Aşk ve İlişkiler

Çekingen Erkekler

Kayınvalide sorunu sadece bizim toplumumuzda bu kadar çok tartışılan bir konu mu, emin değilim, ama ne yazık ki her zaman güncelliğini koruyor.

Peki, erkek anneleri neden oğullarını kimseyle paylaşamıyor? Anladık, senin oğlun kıymetli kayınvalide, peki bu kız değersiz mi? O da bir ağaç kovuğundan çıkmadı herhalde…

Daha evlenmeden başlıyorsa

Kayınvalidelerin üç türü var: Birincisi, evlenmeden önce karışmaya başlayanlar; ikincisi, sinsice gelin adayına yaklaşanlar ve nikahtan sonra maskesini düşürenler. Üçüncüsü ise hayallerdeki kayınvalide; gelinini destekleyen kaynana tipi ki bunlar nadir bulunan kıymetli taşlar. İlk iki türden hangisinin daha tehlikeli olduğunu bilemem ama kesin olan bir şey var ki, bir erkek annesi eğer oğlu kaç yaşında olursa olsun onun ilişkilerine karışıyorsa, hâlâ oğlunun hayatına müdahale ediyorsa, ortada kesin bir sorun var demektir. Bu konunun özüne inmeye karar verip, işi uzmanlara danışarak olayın tam olarak kökenini öğrenmeyi görev edindik. ‘Neden bu erkek anneleri oğullarına bu kadar değer veriyor?’ Uzman Psikolog Aile ve İlişki Terapisti Ayşegül Denizci’den aldığımız yanıt: “Bizim gibi ataerkil kültürlerde oğlan çocuk değerli. Dolayısıyla kadın, oğlan çocuk doğurduğunda gelin ve eş olarak oğlu üzerinden artı bir değer kazanıyor. Anne, oğlunun doğumuyla yaşamına eklediği bu değeri, oğlunun yaşamına katmaya devam etmek istiyor.”

Batsın şu Oedipus Kompleksi!

Evet, mutlaka duymuşsunuzdur, böyle bir sorun var ve erkek annelerinin neredeyse hepsinde bu kompleksin olması çok muhtemel. Oedipus Kompleksi, Sophokles’in ünlü Oedipus Tragedyası’ndaki, annesiyle evlenen Oedipus’un hikayesinden geliyor. Freud, 4-5 yaşları arasındaki erkek çocuklarda babayı kendine rakip görme ve annesinin gözdesi olma davranışını tanımlamak için bu terimi kullanıyor. Ayşegül Denizci, “Freud’un Oedipus Kompleksi tanımladığı gelişimsel durum, erkek çocuğun arzu nesnesini annesi olarak görmesini ifade eder. Yani, babasını yok sayarak annesine sahip olma hayali. Sağlıklı bir gelişim için, erkek çocuğunun bunu başaramaması gerekir. Bahsedilen yaşlar 4-7 civarı. Hatta Psikanalist Melanie Klein’a göre daha öncesi. Bu kadar küçük bir çocuğun kendisini dünyaya getiren büyük bir kadının sevgilisi olması, ona bir yandan büyük bir güç verirken diğer yandan muazzam bir yetersizlik hissi de yaratıyor. Öyle ya, babası kocaman, kendisi ise küçücük. Eğer anne ile babanın ilişkisi sağlıklı ve gönüllü bir ilişkiyse çocuk anneyi ele geçiremiyor ve kendi yaşıtlarıyla sağlıklı bir şekilde gelişimini tamamlıyor. Aksi halde, gelişim duraklıyor ve annenin oğluna sahip gibi davranması, gelişimini engelliyor. Kendi eşleriyle sağlıksız ilişkileri olan anneler, duygusal haz ve doyumu oğulları üzerinden aldıkları için, oğullarını kaybetme korkusuyla hareket ediyorlar,” diyor.

Analık hakkı diye bir şey var!

Erkek annelerinin bir kısmı, gözlerini toplayamadıkları oğullarına bir türlü uygun bir eş bulamazlar. Aslında istedikleri, kendilerine rakip olmayacak ve onların sözünü dinleyecek bir kız bulmaktır. Yoksa sürekli oğluna gelini kötüleyip devre dışı bırakma mücadelesi ile hayatını heba edecektir. Oğlu bekarsa ve yeni bir kızla tanıştıysa, annenin işi oldukça zor. Öncelikle, biricik oğlunu ele geçiren bu düşmanı sindirmek gerekecektir. Eğer bu düşman sindirilmeyecek kadar zeki, kariyer sahibi ya da güzel bir gelin adayıysa bu işin en zoru olacak. ‘Analık hakkı’nı tek kurşunluk bir yetki olarak gören bu anne, sadece oğlunun ilişkisine değil, aynı zamanda yaşadığı evden arkadaşlarına kadar her şeye müdahale ediyorsa, bu duruma söyleyecek bir söz bulmak zor. Ayşe Denizci bu konuya açıklık getiriyor: “Bu anne, aşırı kontrolcü ve müdahaleci bir yapıdadır. Hele ki oğlunun hayatında ya da ev yaşamında böyle bir talebi yoksa ve bu durumdan şikayet ettiği halde annesine söz geçiremiyorsa, o zaman durum daha da katlanılmaz bir hal alacaktır. Bu durumda, oğul, bu kuşatıcı, boğan anneden kurtulmak için çatışmacı ve dominant bir eş bulmayı seçecektir,” diyor.

Özgüvenini kaybetti, hükümsüzdür!

‘Annesine bağımlı erkeklerin özgüven sorunu olabilir mi?’ sorusunu Ayşegül Denizci şu şekilde yanıtlıyor: “Evet. Özgüven, annenin yani birincil bakım veren kişinin, çocuğa doğru zamanda doğru şekilde yaklaşması ile gelişir. Oğlunun yetişkin olmasını isteyen ve ona kendi sevgilisi gibi davranan bir anne, oğlunun sınırlarını aşırı genişletmiş demektir. Ancak aynı anne, oğlunun yetişkin biri olarak kendi kararlarını almasına ve ayrılıp gitmesine izin vermeyerek de sınırlarını aşırı daraltmış demektir. Bu dalgalanmalar yüzünden erkek, kendilik sınırlarının nerede başladığını ve nerede annesine geçtiğini fark etmekte zorluk çekiyor. Kendine güvenebilmesi için sınırlarını sağlam bir biçimde kurması gerekirken bunu başaramıyor,” diyor. Bu erkeklerin ikili ilişkilerinde yaşadığı en önemli sorunlardan biri bağımlılık. Bu bağımlılıktan bunaldıkları için aşırı tepkilerle patlamalar yaşıyorlar. Kendilerini ilişkiye tam olarak veremiyorlar çünkü boğulacaklarına inanıyorlar. Özgürleşmelerine izin vermemiş bir anneye içten içe besledikleri öfkeyi eşlerine yansıtıyorlar. Boğulacak olan eşten kurtulmak için sıklıkla başka kadınlara yöneliyor ve evlilik dışı ilişkiler yaşayabiliyorlar. Bu erkeklerde cinsel sorunlar da görülüyor.

Kayınpederin rolü büyük

Oğluna bağımlı anneler, genellikle eşlerinden ilgi görmeyen kadınlar oluyor. Çünkü eşiyle ilişkisi sağlıklı bir kadın, oğluna patolojik bir aşk geliştirmez. Öte yandan, kadının kendi çekirdek ailesinden getirdiği değerler de önemli. Örneğin, eğer oğul büyük bir varlığın varisi olacaksa, anne veliaht olarak gördüğü oğluna aşırı bir sahiplenme geliştirebiliyor. Diğer bir unsur, kadının birey olarak kendini gerçekleştirmesi. Kendini üretken bir varlık olarak tamamlayamayan bir kadın, oğlunu bir proje gibi görüp, büyütme sürecini aşırı kontrol etmek isteyebiliyor. Bu durum, özellikle kentleşmenin olmadığı bölgelerde sıkça rastlanan bir durum.

Kaçmalı mı?

Ayşegül Denizci, annesi ile patolojik bir ilişkisi olan erkeklerin psikoterapi görmesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü bu sağlıksız ilişki nedeniyle erkeğin birçok ilişkisi ve hayatında gerçekleştirmek istedikleri olumsuz etkilenebiliyor. Terapi ile rahatlayan erkekler, anneleriyle daha uyumlu ve sağlıklı bir ilişki kurmaya başlıyorlar ve anne de aslında oğlunu kaybetmediğini, ancak kurduğu dünyanın olumlu bir şekilde değiştiğini fark ederek mutlu oluyor.

Erkekler ne yapmalı?

Özel günlerde tüm aile bir araya gelebilir, kutlamalar dışında hal hatır tabii ki sorulabilir ve günlük yaşamda bazı olaylar paylaşılabilir. Eğer aynı şehirde yaşıyorlarsa haftada bir ziyaret, uzak şehirlerdeyse ayda bir kez bir araya gelinmesi yeterli olabilir. Tabii ki, anne bakıma muhtaçsa bunun gereği üstlenilebilir, ancak bundan fazlasını yapmak, her türlü sorunda anneye koşmak ve anneyi gün içinde birden fazla aramak tehlike sinyallerinin çaldığını gösterir.

Zor kayınvalideyle baş etmek için neler yapmak gerekir?

Öncelikle çiftin çok açık bir iletişime sahip olması gerekiyor. İletişim sorunu yaşamamalılar. Aksi halde evliliğinden sıkılan erkek, annesi aracılığıyla eşini değersizleştirmek için annesine aşırı önem vermeye başlayabilir. Zor bir kayınvalide ile yakınlık ve mesafeyi uygun bir saygı dili ile kurmak önemli. Eğer bir kadının sevgilisi ya da eşiyle sağlıklı bir ilişkisi varsa kayınvalide sorun yaratmayacaktır. Ne olursa olsun ‘senin annen böyle’ gibi suçlamalardan mutlaka kaçınmak gerekiyor. Kayınvalide ile sorununuzu mümkün olduğunca birebir çözmeli, üçüncü kişileri ilişkiye dahil edip işin çıkılmaz bir hale gelmesine neden olmamalısınız. Ağır hakaretler, fiziksel ve duygusal şiddet durumlarında kendini korumak için mesafeyi açmak ve uzak durmak da önemlidir.