Aşk ve İlişkiler

Boşanma Nedenlerimiz Neler?

Yazı: Elif Gürsoy

Uğruna büyük bir aşkla evlendiğiniz eşinizle birlikte mutlu bir yaşam sürerken, “hayat şartları” ya da başka türlü tanımlanabilecek faktörlerle her şey altüst olabiliyor. Beklenmedik bir anda ya da belirli bir süreç içinde, ilk günlerinizden hiçbir iz kalmıyor. Yıllar boyunca aşkla bağlı olan o iki kişi arasındaki tutku, saygı ve sevgi zamanla sona eriyor. Ya oturup konuşuluyor ya da kavga gürültü içinde ilişkinin sonlandırılması kararlaştırılıyor. Peki, yıllar önce sevgiyle evlendiğiniz eşinizi hayatınızdan çıkarma kararı nasıl alıyorsunuz? Bu süreçte en çok karşılaşılan sorunlar neler, bu sorunlarla nasıl başa çıkılmalı? Tüm bu soruların yanıtını Uz. Psk. İlknur Yılmaz ile konuştuk.

Evlilikte ‘boşanma’ kelimesi ilk ne zaman gündeme geliyor? Bu süreç hangi aşamalardan geçiyor?
Evlilikte boşanma kelimesi, evliliğin herhangi bir aşamasında zikredilebilir. Burada belirleyici faktör, evliliğin süresinden ziyade, bireylerin yaşadığı olumsuz duyguların birikimidir. Partnerlerden biri veya her ikisi bir süredir tekrarlanan sorunlar yaşıyorsa ve bu sorunlara bir çözüm bulamadıklarını hissediyorlarsa, çaresizlik ve umutsuzluk duyguları öne çıkmaya başlıyor. Bu durumda boşanma, bir tartışma konusu olarak ortaya çıkabiliyor. Boşanma kararını ciddi anlamda almak ise çiftler için kolay bir karar olmuyor. Bazı çiftler tartışma esnasında “Boşanalım, yeter” dese bile, sonrasında evliliklerine devam edebiliyor. Tabii ki bu kelimenin kullanılmasının önemli bir sinyal olduğunu unutmamak gerekiyor; çiftin bu sinyali ciddiye alarak, ilişkinizdeki tekrarlayan sorunları çözmeye yönelik adımlar atması önemlidir.

Evlilik, saygı mı yoksa sevgi mi bitince sona eriyor?
Evliliklerde saygı ve sevginin her birinin ayrı bir yeri ve önemi vardır. İkisinden birinin eksikliği ciddi bir sorun yaratır. Bana göre, saygı zaten sevginin içinde var olması gereken bir unsurdur. Seven kişi, hem kendisine hem de eşine saygı göstermelidir. Değiştirebileceği ve değiştiremeyeceği şeyleri bilir, bireysel alanına saygı gösterir. Sevgi sona erdiğinde, karşı tarafa hissedilen değer, saygı ve hoşgörü de azalmaya başlar. Bazen çiftlerin bana basit tartışmalarını anlatırken, altında yatan sevgi ve saygı eksikliği olduğunu görüyorum. Örneğin, eşinin diş macununu ortadan sıkmasına tepki veren biri, aslında başka bir sorun dile getiriyordur; çözülememiş bir sevgi meselesi olabilir.

En sık hangi sorunlar boşanmaya yol açıyor?
Geçmişte boşanma sebepleri genellikle kumar, alkol, sadakatsizlik gibi klasik konularla sınırlıydı. Bu sorunlar günümüzde de hala geçerli olsa da, modern zamanlarda boşanmanın ardında çok daha farklı etkenler de bulunuyor. Çiftlerle yoğun bir şekilde çalışan bir psikolog olarak, boşanma nedenlerinin başında eşler arasındaki iletişimsizlik ve yakınlık duygusunun kaybı olduğunu söyleyebilirim. Sorunlarını açıkça dile getiremeyen, beklentilerini net bir şekilde ifade edemeyen ve anlaşmazlıklar yaşandığında bunları nasıl çözebileceklerini bilmeyen çiftler, zamanla birbirlerinden uzaklaşmaya başlayabilir veya sürekli bir öfke içinde yaşayabilir. Batı toplumları için geçerli olmayan ama bizim gibi Doğu toplumlarında etkili bir boşanma sebebi de eşlerin öz aileleriyle olan çatışmalardır. Çiftlerin kendi evlilik sınırlarını çizememesi, ailelere müdahale izni vermesi de mutluluklarını olumsuz etkileyen bir unsurdur.

Evlilikte yaşanan maddi sorunlar, diğer psikolojik nedenlere göre farklı etkiler yaratıyor mu?
Evlilikteki mutluluk ve huzuru etkileyen hem maddi hem de psikolojik faktörler bulunmaktadır. Eğer maddi sorunlar evlilikte dönemsel olarak yaşanıyorsa ve eşler arasında yakınlık varsa, bu durum evliliği fazla etkilemiyor. Ancak en başından itibaren maddi zorluklar yaşıyorlarsa ve çözüm yolları bulamıyorlarsa, bu durum partnerin güvenlik hisini zayıflatarak evliliği olumsuz etkileyebiliyor. Evliliğin özellikle kadınlar için sağladığı duygulardan biri de “güvende hissetme” olgusudur. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de belirtildiği üzere, insanların en temel ihtiyaçları fiziksel ve güvenlik ihtiyaçlarıdır. Maddi sorunların sürekli yaşanması, bu temel gereksinimlerin karşılanamamasını getirir ve çiftin birbirine karşı olumlu duyguları bile zamanla olumsuz etkileyebilir.

Boşanma sürecinde çocuk varsa, onun etkilenmemesi için nasıl bir tutum sergilenmeli?
Boşanma sürecinde çocukların etkilenmemesi için en önemlisi, anne ve babanın kavgalarına tanıklık etmemelerini sağlamaktır. Anne-baba; yetişkin bireylerdir ve birbirleriyle anlaşamayabilir, negatif duygular hissedebilirler. Ancak, küçük yaştaki çocuk tartışmaların nedenini kendisi üzerinden değerlendirerek yoğun suçluluk duyguları hissedebilir. Bu durumda ya içe kapanma ya da davranışsal sorunlar gösterebilir. Ebeveynlerin de şunu bilmesi gerekir; anne-çocuk ve baba-çocuk arasındaki bağ ayrı önem taşır ve bir ebeveynin diğerini çocuğa kötülemesi, çocuğun psikolojik dengesinde olumsuz etkilere yol açabilir. Boşanma kararını alan anne-baba, çocuklarıyla yaşlarına uygun bir şekilde konuşmalı ve bu konuşmanın nasıl yapılacağı ile ilgili bir uzmandan destek almalıdır.

Neden boşanıyoruz? - Resim : 2

Bu süreçte tarafların ailelerine ne gibi sorumluluklar düşüyor?
Boşanan çiftin ailelerine de önemli bir görev düşüyor, o da müdahale etmemek… Boşanma kararı alındıktan sonra her iki taraf da bir “kayıp” süreci yaşayacaktır. Bu dönemde dalgalı duygular yaşanması oldukça doğaldır. Eğer aileler kendi duygularını devreye sokarak müdahale ederse, süreç daha da zorlayıcı hale gelebilir. Aile üyeleri bu dönemde çocuklarını dinleyerek, istedikleri takdirde evliliğin devamı için yapıcı şekilde öneriler sunabilirler, ancak bu kesinlikle bir müdahale ya da baskı anlamına gelmemelidir. Her zaman bir adım geride durup, ihtiyaç olduğunda desteklemeleri aile büyüklerine düşen en önemli görevdir.

Söz konusu dönemde evliliği kurtarmak için terapi desteğinin başarılı olması neye bağlı?
Evlilik terapilerinde, eğer çiftin arasında sevgi tamamen sona ermemişse, terapi süreci çiftin bu krizi aşmalarına yardımcı olabilir. Terapi süreci, çiftin boşanma noktasına nasıl geldiklerini uzman eşliğinde anlamalarını sağlar. Evlilik terapisti, çiftin ilişkisini başlangıcından bugüne kadar dinleyerek bir ilişki haritası çıkarmalıdır. Onların fark etmediği ve mutluluğu gölgeleyen unsurları, bir kişinin bir davranışının diğerinin dünyasında neye yol açtığını görmelerini sağlamak önemlidir. Bir nevi çiftin evliliğinin tercümesini yapmalıdır. Çoğu zaman, çiftler ilişkileri hakkında bu farkındalıkları kazandıklarında ve derinlerde yatan duyguları keşfettiklerinde, evliliklerine ve eşlerine farklı bir gözle bakmaya başlarlar. Bu süreçte özel bir çalışma ile birbirlerine adım atarak, ilişkileri daha samimi, yakın ve güçlü olabilir.

İlişkide boşanmanın B’sinin bile geçmemesi için çift nasıl bir yol izlemeli?
Mutlu bir evlilik için sevgi ve güven kaçınılmaz temel unsurlardır. Diğer her şey bu değerlerin üzerine inşa edilir. Ayrıca, iletişimi güçlü ve yakın olabilen çiftler, mutlu ve tatmin edici bir evlilik sürdürebilirler. Birbirlerini gerçek bir hayat arkadaşı olarak gören, karşılıklı şeffaf olabilen ve duygularını paylaşabilen çiftler için evlilik, farklı duraklardan oluşan bir yolculuk gibidir. Karşılaştıkları zorluklarda da güzel günlerde de “yan yana” durabilmelidirler. İki tarafın da birbirine değer verdiği ve kendilerini değerli hissettirdikleri bir ilişkide boşanma asla yaşanmaz. Evli çiftlerin bilmesi gereken en önemli şey, evliliğin her şeyin başlangıcını evlenme anından sonra atacağıdır. “Nasıl olsa evlendik, ilişkimiz kendiliğinden bir rutin içerisinde devam eder” düşüncesi, ne kadar sevgi olursa olsun, mutluluğu zamanla zedeler. Her gün sevgiyi korumak için emek harcamak, ilişkiye, davranışlara ve iletişim tarzına dikkat etmek gerekmektedir.

* Formsante dergisinden alınmıştır.