
Diyabet Nedir? Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Diyabet, yani şeker hastalığı, toplum genelini etkileyen en yaygın ve ciddi kronik hastalıklardan biridir. Kandaki glukoz seviyesinin normalin üzerine çıkmasıyla kendini gösteren bu metabolik bozukluk, uzun vadede kalp, böbrek, sinir sistemi ve göz gibi hayati organlara zarar verme potansiyeline sahiptir. Her yaştan insanı etkileyebilen diyabet, çeşitli risk faktörleri ile karşılaşınca daha da riskli hale gelir. Farklı türleri bulunan bu hastalık, belirtileri ve ilerleyişi bakımından bireyler arasında farklılık gösterebilir.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Nedir?
Şeker hastalığı, tıbbi olarak diyabet, insülin hormonunun vücutta yeterli bir şekilde üretilememesi veya etkili kullanılmaması sonucu oluşan kronik bir metabolizma bozukluğudur. İnsülin, pankreas tarafından üretilir ve vücudun glukozu hücrelere enerji olarak taşımasını sağlar. Bu mekanizma düzgün çalışmadığında, kan şekeri düzeyi anormal bir şekilde yükselir ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açar.
Diyabet kontrol altına alınmadığında göz, böbrek, sinir ve damar sistemi gibi birçok organda hasar oluşturabilir. Her geçen yıl yaygınlığı artan bu hastalık, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Diyabet, yaşam boyu süren bir durumdur, ancak uygun tedavi, düzenli takip ve yaşam tarzı değişiklikleriyle yönetilebilir. Erken teşhis ve disiplinli kontrol süreci, diyabetin yol açabileceği komplikasyonları önlemekte büyük önem taşır.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Kimlerde Görülür?
Diyabet, her yaş grubunda görülebilir; ancak bazı bireylerde görülme riski daha yüksektir. Ailesinde diyabet öyküsü olan kişiler, genetik yatkınlık nedeniyle daha fazla risk taşır. Obezite, hareketsiz yaşam tarzı ve dengesiz beslenme alışkanlıkları, diyabetin gelişiminde hızlandırıcı faktörlerdendir. 40 yaş üzeri kişilerde görülme sıklığı artarken, günümüzde gençlerde de yanlış beslenme nedeniyle diyabet oranları artmaktadır.
Kadınlarda gebelik diyabeti öyküsü bulunanlar ve polikistik over sendromu (PCOS) olanlar da risk grubundadır. Ayrıca, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve stres gibi durumlar da diyabet gelişimine katkıda bulunabilir. Diyabetin tipi, risk faktörlerini etkileyebilir; Tip 1 diyabet genellikle çocukluk veya genç erişkinlikte ortaya çıkarken, Tip 2 diyabet çoğunlukla orta yaş ve üzerindeki bireylerde görülmektedir.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Çeşitleri Nelerdir?
Diyabetin birkaç türü bulunmaktadır ve her birinin oluşma mekanizması, belirtileri ve tedavi yöntemleri farklılık gösterir. En fazla görülen diyabet türleri şunlardır:
- Tip 1 Diyabet: Otoimmün kaynaklıdır. Pankreas yeterli insülin üretmez. Genellikle çocukluk veya genç erişkinlik döneminde başlar.
- Tip 2 Diyabet: En yaygın diyabet türüdür. Vücut insülin üretir ancak hücreler bu hormona karşı direnç geliştirir. Genellikle ileri yaşta ve obez bireylerde görülür.
- Gestasyonel Diyabet: Gebelik sırasında ortaya çıkar. Doğumdan sonra genellikle düzelir fakat ileride Tip 2 diyabete dönüşme riski taşır.
- Monojenik Diyabet: Genetik mutasyonlara bağlı nadir görülen diyabet türüdür.
- Sekonder Diyabet: Kortizon gibi bazı ilaçlar veya pankreas hastalıkları nedeniyle gelişebilir.
Tip 1 Diyabet Nedir?
Tip 1 Diyabet Nedir?
Tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırması sonucunda ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Bu durumda vücut yeterli insülin üretemez veya çok az üretir. Genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde başlar; bu nedenle ‘juvenil diyabet’ olarak da adlandırılmaktadır.
Tip 1 diyabetin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık ve bazı viral enfeksiyonların etkili olduğu düşünülmektedir. Bu tür diyabetin belirtileri ani bir şekilde ortaya çıkar: aşırı susama, sık idrara çıkma, hızlı kilo kaybı, yorgunluk ve bulanık görme gibi belirtiler hızla gelişir. Tedavisinde insülin enjeksiyonları zorunludur çünkü vücut insülini tamamen kaybetmiştir. Kan şekeri düzenli olarak izlenmeli, karbonhidrat takibi yapılmalı ve doktor önerisine göre insülin dozları ayarlanmalıdır. Bu tip diyabet tamamen ortadan kaldırılamaz, ancak doğru tedavi ve yaşam yönetimiyle bireyler sağlıklı bir yaşam sürebilir.
Tip 2 Diyabet Nedir?
Tip 2 diyabet, vücudun insüline yeterince yanıt verememesi (insülin direnci) ya da pankreasın zamanla yetersiz insülin üretmesi sonrasında gelişir. Genellikle 40 yaş üzerindeki bireylerde görülse de, son yıllarda gençlerde de sıkça teşhis edilmektedir. Tip 2 diyabet yavaş bir şekilde gelişir ve genellikle başlangıçta herhangi bir belirti göstermez. Bu nedenle çoğu kişi hastalığın farkına geç varır. Obezite, fiziksel aktivite eksikliği, sağlıksız beslenme ve genetik yatkınlık en önemli risk faktörleridir.
Tip 2 diyabetin tedavisinde ilk adım yaşam tarzı değişikliğidir: kilo kontrolü, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ile kan şekeri düzeyleri yönetilebilir. İlerleyen dönemlerde oral antidiyabetik ilaçlar veya insülin tedavisi gerekebilir. Düzenli kan şekeri takibi, doktor kontrolleri ve bireyin motivasyonu, Tip 2 diyabetin yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır. Erken teşhis ve doğru tedaviyle hastalığın komplikasyonları önlenebilir.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Tanısı Nasıl Konulur?
Diyabet tanısı, kan şekeri düzeylerinin ölçülmesiyle belirlenir. Açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, HbA1c testi ve oral glukoz tolerans testi (OGTT) tanıda kullanılan ana yöntemlerdir. Açlık kan şekeri 126 mg/dL ve üzerindeyse, tokluk şekeri 200 mg/dL üzerindeyse veya HbA1c %6.5 ve üzerindeyse diyabet tanısı konur. Tanı sürecinde bazen testler tekrar edilerek doğrulama yapılır.
Gestasyonel diyabet için gebelik haftasına bağlı olarak özel şeker yükleme testleri uygulanır. Tanı sonrası diyabet tipinin belirlenmesi için antikor testleri veya C-peptid düzeyi gibi testler de yapılabilir. Tanı konulduktan sonra takip ve tedavi planlaması yapılır ve hasta düzenli kontrol altına alınır.
Diyabet İlk Nereye Vurur?
Diyabet, uzun vadede birçok organda hasara neden olabilir; ancak genellikle ilk etkilenen sistemlerden biri damar ve sinir sistemidir. Diyabetin kontrolsüz seyretmesi durumunda en sık etkilenen alanlar şunlardır:
- Gözler: Diyabetik retinopatiye yol açarak görme kaybı oluşturabilir.
- Böbrekler: Diyabetik nefropati sonucu böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir.
- Sinirler: Özellikle ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve his kaybı gibi nöropati gelişebilir.
- Damarlar: Kalp-damar hastalıkları, diyabetli bireylerde daha sık görülmektedir.
Diyabet ayrıca ayakta yara, enfeksiyon veya uzuv kaybı gibi ciddi sonuçlar oluşturabilir. Bu nedenle diyabetli bireylerin düzenli göz, böbrek, ayak ve sinir kontrollerini yaptırmaları hayati önem taşır.
Şeker Hastalığının Yol Açabileceği Komplikasyonlar Nelerdir?
Diyabetin uzun süre kontrolsüz kalması durumunda birçok ciddi sağlık sorunu ortaya çıkabilir. En sık görülen komplikasyonlar şunlardır:
- Diyabetik retinopati (görme kaybı)
- Diyabetik nefropati (böbrek hasarı)
- Diyabetik nöropati (sinir hasarı)
- Diyabetik ayak (iyileşmeyen yaralar, enfeksiyon, gangren riski)
- Kalp ve damar hastalıkları (inme, kalp krizi)
- Diş eti hastalıkları ve ağız kuruluğu
- Cilt enfeksiyonları ve mantar problemleri
Komplikasyonların önlenmesinin en etkili yolu, kan şekerinin hedef aralıklarda tutulması, düzenli doktor kontrolleri ve yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlamaktır.
Şeker Hastalığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Diyabet tedavisi, bireye özel olarak planlanır ve hastalığın tipine göre farklılık gösterir. Tip 1 diyabette ana tedavi insülin uygulamasıdır. Tip 2 diyabette ise yaşam tarzı değişikliği, ağızdan alınan ilaçlar (oral antidiyabetikler) ve gerekirse insülin enjeksiyonları uygulanır.
Diyabet tedavisinin ana yaklaşımları şunlardır:
- Sağlıklı ve dengeli beslenme
- Düzenli fiziksel aktivite
- Kan şekeri takibi (glukometre ile evde ölçüm)
- İlaç ve/veya insülin tedavisi
- Doktor kontrolünde düzenli tetkikler
Şeker Hastalığından Korunmak için Neler Yapılmalı?
Diyabetten korunmanın en etkili yolu sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmaktır. Özellikle Tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır. Korunmak için aşağıdaki adımlar önerilmektedir:
- İdeal kiloda kalmak ve fazla kilolardan kurtulmak
- Düzenli fiziksel egzersiz yapmak (haftada en az 150 dakika yürüyüş)
- Rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak
- Dengeli, sebze-meyve ağırlıklı beslenmek
- Stresle başa çıkmak için yöntemler geliştirmek
- Yılda bir defa açlık kan şekeri ölçümü yaptırmak
Şeker Hastalığında Doğru Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Diyabet hastaları için beslenme, tedavinin önemli bir parçasıdır. Amaç, kan şekeri seviyesini dengede tutmak ve ani yükselişleri önlemektir. Aşağıdaki kurallara dikkat edilmelidir:
- Karbonhidrat alımı kontrollü olmalı (tam tahıllar, yulaf, bulgur gibi)
- Şekerli içecekler ve tatlılardan kaçınılmalıdır
- Protein, sebze ve sağlıklı yağlar dengeli alınmalıdır
- Posalı gıdalar (sebzeler, meyveler ve kurubaklagiller) tercih edilmelidir
- 3 ana, 2-3 ara öğün şeklinde dengeli bir öğün planı uygulanmalıdır
- Tuz alımı sınırlandırılmalı ve yeterli miktarda su tüketilmelidir
Kişiye özel diyet planı oluşturmak için mutlaka bir diyetisyenle çalışılmalıdır. Diyabet beslenmesi, tedavinin temelidir. Diyabet hastaları için porsiyon kontrolü de besin seçimleri kadar önemlidir; fazla miktarda tüketilen sağlıklı gıdalar bile kan şekerini yükseltebilir. Ayrıca, yemeklerle birlikte alınan ilaçların veya insülinin zamanlaması da öğün planıyla uyumlu olmalıdır. Beslenme düzeninin sürdürülebilir olması ve hastanın yaşam tarzına uygun olarak planlanması, uzun vadeli başarı hedeflemek açısından gereklidir.
Son güncellenme tarihi: 23 Eylül 2025
Yayınlanma tarihi: 06 Kasım 2015