Aşk ve İlişkiler

Tek başıma ama mutlu

Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

Toplumsal normlar, kişiyi sürekli çift olarak görmeye itiyor. Aile, arkadaşlar ve sosyal çevre de çoğu zaman bu konuda baskı biçiminde katı söylemlerde bulunabiliyor. Oysa bazen yalnız kalmak bir tercih olabilir. Tek başına sevdikleriyle vakit geçirmek kişiyi mutlu edebilir. Türk toplumu, herkesin evli ve çocuklu olmasının mutluluğun anahtarı olduğu düşüncesini yaygınlaştırıyor. Ancak 2000’li yıllarla birlikte bu kalıplar yıkılmaya başladı ve yalnızlığı tercih eden birçok kişi etrafımızda var. Yine de zaman zaman “Yalnız ama mutlu olmak mümkün mü?” sorusu gündeme geliyor! Bu konuda uzman görüşü almak istedik. Psikolog B. Asena Soydaş, yalnızlık tercihinin mutluluğa etkisi ve çift ilişkisi olmadan da tatmin edici bir yaşam sürmenin mümkün olup olmadığı hakkında sorularımızı yanıtladı.

MUTLULUĞUN TEMELİ ÇİFT İLİŞKİSİ Mİ?
Mutluluğun tek bir kriterle açıklandığını söylemek mümkün değil. Sevgililik, başarı, sağlık ve huzur gibi bireyleri mutlu eden birçok farklı durum mevcutken, mutluluğu birey bazında ele almanın daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü mutluluğu sağlayan unsurlar kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı insanlar romantik bir ilişki içinde mutlu olurken, bazıları özgürce yaşayarak kendini iyi hissedebilir. Bu noktada, ilişkiden beklentiler ve bakış açısı devreye giriyor.

BİRİ, HAYATINDA ÖZEL BİRİ OLMADAN DA MUTLU OLAMAZ MI?
Mutlu olmak için bir romantik ilişkiye ihtiyaç duymak sağlıklı bir durum değildir. Ancak, toplum yapıları insanların hayatında özel birinin yokluğunu mutsuz edici bir unsur haline getirebiliyor. Oysa mutlu olmak için tek bir kişi yeterli değil. Araştırmalar, mutlu insanların güçlü sosyal bağlara sahip olduğunu ortaya koyuyor. Yani birine bel bağlamadan, aile ve arkadaş çevresinde de mutlu bir yaşam sürmek mümkün.

BUNUN TEMELİNDE TOPLUMSAL NORMLAR VE DAYATMALAR YATIYOR DİYEBİLİRİZ O HALDE!
Mutluluğun temel maddelerinden biri “sosyal bağlanma”dır ve bunun için özel bir kişi şart değil. Ancak toplumun yapısının aile merkezli olması, çevrenin beklentisinin evlenmeniz ve çocuk sahibi olmanız yönünde olmasına sebep oluyor. Düğünlerde bekarlar sürekli olarak “Sen ne zaman evleneceksin?” sorusuyla muhatap olurken, evlilerse “Çocuk düşünmüyor musunuz?” sorusundan kaçamıyor. Kişi, bekar ya da çocuksuz olmasına rağmen mutlu olsa bile, kendisini “Acaba hayatım, bir eş ya da çocuk olmadan anlamsız mı?” diye sorgulamak zorunda hissediyor.

BU DURUMDA, BİR İLİŞKİSİ OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNEN KİŞİ KARSIDAN ALDIĞI OLUMSUZ GERİ DÖNÜŞLERİ BEKLERKEN MUTLULUĞU ARAYARKEN DAHA BÜYÜK BİR MUTSUZLUK GIRDABINA DÜŞMEZ Mİ? DOLAYISIYLA İLİŞKİ DURUMUNU HAYATIN AKIŞINA BIRAKMAK GEREKMEZ Mİ?
Yalnızlıktan kaçınmak, aidiyet hissetmek ve sırf bir ilişki için birini hayatına almak, kişiyi zorlu bir süreçle karşı karşıya bırakabilir. Bu tür ilişkilerin temelinde yüksek kaygılar ve korkular yatıyor. Kişi, terk edilme korkusuyla gerçek benliğini sergilemekte zorlanabilir ve yanlış anlaşılmalar olabilir. Bu durum, karşı tarafı da olumsuz etkileyebilir ve sonuç olarak partnerler mutsuz olur. Sağlıklı bir ilişki sürdürebilmek için güven ve sevgi şart. Dolayısıyla kişi, mutlu olmayı hedefliyorsa, bir ilişkiye zorlanmaktansa süreci akışına bırakmalıdır.

GÜNÜMÜZDE BİRÇOK İNSAN YALNIZ YAŞIYOR. AMA BU DURUM, KİŞİNİN AİLESİ VE ARKADAŞLARININ ONU BİRLİKTELİK YAŞAMASI KONUSUNDA SIKISTIRMASINA YOL AÇABİLİYOR. BU DURUM TERS TEPEBİLİR Mİ?
15-20 yıl önce toplumumuzda, özellikle kadınların yalnız yaşamasıyla ilgili daha sert görüşler vardı. Toplumsal baskılar tamamen ortadan kalkmamış olsa da, bu düşüncenin büyük şehirlerde değişmeye başladığı görülüyor. Doğru zeminde inşa edilmiş bir ilişkinin her iki taraf için de mutluluk verici olduğunu belirtmek gerekir. Fakat bir kişi üzerindeki baskıyı kaldırmak adına bir ilişki kurduğunda, bu ilişkiyi uzun süre mutlu tutmak zor olabilir. Sürekli bir baskı hisseden kişi, bu durumu olumsuz algılayarak ilişkiden kaçınabilir.

Hem yalnız hem mutlu - Resim : 2

YALNIZLIK ÖZGÜRLÜKTÜR!
Kim ne derse desin, tek kişilik bir hayatın birçok avantajı vardır. “Eğer bu olumsuz bir durum olsaydı, sanırım ‘Bekarlık sultanlıktır’ diye bir söz söylenmezdi” diyen Uzman Psikolog B. Asena Soydaş, şu şekilde ifade ediyor: “Bir ilişki içinde olmak olumsuz bir durum değilse, yalnız kalmak da aynı şekilde olumsuz değildir. Yani kişiyi yalnız olması veya olmaması üzerinden değerlendirmemek gerekiyor. Ancak, kişinin bir ilişki içinde olmaması durumunda daha bağımsız ve özgür hareket edebilmekte olduğu söylenebilir. Yalnızken kimseye danışmadan istediğiniz yere gidip, uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınıza misafir gidebilir veya istediğiniz gibi harcama yapabilirsiniz. Bir ilişki içinde ise ortak kararlar almak ve karşılıklı fedakarlık gerektirir. Bu durum, zaman zaman istenmeyen kararlar almaya ya da davranışlarda bulunmaya yol açabilir.”

MUTLU OLMAK İÇİN TEK İHTİYACIMIZ OLAN KENDİMİZ!
Tek başına bir yaşam kuran ve huzurlu bir şekilde yaşayan insanları sıklıkla görüyoruz. Sanılanın aksine sürekli mutlu olmak için bir sevgili ya da eş gerekmiyor. Uzman Psikolog B. Asena Soydaş, bu noktadan hareketle şu bilgileri veriyor: “Bir ilişki içinde olmayan bir kişinin mutsuz hissetmesi için hiçbir neden yok. Çünkü mutsuzluk, esas olarak sosyal izolasyonla başlar. Kişi, sevdiği ve güvendiği insanlarla birlikteyken kendini iyi ve mutlu hissedebilirken, bu durum sosyal izolasyonu engeller. Yani ailesi ve arkadaşlarıyla seyahat etmek, konsere gitmek ya da yemekte buluşmak gibi etkinliklerle gerekli sosyal etkileşimi sağlayabilir. Kendini olduğu gibi kabul etme ve öz güven duyma, her bireyin iç huzuru için sahip olması gereken temel özelliklerdir. Bu unsurlar eksikse, kişi nereye giderse gitsin, kiminle vakit geçirse geçirsin, mutlu ve huzurlu olmayı başaramaz.”

* Formsante dergisinden alınmıştır.