
Doğru İletişim: Ergenler ve Aileleri Arasındaki İlişki Nasıl Olmalı? | Anne
Bu makale Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt tarafından yazılmıştır.
Çocuğunuzun “Senden nefret ediyorum”, “Hayatıma karışamazsın” gibi sözler sarf etmeye başlaması ve birden bire odasına kapanıp kapısını kilitlemesi, ebeveyn olarak stres yönetimi becerilerinizi geliştirmeniz gereken bir evreye girdiğinizi gösterir: Ergenlik.
İnsanlar yaşamları boyunca bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık gibi kendine özgü gelişim evrelerinden geçerler. Ergenlik, çocukluk döneminin ardından yetişkinliğe geçilen dönemi tanımlar. Ergenler, çocukluktan çıkmış ancak henüz yetişkinliğe ulaşmamış bireylerdir. Bu dönemde, ergenler, yoğun fiziksel, zihinsel ve sosyal değişimler yaşarlar: Boyları uzar, yüzlerinde sivilceler görülmeye başlanır, ses tonları değişir, dürtülerini yönetmede zorluk çekerler ve duygusal tepkisel davranışları artar. Tüm bu değişikliklere uyum sağlarken, yaşadıkları duygusal dalgalanmaları anlamlandırmaya çalışırlar. Bu süreç, karmaşık ve kaygı verici bir dönem olarak algılanabilir.
Ergenlik, gelişimlerinin en kritik dönemlerinden biri olsa da, bu dönemde yaşanan duygusal değişiklikler nedeniyle davranış değişimleri, ebeveyn-çocuk ilişkilerini genellikle olumsuz etkiler. Ebeveynler çoğu zaman çocuklarındaki bu değişiklikleri anlamakta zorlanır ve bu nedenle öfke ve kaygı hissedebilirler. Bu durum, aile içindeki huzuru zedeleyebilir ve iletişimi olumsuz yönde etkileyebilir. Ebeveynler, çocuklarına nasıl yaklaşacaklarını bilemediklerinden çaresizlik hissi yaşayabilirler.
Her ne kadar aile içi iletişim tüm gelişim dönemlerinde önemli olsa da, ergenlik döneminde hayati bir öneme sahiptir. Bu dönemin, önemli hayat kararlarının alındığı bir dönem olduğunu göz önünde bulundurursak, ebeveynleriyle olumsuz ilişkiler içinde olan ergenlerin yalnız hissetmeleri ve destek görememeleri, ciddi sorunlara yol açabilir. Aile içi iletişimi güçlendirmek için ebeveynler, ergenlik döneminin özellikleri hakkında bilgi edinmelidir.
Bu sayede çocuklarındaki değişimleri daha iyi anlayarak, durumu daha net bir şekilde değerlendirebilirler. Bu bağlamda, çocuklarının kimliklerini kazanma sürecinde onlardan uzaklaşmasının ve arkadaşlık ilişkilerine daha fazla odaklanmasının normal karşılanması gerekir. Bu tür davranışların, ergenlik döneminin bir parçası olduğu ebeveynler tarafından kabul edilmeli ve kaygılanmamalıdır. Çocuklarının kendilerine söyledikleri sözler, ebeveynlerde reddedilmiş hissetme yaratabilir; ancak, artık çocuklarının değiştiğini kabul edip kişisel algılamaları gerekmektedir.
Çocuklarındaki duygusal değişimlere verdikleri tepkilerin, çocuklarının yetişkinliğinde nasıl bir birey olacağını etkileyeceğinden, ebeveynlerin kendi duygularını kontrol edebildiklerini ve sağlıklı bir şekilde ifade edebildiklerini gösterip rol model olmaları önemlidir. Bu dönemde ebeveynlerin ilk yapması gereken şey, kendi duygularını kontrol etmeyi öğrenmektir. Bu duygular, çocuklarının davranışlarından ziyade, kendi geçmişleriyle ilgili olabilir. Belki de ebeveynler için bu duygular, kendi farkındalıklarını kazanmaları açısından yönlendirici niteliktedir. Eski stratejiler artık bu dönemde etkili olmayabilir. Daha önce işe yarayan tavsiyeler geçerliliğini kaybetmiş olabilir. Kontrol sağlamaya çalışmak ya da yasaklar koymak yerine, birlikte kurallar belirlemek daha etkili olacaktır. Uygulanabilir, açık kurallar oluşturmak önemlidir. Dinlemek, destek olmak, takdir etmek ve uzlaşmak her yaş döneminde değerlidir. Yargılayıcı bir ton kullanmaktan kaçınmak, sakin bir dille konuşmak ve eleştirmemek, ebeveynler için en önemli iletişim becerilerindendir.
Ergenlerin zihinleri sosyal uyaranlara karşı oldukça duyarlıdır. Hiçbir dönem, ergenlikte olduğu kadar iletişim kurma ve sosyalleşme kaygısıyla dolu değildir. Tüm kararları, gruba ait olma dürtülerinden etkilenmektedir. Bu nedenle ebeveynlerin, çocuklarının bu dönemde farklı düşündüğünü ve hissettiğini göz önünde bulundurarak onlara rehberlik etmeleri önemlidir. Sosyal dışlanmanın, fiziksel bir acı kadar etkili olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda ebeveynler, çocuklarının kaygılarını küçümsememeli, aksine bunları ciddiye alarak destek olmalıdır.
Ne olursa olsun, ergenlerin en büyük ihtiyacı ebeveynlerinin sevgisidir. Çocuklarınızla ne kadar çok zaman geçirir, olumlu anılar biriktirir, güler ve eğlenirseniz; bu zor dönemi o kadar sağlıklı atlatırsınız. Bu nedenle, çocuğunuzla iletişimi güçlendirmek adına onunla birlikte vakit geçirebileceğiniz özel anlar oluşturabilirsiniz.