
Aldatılmanın Ardından Nasıl İyileşirsiniz?
Yazı: Elif Gürsoy
Aldatıldınız… Gerçeklerle yüzleşelim. Şok, çöküş, kabullenme, düşünme ve hazmetme gibi aşamalardan geçmek kaçınılmaz. Peki, bundan sonra ne olacak? Bugüne kadar yaşadıklarınızı yok mu sayacaksınız, yoksa hazmedip yolunuza mı devam edeceksiniz? Uzm. Klinik Psikolog Başak Saraçoğlu Eroğlu, aldatılma sürecinde ilk ve en önemli adımın kabulleniş olduğunu vurguluyor. Sonrası ise nispeten daha basit. İşte bir uzmanın gözünden, aldatılma sonrası nasıl iyileşebileceğinize dair bazı öneriler…
Aldatılma sonrası süreç nasıl ilerliyor? Kişi neler hissediyor?
Süreç, neredeyse herkes için benzer şekilde başlıyor. Aldatılan kişi önce bir şok evresi yaşıyor. Şokun ardından kişide ikinci bir çöküş başlıyor; çünkü yaşadığı ilişkiyi her yönüyle düşünmeye başlıyor. Düşünceleri arasında, daha önce gözden kaçırdığı ya da görmek istemediği işaretleri aniden fark etmeye başlıyor. Gizli telefon görüşmeleri, mesajlar ve gizlenen eşyalar, sanki bir bulmacanın parçaları gibi bir araya geliyor. Sonrasında kabullenme aşamasına geçiliyor. Bu dönem, kişinin iyileşebilmesi açısından kritik bir öneme sahip. “Evet, aldatıldım!” diyebilmek, iyileşme yolundaki büyük bir adımı temsil ediyor.
İyileşme sürecini hızlandırmanın temel koşulu nedir?
Bu evrelerin mutlaka yaşanması gerekiyor. Olanlardan ve acılardan kaçış yok aslında. Kabullendikten sonra süreç yavaş yavaş kolaylaşıyor. Acıyı yaşadıktan sonra kişi, içinde bulunduğu durumla daha rahat başa çıkabiliyorsa, o zaman iyileşme süreci de başlamış demektir. Bu durum birçok olay için geçerli, problemi ne kadar çabuk kabul ederseniz, onu çözmeye de o kadar hızlı yönelirsiniz.
Yaşanan travma sonrası beden ve ruh üzerinde ne gibi değişiklikler görülebiliyor?
Bu durum, kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Ancak psikolojide somatizasyon adı verilen bir olgu mevcut. Ruhsal durumun bedene yansımaması anlamına geliyor. Eğer aldatılan kişi somatizasyon savunma mekanizmasını kullanıyorsa, bedende çeşitli stres tepkileri meydana gelebiliyor. İştah kaybı, uykusuzluk ya da tam tersi olarak aşırı iştah ve uyku gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Bunun yanı sıra, bu tepkiler duygusal ve zihinsel değişikliklerle depresyon belirtilerine benzerlik gösterebiliyor. Hiçbir şeyden zevk alamama, karamsarlık, içe kapanma ve sürekli düşünceli olma da kişideki değişikliklerden bazıları.
Aldatılan danışanlarınız arasında en sık karşılaştığınız ortak nokta nedir? Hangi ifadeler yaygın?
Sıklıkla dile getirilen ifadeler arasında; “Affedemiyorum, kabul edemiyorum, bunu neden yaşadığımı anlamıyorum…” yer alıyor. Kişi kendine, “Ben bunu hak edecek ne yaptım?” diye sorarak, kendini suçlama sürecine giriyor.
En etkili çözüm “zamana bırakmak” diyebilir miyiz?
Birçok kişi bu sorunları kendi başına aşmaya çalışıyor ama terapi desteği alınmasının kritik olduğunu düşünüyorum. Kişinin içsel olarak çok fazla şeyi yeniden yapılandırması gerekiyor. Güven kayboluyor, karamsarlık başlıyor ve insanların karşı cinsle, evlilikle ve hatta hayata karşı hevesi kayboluyor… Ancak kendi kendine bu durumu atlatabilenler şanslı, aşamayanlar için terapi kaçınılmaz. Terapinin amacı, kişiyi iyileştirmek değil; aslında kişi bu yaşadıklarını affederek hayatına devam edebilecek mi, yoksa karşı tarafa ya da kendine bir yaptırım uygulayarak yaşamında değişiklik yaratacak mı, buna odaklanmak.
Aldatılma sonrası yeni bir ilişkiye başlamak sağlıklı mı? Çivi çiviyi mi söker?
Yakınları, sevdiklerinin acı çektiğini gördüğünde, yardımcı olmaya çalışıyor. Yeni bir ilişkiye başlamalarını teşvik etmek, “Gel sana birini bulalım” veya “Birini tanıştıracağım” şeklinde önerilerde bulunuyorlar. Ancak kişinin acısını hafifletmek için sosyal ve aktif bir yaşam sunmak da bu çabalar arasında yer alıyor. Fakat ne kadar işe yarar gibi görünse de, bu tür girişimler acıyı derinleştiriyor. Karşı tarafın acısını hafifletmek için farklı bir yaklaşım benimsemek gerekiyor. Eğlendirmek, keyifli bir hale getirmek ve dikkatini dağıtmak önemli. Aldatmadan hemen sonra yeni bir ilişkiye başlamak, bence sağlıklı değil. Çünkü yeni ilişkiye başlamak için kişinin duygusal olarak temiz ve sağlıklı bir yapı içinde olması gerekiyor. Eğer kişi hala bir yaraya sahipse, iyileşmeden yeni bir ilişkiye adım atmak, kalıcı yaralar oluşturabilir. Bu yaralar, her an yeniden açılma riski taşır. Yeni bir ilişkiye geçiş yapıldığında, güven duygusu tam olarak sağlanamaz ve kontrol mekanizmaları devreye girer. “Acaba kimle, nerede? Şu an ne yapıyor, o kadın/erkek kim?” gibi sorgulamalar artar. İlişkinin sağlıklı gitmemesi yeni başlangıçların sona ermesine yol açabilir. Aldatılma, kişide karşı cins, evlilik ve hayata karşı tüm heyecanı alıp götürüyor…
Evliliklerde aldatma oranı, ilişkilere göre nasıl farklılık gösteriyor?
Danışanlarımdan edindiğim izlenimlere göre aldatmalar daha çok uzun süreli evliliklerde ve gebelik dönemlerinde meydana geliyor. Evlilik, ilişki aşamasından oldukça farklı bir durum. İlişki sürdürülürken, duygusal çekim temel bir etken oluyor. Eğer çift aynı evi paylaşmıyorsa, sadece belli zaman dilimlerinde bir araya geliyorlar. Örneğin, buluşmaya gitmeden önce en güzel kıyafetler giyinir, güzel kokular sürünür ve partnerin yanına ayrıca özen gösterilir. Ancak evlilik, ilişkinin yanı sıra birçok sorumluluğun da paylaşıldığı bir durumdur. Evin giderleri, işler, çocuklar gibi sorumluluklar, bu özenin kaybolmasına neden olabiliyor. Bu aşamada tolerans azalabilir ve ilişkide kopukluklar yaşanabilir.
İyileşme sürecini hızlandıran faktörler
İyileşme sürecinde, aldatılan kişinin karşısındakini affetmesi gerekiyor. Yaşanan her şeye rağmen, bu yapılan haksızlık ve kötülük mutlaka affedilmeli. “Evet, hoş olmayan şeyler yaşandı ama sen bunu seçtin. Ben ise, sana yaptığın her şey için seni affediyorum…” ifadesi kullanılabilmeli. İster ilişkiye devam edilsin, ister edilmesin; affetme olursa her şey daha sağlıklı ilerler. Bu, aslında hakkını helal etmekle benzer bir durum. Affetmek de kolay olmuyor, belirli bir süreç gerektiriyor. Bu süreci kolaylaştırmak adına seanslarımızda danışanlarımıza bazı teknikler öğretiyoruz. Terapide, öfkenin dışa vurulmasını sağlıyoruz; öfke ifade edildikten sonra affetme süreci daha da kolaylaşıyor.
* Formsante dergisinden alınmıştır.
İLGİLİ İÇERİKLER