Sağlık

Kanserle Mücadelede Doğru Beslenmenin Rolü

Kanserle mücadelede beslenmenin önemi nedir?

Kanser hastalarının, vücudun gereksinim duyduğu enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınması; hastalığın türüne ve bireye uygun beslenme planları yapılması ve tanı konulduğu andan itibaren beslenme eğitimi ile düzenli takiplerin gerçekleştirilmesi önemlidir. Bu süreç, tedavi döneminde, hastanede kalış süresinin kısalması, enfeksiyon riskinin azaltılması ve mortalite oranlarının düşmesi açısından kritik bir rol oynar. Hastalıkla ilişkili malnütrisyon, kanser hastalarında artan enerji ve besin ihtiyacının karşılanamaması veya tedaviye bağlı iştahsızlık, tat ve koku değişiklikleri ya da ağız yaraları gibi yan etkiler nedeniyle besin alımında azalma ile oluşan yaygın bir sorundur. Pankreas, özofagus gibi bazı kanser türlerinde malnütrisyon oranı %50’yi aşmaktadır. Ayrıca, kansere bağlı malnütrisyonun, malignansiden bağımsız olarak ölümlerin %10-20’sinden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.

Kanser hastalarının beslenme düzenleri nasıl olmalıdır?

Kanser hastaları için günlük enerji ve besin öğesi ihtiyaçlarının karşılanmasında dengeli içeriklere sahip sık öğünler faydalı olabilir. Genellikle 3 ana, 3 ara öğün şeklinde beslenme uygun görülebilir; ancak bu durum her hastaya özgü değişkenlik gösterebilir. Örneğin, mide kanseri tanısı almış ve cerrahiden geçmiş bir hastada öğün sayısı 8’e kadar çıkabilirken, kemoterapi sonrası iştah kaybı yaşayan hastalarda öğün sayıları arttırılıp porsiyonlar küçültülebilir.

Öğün içeriğinde, kanser hastaları için Akdeniz tipi beslenmenin birçok faydası bulunmaktadır. Beslenme planı, tam tahıllar, çavdar, siyez gibi sağlıklı karbonhidratlar; bitkisel ve az yağlı hayvansal protein kaynakları, süt ve süt ürünleri ile meyve ve sebzeleri içermelidir. Haftada iki kez ızgara veya fırında pişmiş balık tüketilmesi önerilmeli ve çiğ kuru yemişler günlük diyetin bir parçası olmalıdır. Sebzeler ve meyveler mümkün olduğunca çeşitli ve renkli olarak tüketilmelidir.

Bu besin gruplarının tüketim miktarları, bireyin günlük enerji ve besin öğesi gereksinimleri dikkate alınarak belirlenmelidir.

Paketlenmiş ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalı; besin kaynaklı enfeksiyonların önlenmesi amacıyla yemek hazırlama ortamının hijyenine dikkat edilmelidir.

Kanser hastalarının yememeleri gereken besinler nelerdir?

Kanser hastaları, salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş şarküteri ürünleri ve işkembe, kokoreç gibi sakatatlardan olabildiğince uzak durmalıdır. Bununla birlikte, besinlerin sağlıklı pişirme yöntemlerine (ızgara, buğulama, haşlama ve buharda pişirme) özen gösterilmesi, kızartma gıdalardan kaçınılması tavsiye edilmektedir. İlave şeker alımı sınırlandırılmalı, tatlı olarak şerbetli tatlılar yerine dondurma veya sütlaç gibi sütlü tatlılar tercih edilmelidir.

Kansere çözüm vaadi taşıyan her ürüne ihtiyatla yaklaşılmalı; bitkisel karışımlar, çaylar veya besin takviyeleri doktor veya beslenme uzmanına danışmadan kullanılmamalıdır. Bu tür takviyeler, tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebilir, ilacın etkinliğini azaltabilir veya artırabilir, bu da istenmeyen klinik durumlara yol açabilir.

Kanser hastaları tatlı yiyebilir mi?

Kanser hastaları tatlı tüketiminde kısıtlama yoktur, ancak miktar ve sıklık hususuna dikkat edilmelidir. Özellikle iştah kaybı yaşayan ve vücut ağırlığı kaybı süren hastalar için sütlü tatlılar enerji alımını artırmaya yardımcı olabilir ve besin tüketimini teşvik edebilir. Haftada 1-2 kez sütlü tatlılara yer verilmesi uygundur.

Kanser tedavisinden önce kemoterapi tedavisi alan hastalar hangi beslenme ilkelerine dikkat etmelidir?

– Kemoterapi, bağışıklık sistemi hücreleri olan nötrofillerin sayısını azaltarak, hastaları besin kaynaklı enfeksiyonlara daha yatkın hale getirebilir. Bu nedenle, yiyeceklerin hazırlanma koşullarına dikkat edilmeli, açıkta satılan yiyecekler veya hijyenik olduğundan emin olunmayan restoranlardan uzak durulmalıdır.

– Süt ve süt ürünleri pastörize olarak tüketilmeli; etler iyi pişirilmelidir.

– Kabuğunda çatlak olan yumurtalar tüketilmemeli, yumurtanın sarısı iyi pişirilmeli ve kırılmadan önce dışı su ile yıkanmalıdır.

– Sebze ve meyveler, tüketilmeden önce en az 30 dakika sirkeli suda bekletilmeli, dış kısmı tüylü olan meyvelerden kaçınılmalıdır.

– Sebze yemekleri hazırlanırken besin değerinin korunması ve mikrobiyal yükün azaltılması için düdüklü tencere kullanılmalıdır.

– Kabuksuz ve açıkta satılan kuruyemişler tüketilmemeli, karışık bitki çayları tercih edilmemelidir.

– Greyfurt, kivi, nar ve nar suyu kemoterapi ilaçlarının etkisini değiştirebileceğinden bu dönemde tüketilmemelidir.

Kanser hastalarında kilo neden önemlidir?

Kanser hastalarında sağlıklı vücut ağırlığını, yağ oranını ve kas kütlesini korumak tedavi süreci açısından son derece önemlidir. Malnütrisyon, hastaneye yatış, hastanede kalma süresi uzaması, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve enfeksiyon riskinde artışa veya tedavi sürecinin ertelenmesine sebep olabilmektedir.

Kanser hastalarına zayıflama diyeti uygulanır mı?

Kanser tedavi döneminde fizyolojik stresi artırmamak adına düşük kalorili zayıflama diyetleri uygulanmamakta, sadece hastanın beslenme durumunu iyileştirmek ve diyet kalitesini artırmak hedeflenmektedir.

Kanser hastalarında kabızlığı önlemek için neler yapılmalıdır?

– Kabızlığın önlenmesi için ilk olarak sıvı alımı artırılmalıdır. Su tüketemeyen hastalar için sıvı alımı çorba, ayran, kefir ve meyvelerin kendi şekeri ile yapılmış kompostolarla artırılmalıdır.

– Yeterli diyet lifi alımının sağlanması, bağırsak hareketlerinin düzenlenmesinde önemlidir. Beyaz ekmek yerine tam buğday veya çavdar ekmeği, pirinç yerine bulgur tercih edilmelidir.

– Belirgin gaz ve şişkinlik şikayeti olmayan hastalar haftada iki gün kuru baklagiller, örneğin kuru fasulye ve nohut tüketmelidir.

– Günlük meyve ve sebze tüketimi artırılmalı, kabuğu ile yenilebilen meyveler soyulmadan, kabuğuyla tüketilmelidir.

– Her öğüne bir miktar salata ve çiğ sebze eklenmeli; üzerine zeytinyağı ilave edilmelidir.

– Günde bir avuç kadar kavrulmamış kuru yemiş tüketimi de lif alımını artırmaya yardımcı olacaktır.

Kanser tedavisinde iştahsızlık sorunu nasıl çözümlenebilir?

İştahsızlık sorunuyla karşılaşan hastaların öncelikle öğün saatleri düzenlenmelidir. Hasta, öğün saatini beklemeksizin mutlaka bir miktar gıda almalıdır. Öğünlerin porsiyonları küçültülmeli ve enerji yoğunluğu artırılmalıdır; böylece besin alımı arttıkça iştahsızlık da azalır. Enerji yoğunluğunu artırmak için çorbalara kıyma, yarma veya biraz pirinç/bulgur eklenebilir. Sebze yemekleri etli hazırlanabilir. Meyve tüketimde zorluk çeken hastalar için tercih edilen meyveler, kuru yemişler ve süt veya kefir ile smoothie’ler hazırlamak uygun olabilir. Sıvılar, mide hacmini hızla doldurabileceğinden, öğünlerle sıvı gıdalar arasında 30 dakika mesafe bırakılmalıdır.

Mide bulantısına neden olan yemek kokularından kaçınmak için hastanın yemek pişirme alanında bulunmaması veya yemeklerin ılık olarak tüketilmesi faydalı olabilir.

Tat duyusundaki değişiklikler de iştahsızlığı artırabilir. Bu durumda, hastanın rahat tüketeceği tat ve aromalara uygun bir beslenme planı oluşturulmalıdır.

Kanser hastalarının beslenmesinde bitkisel tedavi ürünleri kullanılabilir mi?

Bitkisel ürünlerin birçoğu, ilaçlarla etkileşerek tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebileceğinden kullanılmaması önerilmektedir.

Kanser hastalarının aşırı zayıflamasının önüne geçmek için beslenme düzeni nasıl olmalıdır?

Kanser hastalarında kilo kaybının önlenebilmesi için tanı anında beslenme durumu değerlendirilmeli; bireyselleştirilmiş bir beslenme programı oluşturulmalı ve bir beslenme uzmanı tarafından düzenli olarak izlenmelidir. Hastanın günlük gıda tüketimi kendisi veya yakınları tarafından saat ve miktar olarak kaydedilmeli; besin alımı önerilen miktarların yarısının altına düşerse beslenme uzmanına başvurulmalıdır. Gerekirse beslenme uzmanının önereceği takviyelerin alımına dikkat edilmeli ve haftalık olarak vücut ağırlığı izlenmelidir.

Kanser hastalarının fazla kilo almasının önüne geçmek için nasıl bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır?

Özellikle hormon tedavisi gören kanser hastalarında kilo artışı sıkça görülmektedir. Bu nedenle, ilave şeker alımı azaltılmalı; sağlıklı pişirme yöntemleri benimsenmeli ve hayvansal yağ kaynakları azaltılarak daha sağlıklı yağlar tercih edilmel