Bağımlı İlişkiler Yıpratıyor!
Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği “İlişki Bağımlılığı” Konferansı, büyük bir katılım ile gerçekleştirildi.
Üniversitenin duyurusuna göre, konferansta Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve EÜ Çocuk ve Ergen Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi (EGEBAM) Müdürü Doç. Dr. Zeki Yüncü, katılımcılara ilişki bağımlılığı hakkında bilgiler sundu.
Yüncü, bağımlılığın çeşitli alanlarda kendini gösterebileceğini belirterek, internet bağımlılığı, ilişki bağımlılığı ve alışveriş bağımlılığı gibi farklı etkilerin olduğunu vurguladı.
Bağımlılığın insan üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Yüncü, “Bağımlılık, kişinin hayatla olan ilişkisini koparan, işini, sosyal ve aile ilişkilerini arka plana atan bir ruh durumuna yol açar. Kişi, tüm planlarını bağımlılığının merkezine yerleştirdiği için önemli konuları ihmal eder.” dedi.
Madde bağımlılığının yanı sıra kişisel ilişkilere de bağımlı olunabileceğini belirten Yüncü, şu ifadeleri kullandı:
“Bağımlı bir ilişki, kişinin hayatla bağını koparan tek taraflı, acı verici bir ilişki şeklinde tanımlanabilir. Bağımlı kişi, bir ilişki sona erdiğinde bedeninin bir parçasını kaybetmiş gibi hissedebilir. Bu noktada ilişkiye yüklenen anlam önemlidir. Kişi, diğer ilişkilerini yok sayarak bu ilişkiye bağlanmıştır ve onun yokluğunda hayata küsüp onunla ilgili düşünsel aktivitelerde bulunabilir.”
Sağlıksız ilişkilerin kişileri mutsuz etmenin yanı sıra, o ilişkiye hapsolmalarına neden olduğunu söyleyen Yüncü, “Kişi olumsuz bir ilişki yaşamasına rağmen bunu sonlandıramaz, bağımlı hale gelir. O ilişki onun tamamlayıcı bir unsuru haline gelir. Yokluğunda kişi kendini boşlukta hisseder. Bu durumda bağımlı ilişkide asıl problemi partnerde değil, kendimizde aramamız gerekir.”
Güven olmazsa sağlıklı bir iletişim kurulamaz
Yüncü, bağımlı ilişkilerde sürekli bir şüphecilik bulunduğunu belirterek, “Beni aldatacak. Ben ona neden güveneyim ki? Hoca bana taktı. Zaten beni geçirmek istemiyor” gibi takıntılı düşüncelere saplanabildiğini ifade etti.
“Güven olmazsa sağlıklı bir iletişim mümkün değildir” diyen Yüncü, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanlara güvenemezsek bu tür düşüncelere sürekli maruz kalabiliriz. Sağlıklı ilişkiler, kişiyi güçlendirmeli, hayata ve işine karşı bakış açısını olumlu yönde etkilemelidir. Romantik ilişkilerin en temel unsuru sevgidir. Karşıya güvenmek, onun sadakat duygusunu hissetmek de çok önemlidir. Sağlıklı bir ilişkide sevgi, güven ve sadakat hissine ihtiyaç vardır.”
Sigmund Freud’un anne-baba ilişkilerinin ikili ilişkilerin temeli olduğu teorisini hatırlatan Yüncü, bu ilişkilerin düzgün kurulduğunda sorun yaşanmadığını ifade etti.
Zeki Yüncü, şu bilgileri verdi:
“Çocuklar erken yaşta en etkili kişiler hakkında kafalarında bir imge oluştururlar. İleride bu imgeyle uyumlu kişilerle romantik olarak etkileşimde bulunurlar. ‘Kız çocukları babaya, erkek çocukları anneye yakın kişiler seçerler’ sözü gerçektir. Gelişim süreçlerinde sağlıklı anne-baba ilişkisi kurabilen bireylerin ilişkilerine baktığımızda, tıpa tıp anne babasına benzemediklerini görebiliyoruz. Bu bireyler, eş seçiminde anne ve babalarının olumlu yönlerini alarak ilişkilere başlayacaklardır. Olumsuz özellikleri ayrışmadan kabul eden kişiler ise ebeveynlerine benzer evlilikler yaşayacaklardır.”
Olgunlaşmış aşk ilişkilerinin temel unsurlarından biri olarak sevgiyi öne çıkaran Yüncü, şu şekilde sözlerini tamamladı:
“Sağlıklı sevgide, değer verme, güven, kabullenme ve karşılıksız verme çok önemlidir. Bu unsurlar ilişkiyi ayakta tutan unsurlardır. Sağlıksız sevgide kişi, ‘O bana güven veriyor’ derken, aslında ilk duygunun güven olması ilişkiyi zedeler. Kişi partnerini kaybetmekten korktuğu halde bu kaygıyı bastırarak ‘Evet ama seviyorum’ der. Aslında kişi sevmiyor, sadece ayrılmaktan korkuyor. Bu da sağlıklı olmayan bir ilişkinin belirtisidir. Bu kişiler, ‘Aşkın gözü kördür’ algısını geliştirebilir. ‘Sensiz yaşayamam, sen olmadan ben bir hiçim, sürekli seni düşünüyorum’ gibi ifadeler duyulabilir. Bağımlı olan kişilerde bu duygular yoğun bir şekilde yaşanır. İlişki hayatımız için önemlidir ama hayatımızın merkezinde olmamalıdır.”
(AA)
