
Ebeveynler, çocuklarından saklanarak atıştırmalık tüketiyor | Anne
Ebeveynlerin çocukları uyuduktan sonra sosyal medya üzerinde gezinmesi, uyku saatlerini ertelemesi ya da dijital platformlarda geç saatlerde dizi izlemesi yaygın bir durum. Ancak artık yorgun evlerde daha sessiz bir eğilim ortaya çıkıyor: gizlice yapılan atıştırmalar.
Gizli atıştırmalar genellikle gözle görülmez. Araçların kol dayama yerlerine saklanmış abur cuburlar, kreş bırakma ile işe gitme arasında içilen büyük boy kahveler ya da gizlice tüketilen dev hamburgerler bunlara örnek olabilir.
Ebeveynlerin uyku zamanını ertelemesine benzer şekilde, bu atıştırmalar da ebeveynlere bir kontrol hissi sunar. Birçok ebeveyn için bu anlar, çocuklarının rutinleri, ihtiyaçları veya tercihleri tarafından belirlenmeyen nadir zamanlardan biridir.
Psikolojik Danışman Alyson Curtis, “Ebeveynliğin getirdiği talepler nedeniyle ortaya çıkan öz bakım eksikliğinin ciddi sonuçları vardır. Gizli yenen atıştırmalar da bu sonuçlardan biridir,” diyor. Çocukları özenle hazırlanmış, besleyici yemekler yerken, ebeveynler genellikle yiyeceklerini gizlice alıp kesintisiz şekilde tüketirler. Mantık ise basit: çocuklar “doğru” yemekleri alıyorsa, ebeveynler de yargılanmadan bir şeyler yeme hakkına sahip olduklarını hissedebilirler.
Son veriler bu eğilimi destekliyor. 2025 Ebeveynlerin Beslenme Araştırması’na göre, her on ebeveynden sekizi çocuklarının sağlığını kendi sağlıklarından daha öncelikli buluyor. Ailelerini beslerken birçok ebeveyn kendi ihtiyaçlarını göz ardı ediyor ve sonuçta yiyecek yoluyla sessiz bir başkaldırı yapma ihtiyacı duyuyor.
Modern ebeveynlik, diyet kısıtlamaları, alerjiler ve sosyal medya ile akran baskıları arasında dengeyi sağlamayı gerektiriyor. Süt ürünsüz akşamlardan, alerjen dostu atıştırmalara ve şekersiz tatlılara kadar çocukların beslenme ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir çaba istiyor. Ne yazık ki, bakım verme talepleri çok yorucu olabiliyor ve çocukları beslemek her zaman herkesin yapabileceği bir iş değil. Ebeveynlerin üçte ikisi evde seçici yiyen bir çocuk olduğunu bildiriyor; %53’ü ise aile üyeleri için farklı yemekler hazırladıklarını söylüyor.
Ebeveynlerin sadece %39’u çocuklarının düzenli olarak abur cubur yediğini belirtse de, birçok ebeveyn gizlice kendilerini şımarttıklarını itiraf ediyor. Bu yiyecekler, suçluluk duymadan kendilerini iyi hissetmek ve stres atmak için bir araç olarak kullanılıyor; geçici bir rahatlama sağlıyorlar. Kaliforniya’da ergen çocukları olan bir baba şöyle paylaşıyor: “Aracımın bagajında bir cips paketi saklıyorum. Eğer bunu eve götürsem, bir günde biterdi. Çocuklarıma son parça tavuğu veririm ama bagajdaki o cips paketine asla dokundurtmam.”
Psikiyatrist Dr. Charles Sweet, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bu davranış ikiyüzlülükten kaynaklanmıyor. Ebeveynlerin çocuklarının iyi beslenmesi için gösterdiği bitmek bilmez enerji ve çoğu zaman seçici tatlar ya da tıbbi ihtiyaçlara rağmen bunu yapma çabalarından kaynaklanıyor.” ve ekliyor: “Bu, daha fazla özgür iradeye sahip olma fikri ile bağlantılı. İntikam atıştırmaları, birkaç dakikalığına kontrolü ve zevki geri kazanmanızı sağlıyor. Bunu ‘tepki olarak öz bakım’ olarak da adlandırabiliriz.”
Dr. Sweet, bu durumun ebeveynler kronik stres altındayken ve bilinçsizce kendilerini yatıştırmak için hızlı çözümlere (örneğin yiyeceğe) yöneldiklerinde gerçekleştiğini kabul ediyor. Gizlice atıştıran ebeveynler, sadece basit, rahatlatıcı ve açıklama gerektirmeyen bir şey arıyor.
Gizliden yenen atıştırmaların aslında bir tepki olduğunu vurgulamak önemlidir. Bu, bakım verme sürecinin sıklıkla gerektirdiği zihinsel, duygusal ve fiziksel yorgunluğa karşı sessiz bir direniş eylemi. Ancak bu başa çıkma mekanizması, aynı zamanda anksiyete ve depresyon gibi daha derin sorunların da bir işareti olabilir. Curtis, “Gizli yenen atıştırma düşüncesi, özel muayenehanemde gördüğüm yeme bozukluklarına çok benziyor. Ancak kökenleri farklı. Yeme bozukluklarında tetikleyici genellikle toplumun kabul ettiği güzellik standartlarına uymak için duyulan baskıdır. Birey daha az yemeye başlar, bu durum gıda güvensizliğine yol açar. Yiyeceğe takıntılı hale gelir ve sonuçta tıkınırcasına yemeğe neden olur.” diyor.
Gizlice yenen atıştırmalar, ebeveynlerin evde ne kadar görünmez ya da değersiz hissettiklerinin bir yansımasıdır. Günlük rutinler başkalarının ihtiyaçlarını karşılarken, kişisel ihtiyaçlarla bağ kopabilir. Zamanla bu kopukluk, doğal açlık sinyallerini köreltir ve öğün atlamak normalleşir. Sonuç olarak, gizlice atıştırmak fiziksel ve duygusal beslenmeyi geri kazanmanın bir yolu haline gelir. Ancak bu keyifli yiyecekler yalnızken tüketildiğinde suçluluk da peşinden gelir. Bu suçluluk döngüyü derinleştirir ve başlangıçta kendine bakım için yapılan şey, zamanla kendini suçlamaya dönüşerek daha kötü sonuçlara yol açabilir. Daha ağır durumlarda, bu tekrar eden davranış ebeveynin yiyecekle olan ilişkisini olumsuz etkileyebilir; duygusal yeme ya da yeme bozukluklarına yol açabilir ki bu durumların üstesinden gelmek giderek zorlaşır.
Psikolojik Danışman A. Curtis devam ediyor: “Vücut, kıtlığın kendi isteğiyle mi yoksa başka bir nedenle mi olduğunu ayırt edemez. Sadece normalden daha az yemek aldığını anlar ve bu bir panik yaratır. Bu nedenle gizli atıştırmalar, kısıtlama/tıkınırcasına yeme döngüsüne benzer. Temelde, yeterince yememek vücudu ani ve çaresizce çok yemek yeme isteğine iter. Bu bir hayatta kalma içgüdüsüdür, görünmese bile.”
Sertifikalı Emzirme Danışmanı Amber Ginn, ülke genelinde emziren annelerle çalışıyor. Bu “deseni” sıkça gözlemliyor. Anneler, beslenmeleri, süt pompalama, çamaşır, iş ve çocuk kaosunu yönetirken neredeyse tamamen tükeniyorlar ve bir noktada yemek yemeyi unutuyorlar. Ardından, bebek nihayet uyuyunca ev sessizleşiyor ve gizli saklanan abur cuburlar ya da fast food yiyeceklerini hızlıca tüketiyorlar.
“Destek verdiğim annelerin çoğu ciddi anlamda yetersiz besleniyor. Yeterince protein almıyorlar, öğün atlıyorlar ve yalnızca granola barları ve kafeinle yaşamlarını sürdürüyorlar. Elbette günün sonunda kendilerini şımartıcı bir şeyler arzulayacaklardır. Vücutları gerçek yakıt istiyor, zihinleri ise çaresizce bir mola istiyor. Bu sadece açlık değil, bir tür hayatta kalma. Günün o sırada kendileri için olmayan anında, bir özerklik arayışı,” diye açıklıyor Ginn. Peki, emziren anne beslenmesi nasıl olmalıdır?
Bu döngüyü kırmanın yolları mevcut. İlk adım ebeveynlerin doyurucu ve bilinçli öğünleri hak ettiklerini kabul etmektir. Sadece işlevsel olmak değil, aynı zamanda iyi hissetmek için de. Bu değişim, düzenli ve keyifle yemek yemeye izin vermekle başlar. “Elbette ebeveynlikte hayatta kalmak için gerekli olanları yapmalısınız; ancak zihinsel sağlığınızın da önemli olduğunu ve etkili ebeveynlik yeteneğinizin kendi iyilik halinize bağlı olduğunu hatırlamak kritik,” diyor Curtis.
Öğün atlamalarının ardındaki nedenleri düşünmek de yardımcı olabilir. Yorgunlar mı, bunalmışlar mı yoksa otomatik pilota mı takılmışlar? Gizli atıştırma davranışının nedenlerini belirlemek, kök nedenin zihinsel, duygusal, fiziksel veya beslenme ile ilgili olup olmadığını anlamaya yardımcı olabilir.
İşte bu durumlar için birkaç çözüm önerisi:
• Sosyal medyadan kaynaklanan “yapmalıyım” düşüncelerine meydan okuyun.
• Geç saatlerde değil, günün ilerleyen saatlerinde de besleyici yiyecekler tüketin.
• Duygusal yemenin yaygın olduğunu ve genellikle tükenmişlik, karar yorgunluğu veya özerkliğin kaybıyla bağlantılı olduğunu kabul edin.
• Küçük keyifleri (kısa bir yürüyüş, podcast dinlemek, günlük yazmak ya da araçta yalnızken müzik dinlemek gibi) sıkıntılı anlarınızı hafifletmek için hayatınıza dahil edin.
• Gerekirse profesyonel yardım alın. Bakım verenlerin düzenli ve yargılamayan bir destek alma hakkı vardır.
Dr. Sweet şöyle tavsiyede bulunuyor: “Kendinize şefkat göstermek ve doğru özbakım uygulamak çok önemlidir. Kendinize ait bir an istemeniz sizi kötü bir ebeveyn yapmaz. Bu insani bir ihtiyaçtır ve tamamen geçerlidir. Ancak bu döngüyü fark etmek kesinlikle yardımcı olur. Yediğiniz şeyin gerçekten aç olduğunuz için mi yoksa bunalmış ya da yorgun olduğunuz için mi olduğunu değerlendirmeye çalışın.”
Ve en son olarak, hatırlanacak bir söz: “Her şeyde ölçülü olmak.” Çocuklar, ebeveynlerinin zaman zaman keyifli yiyeceklerin tadını çıkardığını, kendilerine zaman ayırdığını ve yiyeceği suçluluk ya da ödül değil, bir besin kaynağı olarak gördüklerinde bu davranışları benimseyeceklerdir. Bir çocuğun öğrenebileceği en etkili ders, yemeğin sessizce, huzur içinde ve özür dilemeden tadını çıkarmaktır.
Referanslar: Christine Michel Carter, “The Rise of the Revenge Meal: Why Parents Are Sneaking Off to Secretly Snack”, https://www.parents.com/the-rise-of-the-revenge-meal-11738394