Güzellik

Yeni ürün çıktığında, ilk denemeyi ben yapmalıyım!

“Çocukluğumdan beri annemin makyaj masası önünden ayrılmayan kızlardan biriyim. Arkadaşlarım içeride oyun oynarken, evimize gelen misafirlerin rujlarının rengini ve parfümlerinin kokusunu merak ederdim. Güzellik ile profesyonel anlamda tanışmam Formsanté Dergisi aracılığıyla oldu. Derginin güzellik editörü olarak, yeniliklerden haberdar olmak harikaydı. Ardından elele.com.tr’deki blog’um devreye girdi. Burada denediğim ürünler ve yöntemler hakkında yazıyorum. Ne de olsa güzelleşmek için yeni bir yöntem ya da ürün varsa, bunu ilk deneyen ben olmalıyım!”

En memnun kaldığım uygulamalar
Blog’umda genellikle yeni çıkan yöntemleri ele almayı seviyorum. Bu yöntemler genellikle cerrahi olmayan yeni teknolojilere dayalı uygulamalar oluyor. Önce kendi üzerimde deniyorum, sonra da yazıyorum. Böylece okurlara sonuçlar hakkında önerilerde bulunabiliyorum. Bugüne kadar uyguladığım yöntemler arasında en çok memnun kaldıklarıma gelecek olursak:
Selülit: Daha önce birçok yöntem denememe rağmen, en memnun kaldığım uygulama Vella Shape oldu. Bölgesel zayıflama için kullanılan bu yöntem, selülitlerle ilgili önemli sonuçlar verdi. Uygulama oldukça basit; sorunlu bölgeye özel başlıkla 45 dakikaya yakın masaj yapılıyor. Siz sadece uzanıp bu keyfi yaşıyorsunuz. Tabii, bölge ısındığı için sıcaklık hissedebilirsiniz. Bunun dışında rahatsız edici bir durum yok. Uygulama ile ciltte kolajen miktarı artırılırken, radyo frekans dalgalarıyla cilt güçleniyor ve sıkılaşıyor. Böylece selülit görünümünde iyileşmeler sağlanıyor. En önemlisi, bölgenin durumuna göre dört seanstan sonra gözle görülür sonuçlar alabilmek. Bu işlemin ardından tek yapmanız gereken bol su içmek. Üçüncü seanstan sonra belirgin sonuçlar almaya başladığım için bu yöntem en sevdiklerimden biri.
Botoks: Artık botoksun ince kırışıklıklar üzerindeki etkisini hepimiz biliyoruz. Sanırım ben de bir botoks bağımlısıyım! Evet, yanlış duymadınız; fakat doğru bir şekilde uygulandığında botoks asla fark edilmiyor. Özellikle gülmekten kaynaklanan göz çevresindeki kırışıklıklardan çocukluğumdan beri rahatsız olduğum için bu işlemi yaptırıyorum. Yılda bir ya da iki kez uygulamayı tercih ediyorum.
Mikro pigmentasyon: Bu yöntemi kaşlarımda denedim ve oldukça memnun kaldım. Kaşlara uygulanan dövmeler her zaman beni rahatsız ettiğinden, bu yöntemi tercih ettim. Önce doğru şekil ve rengi bulmak için zaman harcanıyor. Sonrasında mikro incelikteki iğnelerle cilt altına pigmentler yerleştiriliyor. İlk olarak kaşların üzerine uyuşturucu bir krem sürülüyor. Yarım saat kadar bekledikten sonra, uyuşmuş bölge hafif çizikler halinde iğne ile kazınıyor. Böylece daha güçlü bir anestezi sağlanıyor. Ardından kaş rengine uygun renkler seçiliyor ve işlem başlıyor. İşlem sırasında hiçbir şey hissetmiyorsunuz ve yaklaşık bir saat sürüyor. İşlem sonrası bölgenin mikrop kapmaması için bir krem veriliyor ve bu kremin bir hafta boyunca sürekli uygulanması gerekiyor. Ayrıca, işlem günü kesinlikle suyla temas ettirilmemeli ve sonraki günlerde de kaşlar vazelin ile kaplanmalı. Bu işlem kesinlikle dövme gibi durmuyor. Ayrıca renkler 2-3 yıl içinde siliniyor; eğer rengi koruyarak devam etmek istenirse, 12-15 ay içerisinde tekrarlanması öneriliyor. Rötuş için bir ay sonra tekrar gitmek gerekiyor.

Makyaj çantamın vazgeçilmezleri
BB krem: Son yıllarda keşfettiğimiz ürünlerden biri olsa da ben BB kremi çok seviyorum. Özellikle yataktan kalktığında bile fondötene ihtiyacı olduğunu düşünenler için bulunmuş en faydalı ürünlerden biri. Her gün kullanmasam da, evde, sporda veya daha rahat günlerde tercih ediyorum. Bu arada fondötensiz çıkmayan biri olduğum için, makyaj yapmam gerektiğinde BB kremimi fondötenimin altına sürdüğüm oluyor. Böylece makyajım daha uzun süre dayanıyor.
Fondöten: Cildimde leke, sivilce gibi herhangi bir sorun olmasa da, fondöten benim için çok önemli. Belki saçlarım sarı olduğu için fondöten sürmediğimde kendimi solgun hissediyorum. Çevremdekiler de fondöten sürmediğimde hemen ‘Bugün hasta mısın?’ diye sorar. Bu nedenle fondötenim benim makyaj çantamın kraliçesi. Fondöten seçerken mat görünüm verenleri tercih ediyorum; çünkü cildim çok yağlı olmasa da mat görünümün daha güzel göründüğünü düşünüyorum. Ayrıca, güzellik uzmanlarının aksine ben ten rengime yakın olan yerine bir ya da iki ton açık olan fondötenleri seçiyorum. Bence daha pürüzsüz bir görünüm bu şekilde elde ediliyor. Çok sıvı yapılı fondötenlerden ise gece makyajı gerekiyorsa pek hoşlanmıyorum. Daha kalın yapılı olanlar benim için daha kabul edilebilir.
Bronz pudra: Yazın vazgeçilmezi gibi görünse de, bronz pudra benim hem yazımın hem de kışımın vazgeçilmezi. Genelde allık kullanmadığım için bronz pudramı allık gibi kullanmayı seviyorum. Eğer illa allık kullanmam gerekirse, çok uçuk pembe veya şeftali tonlarını tercih ediyorum.
Eyeliner: İster moda olsun, ister olmasın, ben bir eyeliner tutkunu olduğum için göz kapaklarımda eyeliner yoksa kendimi çirkin hissediyorum. Ancak, eyeliner kullanırken tercihim krem olanlardan yana. Eyeliner fırçasıyla sürmek, hem daha uzun kalıcılık sağlıyor hem de akmıyor, dağılmıyor. Eğer eyeliner’ınız üst göz kapağınıza bulaşıyorsa, öncesinde far sürmeyi düşünebilirsiniz.
Kapatıcı: Eskiden bembeyaz kapatıcılarla göz altlarımı çok daha güzel yapabileceğimi düşünüyordum; eminim birçok kadın benimle aynı fikirdeydi. Ancak şimdi ten rengime yakın olanları tercih ediyorum. Böylece tüm dikkati oraya çekmeyiş oluyorum. Size önemli bir sır vereyim: Eğer göz altınızdaki torbalardan şikayet ediyorsanız, kırmızı ruj yardımınıza koşabilir. ‘Ne alaka?’ derseniz şöyle; göz altı torbalarınızın hemen üzerine dikey olarak üç veya dört kırmızı çizgi çizin. Üzerine göz altı kapatıcınızı sürerek dağıtın. Aradaki farkı göreceksiniz!


Boşluk doldurmaca

Sabah erken kalkarım ve önce aynaya koşarım.
Yüzümü yıkadıktan sonra mutlaka nemlendirici kremimi sürerim. Bu sıralar La Prairie’nin Cellular Day Cream nemlendiricisini kullanıyorum. Fakat her gün aynı ürünü kullandığımı söyleyemem.
Yeni çıkan ürünleri denemeyi sevdiğim için arada mutlaka değiştiriyorum.
Makyaj yapmadan dışarı çıkmak benim için hoş değil.
Bu nedenle eğer hafta sonu alışveriş, brunch gibi normal bir etkinlik planlıyorsam mutlaka BB krem sürerim. BB kremde en sevdiğim Estee Lauder. Fondötende ise vazgeçemediğim Shiseido Sheer and Perfect. Eğer gece bir yere gideceksem ve daha ağır bir makyaj istiyorsam, o zaman yine Shiseido’nun Radiant Lifting fondötenini kullanıyorum. Bu iki üründen asla vazgeçmem.
Rimelde ise Lancome Grandiose favorim. En dipteki kirpiklerimi bile farklı fırçası nedeniyle kolayca kıvırabiliyorum.
Parfümüm konusunda takıntılıyım. Yeni parfümleri denemeyi sevsem de bir parfüme taktıysam onu yıllarca kullanabiliyorum. Ama o kadar çok kullanıyorum ki, bir süre sonra aynı parfümü başkası üzerine duyduğumda hemen soğuyabiliyorum. Ama henüz soğumadığım ve uzun zamandır kullanmadığım parfümler arasında Hermes’in Elixir des Merveilles, Versace Crystal Noir ve Thiery Mugler’in Womanity’si var. Bu üç parfüm ne olursa olsun benim vazgeçilmezlerim.
Dudaklarım ince olduğu için ruj sürmeyi çok sevmiyorum. Fakat kurumaması ve makyajımın güzel görünmesi için sürdüğümde Clinique Chubby Stick’leri tercih ediyorum. Ayrıca bu aralar benim gibi rujunu tazelemeyi sevmeyenler için bir kurtarıcı olan Sephora’nın Outrageous Rouge Tangerine Fever gerçekten ne kayboluyor ne de parlaklığını yitiriyor. Ancak unutmayın, çıkartıcıyı almayı unutmayın. 12 saat boyunca kesinlikle çıkmıyor, benden söylemesi…
Ojede favori renklerim arasında çok kırmızı (Yves Rocher), bordo (Flormar 323), koyu mor (Rimmel 60 Seconds 39 numara, Note 23 numara) ve koyu yeşil de var.
Saçlarımın rengini sadece bir kez değiştirdim.
Her hafta en az iki kez kuaföre gitmekteyim.
Yatmadan önce mutlaka makyajımı temizlerim ve nemlendirici sürerim.
Yanıma makyaj çantamı almadan evden çıkmam!
Kendimde en beğendiğim özellik, hep makyajlı olmam!
En önemli güzellik sırrım gülmek!
Benim için güzellik sadece iç güzelliği değil, dış güzelliği de unutmamak gerektiği!Saç bakımı
Saçlarıyla çok uğraşanlar kulübüne hoş geldiniz! Ben de saçlarımla oldukça ilgileniyorum, özellikle de sarı renk kullandığım için kırılmalar en büyük sorunum. Uzun süre saçlarımın kırıklarıyla baş etmeye çalıştım ve denemediğim ürün kalmadı.
İşte bu ürünlerden bazıları:
BC Bonacure Yağları: Saçlarım, bir süre röfle nedeniyle sertleşti. Saçlarımı taramak bir yana, dokunmam bile imkansızdı. Bu dönemdeki en iyi ürün, Bonacure’un Repair Rescue serisiydi. Şampuan ve saç kremi yanında, her banyoda maske kullandım. Banyodan çıkınca, yine Bonacure Oil Miracle yağını saç uçlarıma sürdüm. Bu yağ içindeki argan yağı, saçlarımın iyileşmesinde büyük rol oynadı ve saçlarım gerçekten toparlandı. Şu aralar yine Bonacure’un Miracle Fig Oil ve Keratinli Yapılandırıcı Bakım Kürü’nü kullanıyorum. Bu ürün, saçlarımın yumuşacık olmasını sağlıyor.

Toni&Guy Repair Mask: Eğer fönsüz gezememekten şikayetçiyseniz, bu ürün tüm sorunlarınıza çözüm olacak. Keşfettiğim günden beri çok mutluyum. Toni&Guy’ın Reconstruction Maskesi, saçları nemlendiriyor. Bu maskeyi saç kremi gibi her banyoda kullanmaya başladım ve banyodan sonra saçlarımı güçlü bir saç kurutma makinesiyle kurutmak yeterli oluyor. Saçlarım dümdüz ve yumuşak hale geliyor. Kırıklarım da görünmediği için son derece memnunum; size de tavsiyemdir.

Kerastase Serum: Her boyadan sonra yaptırdığım uygulamalardan biri, saçlarımın kurumasını engellemek için Kerastase Nutritive Aqua Oleum Kuru Saçlar İçin Anında Nemlendirici Besleyici Serum kullanmak. Kuaförün yardımıyla saçlarınıza sürttürür ve belli bir süre bekletip yıkatıldığında harika sonuçlar alıyorsunuz. Boyadan sonra bile saçlarınız yumuşacık olur.

2chic: Son dönemde en sevdiğim saç kremlerinden biri. Eğer saçlarınızın dalgası belirgin değilse, çok kabarıyor veya dağınık görünüyorsa, bu kremle yatışmasını hatta dümdüz olmasını sağlayabilirsiniz. Gratis mağazalarında bulduğum bu ürünün ismi 2chic. İçinde keratin ve argan yağı var. Denemeye değer.

Phyto: Son yıllarda en beğendiğim markalardan biri de Phyto. Saçla ilgili tüm ürünlerinin mucizevi olduğunu düşünüyorum. Bence tüm ürünlerini harika, özellikle durulanmayan günlük nemlendirici kremleri ve maskelerinden en az birini denemelisiniz.

Boya sonrası saç bakımı
Saçlarınıza, özellikle boyadan sonra yapabileceğiniz en iyi bakımlardan biri şudur: Bonacure Repair Rescue maske ile Bonacure Fibre Force maskesini eşit miktarda bir kabın içerisine koyup karıştırın. Saçınızın özellikle uçlarına bu karışımı sürdükten sonra, ılık bir havluyla sarın ve bekletin. Saçlarınızı banyoda son durulama suyu olarak elma sirkesiyle yıkarsanız, çok daha parlak görünmelerini sağlamış olursunuz.