Buz Gibi Soğudum yerine “Buz Gibi Donmuşum” ya da “Buz Gibi Hissediyorum” şeklinde yeniden yazabilirsiniz. Hangi bağlamda kullanmak istediğinize bağlı olarak alternatifler sunabilirim.
Hayırdır inşallah! Sağına soluna baktığında, etraf bu insanlarla dolmuş. Bazıları evli ve zevk aldıkları tutkunun bittiğinden bahsederken, diğerleri hayranı oldukları sevgilileriyle artık bir arada olmak istemediklerini dile getiriyor. Kimi de ilişkisiz ama ihtiyacı yokmuş gibi hissediyor. Sadece cinsellik amacıyla birileriyle birlikte olmanın gereksiz olduğunu düşünüyorlar. Zaten ilgileri yok ki, neden böyle bir maceraya atılsın? Sonuçta bizde bir şeyler oluyor! Tam da tabulardan arınıp ergenlik döneminde duyduğumuz ‘cinsellik ayıp’ söylemlerini aştığımız, belki de cinsellikten en çok keyif aldığımız bir dönemde böyle bir şey nasıl olabiliyor? Peki, bazı kadınların cinselliğe olan ilgisi neden kayboluyor? Şehir hayatı; duygularımızı, heyecanımızı, enerjimizi tüketirken, bu alana da dokunmadan geçmedi mi? Stresin hayatımızdaki etkisi keşke daha az olsaydı! Tabii ki, tek neden bu olamaz. Sebeplere de geleceğiz elbette… Ama önce temel bir soruya bakalım. Kadınlar belli bir zaman diliminde neden cinsel isteksizlik yaşıyor? Bu yaşamsal güdü neden yok oluyor? DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog/Çift ve Aile Terapisti İnci Anoğulları, “Bu sorunun tek bir kaynağı olduğunu düşünmek pek doğru değil. Zira bu sorun, hem zihinsel hem de fiziksel etkenlerin birleşimi sonucunda ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle çözümü, bir ilaç almak kadar basit değil” diyor.
Erkeksiz hayat!
Uzun uzun tartışıldığında ve incelendiğinde, günümüzdeki bu cinsel problemin en temel nedenlerinden biri, kadınların kendi başlarına yetebilmesi ve mutlu olabilme becerisi olarak öne çıkıyor. Erkeksiz her türlü yaşamı sürdürebilen, birçok şeyi başarabilen kadınlar, cinsellikten uzaklaşmaya başladı. Hayatlarında bu olmadan da yaşayabiliyorlar.
Uyku yoksa seks de yok!
Bazı nedenler düşündüğünüz kadar karmaşık olmayabilir. Yani, ‘Neden bu sıra cinsel ilişkiye girmek istemiyorum, onu çekici bulmuyor muyum?’ gibi karmaşık düşünmek yerine, belki de sadece uykusuz kalıyorsunuz. Evet, bu da bir neden! Journal of Sexual Medicine’da yer alan bir araştırmaya göre, yetersiz uyku cinsel isteği ve tutkuyu azaltabiliyor. Araştırma, her saat uykunun, bir kişinin partneriyle cinsel ilişkiye girme olasılığını yüzde 14 oranında artırdığını gösteriyor. Geceleri film izlemek, dizilere kapılmak güzel, ama uyku da bir o kadar önemli, değil mi? Diğer tarafta, profesyonel kariyer hayatında kadınları uzun uyku eksiklikleri bekliyor. Bu dönemlerde kişi, zihni ve bedeni için ihtiyaç duyduğu uykuyu alamıyor.
Depresyon
Depresyon gerçekten yaygınlaştı. Aramızda bu durumdan etkilenmeyen var mı? Depresyonun ciddi bir cinsel isteksizlik sebebi olduğu söyleniyor. İsviçre’de yapılan bir araştırmada, tedavi edilmemiş depresyon yaşayan erkeklerin yüzde 40’ında, kadınların ise yüzde 50’sinde en sık görülen cinsel işlev bozukluğu, cinsel istekte azalma olarak tespit edilmiş. Ayrıca, genel olarak mutsuz ve keyifsiz eğilimli kişiliklerin buna rastladığı da belirtiliyor. Prof. Dr. Doğan Şahin, “Bazı kişiler genel olarak haz almak, mutlu olmak ve keyifli yaşamak konusunda gerilim içindedirler. Kendilerini acı bir kaderin kurbanı olarak görürler. Bu kişiler keyif veren birçok şeyden olduğu gibi cinsel zevkten de uzaklaşırlar. Sürekli bir şeyler hakkında şikayet etme ve huzursuz olma hali söz konusudur. Adeta mutlu olmayı kendilerine yasaklarlar. Bu kişilerde cinsel isteksizlik, çoğunlukla ergenliğin başından beri devam eder. Böyle bir durumda kısa süreli seks terapisi etkili olmayabilir ve daha uzun süreli tedavi gerekebilir” diyor.
Tartışmayalım
Bazen de tartışmalar bu duruma neden olabiliyor. Hani o filmlerdeki gibi yoğun bir tartışmanın ardından cinsel bir yakınlaşma olmuyor. Uzman Psikolog İnci Anoğulları, kadınlar ve erkekler arasındaki farklardan birinin cinselliği yaşama şekli olduğunu belirtiyor; “Benim kendi çift seanslarımda gözlemlediğim şeylerden biri, kadınlar eşleriyle bir çatışmaya girdiklerinde ve bu sorunu çözemediklerinde bu durumun cinsel hayatlarına da yansıdığını görüyorum. Sorunlar çözülmedikçe gerilim artıyor ve bu durum yatak odasına yansıyor. İletişimin zayıf olduğu, yakınlığın sağlanamadığı ilişkilerde çiftler cinsel sorunlarını konuşamaz hale geliyor. Bu nedenle, çiftlerin sorunlarını fark ettiklerinde bir uzmandan yardım almaları oldukça önemli” diyor. Ayrıca biz kadınların hassas varlıklar olduğumuz aşikar. Cinsel ilişki de bunun başında geliyor. Cinsel ilişki öncesinde beklenen romantik bir atmosfer, güzel sözler, ufak dokunuşlar eksik olunca motivasyon kayboluyor. Erkeklerin ise çoğunlukla böyle beklentileri yok. Zaman darlığından yakınıp her şeyi mekanik hale getirerek yaşadığımız günümüz koşullarında, cinsel yaşam da maalesef bunun kurbanı oluyor ve bu şekilde cinsel deneyim yaşamayı reddeden kadınların sayısı artıyor. Bunun yanında, evlilikler ya da ilişkiler, kadınların hayal ettikleri gibi gelişmeyebiliyor. Örneğin, bir kadın evlenirken, eşinin kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve dikkatli olacağını, ev işlerinde destek olacağını, hem ikisinin de çalışacağını düşünürken, belki de eşi karısının evde oturup ev işlerini üstleneceğini varsayıyor. Evlendiklerinde her ikisi de aradıklarını bulamamanın hayal kırıklığıyla, öfkeler ve kırgınlıklar yaşamaya başlayabiliyorlar. Bu da sorun haline geliyor. Ciddi evlilik uyumsuzluğuna sahip çiftlerde, cinsel terapi yerine evlilik sorunlarının çözülmesini sağlayacak evlilik terapileri önceliklidir.
Temizlik takıntısı
Hijyen ve temizlik takıntısı yaşayan kadınların cinsellikle ilgili problemler yaşaması kaçınılmaz. Bazı kadınlar sevişme esnasındaki ıslaklıklardan, terden, tükürükten ya da belirli yerlerin öpülmesinden rahatsız olabiliyor ve bu nedenle cinsellik yaşamaktan kaçınıyorlar. Prof. Dr. Doğan Şahin, “Bu durumda olan kadınlar detaylı sorgulandığında, cinsel isteklerinin yerinde olduğu ancak bu kaçınmalarından dolayı cinsel ilişki istemedikleri anlaşılabiliyor. Dolayısıyla çiftlerin birbirlerinin nelerden hoşlandıkları hakkında açıkça konuşmaları önemlidir” diyor.
Kendi vücuduna takılma
Kadınların cinsellikten uzaklaşmalarının en büyük sebeplerinden biri de bedenlerine takılmaları. Kilo alma, sarkmış göğüsler ya da diğer kadınlarla karşılaştırıldıklarında kendilerini beğenmemeleri gibi fiziksel nedenler, kadınların öz güvenlerini zayıflatabiliyor. Özellikle sosyal medya döneminde, herkesin çok güzel ve çekici olduğu bir ortamda, cazibenin kaybıyla ilgili düşünceler cinselliğe olan ilgiyi azaltabiliyor.
Pek çok nedeni var
Kadınlarda cinsel isteksizliğin birçok farklı nedeni olabiliyor. Cinsel isteği düşük veya hiç olmayan kadınların her birinde sorunlar aynı şekilde ortaya çıkmayabiliyor. İşte kadınları etkileyen diğer cinsel isteksizlik nedenleri:
• Cinsel yönelim sorunları: Kendi cinsine yönelik cinsel ilgi duyan bazı kadınlar bu arzularını bastırabilir veya gizleyebilir. Karşı cinsle ilişki kurabilir ve hatta evlenebilirler; ancak bu ilişkilerde cinsel isteksizlik ve tatminsizlik yaşayabilirler. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ancak farkında bile olmaz. Karşı cinsle olan ilişkilerde bilinmeyen nedenlerden dolayı cinsel isteksizlik ve zevk alamama hissi yaşanabilir.
• Gebelik korkusu: Genç bir kız olarak kalmayı istemek, anneliğin getirdiği sorumlulukları almaya hazır olmamak ya da doğum korkusu nedeniyle hamile kalmak istemeyen kadınlar cinsel isteksizlik yaşayabilir. Bu durumda, bu endişelerin gündeme getirilip çözümlenmesi, cinsel isteğin artması için yeterli olabilir.
• Stres ve üzüntü yaratan yaşam olayları: Yas, ekonomik zorluklar, bir yakının hastalığı gibi stres yaratan durumlar cinsel isteği azaltabilir. Bu durumda, kişinin sorunlarına yardımcı olabilecek, destekleyici tutumlar etkili olabilir.
• Eşin cinsel beceri eksikliği: Sınırlı cinsel bilgi ve deneyime sahip olan çiftlerde, partnerin cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Öne çıkan cinsel sorunlar ilerlediğinde cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir. Bu tür çiftler için cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını zenginleştirecek aktiviteler faydalı olabilir.
• Eş rollerindeki dengesizlikler ve pasiflik: Kültürümüzde, kadınların aktif rol almaları ve kendi cinselliklerine sahip çıkmalarını beklenmiyor. Bu dengesizlik, ilişkinin bir kadına tolere edemeyeceği boyutlara ulaşması durumunda, öfke ve geleneksel kadın rolünü reddetmeye yol açabiliyor. Kadınlar kendi bedenlerine ve arzularına sahip çıktıklarında, ilişkide eşitlik sağlandıkça cinsel haz ve istek artıyor.
AYRILIK NEDENİ Mİ?
Seks yapmak istemediği için ilişkisini bitiren ya da ilişki kuramayan kadınlar mevcut. Peki cinsellik bir ilişkide ne kadar önemli? Prof. Dr. Doğan Şahin, “Bu kişiden kişiye değişen bir durum. Kimin neye önem vereceği ve hayatlarını nasıl yaşayacaklarına insanlar kendileri karar verir. Cinsel hayatları olmayan birçok çift bulunduğu gibi, her gün ilişki yaşayamayan çiftler de var” diyor. Peki, sekssiz bir yaşam mümkün mü? Prof. Dr. Şahin bu soruya “Elbette mümkün ve birçok örneği var” diye yanıt veriyor.
