Aşk ve İlişkiler

Evliliğin en neşeli ve en zorlu dönemleri belirlendi.

Evliliğin en keyifli dönemleri, çiftlerin birbirlerine olan aşklarının taze kalmış olduğu ve birlikte paylaşılan anların heyecan verici olduğu zamanlardır. Bu süreçte yeni deneyimler, hayaller ve ortak gelecek planları ilişkilerin enerjisini yüksek tutar. Fakat evliliğin ilerleyen yıllarında, özellikle hayatın getirdiği sorumluluklar ve rutinlerin artmasıyla birlikte zorluklar ortaya çıkabilir. Kariyer, çocuk yetiştirme ve maddi kaygılar gibi unsurlar çiftleri zorlayabilir. Bu dönemlerde sabır, anlayış ve etkili iletişim çok daha kritik hale gelir. En zorlu yıllar, aslında evliliğin gücünü ve derinliğini açığa çıkaran, çiftlerin bağlarını daha güçlü kılma potansiyeline sahip yıllardır. Yapılan bir araştırmada, hangi evlilik yılının en mutlu olduğu ve hangi yılın en zorlu olduğu belirlenmiştir.

3 yıl

Aşkın yalnızca 3 yıl sürdüğü yönünde bir inanış bulunmaktadır. Sonrasında çiftler ya ayrılmakta ya da ilişkileri daha az ideal düzeye inmektedir. Ancak gerçekte, 3 yıl süren bir ilişkinin ardından bireyler partnerlerinin zayıf yönlerini daha fazla kabullenmeye eğilimlidir ve bu da onları daha rahat hissettirir.

Ayrıca, aile yaşamında üçüncü yıl, çiftlerin çocuk sahibi olmaya karar verdiği bir dönemdir. Sonuç olarak, ilişkileri daha güçlü bir hale dönüştürmektedir. Evliliğin en mutlu dönemi olarak üçüncü yıl kabul edilmektedir.

5 yıl

İlk ciddi sorunlar, aile yaşamının beşinci yılında kendini göstermeye başlayabilir. Bu dönemde çocuklar henüz küçüktür ve çok fazla dikkat gerektirir. Bu durum, iş, ev işleri ve diğer günlük zorluklarla birleştiğinde oldukça zorlayıcı olabilir. Beş yıl boyunca birlikte olan çiftler, boşanma düşüncesi ile avukatlara yönelmeye başlayabilir. Bu yıl, en zor yıl olarak kabul edilmektedir.

İlginizi çekebilir: Uzun ömürlü bir evlilik için 7 sır

7 yıl

Bir çift beş yıl süresince birlikte kalırsa, onları başka bir engel bekler. Bu durum, aile yaşamının yedinci yılıdır ve uzmanlar bunu “7 yıl kaşıntısı” olarak adlandırmaktadır. Bu dönemde, aile yaşamı rutine dönüşür. Ayrıca finansal sıkıntılar, çocuk yetiştirme sorunları ve ev işlerinin paylaşımı hakkında tartışmalar meydana gelebilir.

Bu dönem oldukça karmaşık bir süreçtir. Eşler bunu birlikte aşmayı başarırsa, sağlam ve mutlu bir evlilik onları bekliyor olacaktır.

Şişirilmiş beklentiler: Araştırmalar, çiftlerin boşanma başvurusu için en sık ilkbahar ve sonbahar aylarında hareket ettiklerini göstermiştir. Bu dönemlerde, çiftler evliliklerine bir şans daha verme eğilimindedir. Eğer bu çaba sonuç vermezse, boşanma kaçınılmaz olabilir.

Sorunları gizleme: Uzmanlar, genç çiftler arasında yapılan bir deneyde, filmler üzerine yapılan tartışmaların bile boşanma riskini yarı yarıya azalttığını göstermiştir. Bu yüzden, ailevi sorunlar hakkında açık iletişim kurmak gerçekten de evliliği kurtarabilir.

İlişki kurma becerisinin eksikliği: Daha fazla kardeşe sahip olmanın, yetişkinlikte boşanma olasılığını azalttığı bilinmektedir. Bilim insanları, büyük ailelerde büyüyen bireylerin ilişki kurma hususunda daha yetenekli olduklarını öne sürmektedir. Bu yetenek, gelecekte evliliği koruyabilir.

Dinleme isteğinin eksikliği: Tartışma esnasında bir partnerin dinleme arzusunun olmaması, boşanma riskini önemli ölçüde artırmaktadır.

Sosyal medya kullanımı: Sosyal medya kullanıcılarının romantik ilişkilerindeki tartışmaların, ilişki problemlerine yol açabileceği ve bu sorunların boşanma ile sonuçlanabilecek kadar ciddi hale gelebileceği belirlenmiştir.

Maddi tartışmalar: Sık sık para hakkında tartışan çiftler, her iki tarafın da geliri yüksek olsa dahi boşanma eğilimindedir.

Düşük eğitim düzeyi: Araştırmalar, yüksek eğitim düzeyine sahip bireylerin, cinsiyet veya yaşadıkları ülke fark etmeksizin boşanma olasılığının daha düşük olduğunu göstermektedir.

Kaynak: “The Happiest and the Hardest Years of Marriage Are Finally Identified”. Şuradan alındı: https://brightside.me/articles/the-happiest-and-the-hardest-years-of-marriage-are-finally-identified-379510/.