Aşk ve İlişkiler

Cinsel Fonksiyon Bozukluğu

Kadın cinselliği üzerine yapılan araştırmalar uzun yıllardır sürdürülse de, toplumumuzda bu konular hala zorlu ve tabu olarak görülmektedir. Oysa cinsellik, kadının yaşamındaki en önemli parçalardan biridir. Toplumların cinselliğe bakışı, bazen işlev bozukluklarının temelini oluşturmakta. Genellikle kadınların cinsel birlikteliği evlilikle başlar ve bakirelik kutsanır. Cinsellik, evlilik öncesinde yalnızca erkeklere özgü gibi değerlendirilirken, kadınların buna yasak veya günah ilişkisi gözüyle bakması yaygındır. Evlendiğinde kadın, cinselliği eşine karşı bir görev veya onu sevdiğini göstermenin bir yolu olarak görebilmektedir. Toplumda var olan baskının yanı sıra, yetersiz cinsel eğitim ve bilgi eksikliği kadınları cinsellikten uzaklaştırabiliyor. Böyle bir ortamda, cinsel işlev bozukluklarının çoğunda organik, yani tıbbi müdahale gerektiren sorunlardan ziyade psikolojik kökenli problemler görülüyor. Memorial Etiler Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Selcen Bahadır, kadınlardaki cinsel işlev bozukluklarını cinsel istek azlığı, cinsel uyarılma ve orgazm sorunları, cinsel ağrı bozuklukları ve başka tıbbi durumlarla ilişkilendirilen bozukluklar olarak tanımlıyor. Dr. Bahadır, “Klinik başvuru oranına bakıldığında, en sık karşılaşılan sorun cinsel ağrı bozukluklarıdır. Bu rahatsızlık, cinsel birleşmenin gerçekleşmesine rağmen ağrının olduğu durumu ifade eden ‘disparoni’ ve cinsel ilişkinin gerçekleşmemesi olarak adlandırılan ‘vajinismus’ şeklinde iki gruba ayrılır” diyor.

Vajinismus bir kader değildir!
Yapılan araştırmalara göre, evli her 10 kadından biri cinsel ağrı bozukluğundan muzdarip ve bu durum evlilik ile partner ilişkisini de olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle vajinismus, tüm cinsel işlev bozuklukları arasında hem birey hem de çift için çaresizlik yaratan bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Sebebi belirsiz olan ve yanlış bir inançtan ya da cinsel mitlerden kaynaklanan ilk cinsel ilişki korkuları, kişide bir tür hayali ağrı veya acı algısına yol açıyor ve sonuçta cinsel ilişkiden kaçınmaya neden oluyor. Kişi, panik atak benzeri bir tabloyla tüm vücutta kasılmalar yaşarken, vajinal bölgede yoğun kas kasılmalarıyla ilişkiyi imkansız hale getiriyor. Kaslarda meydana gelen daralma, kişide aslında normal olmayan bir ağrı veya acıyı gerçekten başlatıyor ve böylece cinsel ilişkiden tamamen uzaklaşma başlıyor. “Başarılı ve kalıcı vajinismus tedavisi, kliniğimizde modern ve kabul görmüş yöntemlerle kısa sürede gerçekleştiriliyor” diyen Op. Dr. Bahadır, “Tedavi sürecinde kişiye özel protokoller uygulayarak, altta yatan nedenlere yönelik bir yol haritası hazırlanıyor. Böylece yanlış inançlar düzeltiliyor, doğru cinsel bilgiler veriliyor ve uygun davranışsal egzersizlerle sorun ele alınıyor.”

Tedavi planı kişiye özel oluşturuluyor
Ülkemizde ve diğer toplumlarda yüzde 40’lara varan cinsel isteksizlik, kadınlarda görülen yaygın cinsel sorunlardan bir diğeri. Bu sorun nedeniyle doktora başvuru oranı ise genellikle bireyde psikolojik bir sorun veya evlilik çatışması meydana gelmedikçe düşük seyrediyor. “Kişiler arası belirgin zorluklara yol açan cinsel fantezi veya davranış eksikliği” şeklinde tanımlanan bu sorun ortaya çıktığında; cinselliğe karşı az ilgi veya kayıtsızlık, cinsel içerikli düşünce ya da hayallerin olmaması, cinsel etkinliği başlatmama veya partnerin girişimlerine karşılık vermeme gibi durumlar altı ay süreyle sürekli ve yinelenen bir kriter oluşturuyor. Çoğu zaman, kişilerin başka bir cinsel sorun nedeniyle ya da evlilik-partner çatışması nedeniyle doktora başvurduğunu belirten Op. Dr. Bahadır, “Cinsel istek düzeyi ölçümü subjektif bir tanı olduğu için çiftler arasında değişkenlik gösterebiliyor. ‘Normal’ olarak tanımlanan bir düzey bulunmamakta. Burada çiftin kendi ilişkilerindeki uyum önemli bir rol oynuyor. Cinsel ilişki isteği, biyolojik, gelişimsel, psikolojik, kişiler arası, kültürel ve çevresel faktörlerden etkileniyor. Uygun öykü, ilişki değerlendirmesi ve gerekli bölüm konsültasyonları sonrasında bir neden varsa tespit edilebiliyor. Tedavi planı da bireye ve ilişkiye özel olarak oluşturulmakta” diyor.

Yanlış bilgiler, doğrularla değiştirilebiliyor
Kadınlarda sıkça karşılaşılan ancak uzman yardımından kaçınılan bir diğer sorun ise cinsel uyarılma ve orgazm bozuklukları. Kliniğe başvuru oranı düşük olsa da, bu durumun yüzde 30-40 oranında olduğu tahmin ediliyor. Orgazm olmayı ve uyarılmayı ayıp veya yasak olarak gören, aynı zamanda bunu deneyimlemeyen kadınlar, bu durumu bir hak olarak değerlendirmediğinden yardım almak için doktora başvurmuyor. Toplumda var olan geleneksel kadın rolü inançları, cinsel anatomi ve fizyoloji hakkında yetersiz ve yanlış bilgi birikimi ile cinsel mitler, kadınlardaki uyarılma ve orgazm bozukluklarının nedenleri arasında yer alıyor. Ayrıca, orgazm olamama ile ilgili yüksek kaygı seviyesi ve oluşan yoğun anksiyete, orgazm olmayı geciktiriyor. Tedavide öncelikle sorunun sebebini tespit etmek ve yanlış bilgileri doğru bilgilerle değiştirmek gerektiğini belirten Op. Dr. Bahadır, şu bilgileri paylaşıyor: “Partner ilişkisindeki sorunların giderilmesi, çatışmalar varsa öncelikle ilişki terapisi planlanması önemlidir. Cinsel anatomi ve fizyolojiyle ilgili doğru bilgiler aktarılmalı ve gerekli davranışsal egzersizlerle sorunun ele alınması gerekmektedir.”

*Memory dergisinden alınmıştır.