
Bebekleri ne neşelendirir? | Anne
Bir bebeğin gülüşünden daha sevimli kaç ses vardır? Görünüşe göre, bu neşeli seslerin “Ce ee” oyunları ve renkli oyuncaklarla pek bir ilgisi yok. Aslında bu gülüşlerin ardında daha temel ve derin bir sebep yatıyor. Bebeklerin kahkahalarının nedenlerini araştıran İngiliz bilim insanı Caspar Addyman’a göre “Bebekleri ve küçük çocukları ne güldürür?” sorusunun yanıtını arıyoruz.
Bebekler konuşmadan önce gülmeye başlarlar; bu da gülmeyi insanların dünyayı nasıl deneyimlediğine dair en eski ipuçlarından biri haline getirir. Londra Üniversitesi Goldsmiths’te gelişim psikolojisi öğretim görevlisi olan Addyman’ın dikkatini çeken ilk şey buydu. Bebeklerin öğrenme süreçlerini keşfetmek istedi, fakat yetişkin deneklerle araştırma yapan bir bilim insanı olarak değil, onları sorgusuzca incelemesi gerekiyordu. Bebekler genellikle ilk kelimelerini 9 ila 12 aylıkken söyleseler de araştırmalar, gülmeye çok daha önce, yaşamlarının yaklaşık üçüncü ayında başladıklarını ortaya koyuyor. Bu durumda “Bebeklerin ne düşündüğünü anlamanın bir yolu gülüşlerinden mi geçer?” sorusu akla geliyor. Ebeveynlere: Bebeğiniz ilk ne zaman güldü? Hangi durumları komik buluyorlar? Hangi oyuncaklar ve oyunlar onları en çok güldürüyor? gibi sorular yöneltilince, bebeklerin ilk 3 ayda gülme yetisi kazandıkları kanıtlanıyor.
“Ce ee”
Dünya genelinde yaygın bir şekilde oynanan bu oyun, bebekleri en çok güldüren aktivite olarak öne çıkıyor. Küçük bebeklerin, eller yüzü kapattığında karşılarındaki kişinin kaybolduğunu düşündükleri ve tekrar belirdiğinde şaşırdıkları biliniyor; ancak artık iki yaşında olan bir çocukta bu şaşırma etkisi ortadan kalksa bile oyuna tepkisi aynı şekilde devam ediyor. Peki, bu çocuklar aslında neye gülüyorlar?
Hayatın ilk dönemlerindeki kahkahanın en büyük nedenlerinden birinin paylaşmak olduğunu biliyoruz. 2 buçuk ila 4 yaş arasındaki çocukların, komik bir çizgi filmi yalnız izlediklerinde, başka bir çocukla ya da grup halinde izlediklerinde verdikleri tepkileri gözlemleyen bir araştırma bunu net bir şekilde ortaya koydu. Çocuklar, başka bir çocukla birlikteyken, çizgi filmi yalnız izlediklerinden sekiz kat daha fazla güldüler; ayrıca her iki durumda da çizgi filmin aynı derecede komik olduğunu bildirmiş olmalarına rağmen. Daha kalabalık bir grup oluşturulduğunda daha çok gülüneceği düşünülse de ilginç bir şekilde çocuklar büyük bir grup içinde yalnızca bir kişiyle güldüklerinden daha fazla gülmediler. Bu, gülmenin bulaşıcı bir eylem olmadığını, fakat orada bulunan birine sinyal veya iletişim şekli sunduğunu gösteriyor. Gülmeleri, bunu komik bulduklarını başkasına bildirme gerekliliğinden kaynaklanıyordu. Örneğin, bu araştırmada çocuklar, çizgi filmi yalnız izlerken bazen etrafa bakıp komik anlarda araştırmacının gözüyle bağlantı kurmaya çalıştılar.
Özellikle araba yolculukları bebekler için sıkıcı geçebiliyor. Bu gibi durumlarda bebekleri mutlu eden ve güldüren etmenler anne-babalar için büyük önem taşıyor.
Addyman, gülme ihtiyacının iletişim kurma biçimi olarak gelişimimizde derin köklere sahip olabileceğini düşünüyor. Evrimsel biyoloji, gülmenin diğer insanlarla paylaşımın ve dolayısıyla ait olmanın bir yolu olduğunu öne sürüyor. Çocukların neden etraflarındaki insanlar için çizgi filmden ne kadar keyif aldıklarını ifade etme ihtiyacı duymalarının ardında, Oxford Üniversitesi antropologu Robin Dunbar’ın önerdiği kahkahanın sosyal bağları desteklemesi fikri yatıyor. İlkel primatların tımar etme davranışının, grup üyeleri arasında güven ve topluluk hissi yarattığı düşünülüyor; gülme davranışının da benzer bir işlevi olduğu ifade ediliyor.
Gülme, taklit edilmesi zor bir eylemdir; bu yüzden de rahat bir ortamda gönderdiğiniz gerçek bir sinyaldir. Bu bağlamda, karşılıklı mutluluk bir sosyal işaret ve sosyal bir birleştirici fonksiyona sahip olabilir: Kahkaha, kendinizi ait hissetmenize yardımcı olur. Kahkaha, yetişkinler için önemli bir sosyal etkileşim alanı olsa da, bebekler için bu durum iki katına çıkıyor.
Addyman, “Tek kelimeyle yanıtım ‘insanlar'” diyor. “İki kelimeyle ifade etmek isterseniz, ‘yetişkin ilgisi’ ya da ‘insan bağlantısı’.” Ce ee oyununu ele alırsak, komik sesler çıkarmanın ya da kukla kullanmanın diğer oyunlarla karşılaştırıldığında sosyal iletişimin saf hali olduğu anlaşılabilir. Bu oyundaki gülmeler, onlarla tekrar göz teması kurduğunuz anlarda gerçekleşiyor. Bebeğin kahkahası, uzun süreli ilgiyi elde etme ve ödüllendirme biçimidir; sizinle iletişim kuruyorlar.
Bebeğin neşeli kahkahası hakkında hala bilinmeyen birçok şey var. Öğrenme sürecinin nerede olduğu bu soruların başında geliyor. Ancak şimdiye kadar gerçekleştirilen araştırmalardan anlaşılan önemli bir şey var: bebekler, kendilerine yöneltilen ilgiyi algıladıkları ve sizinle iletişim kurmaya çalıştıklarıdır.
Referanslar:
Lauren Schenkman. “Meet a scientist with a most delightful job: He studies baby laughter”. Şuradan alındı: https://ideas.ted.com/meet-a-scientist-with-a-most-delightful-job-he-studies-baby-laughter/ (05.06.2019).