bugün artık farklı bir bireyiz. Kendimizi kurban rolünden kurtarıp yaşamın kontrollerini ele alabiliyorsak, gelişim ve dönüşüm yaşayabiliriz. Geçmişe takılıp kalmak, kendimize acımak ve başarısızlıklarımızı geçmiş olaylarla ya da kişilerle ilişkilendirmek, kolaycılığa kaçmakla kalmayıp her geçen gün daha da dibe gitmemize yol açan bir zihniyettir. Gamze Eser, daha derin travmalar için ise; “Tecavüze ya da şiddete maruz kalan bireyler bu olayların etkisinden kurtulmakta zorluk yaşıyorlarsa, psikoterapi, hipnoterapi ya da NLP ile çözüm bulabilirler” diyor.

Acaba hata sizde mi?

İlişkilerin başında gelen mutluluğun kaynağı olan ‘birlikte vakit geçirme’ durumu zamanla ilişkide sorun yaratabilmektedir. Sürekli sorunlarla ilgili konuşmak da aynı şekilde! Çok iyi anlaşıyor olsanız da, bu durum sürekli onunla dertleşmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Sorunlarınızı sevgilinizle değil, arkadaşlarınızla paylaşmalısınız. İlişkilerdeki iletişim sorunlarından biri de karşı tarafın düşüncelerini dile getirmeden, kafamızda yanlış yorumlamamızdır. Varsayımlarda bulunmak, ilişkilerin en büyük tuzaklarından biridir ve sık yapılan hatalar arasındadır. Çiftlerden birinin diğerinin geçmişini ya da eski ilişkilerini sorgulaması ve kendini onlarla karşılaştırması, ilişkinin sağlıklı yürütülmesini imkansız hale getirebilir. Özgüven eksikliğinden kaynaklanan bu tutumlar, ilişkileri sona yaklaştırabilir.

Gittiği yere kadar!

Artık ilişkilerimizden yalnızca ‘sevgi’ beklemiyoruz. ‘Rahat, konforlu ve güvenli bir yaşam hakkımız!’ yeni ilişkilerin sloganı oldu. Bu sebepten dolayı günümüzde çiftler ilişkilerine ‘Deneyelim, gittiği yere kadar gider’ anlayışıyla başlıyor. Sonuç olarak ilk sorunla karşılaştıklarında çözüm aramak yerine ilişkiyi bitirmeyi tercih ediyorlar. İlişkilerin emek gerektirdiği gerçeği sanki unutulmuş durumda. “Bu çağda da sağlıklı ilişkiler kurmak mümkün” diyor Psikolog Gamze Eser; “Kendimize ve karşımızdakine dürüst olursak, olduğumuz gibi davranırsak, o dönemdeki gibi aşklar yaşayabiliriz. Sanal ilişkiler sorunlu olabilir ama gerçek ilişkiler, karşılıklı sevgi ve saygı varsa sağlıklı bir şekilde ilerleyebilir. Partnerinin telefonunun şifresini bilmek, her an nerede olduğunu bilmesini istemek, hem güven duygusunu sarsar, hem de kişinin özel yaşamına saygı gösterme içgüdüsünü zedeler.”

Her şey mi sanal?

Anne ve babalarımızın ilişkileri artık bize bir peri masalı gibi geliyor. Çünkü günümüzde ilişkiler bir gün başlamakta, ertesi gün bitmekte. Bu durumun en temel kaynaklarından biri ise sosyal medya. Sanal ortamlarda insanlar genellikle olmak istedikleri gibi görünüyor ve gerçek kimliklerinden farklı paylaşımlar yapabiliyor. İlişki kurmak için atılan adımlar, sanal kimliklerin yanıltıcı olmasıyla sorun haline gelebiliyor. Yüz yüze tanışmanın ardından yalanlar ortaya çıkıyor. Bunun yaninda toplumsal baskılar, değişim, çalışma koşulları ve ekonomik kaygılar bireyleri yalnızlaştırdığı ve bireyselleştirdiği için tolerans sınırları düşürülmekte ve ilişkileri sürdürmek zorlaşmaktadır.