
Seni Seviyorum… Harikasın… Şimdi Dönüşüm Zamanı!
Yazı: Nilgün Yıldız
Zorlu Performans Sanatları’nın davetiyle, konusunu bilmeden ‘Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş’ isimli oyunu izlemeye gittim. Oyun o kadar etkileyiciydi ki, üzerinde düşünmeden edemedim. Kadın ve erkek ilişkilerinin evrenselliğini anlatan, hikayeyi muzip bir dille harmanlayan bu müzikalden çıktıktan sonra insan gerçekten düşünmeden edemiyor; neden sevdiğimiz kişiyi, önce olduğu gibi kabullenip sonrasında kendi kalıplarımıza oturtmaya çalışıyoruz? Örneğin bir erkeğe ilk başta çok komik olduğu için aşık oluyoruz. İlişkinin başlangıcındaki günlerde onun esprilerine gülmek son derece keyifli geliyor, hatta her söylediğine gülümsemek hoşumuza gidiyor. Zamanla ilişki ilerliyor, belki aylar belki de yıllar geçiyor. Fakat bir süre sonra o adamın aşık olduğumuz komik özelliği rahatsızlık vermeye başlıyor. ‘Her şey üzerine espri yapabiliyorsun’, ‘Ama bu ciddi bir konu’, ‘Ya lütfen biraz ciddi ol’, ‘Bir kere de olaylara çocukça esprilerle yanıt verme’ gibi cümleler havada uçuştuğunda, o an gelmiştir. Hangi an mı? Değişmesini istediğimiz an.
Bir insanı özel bir yanı için severken, sonrasında değişmesini istemek oldukça ironik değil mi? Değiştiğinde ise aşık olduğumuz kişiyi tanıyamamaktan dertleniyoruz. Uzman Psikolog Nida Özşahin Terkuran, “Aslında ilişkinin başında her şeyi kabul etmeyiz. İlişki başladığında illüzyon yaşarız. O an bizim için önemli olduğunu düşündüğümüz özelliklere odaklanırız; eğer bunlar tatmin edici ise diğerleri uyum sağlıyormuş gibi düşünmeye başlarız. Genellikle odaklandığımız özellikler en çok ihtiyacımız olanlardır. Bu ihtiyaçlar karşılandıkça, diğerleri gözümüze çarpmaya başlar ve bunları değiştirmek isteriz” diyor. Ne kadar da doğru!
Kadınlar ilgi istiyor
Kadınlar, erkeklerin yeterince ilgi göstermemesi veya sevgilerini yeterince ifade etmemesinden yakınıyor. Çünkü erkekler, sevgili, eş ya da çocuklarıyla vakit geçirmektense iş veya arkadaşlarıyla daha fazla zaman geçirebiliyor. Son zamanlarda buna bir de teknolojiyle geçirilen zaman eklendi. Erkekler, cep telefonlarına ve bilgisayarlarına daha fazla ilgi göstermeye başladı. Oysa ilgi ve sevgi, en önemli ihtiyaçlarımızdan biridir. Bir kadının, sevdiği erkekten bunu beklemesi oldukça doğaldır. Kadınlar çoğunlukla sevgililerini bu yönde değiştirmek istiyor.
Erkekler ne istiyor?
Erkekler ise kadınların kontrolcü olmasından şikayet ediyor. Kontrol edilmekten ve sürekli müdahale edilmeden hoşlanmıyorlar. Kendilerini güçlü hissettiren kadınlar arıyorlar. ‘Erkekler güçlü kadın sevmez’ algısına rağmen aslında güçlü kadınları seviyorlar; fakat kadının kendi güçleriyle çatışmasını istemiyorlar. Erkekler de en çok bunu değiştirmeye çalışıyor. Kadının gücünün kontrollü kalmasını isteseler de kendileri üzerinde gösterilmesini istemiyorlar.
Peki ya aşık olduğumuz adam?
‘Birini değiştirmeye çalışmak ve bunu başarmak, sonrasında aşık olduğumuz kişiyi kaybetmek anlamına gelmiyor mu? Ne de olsa onu var olan huylarıyla sevmiştik?’ diye sormak eminim herkesin aklına geliyordur. Nida Özşahin Terkuran, “İnsanlar birini sevdiklerinde ya da aşık olduklarında aslında kendi zihinlerinde yarattıkları imajı seviyorlar. Sonra eşlerini, kafalarındaki imajın kalıbına oturtmak için değiştirmeye çalışıyorlar. İlişkilerde karşıdaki kişiyi kolayca değiştirebildiğimizde bu, saygımızı ve sevgimizi olumsuz yönde etkiliyor. Kişiyi zihnimizdeki imaja dönüştürdüğümüzde, eski çekiciliği kalmıyor. Bu yüzden, yaşanmamış aşklar daha büyük bir anlam kazanıyor. Böylece imajlarımızı sevmeye devam ediyoruz” diyor.
Değişmek ya da uyuşmak, işte tüm mesele bu!
Herkes farklı ailelerden ve kültürlerden geliyor. Çift olduğunuzda bazı özellikler uyuşsa da bazıları uyuşmayabiliyor. Sağlıklı bir ilişki için değişmek yerine uzlaşmak gerekebilir. Terkuran’a göre burada önemli olan kırmızı çizgiler. Bir ilişkide olmazsa olmazları belirleyip, sonra uzlaşmaya gitmek gerekiyor. İlişkide en büyük çatışmalar, karşımızdakini değiştirmeye çalıştığımızda ortaya çıkıyor. Karşıdaki kişi değişmek istemediği sürece, durum sadece çatışma haline geliyor ve iki taraf da mutsuz oluyor. Bu nedenle ya kendimizi değiştirmeliyiz ya da uzlaşma yolunu bulmalıyız.
Kıyamete dönmesin!
Psikolog Terkuran, “Sevdiğiniz kişinin çok beğendiğiniz özelliği, ileride sizin kıyametiniz olabilir” diyor. Bunu söylerken şunu kastettiğini belirtiyor; “İlişkinin başında cazip gelen özelliklere odaklanıyoruz, partnerimizin olumlu yanlarını görüp avantajlar açısından değerlendiriyoruz. Çünkü bu özellik, aradığımız bir şeydir. Ancak zamanla bu özelliklerle birlikte yaşadıkça, bu özellikler sıkıcı hale gelebilir ve istenmeyen bir durum gibi algılanabilir. Örneğin, başlangıçta çok güçlü olduğu düşünülen bir eş, zamanla ‘Gücünü benim üzerimde kullanıyor, beni yönetmeye çalışıyor’ düşüncesine neden olabilir. Ya da dominant olup hayatını organize eden bir adam, bir müddet sonra ‘Beni yönetmeye çalışıyor, bundan hoşlanmıyorum’ gibi düşünceler geliştirebilir. Eğer siz de benzer bir durum yaşıyorsanız, izleyebileceğiniz iki yol var: Öncelikle başlangıçta sizi cezbetmiş olan özelliklere karşı eleştirel yaklaşmalı, bu özellikleri pozitif bir illüzyonla görmekten kaçınmalısınız. Bu kolay değil elbette. İkincisi ise, diyelim ki ilişkiniz ilerledi ve artık o cazip özellikler değerini yitirdi. Karşımızdakini değiştiremeyeceğimizi bilmeliyiz ve kendi anlamlandırmalarımızı revize etmeliyiz. Aslında evlilik sürecinde eşler bazı değişiklikler yaşar ama birbirlerine kalıplarla yaklaştıkları için bu değişimi göremezler.”
Biri için değişmek ne kadar doğru?
Bir erkek için kariyerimizi bırakmak, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek aslında kişiliğimizden ödün vermek demektir. Hepimizin yaşam değerleri var. Bu değerlerin başkası için değiştirilmesi, kendinden ödün verme hissine yol açabilir. Bu durumda mutsuzluk kaçınılmazdır. Ancak sevdiği kişi için değişmek bazıları için bir yaşam değeri olabiliyor. Bazı bireyler, sevgiyi ve birlikteliği hayatlarının bir parçası olarak görüp bu doğrultuda değişmekte bir sakınca görmüyor. Burada dikkat edilmesi gereken, yaşam değerinin ne olduğunun farkında olmak, pişman olmamak ve ‘keşke’ dememektir.