Aile ve Çocuk

Çocuğunuzun okulda arkadaş bulması zor mu? | Anne

Anaokuluna giden çocukların sosyal ilişkileri, aileler için kafa karıştırıcı olabilir. Özellikle, okula alışma sürecinde diğer çocuklarla oyun oynamaya çekinen çocukların aileleri endişeye kapılabilir. Eğer çocuğunuz hâlâ arkadaşlarından bahsetmiyor veya eve akranlarıyla ilgili bazı şikâyetlerle dönüyorsa, kaygı duyuyor olabilirsiniz. The New York Times’ın haberine göre, harekete geçmeden önce birkaç konuyu dikkate almak faydalı olabilir.

Uzmanlara göre, çocuklar genellikle 3 yaş civarında paralel oyunlar oynamakla başlarlar. Okul öncesi dönemdeki çocuklar aynı oyunu yan yana oynar, ancak etkileşimden uzak kalmayı tercih ederler; 3 ile 5 yaşları arasında ise birbirleriyle oyun oynamayı öğrenmeye başlarlar. Pediatrist S.B. Hunter’a göre, bu dönemde çocuklar ebeveynleriyle oynamak yerine akranlarıyla oynamayı pek tercih etmeyebilirler. Arkadaşlarıyla oyun oynama isteği zamanla gelişecektir.

“Bu yaşlardaki çocukların genellikle temsili oyunlar oynadığı gözlemleniyor. Evcilik, hayvanları konuşturma veya çizgi film ve süper kahramanlarla özdeşleşme gibi oyunlar kurmaktadırlar. Anaokuluna başlamadan önce çocuklar genellikle kendilerini dünyanın merkezi olarak görürler ve en çok kendileri için endişelenirler. Anaokuluna başladıklarında paylaşma, sıra bekleme ve grup dinamiklerine katılma becerilerini edinmeye başlarlar. 4-5 yaşlarına kadar büyüklerin hissettiği türde empati duygularından uzak kalabilirler. Gelişim psikolojisine göre, farklı düşüncelere ve inançlara dair bir farkındalık geliştirirler.” Dr. Hunter, çocukların sözel saldırılara karşı tepki verme konusunda henüz gelişim aşamasında olduğunu belirtmektedir. Anaokulu döneminde çocukların çabuk küstükleri ve çabuk barışmaları ise sıkça gözlemlenen bir durumdur.

“Mükemmel Çocuk Mu? Mutlu Çocuk Mu?” adlı “The Happy Kid Handbook” kitabının yazarı, çocuk psikoterapisti Katie Hurley, bir çocuğun yalnız ve dışlanmış hissetmediği sürece yalnız oynamasının bir sorun olmadığını vurguluyor. Anaokulu yetkililerinin yalnız başına oynayan bir çocuğa alışkın olduklarını belirten yazar, okulların oryantasyon sürecinde akademik programa odaklandığını ve çocukların sessiz bir alan bulma şansının olmadığını ifade ediyor. Uzman, çocukların bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurmanın çok önemli olduğunu kaydediyor: “Bazı çocuklar içe dönük, bazıları ise dışa dönük mizaç taşır. Kimi çocuk yüksek sesli ve hareketli ortamlarda oynamaktan keyif alırken, bazıları sessiz bir ortamda puzzle yapmayı tercih edebilir.”

Uzmanlar, eğer çocuğunuz arkadaşının ona kaba davranışta bulunduğunu ifade ediyorsa, bunun sadece öfkesini dışa vurma biçimi olabileceğini belirtiyor. Bu durum, müdahale etmeniz gereken büyük bir sorunun habercisi olmayabilir; belki de yalnızca yaşadığı hayal kırıklığını dile getiriyordur. Örneğin, bir arkadaşı kedi ailesi oyunu oynamak isterken, diğeri köpek ailesi oyununu oynamak istemiş olabilir ve bu da bir anlaşmazlık yaratmıştır.

“Eğer çocuğunuzun birçok şikayeti varsa, bu durumu çözme konusunda acele etme isteğiniz son derece doğaldır. Ancak hemen harekete geçmeyin ve ona bu durumu kendi başına çözmesi için fırsat tanıyın.” diyen Hurley, ebeveynlere çocuklarının “yumuşak iniş alanı” olmalarını öneriyor.

Çocuğunuz okuldan geldiğinde, hem duygusal hem de fiziksel anlamda aynı çocuğun onu hedef aldığına dair bir durum gözlemlerseniz, öğretmenle görüşme zamanı gelmiş olabilir. Öğretmen, ilişki dinamiklerini daha dikkatli bir şekilde gözlemleyerek size yardımcı olabilir, bu da olası büyük problemleri engelleyebilir. Çocuğunuzun uzunca bir okul gününden sonra yaşadıklarının inceliklerini öğretmen fark edebilir, ayrıca bu yaşlarda çocuklar büyük problemleri fark edemeyebilirler. Bu nedenle, annenin çocuğun davranışlarını dikkatle gözlemlemesi önem kazanıyor; yeme ve uyku sorunları veya okula gitmeyi reddetme gibi davranış değişiklikleri olursa okul ile temas kurmak gerekiyor.

Çocuğunuzun sosyal ilişkilerde zorlandığı ve yalnız olmaktan şikayetçi olduğu durumlarda, problemin kökenini anlamak gerekebilir. Pediatrist Dr. Knickerbocker, çocuğunuzun öz güvenini geliştirmeye odaklanmanızı öneriyor. “Arkadaşlık ilişkilerini geliştirmek ve akranlarıyla oynayabileceği küçük buluşmalar ayarlamak iyi olacaktır. Bu buluşmalarda içe dönük mizaçlı çocukların hemen sosyal davranış sergilemelerini beklememek önemlidir. Ebeveynlerin, çocuğunun sosyalleşme sürecinde yaptığı olumlu hareketlere odaklanması faydalı olabilir. Arkadaş edinme konusuyla ilgili kitaplar okumak da çocuğun farkındalığını artırabilir.” diyor.

Sonuç olarak, çocuğun arkadaş edinme süreci ve okulda yaşadığı dostluk problemleri konusunda gözlem yapmak ve öğretmeniyle gerektiğinde irtibat kurmak hayati bir önem taşımaktadır. Bütün bunlar, ailenin dikkati, sabrı ve eğitim kurumu ile işbirliği sayesinde mümkün olabilmektedir.

Derleyen ve Çeviren: Senem Tahmaz

Referanslar: Jessica Grose. (2019). “Decoding Your Kid’s Friendship Drama”.

Şuradan alındı: https://parenting.nytimes.com/preschooler/decoding-your-kids-friendship-drama?module=editors-picks&action=click&region=3