
Akondroplazi (Cücelik) Nedir ve Nedenleri Nelerdir?
Akondroplazi, doğuştan gelişen en yaygın orantısız cücelik türüdür. Bu durum, kemik gelişimini etkileyen genetik bir mutasyona dayanır. Akondroplazide, vücut gövdesi normal veya normale yakın büyüyüp, özellikle kol ve bacaklarda belirgin kısalık görülür. Kişilerin boyları, yaş grubuna göre beklenen ölçülerin altında kalırken, zeka düzeyi genellikle normaldir.
Bu hastalık, “iskelet displazisi” olarak sınıflandırılan kemik büyüme bozuklukları arasında yer alır ve uzun kemiklerin büyüme plaklarındaki kıkırdak yapısının bozulması sonucu ortaya çıkar. Yani kemikler uzayamaz, fakat kalınlaşmaları ve sertleşmeleri normal seyrini sürdürür. Bu durum, bireylerin kısa boylu olmalarını, ancak belirgin büyük kafa yapısı, kısa kol ve bacaklar ile tipik bir yüz görünümüne sahip olmalarını sağlar.
Akondroplazi, dünya genelinde yaklaşık 25.000 doğumda bir görülen nadir bir durumdur. Çoğu vakada rastgele genetik mutasyonlar sebebiyle ortaya çıkarken, bazı durumlarda ebeveynlerden birinin taşıyıcı olması nedeniyle kalıtsal olarak geçer. Genel yaşam süresi normaldir; ancak bazı tıbbi komplikasyonlar, sağlıklı bireylere göre daha sık meydana gelebilir.
Akondroplazi (Cücelik) Nedir?
Uzun kemiklerin uçlarındaki büyüme plaklarında yer alan kıkırdak dokunun, kemiğe dönüşümündeki bozulma sonucu meydana gelir. Bu genetik bozukluk, bireyin vücudunda orantısız bir gelişime yol açar. Özellikle kollar ve bacaklar gövdeye oranla kısa kalır; baş ise normalden büyük olabilir ve yüz yapısında bazı belirginlikler gözlemlenir. Bu fizyolojik farklılıklar, doğumda veya hatta doğumdan önceki ultrasonla fark edilebilir.
Akondroplazili bireylerde omurga eğrilikleri, bacak eğrilikleri, sık kulak enfeksiyonları, solunum sorunları ve yürüme güçlükleri gibi sekonder belirtiler de görülebilir. Ancak bu bireylerin zeka seviyelerinde herhangi bir bozulma yoktur ve sosyal, bilişsel gelişimleri genellikle normal seyredebilir. Akondroplazili kişiler eğitimlerini sürdürebilir, çalışabilir, aile kurabilir ve aktif bir yaşam sürebilirler.
Modern tıpta akondroplaziye dair farkındalık arttıkça, bireylerin topluma entegrasyonu konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. Ergonomik yaşam koşullarının sağlanması, erken yaşta fizik tedavi ve ortopedik takip, akondroplazili bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır.
Akondroplazi (Cücelik) Neden Olur?
Akondroplazi, FGFR3 (Fibroblast Büyüme Faktörü Reseptörü Tip 3) adlı genin mutasyonu ile ortaya çıkar. Bu gen, kemik büyümesinde önemli rol oynayan bir protein reseptörünü kodlar. Normalde bu reseptör, kemiklerin büyümesini kontrol eder. Ancak akondroplazide meydana gelen genetik mutasyon sonucunda FGFR3 aşırı aktif hale gelir ve bu durum, büyüme plaklarında bulunan kıkırdak hücrelerinin kemiğe dönüşümünü kısıtlar, böylece kemiklerin uzaması yavaşlar.
Bu mutasyon, çoğu vakada spontan (yeni oluşan) bir durumdur; yani anne ve baba tamamen sağlıklı olsa bile bu genetik değişiklik çocukta ilk kez gelişebilir. Spontan mutasyonlar özellikle ileri yaştaki babalarda daha sık görülmektedir. Akondroplazili çocukların yaklaşık %80’inde bu şekilde yeni bir mutasyon tespit edilirken, %20’sinde bu hastalık ebeveynlerinden kalıtsal olarak geçmektedir.
Eğer ebeveynlerden biri akondroplazili ise çocuğa geçiş riski yaklaşık %50’dir. Her iki ebeveyn de akondroplazili olduğunda ve çocuk her iki ebeveynden de hastalıklı geni alırsa, bu homozygous akondroplazi olarak adlandırılır ve genellikle yaşamla bağdaşmaz. Bu tür durumlarda doğumdan kısa süre sonra ölüm gerçekleşmektedir.
FGFR3 mutasyonu, yalnızca akondroplaziye değil, hipokondroplazi ve thanatoforik displazi gibi diğer iskelet displazilerine de yol açabilir; ancak akondroplazi, bu mutasyonun en belirgin ve yaygın sonucu olmaktadır.
Akondroplazi (Cücelik) Tipleri
Akondroplazi, genellikle tek bir genetik mutasyon ile meydana gelen klinik olarak tanımlanabilir bir bozukluktur. Ancak bazı durumlarda, aynı gen (FGFR3) üzerindeki farklı mutasyonlar benzer ama farklı seyredebilen iskelet bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenle akondroplazi, içinde bazı varyasyonlar barındırarak sınıflandırılmaktadır. En yaygın form klasik akondroplazi olsa da, özellikle kalıtsal veya çift mutasyonlu vakalarda daha ciddi seyirli tiplerle karşılaşılabilir. Tıpta akondroplazi ile ilişkili başlıca tipler şunlardır:
- Klasik Akondroplazi: En yaygın biçimdir. Kol ve bacaklarda belirgin kısalık, büyük kafa yapısı, tipik yüz şekli ve omurga eğriliği gibi bulgularla tanınır. Zihinsel gelişim genellikle etkilenmez.
- Homozygous Akondroplazi: Hem anne hem baba akondroplazili olduğunda ve bebek her iki ebeveynden de mutant geni alırsa oluşur. Bu form genellikle ağır solunum yetmezliği ve ciddi kemik deformiteleri nedeniyle doğumdan kısa süre sonra yaşamla bağdaşmaz.
- Hipokondroplazi: Akondroplazinin daha hafif formudur. Belirtiler daha silik olabilir ve bazı bireylerde erişkin yaşa kadar fark edilmeyebilir. Boy kısa, fakat kol ve bacaklardaki orantısızlık daha az belirgindir.
- Thanatoforik Displazi: FGFR3 geninde farklı bir mutasyondan kaynaklanır. Doğum öncesi tanı konulabilir. Ciddi göğüs kafesi deformasyonları ve küçük akciğer hacmi nedeniyle yaşamla bağdaşmaz. Akondroplazi ile karıştırılabilir.
Akondroplazi (Cücelik) Belirtileri
Doğumla birlikte ya da doğumdan sonra kısa bir süre içerisinde fark edilen belirgin fiziksel bulgular ile kendini gösterir. En temel belirtisi vücuttaki kemiklerin, özellikle uzuvlarda kısalık ve gövdeyle orantısız hale gelmesidir. Akondroplazili bireylerin boyları genel nüfusa göre daha kısa olur, ancak zeka gelişimleri normal düzeydedir. Zamanla bazı ortopedik veya nörolojik komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Akondroplazi belirtileri şunlardır:
- Orantısız kısa boy: Kollar ve bacaklar, özellikle üst kısımlardan kısadır. Gövde genellikle normal uzunluktadır.
- Makrosefali (büyük kafa): Baş normalden büyük, alın belirgin çıkıntılıdır. Alın bombesi karakteristiktir.
- Yüz yapısında değişiklik: Burun kökü basık, yüz daha düz yapıdadır. Bu durum tipik “akondroplazi yüzü” olarak adlandırılır.
- Parmak yapısında değişiklik: Parmaklar kısa ve kalındır. Orta ve yüzük parmağı arasındaki boşluk dikkat çeker.
- Bacaklarda eğrilik: Özellikle alt bacaklarda içe eğilme (genu varum) gelişebilir.
- Bel çukuru artışı (lordoz): Omurgada aşırı eğilme sebebiyle belde çukurlaşma oluşur.
- Kısa el parmakları ve avuç içi genişliği: Eller “üç parmaklı el” görünümü sergileyebilir.
- Kas tonusunda azalma: Bebeklikte baş kontrolü ve oturma gecikebilir.
- Orta kulak problemleri: Kulak enfeksiyonlarına ve işitme kaybına eğilim olabilir.
- Solunum sorunları ve uyku apnesi: Bebeklik döneminde solunum düzensizlikleri, erişkinlerde uyku apnesi görülebilir.
Bu belirtiler herkes için aynı düzeyde gözlemlenmeyebilir. Bazı bireyler hafif semptomlarla, bazıları ise daha belirgin belirtilerle hayatlarını sürdürmektedirler. Gelişim süreci boyunca multidisipliner sağlık takibi önerilmektedir.
Akondroplazi Nasıl Teşhis Edilir?
Tanı, genellikle doğumdan hemen sonra gerçekleştirilen fiziksel muayene ile konulabilir. Belirgin kemik oranı farklılıkları, baş yapısındaki büyüklük ve tipik yüz görünümü teşhise yardımcı olur. Ancak kesin tanı için radyolojik incelemeler ve genetik testler gerekli olabilir. Aile öyküsü ve prenatal dönemde yapılan kontroller de tanı sürecine destek sağlar. Akondroplazinin teşhisinde kullanılan yöntemler şunlardır:
- Fiziksel muayene: Uzuvların gövdeye göre orantısız kısalığı, baş büyüklüğü ve yüz yapısı hekimi yönlendirir.
- Radyolojik görüntüleme (röntgen): Kemiklerin yapısal farklılıklarını gösterir. Kısa ve kalın uzun kemikler, belirgin bacak eğriliği ve el parmaklarındaki değişiklikler tipik özelliklerdir.
- Genetik test (FGFR3 gen mutasyonu): Kesin tanıyı sağlar. Kandan alınan örnekle mutasyon doğrulanır.
- Prenatal tanı (doğum öncesi tanı): Ultrasonografide gebeliğin 20. haftasında uzun kemiklerde kısalık fark edilebilir. Risk durumunda amniyosentez veya koryon villus biyopsisi ile genetik tanı yapılabilir.
- Aile öyküsü: Ebeveynlerden biri akondroplazili ise, çocuğun da taşıyıcı olma riski değerlendirilir.
Teşhis konulduktan sonra, bireyin daha sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için ortopedi, pediatri, genetik danışmanlık, fizik tedavi ve gerektiğinde psikolojik destek gibi disiplinlerle takip süreci planlanmalıdır.