“Çocuğum okulda yaşadıklarını paylaşmıyor” diyen ebeveynler için öneriler | Anne
Okulun ilk günleri, okuldan sonra çocuğa yöneltilen “Okul nasıldı?” veya “Okulu nasıl geçti?” gibi sorularla devam eder. Her öğrencinin “Okul nasıldı?” sorusuna vereceği yanıt farklılık gösterir! Okuldaki gününün nasıl geçtiğine dair merak içinde olan bir veliyseniz, çocuğunuzun kısa yanıtlarla konuyu kapatmasını önlemek için ona sorabileceğiniz çok daha faydalı sorular var. İşte merakınızı giderecek, çocuğunuzu baskı altında hissettirmeyecek ve okul ortamı hakkında ipuçları sunacak “Okul sonrası soruları”…
Çocuğunuzun okuldaki ilk gününde yaşadıklarını rahatça anlatabilmesi için öncelikle sabırlı olmanız gerekir. Kendini rahat, kabul görmüş, güvende ve destekleniyor hissetmeye ihtiyacı vardır. Ona duygularının kabul gördüğünü göstererek yaklaşırsanız, güvenli bir ortamda içini dökmeye daha istekli olur. Ebeveyn olarak, konuşmanın akıcı ve verimli olabilmesi için destekleyici bir ortam sağlamanız önemlidir.
“Günün nasıl geçti?” “İyi.”
“İyi” cevabı, sorun yokmuş gibi görünse de aslında bu yanıt size gerçek bir bilgi vermez ve sohbeti sonlandırır. Sorularınıza daha kapsamlı yanıtlar almak istiyorsanız, konuşmayı teşvik edici açık uçlu sorular sormanız gerekmektedir.
Seni ne güldürdü?
Seni ne üzdü?
Günün en sevdiğin kısmı hangisiydi?
Öğle yemeğinde kiminle oturdun veya konuştun?
Bu soruları başlangıç noktası olarak değerlendirin ve sohbet ilerledikçe takip eden sorular sormaya devam edin. Çocuğunuzun sorgulandığını hissetmemesi de önemlidir.
Spesifik bir soru sorun
Açık uçlu sorular, tatmin edici bir yanıt almanızı zorlaştırabilir. “Okul nasıldı?” gibi sorular genelde “İyi” veya “Kötü” gibi kısa cevaplar almanıza neden olur. Bu nedenle “Bugün en çok hangi yemek hoşuna gitti?” ya da “Seni en çok ne heyecanlandırdı?” gibi sorular sormak daha net ve spesifik yanıtlar almanızı sağlar. Eğer çocuğunuz “İyi” ya da “Kötü” gibi kısa yanıtlar verirse, “Neden?” gibi sorular yanıtlamaktan kaçınmasına yol açabilir. Bu durum, zorlayıcı duygular hissetmesine neden olabilir ve iletişimi daha karmaşık hale getirebilir. Ayrıca, “Neden kötü?” ve “Ne oldu?” tarzı sorular da detay almakta etkili olmayabilir. Bu tür sorularla gerginlik yaşamak işlerin daha da zorlaşmasına neden olabilir. Aşağıdaki örnek sorularla başlayabilirsiniz;
Teneffüste kiminle oynadın?
Beden eğitimi dersinde ne yaptınız?
Bugün okulda kim zor zamanlar geçirdi?
Bugün hangi konuda yardıma ihtiyacın oldu? Yardım istediğinde kim yardımcı oldu?
Bugünle ilgili en sevdiğin şey neydi?
Daha büyük çocuklara ise şu soruları yöneltebilirsiniz;
Bugün olan en komik şey neydi?
Fen laboratuvarında kimlerle çalıştınız?
Öğle yemeğinde kimlerle vakit geçirdin?
Bu yıl en yakın hissettiğin veya hissetmediğin öğretmen kim?
Bugün seni desteklemek için yapabileceğim bir şey var mı?
Eğitimcilerin sıkça kullandığı bir diğer yaklaşım, kendini açmaktır. Çocuğunuza “Okul nasıldı?” diye doğrudan sormak yerine önce kendi gününüzü anlatmak, onun da konuşmasını kolaylaştırır. Ayrıntılara olabildiğince spesifik şekilde değinin. “Kahve termosumu yanıma almayı unuttum” veya “En sevdiğim kalemim kayboldu” gibi basit bilgiler, samimi bir sohbetin kapısını aralar. Eski bir ilkokul öğretmeni olan Elizabeth Manly, “Onlara ne kadar çok anlatırsanız, yaşadıkları gün hakkında nasıl konuşacaklarını o kadar iyi anlayacaklar” diyor. “Çoğu zaman, küçük çocuklar o gün hakkında nasıl konuşacaklarını bilmiyorlar ve bu da öğrenilmesi gereken bir beceri.”
Bazen “Günün nasıl geçti?” sorusu, küçük çocukların yanıtlayamayacağı kadar geniştir. Bu durumda çocuklar nereden başlayacaklarını bilemeyebilir. “Beden eğitimi dersinde ne yaptınız?” veya “Öğle yemeğinde ne yediniz?” gibi sorular daha belirgin ve yanıtlaması kolaydır.
Bazı uzmanlar, bir süre hiç soru sormadan sıcak ve güvenli bir ortam sağlamanın da etkili bir yöntem olduğunu vurguluyor. Elle Kwan, “Cevaplarını duymak için can attığınız soruları sormak yerine, önce çocuğunuzla bağlantı kurmak için zaman ayırmanızı öneririm. Çocuğunuzun güvende hissetmesi için ne gerekiyorsa yapın.” diyor.
Çocuğunuzun duygularını tanıması da önemli bir konudur. Onunla farklı duygusal etkinlikler yaparak duygularını tanımasına yardımcı olabilirsiniz.
Göz teması kurmak her türlü iletişim için son derece değerlidir. Ancak bazı çocuklar, göz teması kurulduğunda sorgulanan biri gibi hissedebilir. Daha önce de belirtildiği gibi, birbiriyle bağlantılı sorularla birlikte dikkatli bakışlar altında olmak gerginlik yaratabilir. Günlük yaşamda göz kontağının olumlu etkisi yadsınamaz; ancak çocuğunuzun gergin olduğunu hissederseniz, sorularınızı günlük aktiviteler esnasında sormaya çalışarak onun rahat hissetmesini sağlayabilirsiniz. İçe dönük çocuklarda bu yaklaşım işe yarayabilir. Örneğin, mutfakta bir şeyler atıştırırken sizin de tezgahta çalışmanız, onunla daha rahat konuşmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, önemli bir konu açıldığında sakin kalarak ona yakınlık göstermeniz de önem taşır.
Çocuklar, yaşadıkları duyguları oyunla ifade ederler. Günlük hayatta duygu durumlarını oyunlarına yansıtır, iç dünyaları hakkında ipuçları verirler. Özellikle küçük çocuklarla serbest oyun oynamak, onların okulda yaşadıkları şeyler hakkında bilgi edinmenizi sağlar.
“Bu ayıcık mutluymuş, çünkü…”, “Bu ayıcık üzgünmüş, çünkü…”, “Bu ayıcık hayal kırıklığına uğramış, çünkü…” gibi cümlelerle oyuna yön vererek çocuğunuzun doğaçlama olarak boşlukları doldurmasını izleyebilirsiniz. Gözlemleriniz içinde olağandışı durumlar varsa bunları okulun rehberlik birimi ile paylaşabilirsiniz. Anaokuluna alışma sürecinde bu ipuçlarına dikkat edin.
