
Çiftler Kulübünü Tanımak
YAZAR: BARAN ALIŞKAN
Birine aşkla bağlı olmak, bazılarına göre dünyanın en güzel duygusu. Eğer kafanızı kaldırıp etrafa baktığınızda böyle birini göremiyorsanız, o kişi belki de sizsinizdir. Herkesin etrafında böyle birinin mutlaka bulunması gerektiğini söyleyebiliriz, değil mi? Uzun süreli ilişkilerin ve evliliklerin merkezindeki kişileri kastediyoruz. Bu insanlar, çift olmanın hayatı paylaşmayı ve kendini daha net ifade etmeyi sağladığını düşünüyor. Partneriyle birlikte mutlu olan, hüzünlenen, dünyayı gezen, zorluklarla başa çıkan ve aklınıza gelebilecek her şeyi birlikte yapan bireylerle yakından tanışıyoruz. Çiftler Kulübü’ne hoş geldiniz! İlk kural, karşılıklı aşkın sarhoşu olmaktır. İlişki insanları, sanki dünyaya iki kişilik bir hayat yaşamak için gönderilmiş gibiler. Onların hayatlarına kısa bir bakış atmak istiyoruz. Eğer birini düşündüğünüzde onu partneriyle anıyorsanız, tebrikler! O kişi bu kulübün daimi üyelerinden biri. Modern dünyanın bireyselliği ön plana çıkmasına rağmen, çiftler kulübü asla eskimeyen bir oluşum olarak yaşamımızdaki yerini koruyor.
İlişki: Bir Hayatta Kalma Biçimi
Genç yaşlarda başlamış olan romantik ilişkiler, zamanla süreleri değişerek devam ediyor. Bazen kısa süreli, bazen de bir ömür boyu süren tek eşlilik ile hayatımıza devam ediyoruz. Bazıları, birine duygusal yakınlık hissettiğinde tüm zamanını yalnızca onunla geçirmek istiyor. Bu ilişkilerde tüm yaşam deneyimleri birlikte ediniliyor ve yeni yollar keşfediliyor. Birlikte olgunlaşmak ve “Bir hayat nasıl beraber geçirilir?” sorusunun yaşayan yanıtları olarak ortaya çıkıyorlar. Uzman psikolog Dilay Süloğlu’na göre, dünyaya gelir gelmez duygusal olarak bağımlıyız.
Hayatta kalabilmemiz için bir eş edinerek, bu eş ile birlikte beslenme, üreme ve güven gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerekiyor. Sürekli ilişki içinde olan kişiler, bunu bir hayatta kalma yöntemi olarak görebilir. Ancak ‘sürekli romantik ilişki’ kavramını bir bağımlılıktan dikkatlice ayırmak gerekir. Romantik ilişkiler yaşamak ile bu ilişkilerin içinde olma gereksinimi farklıdır. Psikolog Süloğlu: “Romantik ilişki, ilkel beynin bir ihtiyacı olarak ortaya çıkıyor. Fakat; dengeli ve güvenli bir anne-çocuk ilişkisi kuramamak veya erken çocuklukta travmalar yaşamak, kişinin ilişkiyi bağımlılık nesnesi haline getirmesine neden olabilir. Aynı zamanda, zihnimizde olaylara, durumlara ve kişilere yüklediğimiz anlamlar da önemlidir. İlişki bağımlılığı olan bireylerde, romantik ilişkiye ve dolayısıyla partnerlerine yüklenen anlamın oldukça abartılı ve çarpıtılmış yönleri görülebilir.
Gizli Bekar Davranışları
Diğer yandan, ilişki insanı olmanın avantajlarını da belirtmek önemli. Örneğin, doğal bir takım arkadaşı olarak hayat mücadelesini birlikte yürütmek, beklenmedik durumlarda destek bulabilmek açısından oldukça yardımcıdır. Her zaman yanınızda sizi davet eden birinin bulunması veya en yakın arkadaşınızın size olan sevgisini bilmek gibi. Yalnız kurtlar – bu dosyada bekarlar için bu terimi kullanacağız – istediklerini yapmakta özgürken, duygusal ihtiyaçlarını giderecek partner bulmakta zorlanabiliyorlar. Tek başına bir organizasyona katılmak veya ortak bir hedefe ulaşacak bir takım arkadaşı bulmakta zorluk çekebiliyorlar. Tabii ki herkesin sahip olduğu ‘gizli bekar davranışlarını’ sergilemekte oldukça şanslı olduklarını belirtmekte fayda var.
Kimseyle paylaşamayacağımız ve keyifle yaptığımız ritüellerimiz olabilir. Bir partnerimiz varken bu davranışları göstermek pek mümkün olmayabilir. Nasıl yani? Aranızda herkesin dalga geçtiği o şarkıyı dinleyip ayna karşısında ilginç figürler sergileyerek dans eden yok mu?
Kendini ilişki insanı olarak tanımlayan biri, hayatı boyunca uzun ilişkiler yaşamış ve en son partneriyle evlenmiş. Flört etmekten pek anlamadığını ve bir şeyler hissettiği kişiyle daha yakın ilişkiler kurmak istediğini fark etmiş. Risk almaktan pek hoşlanmayan ve daha garantici yaklaşan bir kişi, “Stabil bir hayat sürmek bana huzur veriyor” diyor. “Kendinizi tamamlayan birini bulduğunuzda, zaten karmaşık olan hayatta vereceğiniz en önemli kararlardan biri (eş seçimi) ortadan kalkıyor. Zamanla karşılıklı dönüşüm ve bütünleşme başlıyor. Birlikte olgunlaşıyor ve birbirinizi geliştiriyorsunuz” diye ekliyor. Bağlılık arttıkça, zaten ortak bir ideale birlikte yürüdüklerini de belirtiyor. Ayrıca, bugüne kadar yaşadığı tüm ilişkilerden çeşitli dersler çıktığını ve bu sayede çok farklı deneyimler kazandığını ifade ediyor.
Son 12 yılını birlikte geçiren bir çift, aslında ilişkinin fazlasıyla stresli olduğunu belirtiyor. Tüm planlar, kararlar ve gelecek, iki kişinin düşünmesini gerektirdiği için bazı dönemlerde zorlayıcı olabiliyor. Hem ilişkiyi hem de partneri koruma gerekliliği de var. Sosyal anlamda biraz kısıtlansalar da çift olmanın avantajı, her durumda arkanı kollayacak birinin olması. En büyük sorun ise herkesin bu düzenli ilişkiyi yıllarca sürdürebildiğin için seni bir ‘ilişki uzmanı’ olarak görmesi. Tüm zorluklara rağmen mevcut durumdan memnunlar. Onlar gerçekten ilişki insanları…
İlişki İnsanı vs. Yalnız Kurtlar
Diğer yandan yalnız kurtlar, ön planda tuttukları bireysellikleriyle tüm yaşamı tek başına deneyimler. Kabul edelim ki, yalnız kurtlar için bir başkasını düşünmeden karar vermek, ilişki insanlarına göre çok daha kolay. Yurt dışından gelecek bir iş teklifi ya da kariyer değişikliği gibi durumlarla ilgili yalnızca kendi kararlarını almakta bir sakınca yok. Fakat hayatınızda biri varsa, bu tür konuları değerlendirirken başka unsurları da göz önünde bulundurmanız gerekebilir. İlişki insanları ise her uzun ilişkinin farklı bir yaşam deneyimlemenin ve farklı bir insanı tanımanın en kolay yolu olduğunu düşünüyor. Çiftler Kulübü ve yalnız kurtları iki farklı grup olarak ele alalım ve yaşam stillerinin arasındaki farklara bir göz atalım. Uzman Psikolog Dilay Süloğlu’na göre, yalnız kalmak insan doğasına aykırı. Ancak 21. yüzyılda bireysel olma çabaları dikkat çekmekte. Çünkü pek çok ihtiyacımızı başka birine ihtiyaç duymadan karşılayabiliyoruz. Bu sebeple, ilişki kurma gereksinimi zamanla bireysel hayatlara yerini bıraktığı görüşünü savunuyor.
Uzman Psikolog Dilay Süloğlu şöyle diyor: “İlişki insanları için yaşadıkları romantik ilişkilerin boyutu ve abartılı algısı ne kadar büyükse, yalnız kurtlar olarak adlandırdığımız, bağlanma ve yakınlık korkusu taşıyan kişilerin ilişki algısı o kadar değersizdir. Bir başkası olmadan kendini bir hiç gibi hisseden ilişki insanları, hayatlarının merkezine partnerlerini alır ve ayrılık durumunda, madde bağımlılarında görülen ‘yoksunluk’ hissini yaşamaya başlarlar. Hatta ‘onsuz nefes bile alamıyorum’ gibi cümleleri sık sık duyabilirsiniz. Bu yoksunluk hissine uzun süre katlanamadıkları için ya mevcut ilişkiye dönüyorlar ya da hızlı bir şekilde yeni bir partner arayışına giriyorlar.
Diğer tarafta, yalnızlığı tercih eden kişiler ilişki kurmalarına rağmen, bu ilişkiler kısa süreli olabilmekte ve duygusal bağlılık hissetmeden yürütülmektedir. İlişki insanları partnerleriyle beraber anımsanırken, çeşitli zorluklarla da yüzleşmek durumunda kalıyorlar. Bu ‘ilişki bağımlılığı’ hali ayrı bir anksiyete durumunu beraberinde getiriyor. Uzman Psikolog Süloğlu, ilişki insanlarının kaybetme korkusunu yoğun bir şekilde hissettiğini düşünüyor.
Ayrıca, partnere yönelik manipülatif hareketler, ayrılığa katlanamama ve ilişkiyi kurtarmak adına sınırsız fedakarlıklar gibi davranışlarda bulunabilirler. Hem bir çiftin bir parçası olmanın hem de yalnızların saflarında yer almanın kendine has avantajları ve dezavantajları mevcuttur. İlişki insanları, hayat macerasını paylaşacak sadık bir yol arkadaşı arar ya da başkalarıyla hayatı paylaşmayı daha çok sever. Yalnız kurtlar ise yalnız başına yaşam deneyimlerini güçlendirmeyi tercih eder. Kendine özgü bir iletişim ve yaşam düzeni kuran çiftlerin arasına bir yalnız birey olarak girmek zor olabilir. Ancak ruh eşimizi bulduğumuzda, o gizemli ‘çiftler kulübüne’ giriş yapabiliriz. Çift buluşmaları, çift tatilleri ve çift akşam yemeklerinin sırları ise her zaman gizemini koruyacak. İlişki insanı olmadığını düşünenler, macera dolu yaşamın keşfedilmeyi bekleyen sırlarına devam edecekler. En baştaki ikilem ile veda edelim: Büyük bir aşkla birine bağlanmak mı yoksa bekarlık sultanlık mı? Seçim sizin!