
Bağlanma tarzınız kariyerinizi etkileyebilir!
Yeni projeye katılmanız istendiğinde hayır demeniz gerektiğini bilseniz de evet yanıtı veriyor veya patronunuzun raporunuzun yeterince iyi olduğunu söylediğinin farkındaysanız, gece yarısına kadar mükemmelleştirmek için çalışıyor olabilirsiniz. Daha iyisini yapma isteğiniz olabilir, ancak başarılı olacağınızdan emin olmadığınız bir konuda denemektense hareketsiz kalmayı tercih ediyor olabilirsiniz. Bu tür durumlar, “bağlanma stili” olarak bilinen derin bir bilinçaltı durumunun sonucu olabilir. Bağlanma stiliniz, özellikle stresli durumlarda diğer insanlarla nasıl ilişkiler kuracağınızı şekillendirir.
Bağlanma stili çoğunlukla ebeveynler ile çocukları veya romantik partnerler arasındaki ilişkilerle ilişkilendirilse de, bireylerin iş yaşamlarına da yansıdığı görülebilir. Zamanınızı ve kariyerinizi daha iyi yönetmek adına hangi bağlanma stiline sahip olduğunuzu belirlemek oldukça faydalı olabilir.
Başkalarını üzme korkusuyla hareket eden kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, bu korkuya dayalı bir yaklaşım izlerler. Bu ise verimsiz davranışlara yol açar. Örneğin, her şeyin “tamam” olduğundan emin olmak için sürekli olarak e-postaları kontrol etme gereksinimi hissedebilirsiniz. Kaygılı bir bağlanma stiline sahip olduğunuzda, iki büyük zaman yönetimi problemi ile karşılaşırsınız. Birincisi, algılanan bir “tehdit” ile karşılaştığınızda dikkatinizin dağılmasıdır. Olumsuz düşünceler devreye girebilir; bir müşteriden gelen e-postanın şikayet içerdiğini düşünmek veya patronunuzdan onay alamamanızın işten çıkarılma habercisi olduğunu düşünmek gibi. Bu düşünceler mümkündür ama en olası olanlar değillerdir ve olumsuza eğilimli zihniniz, bu düşünceleri öne alır. İkincisi, sınırları belirlemede büyük zorluk yaşayabilirsiniz. Hayır demek fikri size korkutucu gelebilir.
Ne yapılmalı?
Zaman yönetiminizi geliştirmek için, iş yerinde her şey olduğunda savaş ya da kaç modundan çıkmak adına sinir sisteminizi sakinleştirmeniz gerekir. En etkili sakinleştirici yöntemler, olumlu kendi kendine konuşma ve akran desteği gibi stratejilerdir. Kendi kendinize, “Bekleyelim ve ne olacağını görelim” ya da “Her şey yoluna girecek” gibi şeyler söylemek iyi bir başlangıç olabilir. Hala gergin hissediyorsanız, ilerlemek için netlik kazanmak üzere destek isteyebilirsiniz. Bu, durumu doğrudan bir müşteri veya meslektaşla ele almak ya da bir dışardan biriyle konuşmak anlamına gelebilir. Sınırları belirlemeye başlamanın en basit yolu, ofisten ayrıldıktan sonra e-postalarınıza göz atmamaktır. Böylece, “Hayır, bunu bu gece yapamam” demek zorunda kalmazsınız. Ertesi güne kadar yeni görev hakkında hiçbir şey bilemezsiniz.
İş yerinde kayıtsız kaçınmacı bağlanma stiline sahip bireyler, kendilerini akıllı, diğerlerinin ise aptal olduğuna inandırma eğilimindedir. Genellikle ne yapmaları gerektiğine karar vermekte ve başkalarının isteklerini göz ardı etmektedirler. Bu tür bir yaklaşım, çatışmalara ve güvensizliklere yol açabilir. Güvensizlik, diğerlerinin kendilerini mikro düzeyde yönetmeye çalışmasına neden olabilir, bu da onları daha da sinirlendirir ve sunulanları reddetme olasılıklarını artırır. Çevrenizdekilerin en büyük zaman yönetimi sorunu, büyük ihtimalle son teslim tarihlerini kaçırmak ve önemli görülen işleri yerine getirememek olacaktır. Sizin açınızdan en büyük zaman yönetimi sorunu geç saatlere kadar çalışmak olabilir. Belirli bir projeye yoğunlaştığınızda genellikle uzun çalışma saatleri ortaya çıkabilir.
Değişim yapmak için diğer insanların haklı olabileceğini kabul etmeye başlamalısınız. Belirtilen önceliklere katılmayabilirsiniz, daha iyisini bildiğinizi düşünebilir ve hatta işin aptalca olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak daha yüksek başarılar elde etmek ve başkalarının sizi daha az yönetmesini sağlamak istiyorsanız, başkalarının söylediklerini dinlemek ve uygulamak önemli hale gelecektir. Bu değişimi gerçekleştirmek için, sizin düşüncelerinizden farklı düşüncelerin her zaman yanlış olmadığını ve başkalarıyla uyumlu çalışmanın değerini kabul etmelisiniz. Duygusal zekanızı geliştirmek için bilinçli çaba göstermeniz gerekebilir.
“Sıkışmış”, korkulu ve kaçıngan bir bağlanma stiline sahip bireyler, işleri düzeltebileceklerine dair güven duymayan ve kaygılı bağlanmaya sahip kişilere karşı tedirgin olabilirler. Kaygılı-saplantılı bir birey, potansiyel olarak “tehdit edici” bir e-postayı çabucak kontrol ederken hızlı bir şekilde yanıt verir. Korkulu kaçıngan bir birey ise e-postayı gördüğünde korkarak asla açmamayı tercih edebilir. E-postayı okumamak, zincirleme bir korku oluşturur. Kötü sonuçlardan o kadar korkar ki, bir müşteriden gelen e-postanın yalnızca bir teşekkür olduğunu bile öğrenemez. Eğer bu tarz bir bağlanma stiliniz varsa, büyük ihtimalle zamanınızın çoğunu bunalmış bir halde geçirmeye eğilimlisinizdir, çünkü her şeyden korkar ve korkularınızı aşmak için çok az gücünüz olduğunu hissedersiniz. Bu durum, tüm bunlardan kaçmaya yönelik bir davranışa, sosyal medyada kaybolmaya, masanızı sürekli düzenlemeye ve işinizin neden tamamlanmadığı konusunda düşünmenize neden olur.
Eğer bu kalıplara giriyorsanız, iki yönlü bir stratejiye ihtiyaç duyacaksınız. Birincisi, korku tepkilerinizi azaltmayı içermektedir. Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler için önerilen olumlu kendi kendine konuşma ve destek alma gibi sakinleştirici stratejileri deneyebilirsiniz. Diğer yandan, işinizi halletmek için nazik adımlar atmaya başlamanız gerekiyor. Kendinize bazı hedefler koyun. Günlük olarak sizi korkutan bir e-postayı açmak ya da haftalarca veya daha uzun süre boyunca kaçındığınız bir projeye sadece 15 dakika ayırmak gibi küçük adımlar atabilirsiniz. Küçük ama etkili ilerlemeler, zamanla daha büyük başarılar getirebilir.
İş yerinde güvenli bağlanma stiline sahip olanlar, görevleri kabul edip, ellerinden gelenin en iyisini yapmakta ve ortaya çıkan sorunları kolayca çözmektedirler. Çok çalışırlar ve ihtiyaç duyduklarında hayır demekten çekinmezler. Yeteneklerinin farkındadırlar ve başkalarının onlara olumlu yanıt vereceğini bilirler. Eğer siz de bu gruptaysanız, zamanınızı yönetirken genellikle en iyi sonuçları alırsınız. Görevlere öncelik vermekte ve gerektiğinde yardım istemekte rahatsınızdır. Ayrıca sağlıklı sınırlar koyma ve gerektiğinde geri adım atma konusunda kendinizi rahat hissedersiniz; genellikle korku temelli davranışlar sergilemezsiniz.
Eğer iş yerinde güvenli bir bağlanma stiline sahipseniz, büyük ihtimalle zamanınızı iyi yönetip, iyi bir iş-yaşam dengesi kuruyorsunuzdur. Bu dengeyi sürdürün ancak kontrolü ihmal etmeyin. Düzenli geri bildirim almayı talep edin, böylece üzerinde çalışmanız gereken bir konu olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Kişisel hayatınızdaki bağlanma stiliniz gibi, işteki bağlanma stiliniz de duruma göre değişebilir. Bir işte veya belirli biriyle ya da bir projede kaygılı bağlanma stiline sahip olabilirsiniz, ancak farklı bir ortamda daha güvenli özelliklerinizi sergileyebilirsiniz. Nerede olursanız olun, zamanınızı nasıl yönettiğinizi geliştirmek, bağlanma stilinizi belirlemek ve bunu düzeltmek için adımlar atmak önemlidir.
Referanslar:
Elizabeth Grace Saunders.”The 4 ‘Attachment Styles,’ and How They Sabotage Your Work-Life Balance” Şuradan alındı: https://www.nytimes.com/2018/12/19/smarter-living/attachment-styles-work-life-balance.html (19.12.2018).