Aile ve Çocuk

Alfa Kuşağı’nın Gençlik Dönemi | Anne

Son dönemde okulların kapanış dönemine ait fotoğraflara göz attıysanız veya alışveriş merkezinde mağaza gezinen bir grup ergenle karşılaştıysanız, günümüz çocuklarında farklı bir şey dikkat çekmiştir. Alfa Kuşağı, pek çoğumuzun o yaşlarda olduğundan daha bakımlı, şık ve olgun görünüyor. Bu durum, birçok ebeveyni Alfa Kuşağı’nın “zor ergenlik evresini” atlayıp atlamadığı konusunda düşündürüyor. Sosyal medya kullanıcıları bu gözlemlerini paylaşıyor; kimi Alfa Kuşağı’nın doğrudan “ışıldama evresine” geçtiğini söylerken, kimi onların çok hızlı büyüdüğünü belirtiyor. Alfa neslinin özellikleri hakkında daha fazla bilgi için bu içeriğe göz atabilirsiniz.

Peki, Alfa Kuşağı gerçekten bu “zor evreyi” atlıyor mu? Cevap, evet veya hayır kadar basit değil. Çoğu ön ergende dış görünüşte belirgin farklar olsa da uzmanlar, “zor evre”nin aslında ortadan kaybolmadığını, sadece farklı şekillerde kendini göstermeye başladığını ifade ediyor.

“Zor evre”, genellikle çocukların fiziksel, sosyal ve duygusal olarak ergenliğe geçiş yaptığı 9 ile 12 yaş arasındaki ön ergenlik dönemini tanımlar. Bu dönem, deney yapma sürecidir ve genellikle cesur moda tercihleri, alışılmadık ilgi alanları ve sosyal becerilerdeki zorluklarla kendini gösterir. Önceki yıllarda bu evreyi fark etmek oldukça kolaydı: uyumsuz renkler, başarısız makyaj denemeleri ve en sevdikleri TV yıldızlarından esinlenerek giyindikleri kıyafetler…

Ancak bu dışa vurulan işaretler, hikayenin sadece bir kısmını oluşturuyor. “Zor evre”, yalnızca görünümü anlatmaz; bu dönem kimlik oluşumu, sınırları test etme ve duygusal gelişimle de ilgilidir. Bu durum, Alfa Kuşağı için de geçerli. ABD’deki ebeveyn ve hemşirelerden oluşan aile destek topluluğu The Parent Collective’in kurucusu Jessica Hill, “Bence ‘zor evre’ kaybolmadı; sadece evrildi,” diye açıklıyor.

Günümüz ön ergen çocukları, kablolu televizyon etkisinin ötesinde, kısa videolar, sosyal medya estetiği ve influencer kültürüyle şekillenen bir dünyada büyüyorlar. Eskiden sitcom dizilerinin trend belirleyicilerini idol olarak kabul ederken, şimdi birçok çocuk kapsül gardıroplar, cilt bakım rutinleri ve yaşa uygun ancak şık görünümlere sahip yaşam tarzı yaratıcılarını taklit ediyor.

Bugünün çocuklarının genç yetişkinler gibi giyindiği görülmesine rağmen, onlar da önceki nesiller gibi çevrelerine tepki vermeye devam ediyor. Sosyal medyanın bu noktada büyük bir rol oynaması da şaşırtıcı değil. Çoğu platformun kullanıcılarının en az 13 yaşında olmaları beklenirken, Common Sense Media’ya göre 8 ila 12 yaş arasındaki çocukların %38’i sosyal medya kullanıyor. Kuruluşun yöneticisi Hill şöyle diyor: “Çocukların çevrimiçi gördükleri şeyler, moda stilleri, mizah anlayışları ve kendilerini ifade etme biçimleri, gerçek hayata yansıyor. Zor süreç kaybolmadı; sadece dijital kültüre uyacak şekilde maskeleniyor veya yeniden şekilleniyor.” Bu durum, sosyal medyada aktif olarak paylaşım yapmayan veya gezinen ön ergenler için bile geçerli; çünkü onlar da normları arkadaşlarından öğreniyorlar. Ancak zorlu sürecin belirtileri farklı görünse de, orta çocukluk döneminin temel deneyimleri değişmiyor.

Günümüz çocukları hâlâ kim olduklarını keşfediyor, hormonlarla başa çıkmaya çalışıyor, akranlarına uyum sağlamaya çabalıyor ve arkadaşlıkları ile duygularını yönetiyorlar. İç dünyaları eskiye nazaran karmaşık kalmakta. Fark, bunu ifade etme tarzlarında yatıyor. Örneğin bir ön ergen, taytların üzerine gökkuşağı desenli çoraplar giymek yerine yaratıcılığını video düzenlemeye veya çeşitli tasarım uygulamalarında panolar oluşturmaya yönlendirebilir. Hill’in belirttiği gibi, “Sosyal medya, çocukların kimlik oluşturma ve kendilerini ifade etmeleri üzerinde köklü bir değişim yaratıyor ve bu karmaşık bir süreç.”

Çocukluğun hızla değişiyor gibi görünmesi ebeveynlerin kaygı duyması için doğal bir durumdur. “Mini yetişkin” görüntüsü, çocukların çok hızlı olgunlaştığı veya masumiyetlerini kaybettikleri izlenimini doğurabilir. Ayrıca, çocukların daha erken yaşlarda kendilerini fazla sorgulamaya başladıkları ve hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak kusursuz bir imaj sunmaya zorlandıkları endişesi de bulunuyor. Sosyal medya, yalnızca kıyaslamayı teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda çocukların kendileriyle ve başkalarıyla kurduğu ilişkileri de yeniden şekillendiriyor.

Yetişkin ve çocuk psikiyatristi Dr. Debbie Raphael, “Günümüz ön ergenleri daha hızlı büyüyor gibi görünüyor; çünkü önceki nesillere göre daha fazla bilgiye erişimleri var ve daha erken yaşlarda belirli alanlarda uzmanlaşmak için hedef odaklı faaliyetlere daha fazla zaman harcıyorlar,” diyor. Bu tür bir gelişim ve dijital faaliyetlere aşırı bağlılık, bazı bedeller ödetebilir. Dr. Raphael, “Orta çocukluk döneminin hızlı bir şekilde atlanması, ön ergenlerin sosyal işlevsellik ve ileride sağlıklı ilişkiler için kritik olan gelişim görevlerinde ustalaşma fırsatlarını kaçırmasına yol açabilir,” diye uyarıyor.

Değişimlere üzülmek yerine, ön ergenlerin en çok neye ihtiyaç duyduğuna odaklanın; büyümek için alan, kusurlu olma özgürlüğü ve her şeye hemen bir çözüm bulmak zorunda olmadıklarının güvence altına alınması.

• Değişen süreci kutlayın. Günümüz ön ergenleri hâlâ karmaşık duygular ve belirsiz arkadaşlıklarla başa çıkıyor. Onların yanında olun, gülün ve tuhaf anlarını kucaklamalarına izin verin. Ön ergeninizle iletişim kurmak için açık uçlu sorular sorarak dünyalarını anlamaya çalışın.

• Yaratıcı alanları teşvik edin. Çocuklara kendilerini ifade etmeleri için güvenli alanlar sunun; sanat dersleri, dijital hikaye anlatımı, günlük yazma veya kendin yap (DIY) projeleri gibi. Oda dekorasyonu veya hobilerle kimlik gelişimlerini desteklemelerine izin verin.

• Ekranları bağ kurmak için kullanın. Onların favori programlarını birlikte izleyin, sosyal medyada onları takip edin veya çevrimiçi gördükleri hakkında açıkça sohbet edin. Dr. Raphael’in belirttiği gibi, “İlişki sağlığını önceliklendirmek kritik. Bu, ön ergenimizin teknolojik cihazlarıyla geri çekilse bile ilişkimize dikkat etmek anlamına geliyor.”

• Yeni bağ kurma yollarını anlayın. Ön ergenlerin çevrimiçi daha fazla zaman geçirmesi, arkadaşlıklarının derinlikten yoksun olduğu anlamına gelmiyor. Hill şöyle paylaşıyor: “Örneğin oğullarımın canlı sosyal hayatları var ve bu çoğunlukla çevrimiçi gerçekleşiyor. Bir uygulamada bir araya geliyorlar ya da saatlerce birlikte oyun oynayıp, tıpkı yüz yüze konuşuyor gibi gülüp sohbet ediyorlar. Başta bana garip geldi ama bu, onların deneyimlerini daha az anlamlı yapmıyor.”

• Gerçekliği normalleştirin. Hill, çocuklara kusurlu olmanın kabul edilebilir olduğunu göstermenizin önemine dikkat çekiyor. “Evde gerçekliği ne kadar çok normalleştirirsek, sosyal medyanın dikkatle oluşturulmuş dünyasının üzerlerinde o kadar az etkisi olur,” diyor.

• Yetişkin varsayımlarından kaçının. Olgun giyinmek, bir ön ergenin daha hızlı büyümek istediği anlamına gelmez. Genellikle, yetişkin anlamlarını tam olarak anlayamadan trendleri taklit ederler. Duruma merakla yaklaşın, bir alarm durumu yaratmayın. Unutmayın, Alfa Kuşağı’ndan birçok çocuk daha olgun görünebilirken, hâlâ öğreniyor, hata yapıyor ve kimliklerini şekillendiriyor.

Referanslar: Dia Gallo, “Gen Alpha Is Different in So Many Ways, Including Their ‘Awkward Phase’—Here’s Why”, Şuradan alındı: https://www.parents.com/generation-alpha-skipping-awkward-phase-11756046