Aşk ve İlişkiler

Emin Olmanın Yolu: 12 Soru

Geçmişte yaşanmış bir aşkın üzerindeki kirli örtüyü hızla kaldırıyoruz. Ortam pişmanlık ve özlem dolu ama kalp, mantık dinlemez. İkinci bir şans için hazırlık yapma zamanı geldi. Eski sevgiliyle gönül yolunda bir randevumuz var!

Yazar: Baran Alışkan

Hava ılık bir rüzgarla esiyor, sıcaklıklar yükseliyor, limonatalar serinlik sunuyor, popüler parçalar ruhumuzun tazelenmesine yardımcı oluyor ve yaşam enerjimiz adeta akıyor. Bazı şeyler tekrar geri dönüyor. Düşük bel jean’ler göz süzüyor, Sex and the City ekibi bir eksiğiyle yeniden bir araya geliyor, Matrix serisi devam filmiyle geri dönüyor ve Nilüfer usulca sesleniyor: “Dünya dönüyor, ne dersen de. Yıllar geçiyor, fark etmesen de…” Tüm bu belirtilerle birlikte kalplerimiz, ‘eski’ den ‘yeni’ye geçiş fikrini geriye itiyor ve ‘herkes -en azından- ikinci bir şansı hak eder’ diyerek gönül yolunda yürümeye başlıyor. Geçmişe özlem duyanlar için, Brad Pitt tüm romantik göz kırpmalarına rağmen Jennifer Aniston’ı ikna edemese de, Jennifer Lopez ile Ben Affleck’in yeniden bir araya gelmesi cesaret verici. Gönül yolunda geri dönmeye hazır mısınız?

AŞKIN İLK HALİ

İlk bakışta birbirlerinden etkilenen bir çifti ele almak istiyoruz. Kendi halinde yaşayan, eğlenceli, çocuklarla iyi geçinen, hayvansever ve kalabalık arkadaş gruplarıyla hayatlarına neşe katan biri var. Karşısında ise tüm bu özelliklerden etkilendiğini gizleyemeyen, arkadaş çevresinin gözdesi, kötü gün dostu, iyi gün arkadaşı, iklim değişikliği konusunda kaygılı, iki köpek sahibi ve gerçek sevgiyi bekleyen bir kişi bulunuyor. İkili, tanıştıkları andan itibaren aralarındaki çekimle bir, iki, üç, dört derken sıkça buluşarak gönül yoluna çift kişilik bilet almaya hak kazanıyor. Günler geçtikçe kıskançlık krizleri, yaşam zorlukları, birkaç yanlış anlama ve tartışma sürecinin etkisiyle ilişkilerinin sonuna gelmek zorunda kalacaklar. Ardından iki olasılıkla yüzleşecekler: Yanlış zamanda birbirini bulan doğru kişiler mi, yoksa doğru zamanda karşılaşan yanlış kişiler mi? Bu soruya, gelecekteki ‘onlar’ karar verecek…

GERİ DÖNÜŞ YOLU

Romantik ilişkilerin hızla tüketildiği günümüz koşullarında, gözlerimizin mutlulukla dolacağı eşsiz hikayeleri film senaristlerinin hayal gücünde veya en çok satan yazarların kalemlerinde buluyoruz. Bu nedenle, mevcut ilişkilerimize yeterince dikkat etmiyor ve gerçek aşkın geçmişte kalmış olduğuna inanmıyoruz. Haksız sayılmayız; çünkü aşkın, merdiven altı atölyelerin eseri taklit masallara dönüştüğünün en yakın tanığıyız. Üstelik, son iki yılın sınırlı sosyal hayatından sonra sosyal becerilerimizi yavaş yavaş kaybediyoruz ve iflah olmaz romantikler olarak yeni aşklara açılacak rüzgarı bulmakta zorlanıyoruz. Tam bu noktada bakışlarımızı kimseye fark ettirmeden yavaşça çevirdiğimizde eski sevgiliyle göz göze gelebiliyoruz. Olur mu dersiniz? Klinik Psikolog Fulya Büyükbaşoğlu, her insanın doğduğundan itibaren diğerleriyle güvenli bir bağ kurma ihtiyacı duyduğunu ve bunun hayatının her aşamasında devam ettiğini belirtiyor. “Romantik ilişkilerde kurulan bağ, zaman zaman güvensiz bile olsa, bu ihtiyaç karşılanmaz.” Bu bağlamda, bağ kurma ihtiyacının tetikleyici unsurlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.” Anlayacağınız, mesele eski sevgili değil… Biz, biraz da aşka aşığız.

Nostaljinin büyülü etkisiyle pembe gözlüklerimizi hızla takıyoruz ve kapıyı kapatıp gönül yoluna ilk adımı atıyoruz. Psk. Fulya Büyükbaşoğlu, nostalji arzumuzun, bugünkü yaşamda bulunmayan kişi, nesne ve deneyimlere özlemimizden kaynaklandığını ifade ediyor. “Geçmişte bıraktığımız, aslında bırakamadığımız bir şey var. Bu geçmişte yaşanmış ama bugün mümkün olmayan bir durum olabilir veya o anın kıymeti anlaşılmamış olabilir. Bugünün yeterince tatmin edici olarak deneyimlenmediği anlarda kişi, geçmişte hissettiği duyguları ve deneyimleri bulmak adına bir yolculuğa çıkıyor. Ayrıca yeniliklere karşı kaygılarımız var. Yarının ne getireceğini hiç kimse bilemez. Şu anda kalmayı deneyimleyememek ve gelecekle ilgili belirsizlik hissetmek, geçmişe özlem duymamıza yol açıyor.” Geçmişe dönüş düşüncesinin hiç de fena olmadığını düşündünüz mü?

AŞKIN İKİNCİ PERDESİ

Bir cumartesi sabahı, ‘olmuyor…’ diyerek yollarını ayıran çift, şehrin hareketli bir caddesinde yeniden karşılaşacak. Sosyal medya üzerinden hâlâ birbirlerini takip ettiklerinden çok da tesadüf olmayan bu karşılaşma, ‘Vaktin varsa… Ben şurada biraz oturacağım, bana katılmak ister misin?’ sözleriyle amacına ulaşacak. Gündelik meselelerden bahsedilecek ve nihayetinde eski defterler dikkatlice masaya serilecek. İki düşman devletin ateşkes masasını anımsatan bu toplantıda taraflar birbirlerini değerlendirecek ve stratejilerini ona göre belirleyecek. Tekrar bir araya gelmek mümkün mü? Bunu birlikte göreceğiz…

EROS’UN OKU ÜZERİMİZDE

Her ne kadar mutluluğun formülü 2000’li yılların başında İzel tarafından kamuoyuna açıklanmış olsa da (Bkz. İzel-Bebek), aşkın formülü hâlâ çarpan kalpler arasında tartışılmaya devam ediyor. Bu nedenle, ikilinin aşktan daha fazlasını aradıkları aşikar. İki tarafın, ilk deneyimden farklı olarak eylemleri sözlerin ötesine geçmeli; kararlılık ve tutarlılık göstermeli, hatalarını kabul etmeli, bağlılıklarını hissettirmeli ve önceden farklı birisi olduklarını göstermelidir. Masada kafein, havada Eros’un oku varsa, tüm koşullar uygun hale gelirse eski aşklar yeniden alevlenmeye yol açacak ilk kıvılcımla gönül yoluna keskin bir dönüş yapacak. Belki de aşklarını geleceğe gönül rahatlığıyla bırakabilirlerdi… Bir şans daha mümkün mü? Psk. Fulya Büyükbaşoğlu, bazen yeni birini tanıma ve çiçeği burnunda hissetme kaygımızdan dolayı geçmişe özlem duygularımızın artabileceğini söylüyor. Eski bir partnerle hissedilen tanıdıklık güvenli geliyor ve şöyle ekliyor: “Partnerler bir ilişki içindeyken, tanıdıkları, özdeşleştikleri ve içselleştirdikleri bir güvenli alan oluşturuyorlar. Yakınlık, aidiyet, olumsuzlukları olumluya çevirme çabaları, bildikleri ve tanıdıkları bir alanda olmanın güvenli hissi, ilişkilerin yeniden başlamasına neden olabiliyor.” Eski sevgililerin en büyük kozunun bu satırlarda kayda geçmesi gerektiği aşikar. Eski sevgili, burada dikkatini çekmeli…

Romantik ve iyi bir sevgili olarak kendini tanımlayan 30’lu yaşlarının başındaki bir kadın, iki yıl önce tanıştığı sevgilisiyle yedi aylık bir ilişki yaşamış. Bu ilişki, bir telefon görüşmesiyle geçmişe dönünce uzun süre ayrılığın etkisinden kurtulamamış. Ayrılıktan 10 ay sonra yine bir telefon görüşmesiyle başlayan barışma sinyalleri, zamanla sıcak temasa ve müzakere masasına uzanmış. Partnerinin o dönem yaşadığı hataları kabul etmesi, geçen sürede duygusal olarak olgunlaştığını göstermesi ve affedilmez bir sorun yaşamamaları sayesinde yeniden gönül yoluna girme konusunda el sıkışmışlar. Bu noktadaki en önemli motivasyonları ise o ‘tanıdık his ve tanıdık kişiyle yeniden bir arada olmanın’ hissi…

YENİ BİR ŞANS, İYİ BİR ŞANS

Bir başka ikinci şans hayranı, 20’li yaşlarının sonundaki bir kadın, sevgilisiyle ilk tanıştıkları dönemde, iletişim sorunlarının gençlik ve deneyimsizlikten kaynaklanan temel bir problem olduğunu belirtiyor. Neredeyse beş yıl sonra yeniden bir araya gelen çift, bu sefer hayattan ne istediklerinin farkındaymışlar. Ardından, eş zamanlı hızlanan kalp atışları ve büyüyen göz bebeklerinin etkisiyle yeniden denemeye karar vermeleri uzun sürmemiş. İlişkilerine devam ederken, doğru bir zamanda yeniden karşılaştıklarını düşünüyorlar. Çift, bu ikinci şansı hayatlarındaki en büyük fırsat olarak görüyorlar. Çünkü, tamamlanmamış aşklarını yeniden denemeye değeceğini düşünüyorlar. Psk. Fulya Büyükbaşoğlu, eski ilişkimizi tamamlanmamış bir iş olarak gördüğümüzde, duyguların dile getirilmemiş olması, ihtiyaçların, olasılıkların ve beklentilerin etkili olabileceğini belirtiyor ve şunları ekliyor: “İnsan, dünyaya geldiği ilk andan itibaren başka birisi tarafından kapsanma ve tamamlanma ihtiyacı içindedir. Bu ihtiyaç başta ilk sevgi nesneleriyle karşılanır, ilerleyen dönemde ise erişkin yaşamda romantik bir partnerle tamamlanma arzusu olarak devam eder. Doğuştan sahip olduğumuz bu tamamlama hissi, ilişkilerimizin yönünü etkiler. Biten bir ilişkinin ardından, tamamlanmamışlık ya da bir şeylerin eksik olduğu gibi hislerle baş başa kalabiliriz. Bir ilişkinin neden sona erdiği de burada önemli olabilir. Bastırdığımız duygular ve dile getirilmemiş ihtiyaçlarımız bir süre sonra zihinlerimize gelir. Bu durumda da eski partnerimizi düşünmeye başlarız. Bu durumu iç dünyamızdaki yarım kalmışlıkları tamamlama çabası olarak da ifade edebiliriz.” Nikos Kazancakis, Zorba romanında bu hislerimize şöyle bir atıfta bulunuyor: “Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir.” Yüksek muhalefetinizle tecrübelerimiz ışığında bu sözlere ‘yarım aşklar’ ilave etmek isteriz.

Geçmiş, gelecek veya bugün, nereye bakarsak bakalım iki kişi arasındaki aşkın yalnızca kendine özgü dinamikleri olduğu gerçeğini vurgulamak istiyoruz. Yakın gelecekte sosyal hayatlarımız yeniden düzene girecek ve yeni aşklara yelken açarken rüzgarı arkamıza yeniden alma şansı elde edeceğiz. Hem de kuvvetli bir şekilde. Kişisel geçmişimizde yer almış o eski sevgili, mutlaka bir ikinci şansı daha hak edecek. Elbette, isterseniz. Günün sonunda, geri dönmek gerilemeyi değil; gelişmeyi ve yeni bir hikaye yazmayı vaat edecek. Duygularımıza pranga vurmadan, klişeleri kural kabul etmeden, kalbimizin çizdiği rotada ve en önemlisi “Elalem ne derse, desin… hadi, hadi, hadi, hadi, hadi!” diyerek gönül yolunda mutlulukla yürümeliyiz. Unutmayın, herkes ikinci (belki de üçüncü) bir şansı hak eder. Yolunuz açık olsun!

İKİNCİ ŞANS HAKKINDA SORULAN SORULAR

KLİNİK PSİKOLOG FULYA BÜYÜKBAŞOĞLU’NA GÖRE…

Eski sevgiliyle yeniden bir araya gelmeden ve ikinci bir şans vermeden önce, duygularımızdan emin olmak için kendimize sormamız gereken sorular:

  1. İlişki neden sona erdi?
  2. İlişkinin bitmesinde benim ve partnerimin rolü neydi?
  3. İlişkide sevildiğimi ve partnerim için değerli olduğumu hissediyor muydum?
  4. İlişkide ‘ben’ olarak var olabiliyor muydum?
  5. İlişkide benim duygularım ve düşüncelerime saygı duyuluyor muydu?
  6. İlişkide neler olması gerekiyordu?
  7. İlişkimizde hangi iletişim şekli veya konuşma olsaydı sorunlarımız çözülürdü?
  8. Benim bu ilişkide yapmam gereken ama yapmadığım neler vardı?
  9. Şu anki hislerimle aynı şekilde davranır mıydım?
  10. Partnerim duygusal ve kişisel ihtiyaçlarımın farkında mıydı?
  11. Benim ihtiyaçlarıma yanıt verebiliyor muydu?
  12. Yeniden bir ilişkiye başladığımızda ilişkimizdeki sorunları onarabilir miyiz?

İLGİLİ İÇERİKLER