Sağlık

Şizofreni Nedir ve Belirtileri Nelerdir?


Şizofreni, düşünce, duygu, davranış ve çevre ile ilişki kurma şeklini güçlü bir biçimde etkileyen karmaşık ve uzun süreli bir psikiyatrik bozukluktur. Genellikle ergenliğin sonları ya da erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar ve bireyin yaşamının birçok yönünü etkileyebilir. Yanlış anlaşılmanın aksine, şizofreni çoklu kişilik bozukluğu değildir. Bu hastalık, gerçeklik algısındaki bozulmalar, sanrılar, halüsinasyonlar ve bilişsel işlevlerde zayıflama gibi belirtilerle kendini gösterir.

Şizofreni Nedir?

Şizofreni, kişinin gerçeklikten kopmasına yol açan, nörobiyolojik temelleri olan ciddi bir psikotik bozukluktur. Bu durum, bireyin düşünce süreçlerini, duygularını, davranışlarını ve algılarını etkiler. Şizofreninin en belirgin belirtileri; sanrılar (delüzyon), halüsinasyonlar (varsanılar) ve düşünce ile konuşmadaki bozukluklardır. Bu semptomlar, hastanın sosyal yaşamını, işlevselliğini ve günlük aktivitelerini önemli ölçüde kısıtlayabilir.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya genelinde yaklaşık 24 milyon kişi bu hastalıkla yaşamaktadır. Genellikle yavaş başlayan belirtiler, zamanla artış gösterebilir veya bazı dönemlerde şiddetlenip hafifleyebilir. Her bireyde aynı belirtiler görülmediği gibi, tedaviye verilen yanıt da kişiden kişiye değişir. Genetik yatkınlık, beyin kimyası ve çevresel faktörler hastalığın gelişiminde birlikte rol oynar.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

Şizofreni belirtileri, pozitif, negatif ve bilişsel belirtiler olmak üzere üç gruba ayrılır. Pozitif belirtiler, sanrılar (gerçek dışı inançlar), halüsinasyonlar (olmayan şeyleri görme, duyma), dağınık konuşmalar ve düzensiz davranışları içerir. 

Negatif belirtiler, duygusal düzleşme (mimiklerin ve duyguların azalması), sosyal çekilme, motivasyon kaybı ve konuşmada kısıtlılık gibi bireyin işlevselliğini azaltan semptomları içerir. Bilişsel belirtiler arasında dikkat eksikliği, bellek sorunları ve planlama zorlukları da bulunmaktadır. Belirtiler çoğu zaman çevre tarafından fark edilirken, bireyler bazen hastalığının farkında olmayabilir. Bu nedenle erken tanı ve tedavi süreci büyük önem taşır. Şizofrenide belirtiler dönemsel olabilir ve şiddeti zamanla değişkenlik gösterebilir. Tedavi ile bu belirtiler büyük oranda kontrol altına alınabilir.

Şizofreni Neden Olur?

Şizofreni, tek bir nedene dayanmayan bir hastalıktır. Genetik, biyolojik, psikolojik ve çevresel birçok faktörün birleşimi hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar. En güçlü risk faktörü genetik yatkınlık olup, birinci derece akrabasında şizofreni bulunan bireylerde risk önemli ölçüde artmaktadır. Ayrıca, beyin yapısındaki anormallikler, dopamin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin dengesizliği hastalığın biyolojik temelini oluşturur. Anne karnında geçirilen viral enfeksiyonlar, doğum komplikasyonları, erken çocukluk travmaları ve madde kullanımı da (özellikle esrar) risk faktörleri arasında yer almaktadır. Şizofreni genellikle stresli yaşam olayları veya yoğun psikolojik baskı sonrası ilk atak gösterir. Ancak bu faktörler tek başına hastalığı açıklamaz; genellikle biyolojik yatkınlığın üzerine eklenen çevresel etkenler belirleyicidir.

Şizofreni Çeşitleri Nelerdir?

Günümüzde DSM-5 sınıflandırması şizofreniyi alt türlere ayırmamaktadır. Ancak klinik pratikte geçmiş sınıflandırmalar hâlâ anlamlı olabilir. En bilinen şizofreni çeşitleri şunlardır:

  • Paranoid şizofreni: Sanrılar ve halüsinasyonların baskın olduğu, genellikle kişinin zarar göreceğine dair inançlarla seyreden bir türdür.
  • Katatonik şizofreni: Hareketsizlik, tepkisizlik, sabit pozisyonlarda uzun süre kalma veya ani hareketlilik gösteren bir durumdur.
  • Dağınık (hebefrenik) şizofreni: Düşüncelerde ve duygularda düzensizlik, mantıksız konuşmalar ve uygunsuz duygularla karakterizedir.
  • Rezidüel şizofreni: Aktif psikoz belirtilerinin gerilediği, ancak negatif belirtilerin devam ettiği bir durumdur.
  • Farklılaşmamış şizofreni: Belirtiler net bir alt tipe uymuyorsa bu kategori kullanılır.

Paranoid Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

Paranoid şizofreni, en sık karşılaşılan ve genellikle en iyi işlevselliğe sahip alt türdür. Belirgin özelliği, hastanın etrafındaki kişiler tarafından izlendiğini, zarar görme tehdidi altında olduğunu ya da komploların hedefi olduğunu düşünmesidir. Bu türde sanrılar baskındır ve genellikle sistematiktir; belirli bir mantık dizisi izler. Halüsinasyonlar çoğunlukla işitseldir; hasta olmayan sesler duyar ve bu sesler bazen emir verici olabilir. Paranoid bireyler genellikle kuşkucu, içe kapanık veya savunmacı tavırlar sergileyebilir. Sosyal ilişkilerde bozulma yaşanabilir, ancak bilişsel işlevler genellikle diğer alt türlere göre daha iyi korunmuştur. Bu, erken tanı ve tedavi ile günlük yaşamın sürdürülebilirliğini artırır. Ancak tedavisiz bırakıldığında hastalık ilerleyebilir ve psikotik krizlere yol açabilir.

Şizofreni Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Şizofreni tedavisi, ilaç tedavisi, psikososyal destek ve rehabilitasyon hizmetlerini kapsayan çok yönlü bir süreçtir. Tedavinin temel unsuru, doktor tarafından reçete edilen ilaçlardır. Bu ilaçlar, halüsinasyon ve sanrı gibi psikotik belirtileri azaltarak bireyin gerçeklikle bağlantısını yeniden kurmasına yardımcı olur. İkinci kuşak antipsikotikler, daha az yan etki ile daha iyi tolere edilebilir. İlaç tedavisine ek olarak, bireysel terapi, aile terapisi ve grup terapileri psikososyal işlevselliği artırma amacı taşır. Bazı bireylerde iş ve sosyal becerilerin yeniden kazandırılmasına yönelik rehabilitasyon programları da gerekebilir. Şizofreni, düzenli takip ve uyumlu tedavi ile kontrol altında tutulabilir. İlaç bırakıldığında nüks riski yüksektir; bu nedenle tedavi süreci genellikle uzun süreli veya yaşam boyu olmalıdır.

Şizofreni Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Tedavi edilmeyen şizofreni, birey ve toplum açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Zamanla belirtiler şiddetlenebilir; kişi gerçeklikten tamamen kopabilir, sosyal ilişkilerini sürdüremez ve işlevselliğini kaybedebilir. İleri evrelerde intihar riski artar; şizofreni hastalarının yaklaşık %5’i intihar sonucu hayatını kaybeder. Ayrıca, tedavi edilmeyen bireylerde evsizlik, işsizlik, madde bağımlılığı ve şiddete maruz kalma riski artabilir. Aile içindeki çatışmalar da bu süreci daha karmaşık hale getirebilir. Oysa erken tanı ve düzenli tedavi ile bu hastalığın yönetimi mümkündür. Şizofreni, yalnızca ilaçla değil; anlayış, destek, sabır ve doğru sosyal politikalarla da kontrol altına alınabilir. Bu nedenle, toplumda damgalama yerine empati ve destekleyici yaklaşımlar öne çıkmalıdır.