
Çocuklarda DEHB ilaç tedavisinin süresi nedir? | Anne
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanısı almış çocukların büyük bir kısmı, ilkokul döneminde ilaç tedavisine başlayabiliyor. Ancak bu ilaçlar, sadece birkaç aylık bir destek olarak değil, yıllar süren bir müdahale olarak hayatlarına entegre oluyor. Finlandiya’da 2025’te yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, bazı çocukların bu ilaçları 6 ila 9 yıl boyunca kesintisiz kullandığını göstermiştir. Bununla birlikte, bu kadar uzun süreli kullanımın çocukların gelişimi üzerindeki etkilerine dair yeterli bilimsel veri mevcut değil.
Uzmanlar, DEHB belirtilerini kısa vadede hafiflettiği bilinen bu ilaçların uzun vadede bilişsel, duygusal ve sosyal etkilerini daha iyi anlamak için ek gözlemlere ihtiyaç olduğunu ifade ediyor. Bu durum yalnızca tıbbi bir mesele değil; Türkiye’de ve dünya genelinde sistemin DEHB’ye yaklaşımını tartışma gereği doğuruyor.
Çocuklukta tanı alan bireylerin çoğu, okuldan mezun olduktan sonra tek başına kalıyor. DEHB, sadece çocukluk dönemine özgü bir sorun değil; ömür boyu devam eden bir nörogelişimsel farklılık. Otizmde olduğu gibi, DEHB’nin de sadece çocukluk yaşantısını etkilemediğini anlamak, nörolojik farklılıklara sahip bireylerin karşılaştığı zorlukların azaltılması için önemli bir adım.
Finlandiya’da 2008 – 2019 yılları arasında gerçekleştirilen ve 40.691 çocuğun sağlık kayıtlarına dayanan araştırma, DEHB tedavisinde ilaç kullanımının sadece birkaç aylık bir süreç olmadığını açıkça ifade ediyor. Araştırmaya göre çocukların büyük bir kısmı ilaca erken yaşta başlıyor ve tedavi yıllar boyunca sürüyor. Katılımcıların yarısı ilaçları 3 yıldan daha uzun süre kullanmış. Bazı çocuklardaysa bu süre 6 ila 9 yıla kadar uzanıyor.
En uzun süreli ilaç kullanımı, 6 – 8 yaş arasında tedaviye başlayan erkek çocuklarda gözlemlenmiş. Bu gruptaki çocukların çoğu, ilacı 6 yıl veya daha uzun bir süre kullanıyor. Kız çocuklarında ise ilaç kullanımı daha kısa sürüyor; aynı yaş grubunda tedaviye başlayan kızların çoğu ilacı yaklaşık 4 yıl kadar kullanmış.
Araştırmayı yürüten uzmanlar, bu kadar uzun süreli kullanımın endişe verici olduğunu çünkü bu ilaçların etkilerine dair yapılan kontrollü bilimsel çalışmaların genellikle yalnızca birkaç ay sürdüğünü belirtmektedir. Oysa gerçek yaşamda ilaç tedavisi yıllar boyunca devam ediyor ve bu sürecin çocukların gelişimi üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılamamış durumda.
DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların kısa vadede dikkat süresini artırdığı, dürtüselliği ve hiperaktiviteyi azalttığı çeşitli çalışmalarda belirtilmiştir. Ancak bu etkiler genellikle birkaç haftadan birkaç aya kadar süren araştırmalarla değerlendirildi. Finlandiya’daki yeni araştırma, bazı çocukların bu ilaçları neredeyse 10 yıl süreyle kullandığını ortaya koyuyor. Bu noktada kritik bir sorun gündeme geliyor: Bu ilaçların uzun vadeli etkileri hakkında yeterli bilimsel veri yok.
Harvard Health Blog’da yapılan bir analiz bu konuya dikkat çekiyor. Uzmanlar, metilfenidat gibi ilaçların kısa vadede güvenli gözükse de, iştah kaybı ve uyku problemleri gibi yaygın yan etkileri olduğuna vurgu yapıyor. Daha da önemlisi, bu ilaçların uzun yıllar kullanılması durumunda çocukların beyin gelişimi, duygusal regülasyon ve sosyal becerileri üzerindeki etkisinin ne olacağı bilinmiyor. Bu nedenle Harvard uzmanları, ailelerin karar verirken sadece semptomları değil, tedavinin uzun vadeli bilinmezliklerini de göz önünde bulundurması gerektiğini ifade ediyor.
Bugüne kadar Avrupa İlaç Ajansı gibi kuruluşlar, DEHB ilaçlarının onaylanması için genellikle bir yıla kadar süren klinik takip verilerini yeterli buluyordu. Ancak Finlandiya’daki araştırma, bu ilaçların gerçek yaşamda çok daha uzun süreler boyunca kullanıldığını gösteriyor. Yani ilaçlar yıllarca kullanılıyor fakat bu kadar uzun süreli kullanımın çocuklar üzerindeki etkilerini değerlendirmenin yeterli bilimsel çalışmasının olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, ilacın yalnızca başlangıçtaki etkilerine değil, uzun vadede yaratabileceği sonuçlara dair daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu anlamına geliyor.
DEHB tanısı çoğu zaman çocukluk döneminde konuluyor ve bu, bozukluğun yalnızca çocuklukla sınırlı olduğu yanlış algısına yol açabiliyor. Ancak yürütülen uzunlamasına araştırmalar, DEHB’nin önemli bir kısmının ergenlik ve yetişkinlikte de devam ettiğini gösteriyor. Belirtiler yaşla birlikte şekil değiştiriyor olsa da, dikkat dağınıklığı, odaklanma güçlüğü, dürtü kontrolü sorunları ve motivasyon güçlükleri birçok yetişkinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiliyor.
Ancak sistem, DEHB’yi hâlâ “okul başarısını artırmak” için geçici olarak müdahale edilmesi gereken bir durum olarak değerlendiriyor. Birçok çocuk, ilacı yalnızca okulda devam ettiği sürece kullanıyor. Türkiye’de sosyal güvenlik kurumu, DEHB ilaçlarını sadece 25 yaşına kadar karşılıyor. Mezuniyetin ardından ilaç bırakılıyor; psikiyatrik takibi sona eriyor. Bu noktada birey yalnız kalıyor. Oysa tedavi yalnızca ilaçla sınırlı değil; ilaçla birlikte yürütülen psiko-eğitim, davranışsal terapi, yaşam becerileri eğitimi ve aile desteği sürecin en az ilaç kadar önemli bir parçasını oluşturuyor.
İlacın etkisi, semptomları baskılamakla sınırlı kalıyor. DEHB’li bireyin kendi özelliklerini anlaması, nasıl odaklandığını, nasıl çalıştığını ve neyin onu zorladığını fark edebilmesi, ancak bütüncül yaklaşımlar ile mümkün. Bu farkındalık sağlanmadığında, ilaç kesildiğinde bireyin yaşam kalitesi hızla düşebiliyor. Bazı bireylerde riskli davranışlar, madde bağımlılığı, iş kaybı ya da sosyal izolasyon gibi durumlar yaşanabilir. Bu nedenle DEHB tedavisi, sadece “okul çağı” ile sınırlı bir müdahale değil; yaşam boyu destek sağlayabilecek bir yolculuk olarak değerlendirilmelidir.
İlaç tedavisinin tek başına yeterli olmadığı belirgin. DEHB tanısı aldıktan sonra yalnızca ilaç verilmesi ve çocuğun takip edilmemesi, uzun vadede yetersiz kalabilir. Uzmanlar, aşağıdaki adımların önemli olduğunu vurguluyor:
1. Tedaviye başlamadan önce çocuğun genel sağlık durumu iyi bir şekilde değerlendirilmeli. Özellikle kalp ve damar hastalıkları açısından bir risk olup olmadığı araştırılmalı; tansiyon, kalp ritmi ve aile öyküsü dikkate alınmalıdır. Bu tür kontroller yapılmadan ilaca başlanmamalı, gerekiyorsa bir çocuk kardiyoloğundan görüş alınmalıdır.
2. İlaç tek başına bir çözüm değil. Avrupa İlaç Ajansı da DEHB tedavisinde metilfenidatın yalnızca “kapsamlı bir tedavi planının” parçası olarak reçete edilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu plan; psikoeğitim, aile desteği, okul uyumu ve gerektiğinde terapileri içermelidir.
3. Düzenli takip çok önemlidir. Tedavi süresince çocuğun kalp ritmi, tansiyonu, boyu ve kilosu düzenli olarak izlenmelidir. Ayrıca çocuğun ruh düncesinde değişiklik olup olmadığı da gözlemlenmeli; depresyon, huzursuzluk, içe kapanma gibi belirtiler varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.
4. Yılda en az bir kez ‘ilaç bırakılabilir mi’ diye değerlendirilmelidir. Avrupa İlaç Ajansı, ilacı bir yıldan daha uzun süre kullanan çocuklarda tedaviye devam edilip edilmeyeceğinin gözden geçirilmesini öneriyor. Bu, ilacın işe yarayıp yaramadığını ve hâlâ gerekli olup olmadığını anlamak açısından önemlidir.
5. Bilgi edinmek ve soru sormak ebeveynlerin hakkıdır. Ebeveynler doktorlarıyla açık iletişim kurmalı, tedaviye dair tüm soruları sormalı ve yalnızca semptomları değil, çocuğun genel iyilik halini merkeze almalıdır. Bu ilaçlar hafife alınmamalıdır ama korku ile de yaklaşılmamalıdır; kararlar bilgiye dayanarak verilmelidir.
DEHB tanısı almış bir çocuğun ilaca başlaması, yalnızca birkaç yıllık bir okul desteği değil, uzun soluklu bir takip sürecinin başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Avrupa İlaç Ajansı’nın da vurguladığı gibi, bu ilaçların etkili olabilmesi için doğru tanı, dikkatli izleme ve destekleyici yöntemlerle birlikte kullanılması çok mühimdir. Destek süreçleri yalnızca bir reçete değil, bilinçli kararlar, düzenli takip ve güçlü bir ebeveyn-uzman işbirliği gerektirir.
DEHB, yalnızca okul dönemine sıkışmış geçici bir durum değildir; çocuğun yaşamı boyunca devam edebilecek bir farklılıktır. Bu nedenle çocuğa eşlik etmek, yalnızca sınıf geçmesi için değil, kendini anlaması ve potansiyelini ortaya koyabilmesi için verilen bir destektir. Reçete edilen ilacın yanı sıra, bu uzun yolculukta gösterilecek anlayış ve destek en değerli katkıyı sağlayacaktır.
Kaynaklar:
https://jamanetwork.com/journals/jamapsychiatry/fullarticle/2806881
https://childmind.org/article/will-adhd-medication-change-my-childs-brain
https://link.springer.com/article/10.1007/s00787-025-02735-4
https://www.ema.europa.eu/en/medicines/human/referrals/methylphenidate
https://www.health.harvard.edu/blog/adhd-medication-for-kids-is-it-safe-does-it-help-201603049235