Boşanma, Bir Çözüm Mü?
Yazı: Yaprak Çetinkaya/Formsante
15-20 yıl evvel, bir çiftin boşanması, herkes için şok edici bir durumdu. Boşanan bir çocuğun, kimseye bu durumu anlatmaması gerekir, ebeveynleri ayrıldığı için sınıfta kendisini büyük bir utanç içinde hissedebilirdi. Bugün ise, bir sınıftaki çocukların yarısı boşanmış ailelerin çocuklarından oluşabiliyor. Boşanma haberleri, artık yetişkinler için de sürpriz olmaktan çıktı. İçinde bulunduğumuz durumun olumlu bir gelişme olduğunu söylemek yanlış olabilir; fakat ekonomik özgürlük kazanan ya da aileleri tarafından desteklenen kadınların, ömür boyu mutsuzluk yerine yeni bir hayat kurmaları sevindirici bir gelişme. Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken ile herkesin istemeyeceği ancak gerektiğinde dünyanın sonu anlamına gelmeyen “boşanma” konusunda konuşma fırsatım oldu.
Son yıllarda boşanan çiftlerin sayısındaki artışın nedenini nasıl açıklarsınız?
İlk olarak, boşanmak hukuki olarak daha kolaylaştı. Ayrıca, boşanma oranları arttıkça, yeni nesil açısından boşanmak tabu olmaktan çıkıp daha kabul edilebilir bir hale geliyor. Kadınların iş hayatında daha fazla yer alması ve ekonomik özgürlük kazanmaları, özellikle büyük şehirlerde yaşayan kadınların boşanma kararını etkiliyor. Bu kadınlar, mutsuz bir yaşam sürmek yerine yeni bir hayat kurmayı tercih ediyor. Bir diğer etken de büyük şehirlerde yaşamın hızla değişmesi. Bu hız, çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına yol açabiliyor; aradaki mesafe açıldıkça kopuşlar da artıyor.
Bu durum, insanların evlenmekten kaçınmasına yol açıyor mu?
Evlilik, tarih boyunca var olan ve her zaman da var olacak bir kurumdur. Ancak çevrede çok sayıda boşanma hikayesi duymak, insanların demoralize olmasına neden olabiliyor. Kendi ailesinde boşanma yaşamış kişiler, evliliğe korkar bakabilir. Yine de herkes evlenmek istiyor; çünkü aile kurma arzusu ve tek eşlilik, insan doğasının bir parçasıdır.
Boşanmaktan korktukları için evlenmekten çekinen kadınlar var mı?
Elbette… Çocukluk döneminde ebeveynleri ile güvenli bir bağ kuramayanlar, ileride bağlanmaktan kaçınabiliyor. Bebeklikte annesine güvenle bağlanmış kişiler daha sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindedir. Anne ve babası boşanan ve bu süreçte çatışmalar yaşayan kişiler de evlilikten kaçınabiliyor. Genellikle, her insanın ilk kadın modeli annesi, ilk erkek modeli babasıdır. Onların ilişkilerinde herhangi bir olumsuzluk, çocukların “İlişkiler mutsuzdur, bitmeye mahkumdur” gibi yanlış bir algı geliştirmesine sebep oluyor. Önceki ilişkilerden yaşanan aldatma veya şiddet gibi travmalar, kadınların yeni bir ilişkiye girmekten kaçınmasına yol açabiliyor.
Boşanmanın artık daha kabul edilebilir bir durum olması, çiftlerin boşanma kararını hızlandırıyor mu?
Bazen insanların evliliklerine yeterince emek vermediğini düşünüyorum. Çiftler, ilişkiyi sürdürme konusunda bazen öyle bir noktaya geliyorlar ki, bağları çok zayıf kalıyor. Yıllar boyunca biriken sorunlarla birlikte gelen çiftlerin hayatında değişiklik yapmak zor olsa da, imkansız değil. Ancak bu aşamaya gelen çiftler bazen boşanma kararı alabiliyor ve bu durum olumlu bir gelişme olabiliyor. Ben, ilişkilerin bir sanat olduğunu düşünüyorum. İlişkinin birçok ince detayı var. Nasıl yeni bir konu öğrenirken çeşitli kaynaklardan bilgi alarak kendimizi geliştiriyorsak, ilişkilerde de benzer şekilde hareket etmek gerekiyor. Fakat insanlar, evlendikten sonra her şeyin garanti altında olduğunu düşünüyor. Bu bakış açısına sahip olmak önemlidir. Ayrıca, modern bireylerin daha bireyselleşmiş olması ve kendi isteklerinin daha fazla farkında olmaları, daha çabuk ayrılma eğilimlerini artırıyor.
Boşanmak, hoş bir durum olmasa da yine de dünyanın sonu değil, öyle değil mi?
Evet, boşanmak elbette ki dünyanın sonu değil. Ancak, iki kişinin ayrılmasından farklı bir durum. Özellikle ortak çocuklar varsa, işler çok daha karmaşık hale geliyor. Bazı insanlar yalnızca çocukları olduğu için boşanmaktan kaçınıyor. Ancak bazen, mutsuz bir hayat sürmektense, yol yakınken ayrılmak daha iyi olabiliyor. O küçük çocuklar, o kadar büyük çatışmaların içinde büyüdüklerinde, ebeveynleri boşandığında daha az zarar görebilirler diye düşünülebilir.
Evlenmeden önce birlikte yaşamak, sağlam bir evliliğin temeli olabilir mi?
Bunu genelleştiremeyiz. ABD’de yapılan bir araştırma, birlikte yaşayan çiftlerin boşanma oranlarının daha yüksek olduğunu göstermiştir. Birbirini aynı evin içinde tanımak elbette önemli ancak evlenmek, ailelerin de sürece dahil olmasıyla daha farklı bir boyut kazanıyor. Çocuk sahibi olma ihtimali de artıyor. Birlikte yaşarken her şey yolunda giderken, sorumluluklar devreye girdiğinde işler değişebiliyor.
Mutsuz olduğu halde boşanmayan bireyler var…
Bu durumda, kadının neden boşanmak istemediğini anlamak gerekiyor. Her zaman inat ederek boşanmayı istemiyorlar. Ekonomik kaygıları olabiliyor. Özellikle çocukları varsa ve ev kadınıysa, ayrıldığında hayatını sürdürme korkusu taşıyabiliyor. Boşandığı eşinin onu maddi olarak desteklememesi ya da aile desteği olmaması durumunda, kadının boşanmak istememesi çok mümkün. Toplumsal zorluklarla yüzleşmekten çekinen kadınlar da olabiliyor. Babasının evine döndüğünde, ergenlik dönemindeki kural ve sınırlara geri dönmek istemiyorlar. “Dışarı çıkma, geç gelme, boşandın, komşular ne der?” gibi baskılarla karşılaşmak istemeyen kadınlar, boşanmaktan kaçınıyor.
Sonuç olarak, kadın 40 katır ile 40 satır arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyor…
Bu durumda danışanlarımızla nasıl güçlenip, kendi hayatlarını yeniden kuracakları üzerine çalışıyoruz. Bazı kadınlar okula dönebilirken, bazıları kariyerlerine yeniden başlıyor. Ya da ailesinin evine dönen ama kendi kurallarını getiren kadınlar da mevcut. Kendi değerinin farkına varan ve güçlenen kadınlar, boşanmayı daha kolay gerçekleştirebiliyor ve mutluluğu bulabiliyor.
Sağlam bir evlilik kurmak için önemli noktalar
? Gerçekçi olun.
? Karşınızdaki kişiyi iyi tanımaya çalışın ve bunun için zaman ayırın.
? Birlikte vakit geçirin, mümkünse tatile çıkın.
? Onun ailesi hakkında bilgi edinmeye çalışın.
? Sizi rahatsız eden durumların, evlendikten sonra değişeceğini ummayın.
? Evlenmeden önce ciddi kavgalar ve tartışmalar varsa, bunların azalmayacağını, aksine artacağını unutmayın.
? Karşı tarafı olduğu gibi kabul edebileceğinizden emin olun.
? Evlilikten ne beklediğiniz konusunda kendize karşı net olun.Bir ilişkiye doğru yaklaşımı nasıl öğrenebilirsiniz?
Konuyla ilgili kitaplar okuyarak, seminerlere katılarak veya terapiye giderek mümkündür. Terapi genellikle bir sorun olduğunda tercih edilmektedir. Ancak evlilik öncesi danışmanlık da oldukça faydalıdır. ABD’de geçirdiğim üç yıl boyunca, evlenmek üzere olan arkadaşlarımın bu tür terapilere gitmelerine tanık oldum. Nasıl bazı çiftler, çocuk sahibi olmadan önce doğuma hazırlık kurslarına gidiyorsa, evlilik öncesinde de evliliğe hazırlık yapılabilir.
Evlilik öncesi danışmanlık neleri içerir?
İlişki değerlendirme envanterimiz vardır. Çiftler birbirinin sorularını ayrı ayrı yanıtlar. Sonuçta, ilişkinin güçlü ve geliştirilmesi gereken noktaları ile gelecekte hangi konularda zorluk yaşanabileceği gibi bilgileri içeren bir yol haritası oluştururuz. Örneğin, bir ilişkide sık sık kavgalar yaşanıyorsa, birikmesine izin vermeden önlem almak gerekir. Çift sağlıklı tartışamıyorsa, kesinlikle çift terapisine gitmelerini öneriyorum. Zira bazı yeni evli çiftler, “Birbirimizi çok seviyoruz ama bazı şeyler yolunda gitmiyor” diyerek gelmektedir. İşte bu noktada, sorunlar daha düğüm haline gelmeden çözülüyor. Çiftlere, sağlıklı iletişim nasıl kurulur, nasıl sağlıklı tartışılır gibi temel becerileri öğretiyoruz. Bu becerileri kazandıktan sonra, çiftler hayatları boyunca her konuda tartışabiliyor ve bu durum sorun teşkil etmiyor.
