Aile ve Çocuk

Okula geçiş süreci nasıl olmalı? | Ebeveyn

Uzman Psikolog Aycan Bulut Konca, ebeveynlere, çocukları yeni eğitim-öğretim dönemine hazırlamak için ipuçları sunuyor.

Çocuklar, okula başladıklarında evin tek hakimi olarak, aniden birçok yaşıtının bulunduğu bir okul ortamına uyum sağlamaya çalışırlar. Bu geçiş, çocukların evde edinemedikleri sosyal becerileri kazanmalarına yardımcı olurken, duygusal dalgalanmalara da neden olabilir. Bu nedenle, ailelere çocuklarını okul dönemine hazırlama ve motive etme görevleri düşmektedir.

Okulların açılması, hem çocuklarda hem de ailelerde çeşitli duyguların ortaya çıkmasına yol açabilir. Heyecanla birlikte bazı zorluklar da yaşanabilir. Aile içinde sosyalleşerek büyüyen çocuk, sosyalleşme sürecine okulda devam eder. Okula başlamaya hazırlanan bazı çocuklar sevinç ve heyecan hissederken, diğerleri yoğun stres altında hissedebilir. Bu dönemde anne babanın sunacağı destek, çocukların korku ve kaygılarını aşmalarına yardımcı olacaktır.

Çocukların okul yaşamına uyumu için, ev düzeni ve kurallarının okula ve okul sorumluluklarına uygun şekilde planlanması gereklidir. Okula başlayan çocuklara rahatça ders çalışabilecekleri bir oda ya da çalışma alanı sağlanmalıdır. Aileler, okul döneminde yaşam düzeni değişecek olan çocukları okulla ilgili bilgilendirmeli ve okul açılmadan önce gidecekleri okulu göstermelidir. Ayrıca, çocukların okulla ilgili sıkça sorular sorma potansiyeli göz önünde bulundurulmalı; aileler, bu dönemde sorulara ilgi ve sabırla cevap vermeye dikkat ederken çocuklara endişe yaratacak açıklamalardan kaçınmalıdır.

Okula yeni başlayacak ebeveynler, çocuklarının okul yaşamına dair ciddi kaygılar yaşayabilir. Endişeleri, tavır ve sözlerle çocuklarına aktarmaktan kaçınmaları önem taşır. Unutulmamalıdır ki kaygı bulaşıcıdır ve ebeveynlerin kaygıları çocuklarda korku oluşturabilir. Evdeki kaygılı ortam, okul öncesi hazırlanan çocuk için zararlı olabilir. Bu yeni süreci kolaylaştırmak için çocuğa cesaret verilmelidir.

Uyku, yemek düzeni ve ders çalışma saatlerinin yeniden planlanması, çocuğun okula daha kolay adapte olmasına yardımcı olabilir. Ancak bu planlamalar mutlaka çocukla birlikte yapılmalıdır. Ders çalışma zamanları, serbest zaman süresi, yemek saatleri ve uyku zamanı gibi konular açık ve kesin bir dille çocukla konuşulmalıdır. Çocuğun fikri alınmadan yapılan planlamalar, onun kendini yetersiz hissetmesine yol açabilir.

Yeni eğitim döneminde bir üst sınıfa geçecek çocuklara önceki eğitim yılına dair olumsuz eleştirilerde bulunulmamalıdır. Geçmişte yaşanan sorunlar yeni döneme yansıtılmamalıdır, aksi takdirde çocuk rehavete kapılabilir. Yeni dönem farklı yenilikler getireceği, olumlu ve olumsuz durumların yaşanabileceği, ancak her durumda yanında olunacağı çocuklara hissettirilmelidir. Bu destek, çocuğun okula ve başarıya dair motivasyonunu artıracaktır.

Yeni eğitim dönemine başlamak, birçok çocuk için endişe kaynağıdır. Özellikle başarı oranı düşük olan çocuklar bu duyguları daha yoğun deneyimleyebilir. Bu kaygıları aşabilmek için, çocukla birlikte, onların kapasitesine uygun ve ulaşılabilir hedefler belirlenmelidir. Bu hedefler, çocuğun adım adım gelişimini destekleyecektir.

Tüm bu hazırlıklara rağmen, eğer çocuğun okulla ilgili korku ve endişe süresi 1-2 haftayı geçiyorsa, zaman kaybetmeden bir uzmandan yardım alınmalıdır. İlk olarak başvurulacak uzman rehber öğretmen olmalıdır. Rehber öğretmen desteği yeterli gelmezse, hekim yardımına başvurulmalıdır.

Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı Klinik Psikolog Emel Güler, anlattı.

Okula yeni başlayan çocuklar için öncelikli hedef, akademik başarıdan çok çocuğun okula uyum sağlaması olmalıdır. Okula olumlu bir başlangıç yapmak, çocuğun okul hakkında olumlu düşünceler geliştirmesine yardımcı olur. Çocuklar, alışık olmadıkları ortamlara girmek ve tanımadıkları kişilerle tanışmakta çekingenlik gösterebilir. Tanıdık yüzler ve alıştıkları ortamlarda kendilerini güvende hissederler. Bu nedenle, özellikle anaokulu ve ilkokula yeni başlayan öğrenciler için uyum süreci daha hassas olabilir. Önceden okul hakkında konuşmak, çocuğun okulla ilgili duygularını paylaşmasına olanak tanımak, okul hakkında bilgi vermek ve gerekirse gidecekleri okulu birlikte görmek, kaygıyı azaltabilir.

Aile içinde okul hakkında yapılan konuşmalar ve aile bireylerinin okul deneyimleri, çocuğun zihninde okulun nasıl bir yer olduğu hakkında fikirler oluşturur. “Okul korkulacak bir yer mi?” “Yoksa sevilebilir mi?” “Öğretmenler kızar mı?” “Yalnız kalır mıyım?” “İhtiyacım olduğunda yardım alabilir miyim?” gibi belirsizlikler vardır. Bu nedenle aileler, okul hakkında konuşurken, çocuğun kaygı, korku ve endişelerini artıracak sözlerden kaçınmalıdır. Okul hakkında gerçekçi bilgiler paylaşılmalı ve olumsuz deneyimler yeni başlayan çocuklarla paylaşılmamalıdır.

Okula yeni başlayan çocuklar için hazırlık süreci önemsenmeli ve bu hazırlık için özel zaman ayrılmalıdır. Çocuğun sürece dahil edilmesi, okula gitme motivasyonunu artıracaktır. Defter, kalem, renkli boyalar gibi kırtasiye ürünleri çocuğun zevkine göre seçilmelidir. Eğer hazırlık aşaması olumlu duygularla dolu ve eğlenceli bir etkinlik olarak geçerse, çocuğun okulu benimsemesine ve okulla ilgili kaygıların azalmasına yardımcı olur.

Anneden ayrılma endişeleri, okula yeni başlayan çocuklarda sıkça görülen kaygı belirtileridir. Önceden kreş gibi okul öncesi eğitim kurumlarına gitmeyen çocuklar için anneden ayrılmak daha zorlu olabilir. Eğer çocuğun anneden ilk ayrılığı okul başlangıcı olacaksa, uyum süreci sıkıntılı geçebilir. Bu nedenle, okula başlamadan önce, küçük çocukların anneden kısa süreli ayrılıklar yaşamaları sağlanmalıdır. Ayrıca, okula başlamadan önce çocuğun hayatını etkileyen önemli olaylar (taşınma, annemin kaybı, hastalık, ayrılma vb.) yaşandıysa, bu konularda gerekli destek sağlanmalıdır. Okul başlangıcındaki duygusal ve diğer sorunlar, çocuğun okula uyumunu olumsuz etkileyebilir.