Aile ve Çocuk

Bebeklerin Hıçkırma Nedenleri | Anne

Bebekler, dört aylık olana kadar tuz tadını deneyimlemezler. Bu durumun nedeni, böbreklerin bu dönemde sodyumu işlemeye başlamasıdır.

Yeni doğan bir bebeğin vücudunda yaklaşık bir bardak kadar kan bulunur.

Yetişkinlerde toplam 206 kemik bulunurken, bebekler doğduklarında 300 kemik ile dünyaya gelirler. Bebek büyüdükçe kemikleri birleşerek yetişkinlikte 206 sayısına ulaşır.

Bebekler ihtiyaç duyduklarında çığlık atar veya inlerler ama ağlayamazlar; çünkü ilk üç hafta boyunca gözyaşı üretemezler. Gözyaşı kanalları henüz gelişimini tamamlamamıştır.

Yeni doğan bebekler, kafalarını soldan ziyade sağa çevirme eğilimindedirler.

Bebekler doğumda diz kapakları olmadan dünyaya gelirler. Diz kapakları, altıncı aya kadar tam olarak gelişmez.

İç kulak, doğumdan önce tamamen olgunlaşan tek duyu organıdır ve gebeliğin ortalarında yetişkin boyutlarına ulaşır.

Yeni doğan bir bebek, yaklaşık 20 dakikada bir idrar yapar; altıncı aya ulaştığında ise neredeyse her saat tuvalet ihtiyacını giderir.

İnsan yavruları, ebeveynlerine gülümseyen tek primat türüdür.

Bebekler rahimdeyken annelerinin hormonlarını alırlar, bu nedenle doğum sonrası vücutlarında az miktarda östrojen bulunur. Kız bebekler, biraz süt salgılar ve hatta mini regl deneyimi yaşayabilir.

Albert Einstein, Isaac Newton ve Mark Twain, en ünlü prematüre bebeklerdendir.

Bir kadından doğan en fazla çocuk sayısı 69’dur. 1725-1765 yılları arasında Rus bir köylü kadın, 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüz doğurmuştur.

1978 yılında, Antarktika’daki ilk bebek doğmuştur: Emilio Marcos Palma.

Bir bebekte yaklaşık 30.000 tat alma cisimciği vardır. Bunlar, yalnızca dilin üzerinde değil; ağızın yanlarında, arkasında ve tavanında da bulunurlar.

Her yıl ABD’de, 4 milyonun üzerinde bebek dünyaya gelmektedir.

Bebeklerin yaklaşık %80’i bir tür doğum lekesi ile dünyaya gelir.

Bazı bilim insanları, başı sallamanın “hayır” anlamını kazanmasını, yeni doğanların karınları doyduğunda başlarını yemekten uzağa çevirmelerine bağlıyorlar.

Bir bebek, doğumdan itibaren annesinin kokusunu ve sesini tanıyabilir. Annesi ile diğer yetişkinler arasındaki farkı anlaması ise birkaç hafta alır.

ABD’de bebekler en çok çarşamba günü doğuyor, en az ise pazar günü doğuyorlar.

Mayıs ayında doğan bebekler, genellikle diğer aylarda doğanlardan yaklaşık 200 gram daha ağırdır.

Araştırmalar, sezaryenle doğan bebeklerde solunum güçlüklerinin daha fazla yaşandığını göstermektedir. Bunun nedeni, normal doğum sırasında yaşanan önemli hormonsal ve fizyolojik değişikliklerin kaybedilmesi fikridir.

Her 100 yeni doğan bebekten 4 veya 5’inde meme uçlarından süt akışı gözlemlenmiştir. Bunun nedeni, gebelik sırasında annenin yüksek hormon seviyelerinin plasentadan sızmasıdır.

Bir bebeğin başı, vücudunun dörtte biri kadar; bu oran yetişkinlikte sekizde bir olarak değişir.

Yeni doğmuş bir bebeğin kavrayışı o kadar güçlüdür ki sadece parmaklarıyla tüm bedenini havada tutabilir.

Araştırmalar, bebeklerin annelerinin göğüs kokularına olumlu tepki verdiğini ve diğer kadınlar tarafından kullanılan göğüs pedlerini göz ardı ettiklerini göstermektedir. Daha ilginç olanı, görme engelli kadınların yalnızca koku ile kendi çocuklarını diğerlerinden ayırt edebilmesidir.

Yeni doğan bebekler, rastgele desenler yerine yüz çizimlerine bakmayı ve gülümseyen yüzleri asık yüzlere tercih ediyorlar.

Bebekler, yedinci aya kadar aynı anda nefes almayı ve yutmayı gerçekleştirebilirler.

5 yaşındaki Perulu kız çocuğu Lina Medina, doğum yapan en genç insan olarak kaydedilmiştir. 1939 yılında bir erkek çocuk dünyaya getirmiştir.

Bir bebeğin doğum sırasında hayatta kalma ihtimalinin en yüksek olduğu dönem, annenin 22 yaşında olduğu zamandır. Bu yaş, insanlarda “doğurganlık yaşı” olarak tanımlanır.

Batı Afrika’nın bazı bölgelerinde ikiz doğma olasılığı özellikle yüksektir. Örneğin, Nijerya’da bu oran 22-1’dir.

Bir bebeğin doğumdaki ortalama ağırlığı 3,20 – 3,60 kg arasında değişmektedir. Hayatta kalan en küçük bebek 240 gramdır.

Genelde erkek bebekler, kız bebeklerden biraz daha ağırdır.

Yeni doğan bir bebeğin beyni, toplam beden ağırlığının yüzde 10’u kadardır. Yetişkinlerde bu oran yüzde 2’ye düşer. İlk yılın sonunda bebeğin beyin ağırlığı 2,5 kat artar ve beşinci yılın sonunda doğumdaki ağırlığına kıyasla üç kat büyümüş olur.

Bebekler doğal yüzme yetenekleriyle doğar ve nefeslerini tutabilirler. Fakat bu yetenek hemen kaybolur.

Ortalama altıncı ayda bebekler, her objenin farklı olduğunu anlamaya başlar; öncesinde bir ağaçta gördüğü kuşların hep aynı olduğunu düşünürler.

Görme, yeni doğan duyularından en son gelişenidir. Yenidoğanlar en iyi 20 cm uzaklıktan görürler. Üçüncü aya geldiklerinde ise en iyi çevresel görüş biçiminde net görürler. Bebekler, renk tonlarını ayırt etmede de zorlanırlar.

Yeni doğan bebeklerin çoğu, doğduğu sırada sahip oldukları saçların tamamını hayatlarının ilk üç ya da dört ayında kaybeder.

Avrupa’da süt, 1890’lara kadar pastörize edilmedi ve özellikle bebekler için kullanılmaktan kaçınıldı; çünkü insanlar çocukların büyürken sütün elde edildiği hayvana benzetileceğine inanıyorlardı.

Ortaçağ Avrupa’sında, yaramaz bebeklerin kalitesiz anne sütünün sonuçları olduğu düşünülüyordu.

19. yüzyıla kadar, bebeklerin kişilikleri olmadığı düşünülüyordu; dolayısıyla şu anda önerilen fiziksel ve psikolojik desteklere ihtiyaçları olduğuna inanılmıyordu.

19. yüzyıla kadar kızıl saçlı süt annelerden kaçınılıyordu; çünkü bebeklerin süt annelerinin özelliklerini taşıyacakları düşünülüyordu. Bu sebeple ebeveynler, kızıl saçlıların efsanevi huysuzluklarından uzak durmaya çalışıyorlardı.

1235 yılında, III. Henry, Hristiyan süt annelerin Yahudi bebekleri emziremeyeceklerine hükmetmiştir.

İngiltere’nin bazı bölgelerinde, yeni doğan bir bebeğin başı, şans için rom ile yıkanıyordu. Gelecek zenginliklerin umudunu simgelemesi açısından bebeğe tereyağı ya da şekerle dokunmak, tüm Avrupa’da yaygın bir gelenekti.

Ortalama bir bebek, yılda yaklaşık 2700 bez kullanmaktadır.

Eski geleneklerde, göbek kordonunun uzunluğunun, erkek bebeğin gelecekteki penis uzunluğunu belirttiğine inanılıyordu.

Antik Roma’da doğan bebek erkek olduğunda ön kapıya zeytin dalı, kız olduğunda ise bir parça yün kumaş asmak yaygın bir adetti.

Bebekler, erkek sesinden çok kadın sesini duyma eğilimindedirler. Bu yüzden insanlar, bebeklere konuşurken seslerini tiz hale getirirler.

Psikologlar, bebeklerin öz farkındalıklarının 12. ay civarında geliştiğini düşünüyorlar.

Bir bebeğin gözlerinin boyutu, yetişkin halinin %75’i kadardır; görüşleri ışığa duyarlıdır ancak çok yakın mesafeleri görebilecek kadar yetkin değildir. 6. aydan sonra görüşleri tamamen netleşir.

Nesne kalıcılığı genellikle 8-9. aylarda anlaşılmaya başlanır.

Ortaçağ Avrupa’sında bebekler, bez şeritlerle sıkıca bağlanırlardı; çünkü bu yöntemin kolların ve bacakların düz bir şekilde büyümesine yardımcı olduğuna inanılmaktaydı.

Araştırmalar, bebeğin isminin yetişkin hayatını etkileyebileceğini göstermektedir. Örneğin, feminen bir isme sahip olan yeni doğan erkek bebekler, ileride davranışsal sorunlar geliştirebilirler.

Araştırmalar, bebeklerin doğumdan sonraki ilk dört ay içerisinde rahimde duydukları müzikleri tanıyabildiklerini ortaya koymaktadır. Hatta hamilelik döneminde sıkça dinlediğiniz şarkılar, bebeğin huzursuzluğunu azaltabilir.

Yapılan araştırmalar, birbirlerinin gözlerine bakan anne ile yeni doğan bebeğin kalp atış hızlarının saniyeler içinde senkronize olduğunu göstermektedir.

Evet, bebeğiniz sizin aksanınızla ağlıyor. Bebekler, hamileliğin son üç ayında annelerinin anadillerini öğrenirler. Hatta doğumdan sonra anadillerinin özelliklerini ağlama şekilleriyle yansıtırlar. Bu nedenle, Alman, Fransız ya da İngiliz bebekler arasındaki farkı ağlamalarından anlayabilirsiniz.