Cinsel İlişkilerin Aldatmadaki Rolü
Yazı: Nilgün Yıldız Konakcı
Aldatma denilince akla gelen ilk şey, mutluluğu bulamamış bir erkek ya da kadın ile monoton bir yaşamdır. Evli ve çocuklu olmak da önemli bir etken… Ancak en çok dikkat çeken, cinsel yaşamın monotonluğu. Peki, aldatmanın en yaygın sebeplerinden biri olan cinsellik, ilişkiyi neden bu kadar derinleştiriyor? Cinsellik neden aldatmanın baş kahramanı olarak kalıyor? Psikoloji Uzmanı Dr. Zafer Akıncı, “Aldatma konusu, her yönüyle cinsellikle bağlantılıdır. Bazı kişiler ‘Bu cinsellikle alakalı değil, biz sadece konuşuyorduk’ dese de aldatma tamamen cinsellikle ilişkilidir. Cinsellikle hiçbir bağı olmayan yakınlığa biz neden arkadaşlık ya da dostluk demeyiz?” diyor.
“Cinsellik bir dürtüdür”
Dr. Akıncı, “Çoğumuz cinselliği yanlış anlıyoruz. Cinsellik bir istek, paylaşım veya yaklaşım değil; bir dürtüdür” diyor ve devam ediyor: “Cinsellik, su içmek ya da yemek yemek gibi bir dürtüdür. Bunu bilimsel kaynaklara dayanarak söylüyorum. Bu dürtünün daha gelişmiş hali olarak paylaşım, istek, yaklaşım ve iletişim ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, tüm kadınlar ve erkekler bir şekilde bilinçaltında tanımını değiştirse de cinselliği istemsizce aramaktadır. Bu yüzden, büyük ilişki kuramcıları evlilik doyumunu tanımlamıştır.
Aldatmayı aşmanın yolu ilgiden geçiyor
Aldatmanın önlenmesi ve evliliklerin korunması, pek çok kişinin arzuladığı bir durumdur. Bu konudaki araştırmalar sınırlı olsa da, M.D. Buss tarafından yapılan bir çalışmada insanların aldatılmaya karşı aldıkları önlemler ile yaptıkları davranışların bir listesi çıkarılmıştır. Sonuçlar, kontrolcü ve duygusal manipülasyon taktiklerinin etkili olmadığını göstermektedir. Yapmanız gereken, eşinizin motivasyonunu ve isteğini artırmaktır. Onun değerli olduğunu ve sevildiğini hissettirmek önemlidir. Dikkatini üzerinize çekmek için dış görünümünüzü iyileştirmek de faydalı olabilir. Bu noktada, partnerinizin gerçekten neyi sevdiğini keşfetmek çok önemlidir. Başkalarının yaptığı değişimleri uygulamak her zaman kolay olmayabilir. Cinsel uyum ve beğeni tamamen kişiseldir! Eğer doğru değişimleri doğru zamanlamayla gerçekleştirirseniz, sihirli sonuçlar elde edebilirsiniz. Bunların tatmin edici sonuçları hem uygulamalardan hem de araştırmalardan bilinmektedir.
Hamilelik ile aldatma
Hamilelik ile cinsel yaşam arasında ciddi bir ilişki vardır ve bu konu evliliklerin en hassas noktalarından birini oluşturmaktadır. Dr. Akıncı, “Journal of Andrology’da yer alan bir araştırmada, kadınların hamilelik sürelerinin cinsel ilişkiyi olumsuz etkilediği vurgulanıyor. Bu çalışmayı inceleyenler, kadınların hamilelik süreçlerinde cinsellik açısından olumsuz etkilendiğini düşünüyor. Ancak, hamilelik sürecinin kadınların cinsel isteklerini artırıcı bir etkisi olduğu bilinir. Aslında, hamilelik dönemindeki erkeklerin ‘Bebek açıdan zarar görebilir, eşim zarar görebilir’ gibi yanlış algılarından dolayı cinsel yaşamlarının olumsuz etkilendiği ve eşlerine karşı cinsel isteksizlik yaşadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, hamilelik süreci sadece kadınları değil, erkekleri de etkilemektedir” diyor.
Seks ya da tutku bağımlılığı aldatma için bir sebep mi?
Seks bağımlılığı ve tutku bağımlılığı, psikiyatrik olarak kabul edilmiş ve tedavi edilen bir hastalıktır. Ancak araştırmacı Scott A. Johnson, bu duruma farklı bir açıdan yaklaşarak, “Öyle midir, değil midir sorusundan çok, bazen zengin, ünlü ve nüfuzlu kişilerin bu tanıyı aldatmanın sorumluluğundan kaçmak için kullanabileceğini” belirtiyor. Bu yaklaşım, seks ya da tutku bağımlılığının kötüye kullanımını durdurmak adına iyi bir bakış açısı olarak kabul ediliyor. Çünkü bazı kişiler, “Ne yapsın elimde değil, ben hastayım” diyerek yaptıkları yanlışlıklara devam edebiliyor. Eğer böyle bir durum varsa, hemen bir uzmana başvurulması gerektiği vurgulanıyor.
Türkiye aldatmada ön sıralarda
Psikoloji Uzmanı Dr. Zafer Akıncı, dünya genelinde ve Türkiye’deki aldatma üzerine yapılan araştırmalara dayanarak şunları söylüyor: “Aldatma, tarih boyunca en çok tartışılan konulardan biridir. Gerçekten de aldatma konusunda çelişkili araştırmalar yayımlanmamıştır. Genellikle uzmanlar, erkeklerin daha fazla aldatma eğiliminde olduğu kanaatindedir. Bu konuda en tutarlı veriler, 1972’den bu yana Şikago Üniversitesi tarafından toplanan Genel Sosyal Anket (General Social Survey GSS)’tir. Evli insanlar arasında, erkeklerin yüzde 12’si, kadınların ise yüzde 7’si evlilik dışı ilişkide bulunduğunu kabul etmektedir. Ancak, insanlar bu konuda yalan söylemeye eğilimlidir ve bu oranların daha yüksek olduğunu varsayabiliriz. Erkekler için bu oran yüzde 15, kadınlar içinse yüzde 10’dur. Neredeyse tüm bilimsel çalışmalarda erkeklerin eşlerini daha fazla aldattığı yönünde bulgular bulunmaktadır. Ancak David M. Buss’un yaptığı farklı bir çalışmaya göre kadınlar ve erkekler aynı oranda aldatmaktadır, fakat erkekler kadınlara göre aldattıklarını daha fazla kabul etme eğilimindedir. Bu görüş, çok dikkate alınmasa da bazı uzmanlarca haklı bulunuyor. Türkiye’de ise Cinsel Sağlık Enstitüsü’ne göre erkeklerin yüzde 58’i eşini ya da partnerini aldatırken, bu oran evli kadınlarda yüzde 40’ları bulmaktadır. Türkiye, uluslararası aldatma ortalamalarında üst sıralarda yer almaktadır.”
“Bir kere aldatan yine yapar” düşüncesi doğru mu sizce?
Aldatma ile ilgili ulaşılmış pek çok yanlış bilgi ve mit vardır. Bunlardan önemli biri de “Bir kere aldattıysa, yine yapar” ifadesidir. Klinik Psikolog Kayla Knopp, yaptığı çalışmalarda bir kişinin daha önceki sadakatsizlik sayısının, gelecekteki davranışlarını etkilediğini bulamamıştır. Bu, demektir ki bir kere aldatmış biri bir daha aldatmayabilir. “Bir kere aldatırsa yine yapar” inancı, bilimsel araştırmalarla çelişen yanıltıcı bir önermenin yanı sıra, yıkıcı aldatma davranışını tekrar eden ve zararlı bir inançtır. Aslında, bu inanç çocuklar için geçerli olabilir. Aldatma konusundaki çalışmaları ile tanınan ünlü psikolog Dr. Susan Marchant-Haycox, “Bir çocuk, ebeveynlerinden birinin diğerini aldattığını bilerek büyüyorsa, bir süre sonra sadakatsizliği kabul edilebilir bir eylem olarak algılamaya başlar. Yetişkin olduğunda aynı aldatma davranışını uygulama ihtimali çok yüksektir.” diyor.
Cinsel yaşamda aldatmayı aşmanın yolları
Nancy L. Murdock, Missouri-Kansas Üniversitesi’nde bu konuyla ilgili birçok araştırma yapmıştır. Aile terapisti Murdock, aldatma sonrası başarılı bir şekilde ilişkilerini düzelten çiftleri inceleyerek etkili faktörleri belirlemiştir.
1-Olaya bağlı travmanın seviyesi. Eğer travma çok yüksekse, travmanın hafifletileceği bazı psikolojik teknikler etkili sonuçlar verebilir. Bu bağlamda EMDR yaklaşımından başarı elde edilmektedir.
2-Psikoterapist Murdock’un kullandığı Murray Bowen’a ait “differentation of self” tekniği oldukça yaygındır. Bu yöntemde bireylerin duygusal ve zihinsel işlevlerini ayırarak durumu düzeltmeye çalışılır. Duygularının etkisini azaltabilme becerisi için Mindfulness tekniği fayda sağlamakta, özellikle duygusal bölgeleri erkeklere göre daha aktif olan kadınlar için bu daha zor bir süreçtir.
3-İlişkiye bağlılık seviyesi. İlişkiye yapılan yatırımların hissedilmesi, ilişkiyi koruyucu bir etki yapmaktadır. Eğer kişi “Zaten ayrılmak istesem başkasını bulurdum” gibi düşüncelere kapılırsa, mevcut ilişkisi tehlikeye girmiş olur.
4-İlişkiden memnuniyet. Memnuniyeti artırmak için kadın ve erkeğin ortak zevk alabilecekleri etkinlikler geliştirmeleri gerekmektedir.
5-Affedebilme becerisi. Bunun için ise travmanın geçmiş olması, kırgınlığın azalması şarttır ki affetme süreci başlayabilsin.

Aldatmanın en çok görülen sebepleri arasında neler bulunuyor?
Psikoterapist Robert Weiss’a göre, bazı erkekler yaptıkları şeyin aldatma olduğunu inkar etmektedir. Örneğin, başka kadınlarla cinsel içerikli yazışmaları aldatmak olarak görmeyebilirler.
Weiss erkeklerin aldatma nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamaktadır:
1- Olgunlaşmamış olmak: Ciddi ilişkilerde yeterli deneyimin olmaması ve gerçekleştirdiği eylemin ağırlığını kavrayamamak.
2- Aynı anda yaşanan başka sorunlar: Alkol ve madde bağımlılıkları gibi karar verme mekanizmasını etkileyen komorbid problemler.
3- Özgüvensizlik: Yaşlandığı, yeterince çekici, zengin veya zeki olmadığı düşüncesi. Orta yaş krizi durumu.
4- İlişkinin bitmesi, 1. versiyon: İlişkisini bitirmek istiyor fakat partnerine bunu ifade etmek yerine aldatmayı tercih ediyor. Ayrılma yükünü karşı tarafa bırakmaya çalışıyor.
5- İlişkinin bitmesi, 2. versiyon: Mevcut ilişkisini sonlandırmak istiyor ama başka bir ilişkiye geçmeden önce bu ilişkiyi bitirmek istemiyor. Hala mevcut ilişkideyken bir sonraki ilişkiyi hazırlıyor.
6- Tutku ile bağlılığı karıştırma: Uzun süreli bir ilişkide tutkuların yerini daha hafif ama daha derin duyguların almasının normal olduğunu kavrayamamak.
7- Yetersiz sosyal destek: Arkadaşlarından duygusal destek alamayıp, tüm ihtiyaçlarını eşine yüklemesidir. Eşinin duygusal ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğinde başkalarını arar.
8- Çocuklukta taciz yaşamak: Çocuklukta yaşanan travmalar, günümüzdeki ilişkilerinde bağlılık sorunlarına yol açabilir.
9- Bencillik: İstediğini elde ettikçe başkalarının hislerini umursamamak. Evliliği aşılması gereken bir kural bütünü olarak görmek.
10- Kendini özel ve eşsiz görmek: Diğer erkeklerin hak etmediği bir şeyi hak ettiğine inanmak. Kurallar ona işlemez. Kendini ödüllendirmekte özgür olduğunu düşünmek.
11- Dürtülerini kontrol edememek: Aldatma düşüncesi aklına gelmese bile fırsat doğduğunda ne olacağını düşünmeden kendini kaptırmak.
12- Gerçek dışı beklentiler: Partnerinin tüm istek ve ihtiyaçlarını her an karşılamasını beklemek. Karşılanmadığında dışarıda tatmin aramak.
13- Öfke ve intikam: Eşini incitmek amacıyla aldatmak ve yalan söylememek. Partnerinin durumu bilmesini sağlama isteği vardır.
* Formsante dergisinden alınmıştır.
