Aile ve Çocuk

İsveç, okullarda ekran kullanımını sınırlıyor | Ebeveynler için

İsveç hükümeti, okullarda dijital araçların aşırı kullanımını azaltmak için adımlar atmaya başladı. İlkokul düzeyi için tasarlanan değişikliklerin yanı sıra, okul öncesi müfredatta yapılacak düzenlemeler 1 Temmuz 2025’te yürürlüğe girecek. Araştırmaya dayalı bir tıp okulu olan Karolinska Enstitüsü, “Dijital araçların öğrencilerin öğrenme süreçlerini geliştirmek yerine olumsuz etkilediğine dair sağlam bilimsel bulgular mevcut” şeklinde bir açıklama yaptı ve ekledi: “Eğitimde, doğruluğu sorgulanmamış ve serbestçe erişilebilen dijital kaynaklar yerine, basılı ders kitapları ve öğretmen uzmanlığı aracılığıyla bilgi edinmeye geri dönülmesi gerektiğine inanıyoruz.”

Enstitünün araştırma bulgularıyla birlikte, İsveç hükümeti eğitimin dijitalleşme stratejisi kapsamındaki ulusal bir önlem programı oluşturduğunu duyurdu. Programın hedefleri şu şekilde belirtildi:

“Öğrencilerin okuma ve anlama becerileri, tüm derslerde başarılı öğrenmenin temelidir. İsveç Hükümeti’nin eğitim politikası, temel becerilere, yani erken sınıflarda okuma, yazma ve matematiğe odaklanarak sağlam bir bilgi tabanlı okul sistemi inşa etmeyi amaçlamaktadır. Dijital öğrenme araçları, yalnızca öğrencilerin öğrenimini engellemekle kalmayıp, teşvik ettiği bir çağda eğitim süreçlerine entegre edilmelidir.”

Programın duyurusunun ardından, İsveç hükümeti çocuklarda okuma sevgisini artırmak amacıyla okulların hem kurgusal hem de gerçek eserlerin erişimini kolaylaştırmak için önlemler almaya başladı. İsveç Eğitim Bakanı Lotta Edholm, eğitim politikaları üzerine yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“Temel okuma ve yazma becerilerini geliştirmek için en uygun ortam analog ortamlar ve analog araçların kullanılmasıdır. Bu nedenle, öğrencilerin kalem ve kağıtla çalışabilmesi ve en önemlisi ders kitapları ile öğretmenlerin bulunduğu okul kütüphanelerine erişimlerinin sağlanması son derece önemlidir.”

Hükümet, okul öncesi müfredatta çocukların dijital öğrenme araçları kullanma zorunluluğunun kaldırıldığını açıkladı. Ayrıca, iki yaş altındaki çocuklar için yalnızca kitaplar gibi analog öğrenme araçlarının kullanılacağını ve diğer tüm çocuklar için analog olmayan öğrenme araçlarının potansiyel kullanımının büyük ölçüde kısıtlanacağını belirtti. Okul öncesi müfredatta yapılan değişiklikler 1 Temmuz 2025’te yürürlüğe girecek. Hükümet, bu konudaki kararlılığını belirtti;

“Öğretmenlerin öğrenme materyallerini seçme ve kullanma yetkisi, öğretimin kalitesi ve öğrenme için oldukça kritik bir unsurdur. Toplanan bilimsel deneysel veriler ve kanıtlanmış tecrübeler, ilişki kurma, dikkat ve konsantrasyon ile okuma, yazma ve matematik gibi temel becerilerin analog ortamlarda analog aktiviteler yoluyla en iyi şekilde geliştirildiğini göstermektedir. Eğitim süreci, daha küçük yaşlardaki çocuklar için fiziksel kitaplara ve dijital öğrenme araçlarının sadece çocuklar büyüdükçe ve olumlu etkileri gözlemlendiğinde kullanılmasına odaklanmalıdır; bu, seçici bir yaklaşımla ve net bilimsel destek ve belgelenmiş eğitim katma değerine dayalı olarak yapılmalıdır.”

İsveç hükümeti, ayrıca okul ve okul dışı merkezlerde dijital cihazların nasıl kullanıldığı konusunu araştırmak üzere Ulusal Eğitim Ajansı’nı görevlendirdi.

İsveç eğitim sisteminde, okul öncesi eğitim kurumlarındaki dijital öğrenme araçlarının gerekliliği de inceleniyor. Bu araçların kullanımının gerekip gerekmediğinin ve eğitime katkı sağlayıp sağlamadığının bilimsel olarak kanıtlanması bekleniyor. Eğitim teknolojilerinin kullanımı için bu teknolojilerin belirgin bilimsel destek taşıması esas alınıyor. Mayıs ayında bu konuya ilişkin bir rapor hükümete sunulacak.

İsveç Hükümeti dijital araçlara karşı temkinli bir yaklaşım sergilerken, dijital öğrenme araçlarının hızla benimsenmesi Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Ajansı’nı da kaygılandırıyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Unesco, Ağustos 2024’te yayımladığı raporda “eğitimde teknolojinin uygun kullanımına dair acil bir çağrı” yayınladı. Rapor, ülkeleri okullardaki internet bağlantılarını hızlandırmaya davet etmekte; bununla birlikte eğitimde teknolojinin uygulanma biçimi hakkında da uyarıda bulunmaktadır.

Unesco raporu, teknolojinin öğretmen öncülüğündeki yüz yüze eğitimin yerini asla almayacağını ve herkes için kaliteli eğitim hedefine hizmet edecek biçimde kullanılmasının gerektiğini vurgulamaktadır.

Çevrimiçi eğitim, Avrupa ve Batı’nın diğer bölgelerinde yoğun bir tartışma konusudur. Örneğin Polonya, ülkeyi teknolojik olarak daha rekabetçi hale getirmek amacıyla dördüncü sınıftan itibaren her öğrenciye devlet destekli bir dizüstü bilgisayar sağlamayı hedefleyen bir program başlattı.

Koronavirüs pandemisi, dünya çapındaki okullarda hem basılı hem de dijital ders kitaplarının kullanımının artmasında önemli bir etken olmuştur. ABD’de devlet okullarının çoğu, federal pandemi yardımlarıyla ilk ve ortaöğretim öğrencilerine milyonlarca dizüstü bilgisayar temin etti. Ülkelerin eğitim teknolojileri kullanımı hususundaki farklı yaklaşımları dikkat çekmektedir.

Tüm uzmanlar İsveç’in temel değerlere dönüş hamlesinin öğrenciler için en iyi seçenek olduğu konusunda hemfikir değil. Örneğin Avustralya’nın Melbourne kentindeki Monash Üniversitesi’nde eğitim profesörü olan Neil Selwyn, “İsveç hükümetinin teknolojinin öğrenmeyi artırdığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığını belirtmesi haklı bir noktaya değiniyor; ancak bu, teknolojinin ne işe yaradığına dair doğrudan bir kanıtın olmamasından kaynaklanıyor” dedi. “Teknoloji, eğitimde gerçekten karmaşık bir faktörler sisteminin sadece bir parçasıdır.”

Çocukların ekran süresini azaltmaya yönelik ebeveynlere danışmanlık yapan Dr. Madhumitha Ezhil, sosyal medya paylaşımlarıyla dikkat çekiyor. “Birçok ebeveyn, çocuklarının ekranlarla ilk tanıştıklarının okulda olduğunu ve bu durumun zamanla arttığını söylüyor. ‘Eğitimsel’ bir şekilde başlayan süreç, evde sürekli ekran kullanımına dönüştü. Şimdi, bu ebeveynler ekran kullanımını azaltmaya çaresizce uğraşırken, okul ödevleri çocukların günlük rutininde ekranları tutmaya devam ediyor.” diyor.

Çocuklar için teknoloji detoksu konusunda ebeveynlere danışmanlık yapan Dr. Madhumitha Ezhil, İngiltere’deki okullarda yaygınlaşan eğitim teknolojileri hakkında şu düşüncelerde bulundu:

“Bazı ebeveynler, evdeki ekran zararlarını en aza indirmek için her şeyi yapıyor. Fakat çocuklar okula gittiğinde eğitim teknolojisi adı altında uzun süre boyunca ekran kullanmaya maruz kalıyorlar.”

“Bu ister anaokulu çocukları için tabletler ve sesli asistanlar şeklinde olsun, ister ilkokulda kullanılan öğrenme uygulamaları ya da ortaokulda uygulama temelli eğitim aracılığıyla olsun; bu ekran bazlı eğitim yöntemlerinin çocuklarımız için en iyisi olduğunu kim kanıtladı? Hiç kimse. Başlangıçta bu araçlar, gelecek için heyecan verici bir izlenim yaratıyordu. Niyetleri iyi olan okullar, en yeni yazılımları satın almak için büyük paralar harcadı ve öğretmenlerini bu yazılımlar ile eğitti. Bazı araçlar öğretmenlere fayda sağlasa da, şimdi teknolojinin öğrenciler üzerindeki etkisine dair daha sağlam verilere sahibiz; bu nedenle bir duraksama evresine girmemiz ve birçok durumda geriye dönmemiz gerekiyor.”

Referanslar:

Government Offices of Sweden. “Government investing in more reading time and less screen time” (2025) https://www.government.se/articles/2024/02/government-investing-in-more-reading-time-and-less-screen-time/

AP in Stockholm. “Switching off: Sweden says back-to-basics schooling works on paper” (2023) Şuradan alındı: https://www.theguardian.com/world/2023/sep/11/sweden-says-back-to-basics-schooling-works-on-paper