Aşk ve İlişkiler

İşler ciddileşince kaçanları mi görmezden geleceksiniz?

Bu hikaye, göz göze gelmeler ve kalp atışlarıyla başlıyor. Kahramanımız, önce bulutların üzerinde sizinle uyum içinde yürürken, ardından gelecekteki mutlu beraberliğinizin bir fragmanını sergiliyor. Kalabalık sofralarda başlayan sohbetler, zincir kahvecilerde sıra beklerken paylaşılan komik hikayeler ve çeşitli jestlerle birlikte, geleceğin senaryosu ustaca işleniyor.

‘İLİŞKİNİZ NASIL GİDİYOR?’

Uzun zamandır hissetmediğiniz bu duygular, herkesin dikkatini çekiyor. Meraklı gözlerin arasında tek bir soruyla sarsılıyorsunuz: ‘İlişkiniz nasıl gidiyor?’ O anda merak etme sıra size geçiyor. Gerçekten, ilişkiniz nasıl gidiyor? Belki de doğru soruyu sormaktan kaçınıyorsunuz. Bu bir ilişki mi? Şüpheyle yaklaşarak bu gönül meselesinde usulca ilerlemeye ne dersiniz?

Günümüz, ‘nerede o eski bayramlar’ tarzındaki nostaljik hatıralar gibi eski aşkları aradığımız bir döneme dönüşmüş durumda. Modern insan, hızlı tüketim alışkanlıklarıyla aşkı da yola ekleyerek ilerlemeye devam ediyor. Bugün yeni biriyle tanışmak, sosyal hayatımız ve flört uygulamaları sayesinde oldukça kolay hale gelmiş durumda. Bu noktada sosyal medyayı da unutmamak lazım.

Bu hızlı aşk hikayeleri arasında biraz soluklanma fırsatı bulursanız, mutlaka biriyle eşleşecek ve beklediğiniz mutlu hikayenin başrolüne yerleşeceksiniz. Şimdi hangi vesileyle tanıştığınızın önemi kalmadı; kahramanımızla olan hikayenize odaklanalım. Çünkü yalnızca meraklı bakışlar değil, siz de bu ‘ilişki durumu’ hakkında kaygılara sahipsiniz. Haksız mıyız?

İŞİN RENGİ DEĞİŞİYOR…

Kahramanınızla aranızdaki uyum kaçınılmaz bir gerçek. ‘Bromance’ dedikleri yakın arkadaşlarıyla tanıştınız, sevgi dolu yakın bir kız arkadaşıyla kahve içtiniz ve hatta aile üyelerinden bazılarıyla dahi tanıştınız. Diğer köşede, o en yakın dostlarınızdan onay alarak geçirdiğiniz uzun süre sayesinde ‘enişte’ unvanına layık görülmüş.

Gelecek planlarınıza, yarı romantik akşam yemeklerine, çocukluk anılarına ve mutlaka izlenmesi gereken filmler listesine de ortaklık etmiş durumdasınız. İşte şimdi işin renginin değiştiği noktaya geldik. Bu paragraftaki tüm maddeler, mutlu bir ilişkinin başındaki çiftlerin rutinlerine aittir. Siz ise henüz aranızdaki ‘durum’ hakkında net düşüncelere sahip değilsiniz. Bu durum nedir?

BU İLİŞKİNİN ADINI KOYALIM

Mutluluğa giden yolda tökezlediğinizde, partnerinizin bu ilişkiyi resmi olarak duyurmadığını veya kabul etmediğini fark ettiniz mi? Ona göre tüm bu sevgili aktiviteleri yalnızca bir flörtün gereklilikleri gibi görünüyor olabilir. Siz her ne kadar bir ilişki yaşadığınızı düşünseniz bile, partneriniz için henüz her şey netleşmiş olmayabilir. Merak etmeyin, bu hikayenin tek başrolü siz değilsiniz.

‘Blue-stalling’ adı verilen bu ilişki fenomenine göre, taahhüt edemeyen çiftler, tüm ‘sevgili eylemleri’ni gerçekleştirirken, taraflardan biri aradaki yakınlığı bir ilişki olarak kabul etmiyor. Arkadaş buluşmaları, romantik akşam yemekleri ve diğerleri, bir flört ya da tanışmanın gereklilikleri olarak değerlendiriliyor. Sonraki adımda, kahramanımız bir ilişkiye hazır olmadığını simbiyoz olarak ifade ederek geri çekiliyor. Bu andan itibaren, onlardan yalnızca bir şekilde bahsedeceğiz: Geri adım atanlar!

Ciddi bir ilişkiye hazır hissetmeyen partnerle mücadele ekibi olarak, bu geri çekilme eyleminin sorumluluklardan kaçmanın ideal bir yolu olduğunu söyleyebiliriz. Resmi olarak ‘sevgili’ tanımından kaçan kahramanımız, adını koymak istediğiniz ilişkiden bile, uygun bir zamanda sizden -büyük olasılıkla- kaçabilir. Çanlar, ilişkiye dair tüm maddelere tik atlayarak ve bir hayat arkadaşlığının tüm faydalarına sahip olma konusunda çalan kahramanımız için çalmaya başlıyor. Peki, tam bu sırada kahramanın iç dünyasında neler oluyor?

İNCE BİR ÇİZGİ: SORUMLULUK

Geri adım atanlar, birçok gerekçeye dayanarak bu eylemi meşru kılmaya çalışıyor. Kahramanımız, sizinle gönül yolunda yürürken izi kalmadığı takdirde, belki de kafasında yeni ufuklara yelken açma fikri taşımaktadır. Örneğin, sizinle vakit geçiriyor olmasına rağmen, hala bir arkadaşlık uygulamasını kullanıyorsa, sarı kartı çoktan hak etmiş demektir. Eğer bir de üzerine neredeyse ‘ilk randevu’lara çıkıyorsa, kırmızı kartı göstermekten çekinmeyin.

Bir başka olasılık ise geçmiş deneyimlerden kaynaklı ciddi ilişkilerden korkma hali. Kötü bir deneyimin getirdiği kalıcı zararlara karşı, partneriniz sizinle olan ilişkisindeki mutsuz sonla bu şekilde başa çıkıyor olabilir. Psikolog Nazlı Yaşan’a göre, günümüz ilişkilerinde tarafların birbirine alan bırakmaması, ilişkiden uzaklaşmanın temel sebeplerinden biridir. Flört aşamasındayken, kişinin yaşadığı adrenalin ve heyecan hissinin varlığıyla birlikte taraflar bir sorumluluk hissetmiyorlar.

Bu aşamadaki birlikteliklerde henüz ‘hesap sorma’ süreçleri ortaya çıkmadığı için özgürlük ve kişisel alan korunmaya devam ediyor. Bu süreçte herhangi bir bağ, bağlanma ya da duygusal yoğunluk olmadığı için bu durum tercih nedeni olabiliyor. Psikolog Nazlı Yaşan, bu bağlamda ciddi ilişki ve flört aşamasındaki ince çizgiyi ‘sorumluluk’ olarak tanımlıyor.

Geçmiş deneyimlerine dayanarak duvar ören geri adım atanlara ise biraz daha anlayış göstermek gerekebilir. Tabii, yine de karar sizde… Sonuçta çoğumuz kötü deneyimler yaşadık veya yaşamanın eşiğindeyiz. Psikolog Nazlı Yaşan, geri adım atanların bağlanma şekillerini vurguluyor ve ekliyor:

“Güvenli bağlanma ile yetişen bir kişi, hüsranla çıktığı ilişkiden sonra bir süre sonra yeniden sağlıklı ilişkiler kurabilir. Ancak kaygılı ve kaçınmacı bağlanma tarzına sahip olanlar, hüsranla çıktıkları ilişkilerin ardından bilinçaltında ilişkilerin gerçekten güvenilmez olduğuna dair düşüncelerini pekiştirir.” Bu noktada kahramanımızın bir uzmandan yardım alması, hem bugün hem gelecekteki ilişkileri için faydalı olacaktır.

‘HEP BANA’CI YAN ÇİZENLER

Sıcak günleri uğurladığımız şu günlerde geçmişe baktığımızda meyveli dondurmalara, uzun sahil yürüyüşlerine, renkli kokteyllere ve birbirinize daha fazla vakit ayırdığınızı varsayıyoruz. Kariyer planlarınızdan aile yaşamınıza, arkadaş dedikodularından günlük dertlere kadar birçok şeyi paylaştığınız ama işler ilişkiyi sosyal çevrede resmi hale getirmeye geldiğinde zayıflayan geri adım atanların dünyasına kısa bir bakış atmaya ne dersiniz?

Psikolog Nazlı Yaşan, genellikle narsistik özellikleri barındıran kişilerde bu tür problemlere rastlandığını ifade ediyor. Ancak bu durumun narsisizm kişilik bozukluğu ile karıştırılmaması gerektiğini de ekliyor. Bu kişiler, bencil bir ‘hep bana’ düşüncesi eşliğinde sonsuz bir sevgi ve beğenilme ihtiyacı hissederler. Problemin kaynağı ise herkesin sevgi ve beğeniye ihtiyaç duymasıdır. Bu yüzden ilişki yaşamayı reddederek, birçok kişiyle flört ederler. Çünkü temel his, beğenilme arzusudur.

Ayrıca, kendilerinin her hakka sahip olduklarını düşündükleri için flört veya sevgili durumundayken, sorumluluk almak istemez ve ilişkileri kabul etmezler. Çünkü ilişkinin getirdiği sadakatle ilgili sorumluluk duygusu, genel olarak beğenilme hissi ile çelişmektedir.

Bu arada, hala ilişkisinden emin olmayanlar arasında bulunabilirsiniz. Bir ‘durum’dan öteye geçememiş, flört aşamasını atlatarak konu ciddi ilişkiye geldiğinde uzaklaşan kahramanla benzer hikayede yer alanların o birlikteliği yeniden gözden geçirmesini öneriyoruz.

En başında kalpler ve çikolatalarla dolu hikayenin devamında modern erkeğin sonradan gelişen -fazlasıyla tanıdık- bu çekingenliği karşısında ortak duygularda ve aynı tarafta buluşuyoruz. Günaydın mesajları, papatyalar ve film önerilerinin ardından, sosyal çevreye, dost düşmana ve potansiyel gizli aşklara bir Instagram gönderisiyle yanıt vermekten neden çekiniyorsunuz? Elbette her ilişkinin kendi dinamikleri olduğunu kabul ediyoruz.

Ancak günün önemli bir kesimini ayırdığınız yeni sosyal yaşam alanımız da bu ilişkiyi ‘resmi’ olarak duyurmak için hazır durumda. Şimdi yanak yanağa pozları beğenmek için yüzde 100 pilimizle bekliyoruz. Ekran parlaklığını artırdık, geri adım atanların paniğini izlemek için sabırsızlanıyoruz!

AYNA AYNA, SÖYLE BANA! BİR YAN ÇİZEN Mİ VAR HAYATIMDA?

• Birlikteliğinizin bir ilişkiye dönüşmesini istiyorsanız kendinize ve partnerinize zaman tanıyın. Eğer iki taraf ortak bir noktada buluşamıyorsa, vedalaşın.

• Bu tür bir birliktelikte ya da bu tip bir partnerle olmak istiyor musunuz, yoksa bu bir alışkanlık mı? Kendinizi dinleyin ve karar verin.

• Onu değiştirmeye ya da düzenlemeye çalışmayın. Sevgili olmak üzere yola çıkarken ebeveyn rolü üstlenmeyin.

• Klişelere ve umut dolu vaatlere kanmayın. Bir ilişkinin tarafı olmak yalnızca duygulardan geçer. Partnerinizin sunduğu belli şartlara ve olumsuzluklara karşı dürüst olun, onu korumayın.

• Söz konusu ilişkinin tarafı olabilmek adına kendinizi değiştirmeyi sakın düşünmeyin. Siz böyle guzel görünüyorsunuz.

• Issız adamların modası çoktan geçti. 2020 yılında filmlerde gördüklerini tekrarlayan birinin yarın da örümcek adamı örnek almasına şaşırmayın!

Yazı: Baran Alışkan