
Bağlanma Teorisi Nedir? Bağlanma Türleri Hangi Şekilde Sınıflandırılır?
Aile ilişkilerimizden başlayarak sosyal etkileşimlerimize kadar uzanan bağlanma kuramı, yaşadığımız kaygılı durumlar, sağlıklı ilişkiler kurma ve bağlanma sorunları gibi çeşitli şekillerde kendini gösterir. Gerçekte, hayatımızın temelini oluşturan bağlanma stilleri, aileden aldığımız ilişkilere dayanmaktadır. Peki, kaç tür bağlanma stili bulunmaktadır? İlişkilerdeki bağlanma stilleri nelerdir ve bunlar arasındaki farklar nedir? Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan, bağlanma kuramını tüm ayrıntılarıyla açıklıyor.
Bağlanma kuramı nedir?
İnsan, çevresiyle etkileşimde bulunarak ve ilişkiler kurarak yaşam boyu gelişimini sürdürür. Genel bir görüş, bebeklik döneminde, özellikle ilk beş yıl içinde bakım veren kişiyle kurulan bağlanma ilişkisinin, bireyin gelecekteki ilişkilerinin temelini oluşturduğudur. Kişinin ilişki paternini belirleyen ve birçok alanda etkisi olan bağlanma teorisi üzerine pek çok kuramcı bulunmaktadır. John Bowlby, bağlanmayı bir birey ile ona bakım veren arasında kurulan şefkati temel alan bir bağ olarak tanımlamaktadır.
Bağlanma kuramı, 1960’lar ve 1970’lerde John Bowlby ve Mary Ainsworth tarafından geliştirilmiştir. Bu kuram, bebeğin yanında bulunan ve ihtiyaçlarını karşılayan bakım verenin (özellikle anne) çocuğuna, dış dünyayı güvenle keşfetmesi için bir güvenlik üssü sağladığını öne sürmektedir. Bu temel üzerinde çocuğun sağlıklı bir şekilde iletişim kurarak gelişeceği düşünülmektedir.
Bağlanma türleri nelerdir? Farkları nelerdir?
Bu erken dönem deneyimlerinde, çocuk tehlike olarak algıladığı durumlarda güvenlik üssüne dönebilmesi yani ortamda bir yabancı olması veya dış dünyayla ilgili korku gibi duygular yaşadığında, bakım verenin olumlu bir şekilde ihtiyaçlarını karşılaması durumunda güvenli bağlanma paterninin gelişeceği öngörülmektedir.
Güvenli bağlanma nedir?
Güvenli bağlanma, toplumlarda en yaygın ve en sağlıklı bağlanma ilişkisidir. Bu tür bir bağlanma, bakım veren ile bebek arasında güven temelli bir ilişki olmasını ifade eder. Bakım veren, bebeğin ihtiyaçlarına zamanında ve uygun bir şekilde tepki verir. Bağırma, öfke veya şiddet gibi olumsuz durumlar bulunmamaktadır. Bakım veren, bebeğin gereksinimlerinin farkındadır ve buna yönelik duygusal ve davranışsal tepkiler verir. Bu bağlanma tarzı, çocukluk dönemine ve ileri yaşlara olumlu şekilde yansımaktadır.
Kaygılı bağlanma nedir?
Bakım verenin çocuğa tutarsız davranması, çocuğun ihtiyaçlarını zaman zaman karşılaması ve bazen karşılamaması durumunda kaygılı bağlanma şekli gelişebilmektedir. Bakım veren çocuktan ayrıldığında, çocuk yoğun bir kaygı hisseder ve bakım veren geri dönse bile sıkıntısı devam edebilir. Bu tür kararsız bağları olan çocukların, yetişkinlerle yakın ilişkiler sürdürmede daha fazla zorluklar yaşayabileceği bulunmuştur.
Kaçıngan bağlanma nedir?
Bakım verenin mesafeli ve soğuk yaklaşımı olduğunda, kaçınan bağlanma tipinden söz edilmektedir. Bu durumda çocuk, bakım veren yanındayken veya olmadığında benzer tepkiler gösterir. Bu bağlanma türü, ileriki yaşlarda ilişki kurmada zorluk olarak ortaya çıkabilir. Etraftaki insanlardan çok kendi güvenlerine yönelmektedirler.
Dağınık bağlanma nedir?
Genellikle annelerinin, bebeğin doğumundan kısa bir süre önce veya sonra büyük kayıplar veya travmalar geçirmesi durumunda çocukta dağınık bağlanma paterninin gelişebileceği görülmektedir. Bu bağlanma şekli, en sağlıksız bağlanma türü olarak öne çıkmaktadır. Bakım veren kişi mevcut yaşam koşulları nedeniyle bebeğin ihtiyaçlarına cevap veremez. Güven ilişkisi kurulamadığından, bakım veren yanında olmasına rağmen çocuk sakinleşemez.
Aileden gelen bağlanma koşulları ilerideki yaşamımızı nasıl etkiler?
Bağlanma türlerinin ileride nasıl tezahür edeceği, bu erken dönem ilişkilerinin izlerini taşımaktadır. Güvenli bağlanma geliştiren çocukların, duygularını ifade edebileceği bir güven ilişkisi ve güven ortamı bulacağı düşünülmektedir. Bu çocuklar, kendi benlik algılarını geliştirir ve sağlıklı iletişim kurma becerisi kazanır.
Kaygılı bağlanma biçiminde, çocukluk döneminde ihtiyaç duyduğunda ebeveyninden tutarsız bir yanıt almak, gerekli güven ilişkisini kurmayı engeller. Bu çocuk, bakım veren kişiyi her zaman aynı şekilde bulamayacağı düşüncesindedir ve ayrılma, bireyleşme süreçlerinde zorluk yaşar; bu da sonraki ilişkilerinde bağımlı ve yüksek ilişki beklentili bireyler olmasına yol açabilir. Benlik algılarını genellikle ilişkiler üzerinden değerlendirmektedirler.
Kaçıngan bağlanma türünde ise, ihtiyaçların küçümsenmesi veya karşılanmaması nedeniyle, güven nesnesi olmadığı düşüncesi oluşur. Bu bireyler, zamanla olumsuz duygularını ifade edememekte ve sorunları minimize etmeye çalışarak ilişki sorunları yaşamaktadırlar. İlişki ve yakınlık kurmada zorluk çekip, sorunların kendilerinden kaynaklanmadığını düşünme eğiliminde olurlar.
Darmadağın bağlanma durumunda ise ebeveynin korku ve kaygısıyla çocuk belirli bir patern geliştiremez ve kendi davranış biçimini oluşturmakta zorlanır. Genellikle ilişkilerinde ya çok sıcak ve samimi olurlar ya da çok soğuk ve mesafeli bir tutum sergilerler.
Kaçınan ve kaygılı bağlanma türünden güvenli bağlanma türüne geçmek için neler yapılmalıdır?
Hangi güvensiz bağlanma türüne sahip olursa olsun, bu durumun kalıcı ve çözümsüz bir vaziyet olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. İlk olarak, mevcut durumu kabul etmek ve bu konuda destek almak önemlidir. Unutulmamalıdır ki, bu denli köklü bir değişim bir günde gerçekleşmez, ancak gerekli psikolojik destek ve terapi yöntemleri ile herkes için değişimin mümkün olduğu bilinmelidir.