
HAPİSHANE’DEN MEKTUBU VAR: ‘YAŞAMAK İSTİYORUM!’
“Gezi Parkı direnişini planlamakla” suçlanan ve tutuklu olan menajer Ayşe Barım, cezaevinden bir mektup yazdı… Sağlık sorunlarına değinen Barım, “Yaşamak istiyorum” dedi.
Gezi direnişiyle ilgili soruşturma kapsamında 28 Ocak’ta tutuklanan menajer Ayşe Barım, cezaevinden gönderdiği mektubunda sağlık problemleri hakkında bilgi verdi.
Barım, son üç ayda kalp rahatsızlığı nedeniyle altı kez baygınlık geçirdiğini belirtti.
İşte Barım’ın mektubunun içeriği:
Ben Ayşe Barım,
-Bu mektup bir yardım çağrısı değildir, tamamen vicdan çağrısıdır. Ocak 2025’te sosyal medya üzerinden tanınmamış hesaplar tarafından başlatılan organize bir iftira kampanyası ile sahte bir Ayşe Barım profili yaratıldı.
23 yıldır oyuncu menajerliği yapıyorum. Her zaman dürüstlük ve mesleki etik kurallarına bağlı kalıp yalnızca işimi yürüttüm.
-Tamamen gerçek dışı, delilsiz ve asılsız iddialar ile 12 yıl önce yaşanan Gezi Parkı Olayları ile bağlantılı olarak tutuklandım.
-Yıllar önce tamamlanmış bir soruşturmayla hiçbir ilişkimin olmadığı bu olaylar, yalnızca sosyal medya üzerinden uydurulan asılsız iddialarla ağır bir suçlamayla üzerime geldi. Oysaki bu iddialarla hiçbir alakam yok ve suç işlemedim. Masumum…
-İlk itirazımda, mahkeme beni adli kontrol şartıyla serbest bıraktı; fakat iddia makamının itirazı üzerine yeniden tutuklandım ve 213 gündür hala bu duruma neden düştüğümü anlayamadan bir hücrede özgürlüğümden ve sağlıklı yaşam hakkımdan yoksun kalıyorum.
-Sağlık sorunlarım, Silivri Devlet Hastanesi, İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs ve Damar Cerrahisi Hastanesi, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi tarafından düzenlenmiş resmi belgelerle kanıtlanmaktadır. Tutukluluk sürecim boyunca daha da kötüleşen altı ayrı kalp hastalığım, beynimdeki iki stentli anevrizma ve müdahale edilemeyen yeni bir anevrizma nedeniyle aniden ölüm riski altında yaşam mücadelesi veriyorum.
-Ayrıca sağlıksız ve hızlı bir biçimde 30 kilo kaybettim, ağır kas yıkımı yaşadım ve kilo kaybım hala devam ediyor. Hastalıklarımın her biri ani ölüm riski taşırken, cezaevi koşulları nedeniyle ortaya çıkan ağır kaygı bozukluğum ve yaşadığım panik ataklar bu riski artırmaktadır. Son üç ay içinde kalp rahatsızlığımın ilerlediğini gösteren altı baygınlık geçirdim.
Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nin 2 Temmuz 2025 tarihli raporu ve Türk Tabipler Birliği Bilim Kurulu’nun 14 Ağustos 2025 tarihli raporu, cezaevi koşullarının ve sürecinin bu hastalıkları şiddetlendirdiğini ve ani ölüm riskimin yükseldiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Uzmanlar, yaşadığım kalp problemleri ve beyin anevrizması için gereken tedavilerin, hatta tetkiklerin dahi yüksek teknolojiye sahip merkezlerde bile ciddi ölüm ve sakatlık riski taşıdığını belirtiyor. Bu nedenle, hayatımı güvenle emanet edebileceğim doktorlardan tedavi edilme hakkımın acilen tanınması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
-Tek istediğim yaşam hakkımın korunmasıdır. Tutuksuz yargılanabilecekken cezaevinde hayatımı kaybedersem bunun sorumluluğu kimin üzerindedir? Hukuken ve vicdanen sorulması gereken esas soru budur.
-Haksız yere atılan iftiralarla elimden alınan hayatımın geri verilmesini talep ediyorum. Adaletin bir an önce tecelli etmesini bekliyorum ve sesimi kamuoyunun vicdanına sunuyorum. Devletime ve adalete inancı kaybetmeden YAŞAMAK istiyorum.